Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/802 E. 2020/735 K. 06.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/802 Esas
KARAR NO : 2020/735

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/11/2020
KARAR TARİHİ : 06/11/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile …(DASK) arasında 21.09.2019 başlangıç tarihli 1 yıl süreli …. poliçe numaralı Zorunlu Deprem Sigortası imzalandığını Bu sözleşmenin teminat tutarının 122.400,00 TL olduğunu, 26.09.2019 tarihinde …./….’de meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki depremden müvekkilin sigortalanan taşınmazın da etkilendiğini, Meydana gelen deprem ile ilgili oluşan hasarlar için ilgili kurum olan DASK’a 09.10.2019 tarihinde 1900010216 hasar dosya numarası ile başvuru yapıldığını ancak davalı kurum tarafından ilk tutulan exper raporunda tüm teminat bedeli ödenmek üzere rapor tutulduğunu fakat daha sonra başka bir exper gönderilerek sadece ortak alan hasar bedeli çıkarıldığını ve sadece 3.252,90 TL’lik kısmı ödeme yapıldığını, Daha sonra müvekkiline ait taşınmazın bulunduğu bina için …. Belediyesi ekiplerince ağır hasarlı tespiti yapıldığını, riskli yapı olarak değerlendirilerek binanın boşaltıldığını ve yıkıldığını, binanın yıkımının …. Belediyesi tarafından gerçekleştirildiğini ve müvekkilince DASK ile yapılan sigorta teminat tutarının tamamının ödenmesi için tekrar 04.06.2020 tarihinde başvuru yapıldığını, ancak davalı kurumun bu başvuruya da cevap vermediğini beyanla, sonradan hasar bedelini artırmak kaydıyla şimdilik DASK’tan 6.000 TL’nin tahsiline, Yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından sigorta edilen davacının hissesi olan taşınmazın bulunduğu binanın depremden dolayı yıkılması nedeniyle meydana gelen zararın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/l maddesine göre tüketici işleminin “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak aynı yasanın 3/k maddesine göre tüketicinin ise “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlandığı, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesi gereğince tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacı ile davalı arasında düzenlenen sigorta sözleşmesinin
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun anlamında bir tüketici işlemi olduğu (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/10694 esas 2015/10078 karar, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2018/465 esas 2018/1018 karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2017/2529 esas 2020/308 karar, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2019/56 esas 2020/943 karar sayılı kararları), buna göre uyuşmazlık ile ilgili Tüketici Mahkemesinin değerlendirme yapıp karar vermesi gerektiği anlaşılmakla taraflar arasındaki uyuşmazlığın 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kalması nedeniyle HMK ‘nın 1. maddesi, 6502 Sayılı yasanın 3. ve 73. maddeleri gereğince görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece her aşamada re’sen nazara alınması gerektiğinden davalılara tebligat yapılmaksızın dosya üzerinden tensiben mahkememizin görevsizliğine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM(Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere):
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır