Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/566 E. 2020/777 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/566 Esas
KARAR NO : 2020/777

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)

DAVA TARİHİ : 20/08/2020
KARAR TARİHİ : 19/11/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Müvekkili …’nın, 14 Haziran 2007 tarih 26552 nolu Resmi Gazetede yayımlanan 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ile kurulduğunu, Müvekkilinin faaliyetlerini 26.07.2007 tarih 26594 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren … Yönetmeliği’ne göre sürdürdürdüğünü, …’nın, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği bünyesinde Hazine Müsteşarlığı’na bağlı ve müsteşarlık tarafından denetlenen tüzel kişiliğe sahip bir kuruluş olduğunu,. Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ve … Yönetmeliği’nin 16. maddesi uyarınca; müvekkili …’na yasada belirtilen nedenlerle yaptığı ödemeler için zarara neden olanlara (aracın işletenine, sürücüsüne ve diğer sorumlulara) rücu etme hakkı tanındığını, Borçlu … adına Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü … e. Sayılı icra takibi ile ödeme emri gönderildiğini, Borçlu adına Büyükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesi … d.iş … Karar sayılı ihtiyati haciz kararı alındığını, gönderilmiş olan ödeme emrine Borçlu … tarafından haksız ve mesnetsiz bir şekilde itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, 29.05.2019 günü saat 20:30 sıralarında sürücüsü tespit edilemeyen borçlu … adına kayıtlı … plakalı aracın Kumburgaz İstanbul caddesi üzerinden Büyükçekmece yönüne seyir halinde iken trafik kuralları ihlalinde bulunarak yaya ….’ya çarptığırı, meydana gelen kazada …’nın malül kaldığını, Borçlu … adına kayıtlı aracın kaza tarihinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası bulunmadığını, Olay sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağı neticesinde … plakalı araç sürücüsünün KTK:52/1-B ‘’ Araçların hızını aracın hava, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak’ kuralını ihlal ettiği ve kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, araç maliki …’ın kazaya sebebiyet veren aracın Borçlar Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu anlamında, araç sahibi olması sebebiyle mezkur aracın asıl işleteni durumunda olduğunu, kazaya sebebiyet veren ile birlikte müşereten ve müteselsilen sorumlu olduğunu, Müvekkil …’nın … nolu hasar sayılı dosyasında malül kalan ….’ya aktüeryal raporuna istinaden toplam 75.487,00 TL maluliyet tazminatı ödemesinin vekili Av. … hesabına 11.02.2020 tarihinde yapıldığını, müvekkili Kurumun, ödediği tazminatın tahsili amacıyla, zarar sorumlularına karşı rücu hakkı 5684 Sayılı SK m.14 f.7, G.H.Yön m.16 ve m.17 f.2’ de düzenlenmdiğini, ‘’Hesaptan yapılan ödemeler nedeniyle; Zorunlu sigortaları yaptırmayan veya geçerli teminat tutarları üzerinden zorunlu sigortaları yaptırmayan kişilere, rücu hakkı tanındığını beyanla, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü … e. sayılı dosyası ile davalı/borçlu … tarafından yapılan itirazın iptaline, icra takibinin devamına, asıl alacağın davalı/borçludan tahsiline, söz konusu alacağın likit olduğu dikkate alınarak, hükmolunacak borç miktarının %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalı/borçludan tahsiline, fazlaya dair hertürlü talep ve dava haklarımızın saklı tutulmasına, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalı/borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davacı …, KTK’nun 91. madde gereğince mali sorumluluk sigortası yaptırması gereken işletenin, bu düzenlemeye rağmen sigorta yaptırmaması durumunda 3. kişilerin bedensel zararlarının karşılanması için kurulmuştur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ile … Yönetmeliği’nin 9. maddesi gereği, dava dışı 3. kişilere bedensel zarardan kaynaklanan tazminat ödeyen davacının ödediği bedeli, zarardan sorumlu olduğu iddia edilen kişilerden veya diğer sorumlulardan rücuen tahsil edebileceği ise Sigortacılık Kanununun 14. ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 16. maddesinde düzenlenmiştir.
… Yönetmeliği’nin “Rücû Hakkının Kullanılması” başlıklı 16.maddesinde; “Hesaptan yapılan ödemeler nedeniyle;
a) Zorunlu sigorta yaptırmayan veya geçerli teminat tutarları üzerinden zorunlu sigortaları yaptırmayan kişilere,
b) Sorumlunun sonradan belli olması halinde bu kişilere veya yükümlü sigorta şirketine,
c) Zarardan sorumlu kişilere veya yükümlü sigorta şirketine,
ç)9 uncu maddenin birinci fıkrasının (ç) bendine göre yapılan ödemeler çerçevesinde yükümlü sigorta şirketine,
d)9 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre yapılan ödemeler nedeniyle Büroya, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde rücû edilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. “Yükümlülükten Kurtulma ve Halefiyet” başlıklı 17. maddesinde ise, “Hesap, zorunlu sigorta teminatı sınırları içinde yaptığı ödemeler ile borçtan kurtulur. Zorunlu sigorta teminat tutarlarını aşan zararlar, zarara sebebiyet veren veya hukuken sorumlu olanlarca karşılanır. Hesap, ödediği tazminat miktarınca hukuken zarar gören kişi yerine geçer.” esası kabul edilmiştir.
Buna göre, davacı … tarafından zarar gören 3. kişilere ödeme yapıldıktan sonra, ödenen tazminat miktarında, hukuken zarar gören kişi yerine geçen …, ödediği bu bedeli rücu edilebilecektir. Davacı … tacir olmadığı gibi, davanın dayanığı olan rücu istemi de Türk Ticaret Kanunu’ndan değil, Sigortacılık Kanunu ve … Yönetmeliği’nden doğmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta; davacı …, zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan davalının maliki olduğu aracın neden olduğu kazada malül kalan kişiye ödenen tazminatı, haksız fiilden sorumlu olan araç sahibi davalıdan rücuan talep etmektedir. Yargıtay 20 HD.nin 23.01.2017 Tarih ve 2016/11796-2017/343 sayılı; 23.01.2017 Tarih ve 2016/13991-2017/368 sayılı; Yargıtay 17.HD.nin 29.12.2016 Tarih ve 2016/170-2016/12160 sayılı; 20.05.2019 tarih ve 2016/14913-2019/6350 sayılı; 16.10.2019 Tarih ve 2017/1132-2019/9502 sayılı ve Ankara BAM. 26 H.D’nin 04.04.2019 Tarih ve 2019/934-2019/648 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi, dava niteliği itibarı ile haksız fiilden kaynaklanmış olup, TTK.nun 4/1.Maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi dava kapsamında bulunmayan davaya davaya bakma görevinin genel görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğu anlaşılmakla mahkememizce aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair tarafların yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır