Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/577 E. 2020/881 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/577
KARAR NO : 2020/881

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 25/08/2020
KARAR TARİHİ : 16/12/2020
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 18/12/2020

DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle;
Davacı vekilinin ibraz ettiği dava dilekçesinde özetle, ortaklar arasında şiddetli geçimsizlik oluştuğunu, ortaklığın devam etmesinin mümkün olmadığını, Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. esasına kayıtlı olarak açtıkları davanın arabuluculuğa başvurulmadığından bahisle reddine karar verildiği, hak kaybına uğramamak adına arabuluculuğa başvurarak işbu davayı açtıklarını, şirket yönetiminin tamamen kötü niyetli ve hukuka aykırı davranışlarla müvekkilini şirketten uzaklaştırmaya çalıştığını belirterek TTK ‘nun 531.maddesi gereğince şirketin haklı nedenle feshine, mümkün olmaması halinde payın gerçek değeri ödenerek davalı şirketten çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesinin …… esas sayılı dosyasının istinaf edilmesi nedeniyle kesinleşmediğini, davanın derdestlik dava şartı nedeniyle reddinin gerektiğini, şirketin feshi için ileri sürülen sebeplerin haklı sebep teşkil etmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Davanın TTK’nun 531. maddesi gereğince açılan anonim şirketin feshi olmadığı taktirde payın gerçek değeri ödenerek ortaklıktan ayrılma istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın anonim şirketin feshini gerektirir haklı sebebin bulunup bulunmadığı, şirketin feshi yerine davacı pay sahibinin şirketten çıkarılmasına gerek olup olmadığı, davacının çıkarılmasına karar verilmesi halinde pay değerinin tespiti hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesini ……. esas sayılı dosyasının tetkikinde davacı tarafından davalı şirkete şirketin feshi istemi olarak dava açıldığı, davanın arabuluculuk yoluna başvurulmadığından bahisle reddine karar verildiği, davalı tarafça kararın lehe vekalet ücreti takdir edilmediğinden bahisle istinaf edildiği, istinaf incelemesinde olması nedeniyle kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Davalı tarafça davanın derdestlik dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de, Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. esas sayılı dosyasının arabuluculuğa başvurulmamış olması nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verildiği, arabulucuk şartı yerine getirilerek işbu davanın açıldığı, kararın davalı tarafça lehe vekalet ücreti takdir edilmemesi nedeniyle istinaf edildiği, bu aşamada derdestlik nedeniyle davanın reddinin usul ekonomisine aykırılık teşkil edeceği gibi hakkın kullanılmasının aşırı zorlaştırılması anlamı taşıyacağı hususları birlikte değerlendirilerek derdestlik itirazının reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, anonim şirket ortaklığının feshi için TTK’nun 531.maddesi kapsamında haklı sebeplerin oluşup oluşmadığı hususundan kaynaklanmaktadır.
TTK’nun 531.maddesinde haklı sebeplerin varlığı halinde sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahiplerinin şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceği hükme bağlanmıştır.
Anılan hükümde haklı sebeplerin neler olduğu tahdidi ve tadadi olarak sayılmamıştır. Haklı sebep bulunmadığı taktirde şirketin haklı sebeple feshine karar verilemeyeceği gibi, maddede öngörülen duruma uygun çözümlerden birine hükmetmek de mümkün olmayacaktır. Somut olayın özelliklerine göre davacı yanın ileri sürdüğü sebeplerin anonim şirket ortaklığının feshi için haklı sebep olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
Pay sahipleri arasında mevcut veya sürekli tekrar eden uyuşmazlıklar esasen şirketin sona erdirilmesini haklı kılmazlar. Belirli oranda paya sahip azlığa haklı sebeple fesih davası hakkı tanınmasının altında çoğunluk prensibinin katılığını yumuşatma düşüncesi yatar. Haklı sebeple fesih ancak çoğunluğun sistematik olarak şirketin veya azlığın haklı çıkarlarını ihlal etmesi halinde uygulanacak son çözümdür (ultima ratio) Bu nedenle haklı sebeple fesih davaları çoğunluk prensibini ortadan kaldıracak alternatif bir düzenleme olarak anlaşılmamalıdır. Haklı sebeple fesih davası ikincil bir çözümdür. Davanın ikincilliği hem davanın açılması hem de davada verilecek hüküm bakımından geçerlidir. Azlık haklı sebeple fesih davasına ancak diğer hukuki yollardan yararlanmışsa veya yararlanması halinde dahi sonuca ulaşamamışsa başvurabilir. Örneğin bilgi edinme hakkının ihlali halinde kanunun tanıdığı imkanları kullanmadan haklı sebeple fesih talebinde bulunulamaz veya aynı sonuca genel kurul kararının iptali ya da yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu davası ile ulaşılabiliyorsa önce bu davaların açılması gerekmektedir. Bu davaların açılması, haklı sebeple fesih davasının ön şartı değil ise de, fesih davasının tali niteliği gereği şirketin feshine ancak duruma uygun başka bir çözüm bulunamamışsa karar verilir.
“Haklı sebep” kavramı kanunda tanımlanmamış ve örnekleme yoluyla da gösterilmemiş olmakla birlikte yargı kararlarında haklı sebep olarak sayılan hususlar arasında genel kurulun çok defa kanuna aykırı şekilde toplantıya çağırılmış olması, azlık hakları ile bireysel hakların sistematik ve devamlı ihlali, özellikle pay sahiplerinin bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, şirketin sürekli zarar etmesi, dağıtılan kar payının düzenli azalması veya uzun süre kar payı dağıtılmaması, şirketin çoğunluk pay sahipleri tarafından kötü yönetimi nedeniyle krize sürüklenmesi, şirketin amacına ulaşılmasının engellenmesi, organların bloke edilmesi ve şirketin amacı dışında işler yapılması haklı sebeplerden sayılmıştır. Buna karşılık varsayımsal ve olumsuz beklentiler haklı sebep olarak kabul edilmemektedir. Haklı sebep bulunup bulunmadığı her olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
Somut olayda, davalı şirketin 3 ortaklı kapalı bir şirket olduğu, davacının 2018 yılına kadar şirketin yönetim kurulunda olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, şirket yönetiminin kendisini şirketten uzaklaştırmaya çalıştığını, kendisi davet edilmeksizin yapılan yönetim kurulu toplantısının batıl olduğunu, batıl yönetim kurulu toplantılarına dayanarak son 3 yılın hesap dönemine ait genel kurulun toplandığını, kar payı dağıtılmadığını belirterek şirketin feshini talep etmiş ise de, anılan sebeplerin haklı sebep olarak kabulünün mümkün olmadığı, davacının genel kurul kararının iptali ya da yönetim kurulu kararının butlanı istemiyle çıkarlarını koruma imkanının bulunduğu, bu hususların haklı sebep teşkil etmediği, haklı sebep koşulları oluşmadığından davacının pay bedelleri ödenmek suretiyle şirketten ayrılmasına da karar verilemeyeceği anlaşılmakla açılan davanın sübut bulmadığından reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.16/12/2020

Başkan …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Katip …
E-imzalı