Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/550 E. 2021/1168 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/550 Esas
KARAR NO : 2021/1168

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/08/2020
KARAR TARİHİ : 14/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket … Tekstil Tekstil İthalat İhracat Limited Şirketi’nin, tekstil ürünleri imalatçısı olarak bu ürünlerin toptan yahut perakende şekilde satışını yapan firmalarla ticari münasebetler kurmakta ve bu firmalarla ürün tedarik etmekte olduğunu, bu kapsamda davalı … Tekstil San. ve Tic. A.Ş. şirketi ile de müvekkili şirket arasında ürün tedariki hususunda anlaşmaya varılmış olduğunu, bu doğrultuda taraflar arasında 2018 yılında alım-satım ilişkisine başlanılmış ve müvekkili şirketin, 12.06.2018 tarihli faturaya bağlı ürünleri davalı şirkete teslim etmiş olduğunu, 2018 yılında müvekkili şirket tarafından tedarik edilen ürünlerin karşılığı olarak düzenlenen ve müvekkili şirkete teslim edilen senetler neticesinde bu yıla ait ticari münasebetlerin; müvekkil şirketin davalı şirketten 0,24-TL alacaklı olduğunu gösterir bilanço ile tamamlanmış olduğunu, müteakip 2019 yılında ise müvekkili şirket tarafından 02.05.2019, 10.05.2019, 20.05.2019 ve son olarak 24.05.2019 tarihli faturalara bağlanan bir kısım ürünlerin davalı şirkete teslim edilmiş ve bu satışlar neticesinde davalı şirket nezdinde müvekkil şirketin 124.440,12-TL tutarında alacağı doğmuş olduğunu, söz konusu alacaklara ilişkin olarak davalı şirket tarafından tanzim olunan; 31.08.2019 vade tarihli ve 30.000.00-TL bedelli, 30.09.2019 vade tarihli ve 35.000,00-TL bedelli, 31.10.2019 vade tarihli ve 35.000,00-TL bedelli senetlerin müvekkili şirkete teslimi ve bedellerinin de ödenmesi sonucunda müvekkili şirketin davalı şirket nezdindeki bakiye alacak miktarının 24.440,12-TL olarak belirlenmiş olduğunu, davalı şirket tarafından müvekkil şirkete … numaralı, 26.07.2019 tarihli fatura ile iadesi gerçekleştirilen ürünlerin bedellerinin mahsubu ile müvekkili şirketin davalı şirket nezdindeki (30/07/2019 tarihi itibariyle) muaccel alacağının 11.906,42-TL olduğunu, muaccel alacağın davalı şirket tarafından müvekkili şirkete ödenmemesi üzerine taraflarınca arabuluculuk başvurusunda bulunulmuş görüşmelerde anlaşma sağlanamamış olduğunu, arabuluculuk görüşmelerinden de netice elde edilememesi üzerine bu kere 30/07/2019 tarihinde muaccel olan alacağın tahsili amacıyla Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlatılmış olduğunu, davalı şirket vekili tarafından dosyaya sunulan 03.07.2020 tarihli dilekçe ile takip dosyasına itiraz edilerek takibin durdurulması talep edilmiş ve takibin icra müdürlüğü’nce durdurulmasına karar verilmiş olduğunu beyanla; itirazının iptali ile takibin aynen devamına ve borçlunun takip konusu alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde de belirtildiği üzere, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 2018 yılı itibariyle ticari ilişkiler başlamış ve bu doğrultuda müvekkilinin, davacıdan ürün satın alarak karşılığında gerekli bedelleri ödemiş olduğunu, taraflar arasındaki ilişki sorunsuz bir şekilde devam ederken, müvekkilinin davacıdan satın alarak, başka işletmelere sattığı ürünlerde sorunlar çıkmaya başlamış ve bu sorunların ürünlerinin gizli ayıplı olmasından kaynaklanmış olduğunu, müvekkilinin, ürünleri sattıktan bir süre sonra, ürünleri satın alan işletmeler tarafından ürünlerin müvekkiline iade edilmeye başlanmış olduğunu, ürünlerin iade edilmeye başlaması nedeniyle müvekkilinin, davacı tarafla iletişime geçmiş ve durumu anlatmış olduğunu, davacıya ürünlerin kontrol edilmesi amacıyla iade edilen ayıplı ürünlerden 6 adet ürün gönderilmiş olduğunu, davacının, bu ürünlere ilişkin yaptırdığı tespitte, ürünlerin bıçak ya da kesici bir aletle kesildiğini ve ürünlerin ayıplı olmadığının belirtilmiş olduğunu, ayrıca davacı şirket tarafından müvekkiline, bu ürünleri kendisinin ayıplı hale getirdiği isnadı ile birlikte, müvekkilinin elindeki kalan ürünleri böyle bir yöntem ile iade etmeye çalıştığı isnadında bulunulmuş olduğunu, müvekkilinin, işletmeler tarafından iade edilen ve iade faturaları mevcut ürünleri davacıya bildirmiş olduğunu, müvekkilinin ürünleri ayıplı hale getirmesinin mümkün olmadığını, söz konusu ürünler terlik olduğunu ve gerek denizde gerekse sulu alanlarda kullanılacak nitelikte olduğunu, davacıya ait ürünlerin birkaç defa suyla temas ettikten sonra ürünlerin üzerilerindeki marka ve etiketlerin soyulmuş ve kalkmış olduğunu, bu durum ürünlerin suyla birkaç defa temasından sonra ortaya çıktığı için gizli ayıp niteliğinde olduğunu, müvekkilinin, ayıp nedeniyle kendisine iade edilen ürünlerden dolayı ciddi bir zarara uğramış olduğunu, ürünlerin gizli ayıplı olmasında müvekkilinin hiçbir kusuru bulunmadığını, ayrıca gizli ayıptan dolayı müvekkilinin bu ayıbı ürünleri satın aldığında tespit etmesinin de mümkün olmadığını, dava dilekçesinde faturasız olduğu belirtilen ve alacak miktarından düşülen 6 adet ürünün, davacıya kontrol amacıyla gönderilen gizli ayıplı ürünler olduğunu, davacıya gönderilen bu 6 adet ürünün, iade alınması için değil kontrol etmesi için gönderilmiş olduğunu, ayrıca, bu ürünlerin davacı tarafından ayıplı olmadığı belirtilmesine rağmen, müvekkiline iade edilmemiş, alacaktan düşülmüş olduğunu, bu hususunda davacının çelişkili davrandığını göstermekte olduğunu, iş bu dava da öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, somut olayda taraflar arasındaki ilişki de özel bir yetki sözleşmesi yapılmamış olduğunu, somut olayda geçerli olacak yetki kuralları, genel yetki kuralları çerçevesinde ”BORÇLUNUN İKAMETGAH ADRESİ” olduğunu, bu sebeple yasal hükümler doğrultusunda derdest dosyanın yetkili Antalya Mahkemelerinde açılması gerektiğini, taraflar arasında gerçekleşen ticari ilişkinin yalnızca alacak meselesi ile alakalı olmayıp, aynı zamanda gizli ayıplı ürünleri de kapsamakta olduğunu, davacı tarafın gizli ayıplı ürünleri teslim almaması nedeniyle, alacak-borç ilişkisi tespit edilememiş ve yapmış oldukları hesaplamalara göre, teslime hazır bir şekilde gizli ayıplı ürünlerin davacı tarafından alınmaması nedeniyle borcun ortaya çıkmış olduğunu, oysaki ayıplı ürünlerin teslim alınması halinde, müvekkilinin hiçbir borcunun bulunmadığının görülecek ve hatta müvekkilinin alacaklı konuma sahip olacağını, müvekkiline, sattığı ürünlerden, yaklaşık 35.000,00 TL bedelli ürünlerin iade edilmiş olduğunu, müvekkili tarafından davacıya 26.07.2019 tarih ve …. nolu, 09.09.2019 tarih ve … nolu 09.09.2019 tarih ve …. nolu ve 23.09.2019 tarih ve …. nolu İade Faturası kesilmiş olduğunu, davacının bu faturalardan yalnızca 26/07/2019 tarihli iade faturasını kabul etmiş olduğunu, müvekkilinni davacıya, 27.07.2019 tarihinde 39 koli, 10.09.2019 tarihinde 6 koli, 26.09.2019 tarihinde 6 koli, 28.09.2019 tarihinde 6 koli olmak üzere toplam 57 koli kargo göndermiş, ancak davacı tarafından bu kargoların 18 tanesinin teslim alınmadan geri gönderilmiş olduğunu, davacı tarafla ürünlerin iadesi öncesinde yapılan hesaplamalarda gönderilen mutabık belgelerine göre iki tarafından cari hesaplarının farklı çıkmış olduğunu, bu sebeple taraflar arasında bir mutabakat sağlanamamış olduğunu, ürünlerin iadeleri gündeme gelmeden önce de müvekkilinin davacıya, belirtilen miktarda borcu olmadığını, müvekkilinin davacıdan satın aldığı ve tamamını sattığı 124.000,00 TL civarındaki ürünlerin yaklaşık 100.000,00 TL’sinde hiçbir sorun yaşamamış olduğunu beyanla; ilk itirazlarının değerlendirilerek, müvekkiline karşı açılmış bulunan işbu davanın reddi ile takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, mahkeme masraflarının ve avukatlık ücretinin davacı karşı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya mahkememize uyap sistemi üzerinden gönderilmiş olup, davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 12.917,26 TL 30.07.2019 tarihli 11.275,38 TL tutarlı cari hesap alacağı üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı takip borçlusunun vekili aracılığıyla takibe itiraz ettiği anlaşıldı.
Dava konusu ürünlerin bulunduğu adreste “davacı tarafından davalı tarafa tedarik edilen ürünlerin ayıplı olup olmadığının, ayıp var ise ayıbın gizli veya açık ayıp olup olmadığının ve davalı tarafından ayıp ihbarının zamanında yapılıp yapılmadığı hususunda” dosya kapsamı üzerinde ve dava konusu ürünler üzerinde keşfen sektör bilirkişisi vasıtasıyla inceleme yapılarak rapor sunulması için Antalya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmasına karar verilmiş ve Antalya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ni talimat yazılmış talimatımızın Antalya …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Talimat sırasına kaydı yapılmış olup, Antalya …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyasına Tekstil Mühendisi bilirkişi …. ve Kimya Mühendisi bilirkişi … tarafından sunulan 12/04/2021 tarihli raporda özetle; müşterilen tarafından iade edildiği söylenen ürünlerin sağlam görünen ve yapışma yerlerinde herhangi bir açılma görülmeyen eş değerlerinin tüm çeşitlerinden birer tekleri kaplara konularak üzerlerine ıslanacakları kadar su ilavesiyle yaklaşık 30 dakika süreyle suda bekletilerek taraflarınca teste tabi tutulmuş oldukları, ürünler 30 dakika sonra sudan çıkarılarak tek tek yapışma yerleri kontrol edildiğinde, ürünlerin büyük çoğunluğunda yapışma yerlerinde açılmaların meydana geldiğinin taraflarınca tespit edildiği olup, yapıtırma işleminde kullanılan yapıştırıcının suya ve neme karşı dayanıksız olduğu, esasen plajlarda, havuzlarda ve duş alma esnasında kullanılan bu tür ürünlerin üretiminde kullanılan yapıştırıcıların suya karşı dayanıklı olması gerektiği, ayrıca yapıştırma işleminden sonra uygulanan sıcak presleme işlemlerinin de yeterli olmadığı, dava konusu ürünler üzerinde yapmış oldukları inceleme sonucunda ürünlerin tabanlarının poliüretan olduğu ve üzerine yapıştırılan parçaların (saya) iç kısımlarının ince bir kumaşla kaplı olduğu, ürünün ıslanmasıyla birlikte bu kumaşında doğal olarak ıslandığı ve nemi tutması nedeniyle de hemen kurumadığı, bunun da yapıştırıcının çözülmesine ve açılmasına neden olduğu, dava konusu ürünlerin tabanları ile üzerine yapıştırılan içi kumaş kaplı parçaların farklı malzemelerden olmasına bağlı uyumsuzluk nedeniyle yeterli yapışmanın olmadığı ayrıca sürülen yapıştırıcının büyük bölümünün bezle kaplı bölüm tarafından emilmesinin de iyi ve dayanıklı bir yapışmayı engellediği SONUÇ OLARAK; dava konusu ürünlerin, benzer özelliklerde parçalardan oluşmadığı için yapışkanla olan bağlanma durumlarının farklı olduğu, dolayısıyla iyi ve dayanıklı bir yapışmanın olmadığı, sıcak presleme işleminin yeterli olmadığı, yapıştırıcı malzemenin suya ve neme karşı dayanıklı olmadığı bu nedenlerle dava konusu ürünlerin ayıplı olduğu, davalının söz konusu ürünleri alırken ayıplı olduğunu bilmesinin mümkün olmadığı dolayısıyla ürünlerin gizli ayıplı mal kategorisinde sınıflandırılabileceği, davalı tarafından ayıp ihbarının zamanında yapılıp yapılmadığı hususunun mahkememizin takdirinde olduğunu bildirmişlerdir.
16/11/2021 tarihli celse davacı tanığı … hazır: Usulen yemini yaptırıldı. Soruldu. Tanık beyanında: ben davacı şirkette 2019 Nisan ayından bu yana parekende ürün direktörü olarak çalışıyorum, davalı firma ile aramızda terlik alım satımına dayalı bir ticari ilişki olmuştur, davalı firma yaz sezonunda genelde turistlere satış yapan bir firmadır, biz davalı firmaya terlikleri 2020 Nisan ayında sattık, sonrasında davalı firma bize Ağustos ayında terlikleri göndererek bunların ayıplı olduğu gerekçesi ile iade ettiğini bildirdi, bize iade gerekçesi olarak terliklerin kullanımdan kaynaklı yırtık olduğunu söyleyerek iade ettiler, ancak biz bu ürünleri incelediğimizde yırtıkların kullanım kaynaklı değil, kendilerince yapıldığını tespit ettik, terlikler gözle görülür şekilde bıçak vs. kesici aletlerle yırtılmıştı dedi. Davacı vekilinin talebi üzerine tanığa soruldu: çalışmış olduğumuz firma iade edilen ürünler ile ilgili teknik inceleme yaptırdı, ürünlerin hiç kullanılmamış olduğu yapılan inceleme ile tespit edildi, bize iade edilen terlikler sezon sonu olması ve yaz sezonunun bitmiş olması nedeniyle satışı yapılamayacak olduğundan tarafımıza iade edildiğini tahmin ediyoruz, ayrıca tanıklık ücreti talebim yoktur dedi. Beyanı okunarak imzası alındı.
14/12/2021 tarihli celsede davacı tanığı … hazır: Usulen yemini yaptırıldı. Soruldu. Tanık beyanında: ben davacı şirkette yaklaşık 15 yıldır muhasebe finans operasyon yöneticiliği yapmaktayım, davalı firma sipariş ettiği ürünleri faturası ile birlikte Mayıs ayında davalı firmaya ulaştırdık, akabinde firma bize eksik ödeme yaptı, yaklaşık 30.000 TL’lik açık bakiye kaldı, Temmuz ayı haftasında davalı firma iade olduğu gerekçesi ile bir kaç ürünlerin fotoğraflarını gönderdi, renk solması, üzerindeki boncukların düşmesi gibi ayıpların olduğunu bildirdiler, ancak bu ayıplar kullanıma bağlı olarak gelişen, ayıp olarak değerlendirilemeyecek niteliktedir, akabinde davalı firma 120 130 adet ürün gönderdi, bu ürünlerin 4 – 5 tane ürün haricinde kalanlar kullanılmamış ambalajı dahi açılmamış ürünlerdir, ben bu konuyu firma sahibine ilettiğimde ticari ilişkimiz devam ediyor, bunları sorun etmeyelim, bize bu ürünleri iade almamızı söylediler, biz bu ürünleri kabul ettik ve iade alınan malların bedellerini cari hesaptan düştük, daha sonra Eylül aynı sonunda elektronik olarak firma bize bir iade faturası gönderdi, fatura iade aldığımız ürünlerin bedelinden daha yüksekti, sonra biz davalı firmaya nedir bu diye sorduğumuzda biz size daha fazla defolu ürünleri iade ediyoruz diye açıklama yaptılar, kesin iade faturası cari hesap farkından daha fazlaydı, biz yapılan son iadeyi kabul etmediğimiz davalı firmaya bildirdik, ancak davalı firma bize herhangi bir dönüş yapmadı, sonrasında dava süreci başladı dedi. Davacı vekilinin talebi üzerine tanığa soruldu: gelen ürünleri kendimiz incelediğimizde ürünlerde kullanıma bağlı hatalar değilde çekerek keserek yapılan işlemler olduğunu gördük dedi. Beyanı okunarak imzası alındı.
Dava, cari hesap alacağının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı taraf, davalıdan olan cari hesap alacağını talep etmekte, davalı taraf ise, davacıdan satın almış olduğu ürünlerin ayıplı olması nedeni ile davacı tarafa herhangi bir borcu olmadığı savunmasında bulunmaktadır. Cari hesaba konu ürünlerin niteliği dikkate alınarak dava konusu ürünler üzerinde inceleme yapılmış ve hüküm kurmaya elverişli olduğu değerlendirilen bilirkişi raporu ile dava konusu ürünlerin, benzer özelliklerde parçalardan oluşmadığı için yapışkanla olan bağlanma durumlarının farklı olduğu, iyi ve dayanıklı bir yapışmanın olmadığı, sıcak presleme işleminin yeterli olmadığı, yapıştırıcı malzemenin suya ve neme karşı dayanıklı olmadığı bu nedenlerle dava konusu ürünlerin ayıplı olduğu, davalının söz konusu ürünleri alırken ayıplı olduğunu bilmesinin mümkün olmadığı dolayısıyla ürünlerin gizli ayıplı mal kategorisinde değerlendirilmesi gerektiği tespit edilmiştir. Bu durumda TBK m.223/2 gereği ayıp bildiriminin hemen satıcıya yapılması gerekmektedir. Bildirimin yapıldığını ispat yükü, davalı taraftadır. Ne var ki davalı tarafından derhal ayıp bildiriminin yapıldığı ispatlanabilmiş değildir. Davalı tarafın, takip talebinde belirtilen miktara herhangi bir itirazının olmaması nedeni ile usul ekonomisi ilkesi göz önünde bulundurularak taraf defterleri üzerinde inceleme yapılmamıştır. Açıklanan bu nedenlerle açılan davanın kabulüne karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN KABULÜ İLE;
1-Bakırköy …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasına davalı tarafın yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE, takibin 12.917,26 TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
2-Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacağın %20 sine tekabül eden 2.583,45 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gereken 882,38 TL harçtan peşin alınan 220,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 661,78 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
5-Davacı tarafça sarf edilen ilk dava açılış harç gideri 275,00 TL ile bilirkişi tebligat ve posta masrafı 2.317,40 TL olmak üzere toplam 2.592,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 5.100,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/12/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸