Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/588 E. 2022/842 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/588
KARAR NO : 2022/842

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 18/05/2017
KARAR TARİHİ : 19/10/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 21/10/2022
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; dava konusu Dava konusu İstanbul İli, … İlçesi, … mahallesi … ada … parselde B blok, 12 Nolu, bağımsız bölüm, İstanbul İli , … İlçesi, … mahallesi … ada … parselde B blok, 55 Nolu, bağımsız bölüm İstanbul İli , … İlçesi, … mahallesi … ada … parselde B blok, 59 Nolu, bağımsız bölümİstanbul İli , … İlçesi, … mahallesi … ada … parselde B blok, 60 Nolu, bağımsız bölüm,İstanbul İli , … İlçesi, … mahallesi … ada … parselde C blok, 55 Nolu, bağımsız bölüm, İstanbul İli , … İlçesi, … mahallesi … ada … parselde C blok, 59 Nolu, bağımsız bölüm, İstanbul İli , … İlçesi, … mahallesi … ada … parselde C blok, 60 Nolu, bağımsız bölüm, İstanbul İli , … İlçesi, … mahallesi … ada … parselde A blok, 60 Nolu, bağımsız bölüm, İstanbul İli , … İlçesi, … mahallesi … ada … parselde A blok, 59 Nolu, bağımsız bölüm, İstanbul İli , … İlçesi, … mahallesi … ada … parselde A blok, 55 Nolu, bağımsız bölüm, İstanbul İli , … İlçesi, … mahallesi … ada … parselde A blok, 6 Nolu, bağımsız bölüm, İstanbul İli , … İlçesi, … mahallesi … ada … parselde A blok, 4 Nolu, bağımsız bölüm, İstanbul İli , … İlçesi, … mahallesi … ada … parselde B blok, 4 Nolu, bağımsız bölüm, İstanbul İli , … İlçesi, … mahallesi … ada 1 parselde B blok, 6 Nolu, bağımsız bölüm, İstanbul İli , … İlçesi, … mahallesi … ada 1 parselde B blok, 10 Nolu bağımsız bölümlerin davalı ile davacının arasında adi yazılı olarak yapılan inanç sözleşmesi gereği taraflar arasında dah evvel yapılmış ve bundan sonra yapılacak alışverişin cari hesap bekiyesinin teminatı olarak … Mühendislik yani davacı şirket tarafındn davalı şirket olan … İnşaat’a teminat amacıyla davalıya satış göstermek suretiyle 15 adet taşınmazın herhangi bir bedel almaksızın aralarında yapılan inanç sözleşmesi gereğince 02.12.2014 tarihinde taşınmazların devrinin sağlandığını, devir tarihinden bu yana 3 yıl geçmesine rağmen davalı şirket bedel ödemediği gibi taşınmazların geri devrini de davacı şirkete sağlamadığını, bu nedenle dava konusu 15 adet taşınmazın davalı şirketin 3. Kişilere satılma tehlikesine kaşılık taşınmazları üzerine davalıdır şerhi konulmasını ve tapu kayıtlarının iptaliyle davacı adına tescilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı usule uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dosyanın … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, … karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gönderildiği anlaşıldı.
Görevsiz mahkemece taşınmazlar başında keşif icrası yapıldığı, bilirkişilerce 05.10.2018 havale tarihli rapor düzenlenerek; dava konusu taşınmazların değerinin dava tarihi itibariyle 2.310,000-TL olarak hesaplandığı görüşünü bildirmiştir.
Mahkememizce taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, tarafların birbirinden alacaklı olup olmadıkları hususlarında bilirkişi raporu tanziminine karar verilmiştir.
SMMM … tarafından düzenlenen kök raporda, davacı yana ait ticari defter ve belgeler bilirkişi incelemesine sunulmadığından davacının defterlerinde dava konusu ettiği taşınmazlar ve davalı ile olan ilişkisine dair ne şekilde kayıtlar olduğunu tespit etmenin mümkün olmadığı, davalı yanın usülüne uygun tutulan ticari defterlerine göre davacı ile açık hesap şeklinde yürüttüğü ticari bir ilişkisinin bulunduğu ve bu ilişki kapsamında davacıdan alacaklı gözüktüğü, davalı yanın defterlerinde dava konusu taşınmazlar sebebiyle davacıya borçlu olunduğuna ya da taşınmazların iadesi gerektiğine dair davacı lehine herhangi bir muhasebe kaydının da bulunmadığı, Mali açıdan bakıldığında davacı iddiasının ispata muhtaç durumda olduğu belirtilmiştir.
Davacı temsilcisi tarafından davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin sunulmuş olduğu bildirilmiş olmakla dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi ile davacı tarafın defter ve belgeleri incelenmek suretiyle bilirkişi raporu tanziminine karar verilmiştir.
Aynı bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda, davacı şirketin ek bilirkişi incelemesine sunmuş olduğu 2014 yılına ait yevmiye ve envanter defterlerine göre 31/12/2014 tarihi itibariyle verilen sipariş avanslarından dolayı davalı şirketten 5.412.864,51 TL alacaklı olarak alınan sipariş avanslarından dolayı ise davalı şirkete 2.025.000,00 TI. borçlu olarak gözüktüğü, taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu tüm ticari dellerler ve dayanak belgelerin (fatura ve ödeme belgeleri) bilirkişi incelemesine ibraz edilmemiş olması nedeniyle borç / alacak durumu yönünden sağlıklı ve kesin bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığı, kök incelemeye sunulan davalıya ait ticari defter kayıtları ve ek incelemeye sunulan davacıya ait ticari defter kayıt ve belgeleri ile sınırlı olarak yapılan incelemelere göre ispatlanan davalı faturalarının 2.012421,78 TL ve ispatlanan davacı ödemelerinin 1.771.889,91 TL olduğu hesap ve tespit edilmiş olmakla davacının davalıya 240.531.87 TL tutarında borçlu durumda bulunduğu, mevcut mali verilere göre davacı iddiasının ispata muhtaç durumda bulunduğu belirtilmiştir.
Dava inanç sözleşmesi hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder. Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar.
İçtihadı Bileştirme kararlarının konularıyla sınırlı, sonuçlarıyla bağlayıcı bulunduğu tartışmasızdır. Nam-ı müstear için düzenleme getiren 1947 tarihli kararın, teminat amacıyla temlike dair inanç sözleşmelerini kapsadığı da kuşkusuzdur. Uygulamada anılan sözleşmeler gerek özü, gerek işleyişi açısından ,genelde muvazaa, özelde ise nam-ı müstear başlıkları altında nitelendirilegelmektedir. Belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararında da değinildiği üzere;inanç sözleşmeleri bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmelerdir. Bu durumda koşulların oluşması halinde taşınmaz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığı kabul edilmelidir. İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.
05.02.1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi; inanç sözleşmesi, inanç gösterilene bir hakkın kullanılmasında davranışlarını, inanç gösterenin tespit ettiği amaca uydurmak borcunu yükler. Diğer bir anlatımla, inanç gösterilen kişi, inanç gösteren namına yapılacak bir işlemden sonra, taşınmazın mülkiyetini ona yani inanç gösterene geçirme yükümlülüğü altına girmiştir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
İnanç sözleşmeleri, anılan İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı delil ile kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, olayın kanıtlanmasına tek başına yeterli olmalı ve kendisine inanç gösterenin imzasını taşımalıdır. Böyle bir yazılı belgenin bulunmaması halinde ise en azından olayın tamamının ispatına yeterli olmamakla birlikte bunun vuukuna delalet edebilecek ve karşı taraf elinden çıkmış delil başlangıcı niteliğinde bir belgenin söz konusu olması halinde de inanç sözleşmesinin tanık dahil her türlü delil ile kanıtlanması mümkün olabilir.
Somut olayda, davacı taraf dava konusu taşınmazların taraflar arasındaki cari hesap bakiyesinin teminatı olarak davalı şirkete satış olarak gösterilmek suretiyle bedelsiz olarak devredildiğini, davalı şirketin taşınmaz satış bedelini ödemediği gibi taşınmazları da devretmediğinden bahisle taşınmazların tapusunun iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
Davacı tarafça ibraz edilen 02/12/2014 tarihli, “Protokol ve Taahhütnamedir” başlıklı sözleşmenin 1.B maddesinde taraflar arasında daha evvel yapılmış ve bundan sonra yapılacak alışverişin ve cari hesap bakiyesinin teminatı olarak … Mühendislik tarafından …’na kat irtifak tapuları alınmış … İlçesi … Mahallesi, … Ada … parselde 16 adet taşınmazın satış suretiyle devredildiği, 2.maddesinde tarafların işbu satış suretiyle devredilen taşınmazların taraflar arasında yapılan ticari ilişkinin teminatı olarak verildiği, her ne kadar tapuda satış olarak görünmekte ise de, herhangi bir satış bedeli ödenmediğinin kabul ve taahhüt edildiği, 3.maddesinde … Mühendislik, … ile yaptığı ticaret nedeniyle cari hesabını tamamen ödediğinde herhangi bir zaman taşınmazların kendisine iadesini talep edebileceği, …’nun … Mühendislik’in herhangi bir cari hesap borcunun kalmadığını tespit ettiği anda taşınmazları tapu dairesinde … Mühendislik veya … Mühendislik’in yazılı olarak bildireceği 3.kişilere devrini yapacağı, …’nun bunu yapmaması halinde … Mühendislik’in taşınmazın kendisi adına tescilini mahkemeden talep edebileceği hüküm altına alınmıştır.
Dava konusu taşınmazların akit tabloları celbedilmiş olup tetkikinde, dava konusu taşınmazların davacı adına kayıtlı iken 26/11/2014 tarihinde bedeli nakden ve peşinen ödenmek suretiyle satılarak davalı adına tescillerinin yaptırıldığı anlaşılmıştır. Davalı tarafça yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi ibraz edilmemiştir. HMK’ nın 128. Maddesi gereğince, süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmaması halinde davalı, dava dilekçesinde belirtilen hususların tümünü inkar etmiş sayılacaktır.
Davacı tarafça ibraz edilen sözleşme içeriğinin taşınmazdaki kullanım hakkının devir ve satışına ilişkin olarak yapılan inançlı işlem olduğu anlaşılmaktadır. Davalı vekili 08/02/2018 tarihli ön inceleme duruşmasında sözleşmenin geçerli olmadığını ve davayı kabul etmediklerini beyan etmiş olmakla birlikte sözleşme altındaki imzaya ilişkin bir itirazı bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olduğunun kabul edilmesi halinde davacı tarafça ibraz ve kabul edilen sözleşme hükümlerine göre inançlı işlemin amacının gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesi gerekecektir. Sözleşmenin 3.maddesinde … Mühendislik, … ile yaptığı ticaret nedeniyle cari hesabını tamamen ödediğinde taşınmazların kendisine iadesini talep edebileceği, …’nun … Mühendislik’in herhangi bir cari hesap borcunun kalmadığını tespit ettiği anda taşınmazları tapu dairesinde … Mühendislik veya … Mühendislik’in yazılı olarak bildireceği 3.kişilere devrini yapacağı düzenlenmiştir. Mahkememizce bu hususun tespiti için tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmış olmakla davacı şirket ticari defterlerine göre davalıya 2.025.000,00 TL borçlu olarak gözüktüğü, davalıya ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi neticesinde ise davacı tarafça yapılan ödemelerin 1.771.889,91 TL olduğu, davacının davalıya 240.531,87 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafça mahkememize ödemeye ilişkin belge ve delil sunulmadığı, sözleşme gereğince cari hesap bakiyesinin tamamen kapatılmış olduğunun ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Davacı taraf, dava dilekçesinde yemin deliline dayanmadığından yemin teklif etme hakkı hatırlatılmamış olup, sübut bulmayan davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Alınması gereken 80,70 TL’nin davacı tarafça peşin yatırılan 170,78 TL’den tenzili sonucu fazla yatırılan 90,08 TL’nin hüküm kesinleştikten sonra talebi halinde davacıya iadesine,
2-Yargılama sırasında müdahil …. tarafından yatırılan tamamlama harcı 38.578,06 TL ve peşin harç 870,96 TL’nin hüküm kesinleştikten sonra talebi halinde ilgilisine iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 214.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının hüküm kesinleştikten sonra talebi halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.
19/10/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır