Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/785 E. 2022/286 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/785 Esas
KARAR NO : 2022/286

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 28/10/2020
KARAR TARİHİ : 24/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan dosya incelemesi neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin binlerce konutluk projesi olan Esenyurt-Beylikdüzü-Başakşehir’de tanınan, başarılı bir inşaat firması olduğunu, müvekkili şirketin devam etmekte olan 3.500 konutluk projeleri bulunmakta, bu projelerin % seksen oranında tamamlanmış durumda olduğunu, yıllardır tamamlanamamış olan projelerin müvekkili tarafından tamamlanmış yüzlerce tüketicinin mağduriyetinin müvekkili tarafından giderilmiş olduğunu, müvekkili şirketin projelerin kaba inşaatını bitirmiş olup bağımsız bölümleri satma aşamasına gelmiş olduğunu, müvekkili şirketin müşteri portföyünün daha çok yabancı uyruklu vatandaşlar olup ülke içine döviz girdisi sağlamakta olduğunu, yine müşteri portföyünün özellikle müvekkili şirket ile bilgileri internet üzerinden almakta olduğunu, müvekkili şirketin başarısından dolayı birçok inşaat şirketinin müvekkili şirketi karalayarak işlerinin durmasını amaçlamakta olduklarını, bu inşaat firmalarından biri olan ….. İnşaat ve Ticaret Ltd. tarafından da müvekkili şirketin sürekli olarak karalanmakta olduğunu, zira arsa sahibi olan …. ile ….. İnşaat arasındaki sözleşmenin Büyükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ….. E. ….. K. Sayılı kararı ile geriye dönük olarak feshedilmiş olup arsa sahibinin müvekkili şirketle yeni bir sözleşme yapmış olduğunu, ….. Holding bünyesinde ….. Gayrimenkul Proje Geliştirme ve Ticaret Anonim şirketini de bulundurmakta olup inşaat faaliyetini de sürdürmekte olduğunu, ….. İnşaat ve Ticaret Ltd.Şti. paydaşlarından olan ….’ın, ….. Holding ile birlikte de çalışıp inşaatlar yapmış olduğunu, ilgili gazete yayınında görüleceği üzere pay devri yapılmış olduğunu, fakat bu pay devrinin muavazalı olarak yapılmış olduğunu, ….. İnşaatın piyasaya vermiş olduğu çift imzalı çekleri geçersiz hale getirmek için yapılmış olduğunu, dolayısıyla …’ın halen ….. İnşaat ile birlikte çalışmakta olduğunu, ….. Ajansı yetiştirdiği personellerini gazetelere ve haber kanallarına yerleştirerek buralarda ajansın haberlerini ve holding bünyesinde bulunan inşaat şirketi için başka inşaat şirketlerini karalayıcı haberler yapılmakta olduğunu, müvekkili şirketin paydaşlarından birinin 03.03.2020 tarihinde bir soruşturmadan dolayı göz altına alınmış olduğunu, bu gözaltı olayını tamamen çarpıtarak ve gerçek dışı beyanlar ile ….. Ajansı wep sitesinde haber yapmış olduğunu, müvekkili hakkında soruşturma devam ederken “ masumiyet karinesine” aykırı bir biçimde, isnat olunan fiilleri işlemişçesine müvekkilin ”Lekelenmeme Hakkı ” hiçe sayılarak haberler yapılmış olduğunu, ….. İnşaat yetkililerinin bahsettikleri fiillerinin ortaya çıkmamasının umulması ve yine açık şekilde organik bağ bulunan …. A.Ş.‘nin bağlı bulunduğu ….. Holding grup şirketlerinden olan ….. Gayrimenkul Proje Geliştirme ve Ticaret A.Ş.’nin de yine müvekkiliyle aynı konumda faaliyet göstererek bu şirketin satışlarının artırılması gayesiyle hareket edilmiş, müvekkili şirket yetkililerine atfı cürüm niteliğinde iddiaları sebebiyle soruşturma açılmış ve sanki Türk Mahkemelerinin yargı yetkisini haizmişçesine hüküm niteliğinde gerçek dışı haberler yapılmış olduğunu, haberlerin içeriğinde gizli olan soruşturmaya ait video görüntüler mevcut olup bu görüntülerin basına sızdırılmış ve ….. haber ajansı aracıyla diğer web sitelerine dağıtılmış olduğunu, Wep sitelerinde yapılan haberler ile haber verme ve eleştiri sınırlarını aşarak, TTK 55 maddesine aykırı şekilde müvekkillerinin emtiasını, iş mahsullerini, faaliyetlerini, ticari işlerini yanıltıcı ve gerçeğe aykırı şekilde kötüleyerek haksız rekabete neden olunduğunu, haberde polis tutanakları ile tespit edildiği ifade edilmiş fakat tespit tutanağı sunulmamış olduğunu, yine belirtilen suçların işlenip işlenmediği ve müvekkili şirket ile bir bağlantısının olup olmadığına ancak mahkemelerin karar verebilecek olduğunu, tespiti yapmaya polisin yetkili olmadığını, müvekkili şirket hakkında yapılan karalama ile müvekkiline karşı haksız rekabette bulunulmuş olup müvekkili şirketin satış faaliyetlerini tamamen durdurmuş olduklarını, zira müvekkili şirketin müşterilerinin internette yaptıkları araştırmada karşılarına ilk olarak müvekkilinin isminin doğrudan zikredilerek yapılan haber çıkmakta olup müvekkilinden daire satın almaktan vazgeçmekte olduklarını, yine pandemiden dolayı tapu devirleri ve satışlar internet üzerinden online yapılma imkanı getirilmiş, ancak haberden dolayı müvekkilinin ciddi bir şekilde emek sarf etmesine rağmen satış yapamamakta olduğunu beyanla; açacakları tazminat davası ve sair hakları saklı kalmak üzere; şirkete karşı haksız rekabet eylemi hali hazırda devam etmekte olup https://….. ,https://…..,https://…. linklerindeki haberlerin dava sonuna kadar TEDBİREN yayından kaldırılmasına, mahkeme aksi kanaatteyse haber içeriğindeki müvekkili şirket ve sahibinin görüntülerinin, isminin, video görüntülerinin haber yazısından silinmesine, neticeten haksız rekabetin men’i ve ref’i taleplerinin kabulü, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının tamamen gerçek dışı, asılsız ve subjektif olup, müvekkili şirket ile ilgisi olmayan hususlar olduğunu, kabul edilemez nitelikte olduğunu, müvekkili şirketin, anayasal koruma altında olan basın hürriyeti ile yine kişilerin haber alma hürriyeti kapsamında faaliyet gösteren bir haber ajansı olduğunu, müvekkili şirket hakkındaki haksız rekabet iddilarının tamamen gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin davacı şirket ile haksız rekabeti söz konusu olmadığını, polis operasyonunu haber yapmanın hiçbir şekilde haksız rekabet sayılamayacağını, yapılan haberin görünen gerçeğe uygun olduğunu, ayrıca yapılan haberde hiçbir şekilde davacı şirketin yöneticilerinin adının geçmediğini, davacı şirketin kötülenmesi söz konusu olmadığı gibi başkaca firmaların da öne geçirilmemekte olduğunu, davacının tüm iddialarının reddi gerektiğini, müvekkili şirketin bir haber ajansı olduğunu, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün yapmış olduğu bir operasyonun 04/03/0020 tarihinde haberleştirilmiş olduğunu, haberin video kaydını mahkemeye ayrıca ibraz edilecek olduğunu, video haberinin hiçbir yorum yapılmadan görüntü olarak verilmiş ve yapılan operasyon görüntülerinin polis kamerası çekimlerinden alındığının açıkça anlaşılmakta olduğunu, gerek yazılı haberde gerekse video haberinde hiçbir şekilde davacı şirketin adı, ünvanı vs geçmemiş yine davacı şirket yetkililerinin adı kullanılmamış olduğunu, basın yayın hukukuna uygun olarak isimlerin kısaltılarak kullanılmış olduğunu, dava konusu edilen habere konu olayın birçok haber medyasında yayınlanmış bir olay olduğunu, Gazetecilerin bu olaylar karşısında maddi gerçeği araştırmak ve ortaya çıkarmakla yükümlü olmadığını, gazetecilerin maddi gerçekliği araştırmakla yükümlü olmasalar bile görünür gerçekliğe uygun olarak haber yapmakla yükümlü olduğunu, bu kapsamda somut olaya bakıldığında dava konusu haberin görünür gerçekliğe uygun olduğunu, dava konusu haberin, toplumum huzur ve güvenlik içinde yaşamasına ilişkin olup, kamu yararına yönelik olarak yapılmış olup hukuka uygunluk kriterlerine haiz olduğunu, dava konusu haberde yer alan hususların, görünen gerçeklerin kamuoyuna sunulmasından ibaret olduğunu, haberin verilişinde kamu yararı olduğunu, haberin kamuyu ilgilendiren, kamunun hassasiyeti ile ilgili olduğunu, müvekkili şirket yetkilileri ile dava dışı ve müvekkili şirket ile hiçbir ilgisi olmayan başkaca bir firma (….. İnşaat) yetkililerinin sadece soyadı benzerliği ile ilişki kurularak haksız rekabet edildiği iddiasının kabul edilemez nitelikte olduğunu, bu şekilde bir iaddanın haksız rekabeti hukuken ispat eder bir yanı olmadığını, müvekkili şirket anayasa ve basın kanunundan kaynaklanan ve kamu yararı gözeterek görünün gerçeğe uygun bir haber yapmış olduğunu, davacı tarafından sunulan Büyükçekmece…Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ….. Esas ….. karar sayılı kararının müvekkili şirket ile hiçbir ilgisi olmadığını, yapılan haber ile hiçbir ilgisi ve illiyet bağı da olmadığını, iş bu davanın hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olup tamamen kötü niyetle açılmış bir dava olduğunu, davacının ihtyati tedbir talebinin kabul edilemez olduğunu, ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığını, talebin reddi gerektiğini beyanla; şartları olmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine, yapılan haberin hukuka uygun olması, haberin Emniyet Müdürlüğü’ne dayalı olması, görünen gerçeğe uygun olması ve haberde görünür gereçeğe hiçbir şekilde ekleme yorum yapılmadan haber olarak verilmesi, haberde davacı şirketten ve yöneticilerinden bahsedilmemiş olması, davacı ile ilgili herhangi haksız rekabet eylemi içermemesi, davacının iddia ettiği haksız rekabeti ispat edecek bir delil sunamamış olması ve davacının iddialarının açıkca kötü niyete dayanması sebepleri ile davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ticari nitelikteki hazsız fiilden kaynaklanan menfi tespit davası olup, uyuşmazlık; davalı haber sitesinin yapmış olduğu haber yayınlarının haksız rekabet teşkil edip etmediği, yapılan haberlerin davacı şirketin ticari itibarını zedelemeye yönelik olup olmadığı hususlarının tespiti ile bulunması halinde ref’ine ilişkin olduğunun tespiti hususlarındadır.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirilerek, davalı haber sitesinin yapmış olduğu haber yayınlarının haksız rekabet teşkil edip etmediği, yapılan haberlerin davacı şirketin ticari itibarını zedelemeye yönelik olup olmadığı hususlarının tespiti ile bulunması halinde ref’inin tespiti için dosya üzerinde GÜNSÜZ olarak bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, Ekonomi Hukuku Uzmanı Ticaret ve Borçlar Hukuku Öğretim Üyesi bilirkişi …. 08/07/2021 tarihli raporunda özetle; davalının elinde kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadan ve yine somut bir delil bulunmadan davacı hakkında “inşaat çetesine ilişkin soruşturmada dikkat çeken ayrıntı” başlığına yer verilmesi, davalı şirket çalışanı …. tarafından yazılan yazıda davacı şirketin bazı inşaat firmalarına ait projeleri tehdit ve gasp yoluyla geçirdiği iddiasına yer verilmesi, ayrıca davalı tarafından yapılan haberlerde “yakalanan çete elebaşı ….’nın”, “inşaat çetesi”, “ulaşılan çetenin dün üç ilde düzenlenen ve elebaşılığını ….’nın yaptığı suç örgütü olduğu anlaşıldı” gibi ifadeler kullanması; haksız rekabet halleri arasında sayılın “başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek…” hali olup haksız rekabet oluşturduğunu, TTK. m. 56 hükmü uyarınca, davacının haksız rekabetin önlenmesi ve haksız rekabete konu haberlerin yayınlanmasının durdurulması, web – sitelerinden kaldırılması yönündeki talebinin yerinde olduğunu bildirmiştir.
Dosyanın 3 kişiden oluşan haksız rekabet uzmanı bilirkişi heyetine tevdii ile, dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirilerek, davalı haber sitesinin yapmış olduğu haber yayınlarının haksız rekabet teşkil edip etmediği, yapılan haberlerin davacı şirketin ticari itibarını zedelemeye yönelik olup olmadığı hususlarının tespiti ile bulunması halinde ref’inin tespiti için dosya üzerinde GÜNSÜZ olarak bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, Prof. Dr. …., Prof. Dr. …. ve Dr. Öğr. Üyesi … 28/02/2022 tarihli raporlarında özetle; mevcut dosya kapsamında davacı tarafın kitle iletişim araçlarının kullanılmasıyla bir suçun faili olarak gösterilmek suretiyle kişilik hakkının ihlal edildiği iddiasında olduğunu, basın yoluyla kişilik hakkının ihlalinde çatışan iki yarar söz konusu olduğunu, bunlardan birinin kişilerin haber edinme hakkı ve basın özgürlüğü diğerinin ise kişilik hakkı olduğunu, bu yararlardan hangisinin üstün tutulacağına ilişkin olarak ise “yararların tartılması” ilkesi uygulanacak olduğunu, (Nihal Esendal, Basın Yoluyla Kişilik Haklarının İhlali, Ankara 2017, s. 100). Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.9.2021 tarih, 2017/4-1451 E. ve 2021/113 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere kitle iletişim araçlarının kullanılmasıyla gerçekleşen kişilik hakkı ihlalleri söz konusu olduğunda TMK m. 24 uyarınca hukuka aykırılığı kaldıran hallerden “üstün kamu yararı” gündeme gelebilecek ve haber edinme hakkı ve basın özgürlüğü üstün tutulacak olduğunu, zira ilgili kararda da belirtildiği üzere “Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesinde ve 5187 Sayılı Basın Yasası’nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiş olduğunu, bu düzenlemede basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin nedeni; toplumun sağlıklı, mutlu ve güven içinde yaşayabilmesi içindir. Bunun için de kişinin, dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması gerekmektedir. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğuna sahiptir. Bu nedenle basının yayın yaparken, yaptığı yayından dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki hukuka aykırı olan eylemden farklılıklar taşır. Yapılan yayının hukuka aykırılık veya uygunluğu bu farklılıklar gözetilerek belirlenmelidir. Bu nedenle basının ayrı bir konumu bulunmaktadır.”. bu bağlamda basının başlıca iki işlevi olduğunu, kamuoyu için önem arz eden konularda halkı bilgilendirme ve özel olarak önemli hususlarda eleştiri yaparak kamuoyunu yönlendirme işlevi olduğunu, bu işlevlerin yerine getirildiği noktada hukuka uygunluk sebeplerinden biri olan “üstün kamu yararı” söz konusu olduğunu, ancak yayımlanan haber veya eleştiri, gerçekleri yansıtmıyorsa veya haber ve eleştiride kamuoyunu aydınlatma görevi dışına çıkılarak ilgili kişinin şeref ve haysiyetine tecavüz teşkil eden ifadelere yer verilmişse, hukuka aykırılık unsuru varlığını sürdürdüğünü, hukuka aykırılığın, yapılan haber veya eleştiri gerçeğe dayansa bile gerekmediği halde sert bir dil kullanılması veya olayın doğru değerlendirilebilmesi için gerekli bilgilerin verilmemesi halinde de ortaya çıkabildiğini, Yargıtay’ın bu hususa ilişkin kararlarında “haber verme hakkı, gerçeklik, kamu yararı ve toplumsal ilgi, güncellik, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık temel kuralları ile sınırlıdır” diyerek hukuka aykırılık değerlendirmesi için yeknesak bazı kriterler getirmiş olduğunu (Esendal, s. 101), bu bağlamda Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 3.2.1983 tarih ve 11527/1087 sayılı kararında “Denetim, eleştiri, uyarma, gerçekleri yayma ve açıklama, basının görevleri arasındadır ve basın özgürlüğünün temelini oluşturmaktadır. Günümüz gazeteciliğinin en önemli bir görevi de kamunun gündelik haberleşme ihtiyacını gerçeğe yakın bir biçimde yerine getirmektir.” ve 14.5.1992 tarih ve 2712/6476 sayılı kararında “gerçeklik somut gerçeği değil, olayın haber verildiği andaki beliriş biçimine uygunluk şeklinde anlaşılması gerekir.” ifadelerine yer vermiş olduğunu, yani Yargıtay’ın, basın görevlilerinin mutlak gerçeğe ulaşmasını beklememekte olduğunu, Yargıtay’ın gözettiği kriterin, haberin verildiği andaki gerçekliğe uygun olması, objektif sınırlar içinde verilmesi ve basın görevlisinin kendi üzerine düşen araştırma görevini yerine getirmiş olması olduğunu, aksi halde, örneğin henüz soruşturma aşamasındaki bir olayın mutlak gerçekliğe ulaşmasını beklemek haberin güncelliğini kaybetmesine neden olabilecek olduğunu, haberin gerçekliğini sonradan yitirmesi söz konusu olması halinde ise yapılan yayının hukuka uygun olmaya devam edecek olduğunu sonuç olarak; davalı tarafça yapılan haberin basın özgürlüğü kapsamında olup hukuka uygun nitelikte olduğu ve davacı tarafın kişilik hakkını ihlal eder nitelikte olmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olduğunu bildirmişlerdir.
Davaya son veren taraf işlemlerinden olan davadan feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.(HMK.307/1) Feragat, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (HMK.309/1) Feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (HMK.309/2)
Davacı vekili 23/03/2022 tarihli dilekçesi ile, iş bu davadan ve bu dava ile ilgili taleplerinden müvekkilinin talebi üzerine feragat ettiklerini, ayrıca karşı taraftan herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını, davadan feragat taleplerinin kabulü ile dosyanın kapatılmasını talep etmiş olup davalı vekili ise 23/03/2022 tarihli dilekçesi ile davacı tarafça davadan feragat edilmesi durumunda vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını, duruşma günü beklenmeksizin dosya üzerinden karar verilerek davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmesini talep etmiş olmakla davacı vekilinin davadan feragat ettiği ve vekaletnamesinde de davadan feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla duruşma günü beklenmeksizin dosya resen ele alınarak yapılan değerlendirme neticesinde davanın feragat nedeniyle reddine dair karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL eksik harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafça vekalet ücreti talebinde bulunulmadığından bu hususta karar verilmesine yer OLMADIĞINA,
5-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 24/03/2022

Katip …
¸

Hakim ….
¸