Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/9 E. 2020/419 K. 10.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/9 Esas
KARAR NO : 2020/419

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/01/2020
KARAR TARİHİ : 10/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin esasen çay bahçesi işletmecisi olduğunu, ticari taksi plakası işletme işine başlamak istediğini ve … Adlı İşletme Sahipleri davalı … ve … ile anlaşarak davalıların isteğine uygun şekilde ticari taksi olarak kullanılması için 13.06.2016 tarihinde …. Marka …. …. model …. Şasi Nolu, …. Motor Nolu aracı 52.400 TL bedelle …. Oto Alım Satım Tic. A.Ş. adlı galeriden satın aldığını, müvekkilinin bedelini ödediğini, aracı müvekkilinin bilgisizliği kullanılarak teminat amaçlı olduğunu söylenerek … numaralı ticari plakasının sahibi olan davalılardan … adına tescil ettirildiğini, davalı … ile taksinin şoförlüğünü yapan ….’ün müvekkilinin haberi olmaksızın Araç Satım Sözleşmesi imzaladığını, ticari taksi işletilmeye devam ederken taksinin şoförlüğünü yapan ….’ün araçla trafik kazasına karıştığını, kaza nedeniyle aracın tamirhaneye çekildiğini, tamiri yapıldıktan sonra şoför ….’ün parası tamir masrafını karşılamaya yetmediğinden ….’ün de plakanın kiralandığı … adlı işletmeden müvekkilinden habersiz gittiğini ve masraflar için borç para istediğini, bunun üzerine taraflar arasında 31/10/2017 tarihli Oto Satış Sözleşmesi imzalandığını, ancak müvekkilinin aracın kazaya karıştığından ve aracın satıldığından hiçbir suretle haberi bulunmadığını, araç satış bedelinden mesnetsiz ve gerekçesiz sebeplerler düşümler yapılarak bakiye 17.000 TL üzerinden …. ile anlaşıma yapıldığını, müvekkilinin aracın satıldığını öğrenince davalı …’ü arayarak satışı kabul etmediğini belirttiğini, ancak davalının beyanları nedeniyle mecburiyetten satış bedelinin ivedi olarak ödenmesini talep ettiğini, davalıların müvekkile gönderdikleri mesajlar ile borçlarını ikrar ettiklerini, davalılardan …’nın ise araç tescilinin adına yapılmasından dolayı diğer davalılar ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, davalı … ile araç bedelinin ödenmemesi üzerine aracın müvekkiline iade edilmesi veya bakiye borcun ödenmesi talebiyle görüşüldüğünü ancak kendisinin ”araç benim değil esnaflar kendi aralarında çözsünler” diyerek telefonu yüzüne kapattığını, müvekkilinin rızası ve bilgisi dışında sahibi olduğu aracın satıldığını, satış bedelinin de kendisine ödenmediğini beyanla davanın kabulü ile 17.000 TL’lik alacağın diğer talep, dava ve ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL’sinin 31.01.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkili adına verilen süre uzatım talepli dava dilekçesinin daha tebliğ edildiği gerekçesi ile talep ret edilmiş ise de ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, söz konusu tebligatın 7201 sayılı yasa hükümlerine aykırı yapıldığından usulsüz yapılan tebligata itibar edilmesinin yerinde olmadığını, sürenin müvekkilinin davayı öğrenme tarihinden başlatılması gerektiğini, davacının iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydı ile zamanaşımı süresi geçirildikten sonra açıldığından davanın zamanaşımı yönünden reddini talep ettiğini, davanın ticari alacak davası olarak açılmış olup müvekkil yönünden dava şartı olan zorunlu arabulucu şartı yerine getirilmediğinden ve müvekkili arabuluculuk toplantısına davet edilmediğinden müvekkili yönünden davanın reddini talep ettiğini, müvekkillinin esnaf statüsünde olup tacir olmadığından müvekkili yönünden görevli ve yetkili mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan dava görevli ve yetkili mahkemede açılmadığını, taraflar arasında yapılmış bir sözleşme vs. bulunmadığını, müvekkilinin davacıyı tanımadığını, taraflar arasında herhangi bir ticari vs. bir alış veriş olmadığını, sözleşmede müvekkilin imzasının da olmadığını, dava dilekçesi içeriğinde davacının diğer davalılarla hukuki ilişki içinde olduğunun görülmediğini beyanla davanın usul ve esastan reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, araç satış bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Mahkememizce davacı ve davalılar ile ilgili tacir araştırması yapılmış olup gelen yazı cevaplarına göre davacı ve davalıların tacir sıfatının bulunmadığı, gerçek kişi ticari işletme kaydının da bulunmadığı anlaşılmakla davanın mutlak ticari davalardan olmadığı, davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası(nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir (Benzer Yüksek Yargıtay 17 nci Hukuk Dairesi’nin 23/11/2012 gün ve 2012/12879 esas,2012/12971 karar ve yine Yüksek Yargıtay 23 üncü Hukuk Dairesi’nin 19/03/2013 gün ve 2013/239 esas,2013/1677 karar sayılı ilamlarında da belirtildiği gibi).
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair davacı vekilinin, davalı …’ün ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/07/2020

Katip …
E-İMZALI

Hakim …
E-İMZALI

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır