Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/541 E. 2020/761 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/541 Esas
KARAR NO : 2020/761

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/08/2020
KARAR TARİHİ : 17/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle;Müvekkili şirket merkezinin Kıbrıs’ta bulunan bir bankadan kredi kullanmak istediğini, ilgili bankanını kredi ön şartı olarak bağımsız denetim raporu talep etmesi üzerine müvekkilinin yetkilisi bulunduğu ….Tarımcılık Hayv. San. Ve Dış. Tic. Ltd. Şti ile davalının yetkilisi bulunduğu …. Aş arasında 31/01/2019 tarihinde 1.000,00 Dolar+KDV tutarlı bir “Özel Denetim Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşme kapsamında davalı firmanın müvekkili firmaya sözleşmede imza altına alının hizmetleri sözleşmede yazılı bedel karşılığında vermesinin kararlaştırıldığını, sözleşme bedelinin müvekkili tarafından ilgili şirketin banka hesabına 01/02/2019 tarihinde yatırıldığını ve davalı firma tarafından fatura düzenlendiğini, daha sonra ilgili şirketin aynı zamanda yetkilisi olan davalının, müvekkilinden sözleşme konusu kredinin müvekkili şirket adına onaylanmasını sağlayacağı, süreci hızlandıracağı ve konuyla ilgili olarak banka ile görüşeceği vaadiyle tamamen sözleşmede yazan ücretten ayrı ve sözleşme haricinde olmak üzere müvekkilinden kendi şahsi hesabına para göndermesini talep ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin şahsi hesabından davalının şahsi hesabına farklı tarihlerde toplamda 27.500,00 TL para gönderildiğini, tüm ödemelerin varlığına rağmen davalı tarafça sözleşme gereği hizmetin verilmediğini, fazladan ödenen paraların tahsili amacı ile davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası kapsamında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz etmesi neticesinde icra takibinin durduğunu beyanla Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün .. Esas sayılı takibine borçlunun yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, davalı borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacının, müvekkilinin yetkilisi bulunduğu şirketten özel denetim raporu tanzim edilmesi için talepte bulunduğunu, yüzyüze gelmeden uzaktan sözlü şekilde yapılan anlaşma ile 6.250,00 USD+KDV üzerinden anlaşıldığını, 1.180,00 USD’nin şirket 5.250,00 USD’nin ise şahsi hesaba yatırılması hususunda da anlaşma sağlandığını, 1.180,00 USD ile 5.250,00 USD’nin TL karşılığının yatırıldığını, havale bedellerinin özel denetime ilişkin sözlü şekilde kararlaştırılan bedeller olduğunu, hukuki ilişkinin varlığının ispatlanması karşılığında davacının iddialarının dinlenemeyeceğini, iddiaların yazılı delillerle ispatlanamaması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili ve yetkilisi olduğu şirketin yüklendikleri edimleri yerine getirdiğinden akde aykırılığın söz konusu olmayacağını, iddiaların aksine davacı tarafa hiçbir vaatte bulunulmadığını, taraflar arasında mali denetim yapılarak özel denetim raporu tanzim edilmesi dışında hiçbir ilişki bulunmadığını beyanla açılan davanın reddine, %20 kötüniyet tazminatına ve yargılama gideri ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı tarafa fazladan ödendiği iddia edilen bedelin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Mahkememizce davacı ve davalı ile ilgili tacir araştırması yapılmış olup Beylikdüzü Vergi Dairesi Müdürlüğünün yazı cevabına göre davalının 08/04/2014 tarihinde “mali müşavirlik hizmetleri” işinden dolayı mükellefiyet kaydının başladığı, serbest meslek kazancı defteri tuttuğu ve 28/02/2015 tarihi itibariyle terk mükellef olduğu, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün yazı cevabına göre hem davacı hem de davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının da bulunmadığı anlaşılmakla her ne kadar davacı ile ilgili yapılan tacir araştırması faaliyeti kapsamında Karaman Vergi Dairesine müzekkere yazılıp henüz cevap verilmemiş ise de gelen yazı cevaplarına göre davalının tacir sıfatının bulunmadığı dikkate alınarak Karaman Vergi Dairesine yazılan müzekkere cevabının gelmesini beklemenin davalının tacir sıfatı bulunmadığından sonuca etkili olmadığı, davacı ve davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının da bulunmadığı, yine vergi dairesinden gelen cevabi yazıya göre davalının tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla davanın mutlak ticari davalardan olmadığı, davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası(nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir (Benzer Yüksek Yargıtay 17 nci Hukuk Dairesi’nin 23/11/2012 gün ve 2012/12879 esas,2012/12971 karar ve yine Yüksek Yargıtay 23 üncü Hukuk Dairesi’nin 19/03/2013 gün ve 2013/239 esas,2013/1677 karar sayılı ilamlarında da belirtildiği gibi).
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır