Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/71 E. 2020/340 K. 23.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/71 Esas
KARAR NO : 2020/340

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2020
KARAR TARİHİ : 23/06/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin karşı tarafa ait …. marka …. model …. Active … tipli aracı satın almış olduğunu, aracın satın alınmasından kısa bir süre sonra aracın arıza vermesi üzerine müvekkili şirket yetkilisinin otomobil tamircisine götürmüş olduğunu, aracın motor ve mekanik aksamlarında arızalar olduğunun tespit edilmiş olduğunu, iş bu durumun davalı tarafa hemen bildirilmiş olduğunu, ancak davalı tarafın bahaneler öne sürmüş ve son olarak da söz konusu aracı tamir ettirmeyeceğini veya tamirat bedelinin karşılanmayacağını belirtmiş olduğunu, işbu durum üzerine müvekkili tarafından İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. D.iş dosyasından tespit yaptırılmış olduğunu, 25.12.2019 tarihli bilirkişi raporunda; müvekkilinin aracı satın almadan önceki dönemde aracın motor kısmında su eksiltmesi nedeniyle hararet yapmış olduğunu, soğutma sisteminde su eksiltmesine bağlı oluşan aşırı ısı nedeniyle motor parçalarının zarar gördüğü ve bu arızanın gizli ayıp niteliğinde olduğu, müvekkiline aracın ayıplı satıldığı, ayıbın/arızanın giderilmesinin 13.159,34 TL + KDV = 15.518,82 TL onarım bedeli olduğunun tespit edilmiş olduğunu, tespitten sonra yapılan tamirat esnasında araçta, tespit sırasında fark edilemeyen bir takım farklı sorunlar daha ortaya çıkmış olduğunu, bu nedenle tamirciye 17.872,51 TL ödeme yapılmış olduğunu, müvekkili şirketin tespit işleminden sonra davalı tarafa noter aracılığıyla ihtarname çekmiş olduğunu, ancak ihtara cevap verilmemiş olduğunu beyanla; müvekkilinin davalıdan satın aldığı ayıplı araç nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararın ve araca yapmak zorunda kaldığı masrafların tazmini amacıyla şimdilik 1.000,00 TL alacağın zarar tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkili şirkete ödenmesine, tespit dosya masrafı, ihtarname masrafı, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; öncelikle işbu davanın usulden reddi gerektiğini, iki tarafın da tacir olduğunu ve aralarındaki uyuşmazlığının ticari uyuşmazlık olduğunu, bu nedenle arabuluculuğa başvurulması gerektiğini, davacı tarafından sunulan arabuluculuk tutanağına bakıldığında tutanakta, işbu uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı bu nedenle tutanağın kendilerine ulaşılmadan kapatıldığının görüleceğini, tutanaktan da açıkça anlaşılacağı üzere dava şartı olan arabuluculuk şartının yerine getirilmemiş olduğunu, davacı tarafından delil tespiti davası açılmış olduğunu ve bu dava sonucunda araç üzerinde tek taraflı keşif yapılmış olduğunu ve rapor alınmış olduğunu, alınan bu rapordaki tespitlerin eksik ve hatalı olduğundan işbu rapora karşı itiraz edilmiş olduğunu, davalı tarafından araç alındığında aracın ekspere sokulmuş ve yine davacının tanımış olduğu bir tamirci tarafından kontrol edildikten sonra satın alınmış olduğunu, davacının tacir olduğunu ve sürekli bu işi yaptığından araçta bir ayıp söz konusu olmuş olsaydı davacının bunu anlayabilecek durumda olduğunu, dolayısıyla aracın ayıpsız bir şekilde davacıya satılmış ve teslim edilmiş olduğunu, davacının asıl amacının müvekkiline işbu araç alımından kaynaklı olarak kalan 6.000,00 TL ödemeden kaçınmak olduğunu, zira aracın 61.000,00 TL bedelle satılmış olduğunu, ancak davacı tarafından 55.000,00 ödenmiş olduğunu, kalan bakiyenin ödenmesinin davacıdan defalarca talep edilmiş olduğunu, ancak davacı tarafından müvekkilinin sürekli oyalanmış olduğunu ve en son olarak bu yola başvurularak ödemeden kaçınmaya çalışılmış olduğunu, kalan bakiye için icra takibi başlatıldığını, davacı tarafın işbu takibe itiraz ettiğini bunun üzerine itirazın iptali davası açıldığını beyanla; davanın usulden reddine, aksi halde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, araç ayıbı nedeniyle davacı tarafça açılan alacak davasıdır.
Davacı vekili tarafından 31/01/2020 tarihli dilekçe ekinde dosyaya sunulan Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı incelendiğinde; arabulucunun “başvuran şirket vekiline, uyuşmazlık konusunun ve taleplerinin; mutlak ve nispi ticari dava kapsamında olmadığı, bu nedenle dava şartı arabuluculuğa değil, ihtiyari arabuluculuk kapsamında olduğu, diğer tarafın şahıs olduğu, nispi ticari dava şartlarının oluşmadığı anlatılmış ve sehven kayıt olarak dosyalarının kapatılacağının 10.01.2020 tarihinde telefonda bildirilmiş” olduğu gerekçesiyle arabuluculuk tutanağının re’sen kapatıldığı anlaşılmıştır.
6102 Sayılı TTK ‘nun 5/A maddesi (Ek:6/12/2018-7155/20 md.) “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın 114 maddesinde dava şartları açıkça sayılmış olup, mahkeme tarafından resen gözetilir.
Somut olayda, dava davacı tarafça satın alınan aracın ayıplı çıkması nedeniyle zararın ve araca yapılmak zorunda kalan masrafların tazmini talebine ilişkin olup, davacı tarafça arabuluculuğa başvurulduğu, ancak arabulucu tarafından uyuşmazlığın mutlak ve nispi ticari uyuşmazlık olmadığı gerekçesiyle başvurunun re’sen kapatıldığı anlaşılmakla; 6102 Sayılı TTK’nun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1.fıkrasına aykırı olarak arabuluculuk görüşmesinin davalı bilgisi olmaksızın, davacının da kusurundan kaynaklanmayan nedenle usulsüz olarak sonlandırılmış olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın reddi ile aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-7155 sayılı Yasa ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 sayılı kanunun 18/A maddesinin 1. fıkrası uyarınca arabuluculuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafça yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı tarafça Arabuluculuğa başvurulmuş ve ancak arabulucunun başvuruyu re’sen kapatmış olması nedeniyle, davacı tarafın bir kusuru olmadığı anlaşılmakla; davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer OLMADIĞINA,
5-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/06/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸