Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/841 E. 2022/336 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/841 Esas
KARAR NO : 2022/336

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/10/2016
KARAR TARİHİ : 08/04/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Müvekklilinin davalı şirketten almıoş olduğu sipariş üzerine, siparişe konu ürünün hazırlayarak davalıya teslim ettiğini, teslim edilen mallara ilişkin uyasal süre içerisinde herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmamasına karşın teslim edilen malların yurtdışında satıldıktan sonra malların ayıplı olduğu, istenildiği gibişolmadığı bildirilerek reklamasyon uygulandığının müvekkiline iletildiğini, söz konusu mnallarla iligili herhangi bir numune gönderilmediğini, ayıba ilişkin herhangi bir tespit yapılmadığını, ayıplı ifa iddiasına ilişkin yazılı bir bildirimde bulunulmadığını, bununla ilgili aralarında reklamasyon kesileceğine dair açık ve yazılı bir anlaşma olmadığını, müvekkilinin siparişe uygun olarak teslim ettiği mallara ilişkin e-fatura kesilip davalıya gönderdiğini, davalı tarafından iade edilmesi üzerine tekrar düzenlenerek gönderildiğini, takibe konu 2 adet faturanın kabul edilmeyerek iade edildiğini, defalarca uyarılmasına rağmen davalının yurt dışındaki müşterisinin reklamasyon uyguladığını belirterek müvekkiline borcunu ödemediğini belirterek takip dosyasında yapmış olduğu itirazın iptalinin verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle;müvekkilinin yurtdışına ihracat yaptığını, ihracat talebini karşılamak için bazı firmalara fason üretim yaptırdığını davalıya da bukapsamda üretim yaptırıldığını ancak 09/06/2016 tarih itibariyle ticari ilişkiye son verildiğini, yurt dışındaki müşterilerinin talep ve şikayetlerinin fason üretim yapan firmalara yansıtıldığını, bu kapsamda davacı şirkete de yansıtma yapıldığını davacı şirketin kesilen faturaların itirazsız olarak ödediğini, fatura kesilmeden de davacının yazılı muvaffakatının alındığını, davacının elektronik ortamda gönderilen faturayı kabul ettiinği ve itireazsız olarak ödediğini ancak ticari ilişkiye son verdiğini anlayınca daha önce yapmış olduğu ödemeleri geri almak için dava konusu 2 aylık faturayı düzenleyerek müvekkiline gönderdiğini, TTK’daki ayıba ilişkin sürelere uyulması dahil davacının hatalı ve eksik üretim yamış olduğunu kabul etmesi nedeniyle daha sonra bunu ileri sürmesinin mümkün olmadığını, davacıya yaptırılan fason üretimde çok sayıda gizli ve açık hatalar bulunduğunu yurtdışı müşterilerinin bildirimiyle öğrendiklerini, bu durumu davacı şirkete bildirdiklerini, yurtdışı müşterilerinin kesmiş olduğ reklamasyon faturasını yarı yarıya paylaşıldığını, davacı şirketin de yazılı onayın alındığını, ayıplı ifa nedeniyle müvekkilinin önemli bir müşterisini kaybettiğini, müvekkilinin olay nedeniyle daha fazla zararı olduğunu, davacını kesmi olduğu faturaların tamamiyle haksız ve kötü niyetli olduğunu, faturaların reklamasyon ve fiyat farkı adı altında düzenlendiğini, ancak böyle bir mal ve hizmet alınmadığını müvekkilinin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle itirazın iptali ve ayıplı ifa iddiasına ilişkindir.
Mahkememizin … Esas …. karar sayılı kararının davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin 13/10/2020 tarih ve … Esas, ….
karar sayılı ilamı ile “…Buna karşılık, 09/06/2016 tarihli elektronik posta dökümünde …. ve …. GBP reklamasyon faturaları yönünden, elektronik postanın gönderildiği gün içinde ödemenin yapılması halinde reklamasyonun kabul edileceği belirtilmiştir. Fakat mahkemece, söz konusu maili gönderen … isimli kişinin, davacı şirket yetkilisi olup olmadığı veya şirketi temsile yönelik işlemleri şirket temsilcisi gibi hareket etmek suretiyle yapıp yapmadığı hususları araştırılmamıştır. Ayrıca dosyaya sunulan gümrük beyannameleri de değerlendirilerek, ürünlerin yurt dışında bulunan …. Limited isimli firmaya, davalıya teslim edilmeksizin doğrudan gönderilip gönderilmediği de incelenmemiştir. Ürünlerin, yurt dışındaki firmaya, davalıya teslim edilmeksizin doğrudan gönderilip gönderilmediği araştırılıp, buna göre ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, ayrıca söz konusu elektronik posta ile ayıbın davacı tarafından kabul edilip edilmediği hususları değerlendirilerek sonucuna göre gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılarak talep hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır…” gerekçelerine istinaden Mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 13/10/2020 tarih ve … Esas, … karar sayılı ilamında yer verilen kaldırma gerekçelerine hasren yapılan yargılama neticesinde aşağıdaki sonuç ve kanaate varılmıştır.
Küçükcekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı 55.148,73 TL cari hesap alacağının tahsiline ilişkin ilamsız takip talebinde bulunulduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.

Davalının yurt dışı müşterisi olan … Limited isimli şirkete gönderilmek üzere davacıya siparişe uygun olarak imal edilmesi için verilen ürünlerin ayıplı olduğundan bahisle adı geçen yurt dışı firması tarafından kendilerine reklamasyon faturası düzenlenmesi üzerine 07/06/2016 tarihli 12.754,00 TL ve 47.327,51 TL bedelli 2 adet reklamasyon faturası düzenleyerek davacıya gönderdiği, alınan bilirkişi raporundan anlaşıldığı üzere davacının söz konusu bu faturaları ticari defterlerine işlemesinden sonra 47.327,51 TL bedelli reklamasyon açıklamalı, 12.754,00 TL fiyat farkı açıklamalı iki adet faturayı düzenleyerek davalıya gönderdiği, davalının ise bu faturaları defterlerine işlemediği, taraflar arasındaki cari hesap farkının bu sebeple doğduğu ve uyuşmazlığında bu noktada ortaya çıktığı anlaşılmıştır.
İstinaf ilamında da belirtildiği üzere ayıp nedeniyle kesilen reklamasyon (yansıtma) faturası, bizzat yapılmış bir teslim ve iş görme olgusunu ispatlamadığından ve 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesi anlamında fatura olmadığından aynı maddenin 2. bendi gereğince 8 gün içinde itiraz edilmemiş olmasının tek başına içeriğinin kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmadığı, bu nedenle davalı tarafından düzenlenen reklamasyon faturalarının davacının ticari defterlerinde kayıt edilmiş olması reklamasyon faturalarının içeriğinin tek başına kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmayacağından hareketle davalının, davacıya borcunun bulunmadığının kabul edilmesi söz konusu değildir.
Davalı tarafından davacıya kesilen reklamasyon faturalarına konu ürünlerin ayıplı olup olmadığının tekstil mühendisi bilirkişi aracığıyla incelenip değerlendirilmesi gerekmekte ise de söz konusu ürünlerin davalı tarafça bilirkişi incelemesine sunulmadığı, sadece numune olarak 10 adet ürünün sunulduğu, 10 adet üzerinde yapılan incelemede ise ürünlerin çıplak gözle incelemeyle tespit edecek şekilde ayıplı olduğunun anlaşıldığı, yapılan numune incelmesinde dikim ve ütüden kaynaklanan delik, ölçü ve görüntü ayıplarının bulunduğu ,bu ayıpların da çıplak gözle görülecek şekilde açık ayıp niteliğinde olduğu tespit edilmiş olup bu tespitin davalı tarafın ayıp iddiasını ispatlamaya yeterli nitelikte olmadığı, bunun için reklamasyon faturalarına konu ayıplı olduğu iddia edilen ürünler üzerinde inceleme yapılması gerektiği, sadece 10 adet numune üzerinde inceleme yapılmak suretiyle bir sonuca gidilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
O halde bir önceki paragrafta belirtildiği ve kabul edildiği üzere davalı tarafından davacıya kesilen reklamasyon faturalarına konu ürünlerin bilirkişi incelemesine sunulmaması sebebiyle ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliğinin ne olduğu, davalının süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı, ürünlerin ne kadarının ayıplı olduğu, buna göre davalının zararının ne kadar olduğu hususlarının tespiti mümkün olmadığından bu noktada tartışılması ve çözümlenmesi gereken husus ayıp sebebiyle taraflar arasında bir mutabakata varılıp varılmadığı olacaktır.
Davacı vekili 15/03/2021 tarihli beyan dilekçesinde 09/06/2016 tarihli elektronik posta dökümünde “…. ve … reklamasyon faturaları yönünden, elektronik postanın gönderildiği gün içinde ödemenin yapılması halinde reklamasyonun kabul edileceği” içerikli maili gönderen … isimli kişinin davacı şirket yetkilisi olmadığını, yine davacı şirketi temsile yönelik işlemleri şirket temsilcisi gibi hareket etmek suretiyle yapma yetkisinin bulunmadığını, ürünlerin … Limited isimli şirkete doğrudan davacı şirket tarafından gönderilmediğini, ürünlerin davalının belirttiği adrese teslim edildikten sonra davalı şirket tarafından yurt dışındaki firmaya gönderildiğini beyan etmiş olup davalı vekili ise 19/03/2021 havale tarihli dilekçesinde …’ın ticaret siciline kayıtlı temsilci olup olmamasının hukuken bir öneminin olmadığını, zira yazışmalara dahil olan Selçuk Yıldırım’ın şirket hissedarı ve imza yetkilisi olduğunu, …’ın ticari vekil sıfatıyla hareket ettiğini, ürünlerin müvekkili firmaya teslim edilmeden yurt dışında bulunan müşteriye gönderildiğini beyan etmiştir.
Mahkememizce dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edilerek ayrıca heyete gümrükçü bir bilirkişide atanmak sureti ile istinaf ilamı ve istinaf ilamından sonra dosyaya gelen evraklar ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek rapor tanzim edilmesi için karar verilmesi üzerine dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup bilirkişi heyeti tarafından sunulan 17/02/2022 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; SGK Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezi’nden gönderilen 23.03.2021 tarihli yazı ekinde bulunan işe giriş, işten çıkış ve hizmet döküm listelerinde …’ın davacı şirkete ait işyerinde 08.11.2013 tarihinde … meslek kodu ile ön muhasebeci olarak işe girdiği ve 11.11.2017 tarihinde işten ayrılana kadar çalıştığının görüldüğünü, … isimli kişinin davacı şirket yetkilisi olmadığını, ancak davacı şirkette ön muhasebeci olarak çalışması nedeniyle söz konusu maili göndererek şirketi temsile yönelik işlemleri şirket temsilcisi gibi hareket etmek suretiyle yaptığı kanaatine varıldığını, davacı şirketin, davalı şirket adına fason olarak ürettiği tekstil eşyalarını dava dışı … Lojistik isimli firmaya teslim ettiğini, davalı şirketin de bu teslimattan haberdar olduğunu, şöyleki davalı şirketin konu eşyalar hakkında ihracat beyannamelerini tescil ederek eşyaları yurt dışı alıcısına ihraç etmiş olmakla davacı şirketin eşyaları davalıya teslim etmeksizin doğrudan yurt dışı alıcısına göndermediğinin sabit olduğunu, 11.02.2016 tarihli mail yazışma tarihi öncesine denk gelen …. ve … sayı ve tarihli ihracat eşyalarının yurt dışına gidişlerinden ortalama yaklaşık 25 ila 30 gün sonra yani 11.02.2016 tarihli mail yazışmalarına konu edilmiş oluşu dikkate alındığında işbu ihracat beyannameleri muhteviyatı bir kısım eşyalarda kusur konusunun makul sürede gündeme getirildiğinin/ihbar edilmiş olduğunun müşahede edildiğini bildirmişlerdir.
Alınan bilirkişi raporunda ürünlerin yurt dışında bulunan …. Limited isimli firmaya davalıya teslim edilmeksizin doğrudan gönderilmediğinin tespit edilmiş olmasına göre Mahkememizce ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı ve ayrıca İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından gönderilen davacı şirkete ait kayıtlardan …’ın davacı şirketin kurucu, ortak yada yetkilisi olmadığı ve Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezinden gelen yazı cevabına göre …’ın davacı şirket bünyesinde ön muhasebeci olarak istihdam edildiği anlaşılmış olmakla … isimli kişinin davacı şirket yetkilisi olmadığı veya şirketi temsile yönelik işlemleri şirket temsilcisi gibi hareket etmek suretiyle yapmadığı ve ayıbın davacı tarafından kabul edilmediği kanaatine varıldığı, buna göre ayıp sebebiyle taraflar arasında bir mutabakata varılmadığının da sabit olduğu nazara alınarak davalının ayıp iddiası ile davacının ayıbı kabul ettiğine ilişkin iddialarını ispatlayamamış olması sebebiyle davacı tarafa düzenlemiş olduğu 2 adet reklamasyon faturasının haksız olduğu, bu sebeple ödeme emrine karşı yapmış olduğu itirazının da yerinde olmadığı Mahkememizce değerlendirilmiş olup buna göre açılan davanın kabulü ile, davalının Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin aynen devamına, takip tarihinden itibaren yıllık %10,50’yi aşmamak üzere avans faiz uygulanmasına, her ne kadar davacı icra inkar tazminatı talebinde bulunmuş ise de taraflar arasında ihtilafa konu alacağın likit nitelikte olmadığı ve Mahkememizin … Esas … Karar sayılı kararının davacı tarafından istinaf edilmeyip sadece davalı tarafından istinaf edilmiş olması sebebiyle davalı yararına usuli müktesep hak doğduğu dikkate alındığında davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, yine davalı taraf kötü niyet tazminat talebinde bulunmuş ise de açılan davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verildiğinden kötü niyet tazminat talebinin de reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
AÇILAN DAVANIN KABULÜ İLE,
1-Davalının Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE, takibin aynen devamına, takip tarihinden itibaren yıllık %10,50’yi aşmamak üzere avans faiz uygulanmasına,
2-Tarafların icra inkar ve kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 3.767,20 TL harçtan davacı tarafından başlangıçta yatırılan 941,81 TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 2.825,39‬ TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafça sarf edilen 941,20 TL peşin harç, 29,20 TL başvurma harcı ile davacı tarafça sarf edilen 665,00-TL olmak üzere toplam 1.635,40-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 7.969,33 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/04/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır