Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/52 E. 2020/582 K. 23.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/52
KARAR NO : 2020/582

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/03/2018
KARAR TARİHİ : 23/09/2020
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 25/09/2020
DAVA; Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan ( bozma öncesi mahkememizin …. Esas …. Karar) iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın 31/03/2011 tarihinde Sakarya Ticaret Siciline …. sicil numarası ile tescilinin yapıldığını, şirketin kurucularının … ile …. olduğunu, şirket sözleşmesinin 9.maddesine göre …’in 25 yıllığına müdür olarak seçildiğini ve münferit imza ve temsile yetkili kılındığını, 15/12/2011 tarihinde …’in şirketteki hissenin tamamını sattığını, bedelini de nakden ve tamamen aldığını, ….’in 10/10/2014 tarihli, 22/04/2011 tanzim tarihli, 950.000,00-TL bedelli senedi … adına tanzim ettiğini, şirketin kuruluşunun 31/03/2011 tarihinde kurulduğu göz önüne alındığında 22 gün sonra böyle bir senedi vermesi o tarih itibariyle faaliyetine başlayamamış ve hiçbir mal varlığı olmayan bu şirketin böyle bir senedi düzenlemesi için bir faaliyeti olmadığını, senedin sahte olarak düzenlendiğini, davalılar hakkında Bakırköy C.Başsavclığı’nın … nolu dosyası ile şikayette bulunulduğunu, söz konusu senede dayanarak Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla yapılan icra takibine başlatıldığından bahisle, icra takibi sonucunda müvekkili firmanın malı satılma ihtimali kuvvetle muhtemel olduğundan dava sonuna kadar mahçuz 35000 piliç üretme kapasiteli taşınmazın dosya borcunu karşılayacak değerde olduğundan bu tesisi ayni teminat olarak kabulü ile icranın mahkeme sonuna değin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, söz konusu takibin iptaline, haksız ve dayanaksız olarak açılan bu takbiin % 20 si oranında icra tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; … Yapı Malzemelerinde … ve …’nın ortak olduğunu, … ile … ‘nün … İnşaat şirketinde ortak iken … Yapı Şirketinden inşaat malzemesi almakta olduğunu, …. İnşaatın işleri bozulunca üçüncü şahıslara karşı Tedbir mahiyetinde … İnşaata ait …. İli … İlçesi … köyü mevkiinde bulunan …. pafta …. Ada …. parseldeki …. kat …. No’lu Bağımsız bölüm dükkanın tapusunu … Yapı Malzemeleri şirketi ortağı …. 10/04/2010 tarihinde devrettiğini, …. ve … adlarına kayıtlı (…’nün …. parsel ve …’nün …. parsel tapulu yerleridir) tapular daha sonra 22/04/2010 tarihinde …..’ya muazalı olarak verdikleri tevhid edilerek …. İli …. İlçesi … Köyü …. Mevkiinde buluan … Pafta …. parsel sayılı 1917.67 m2 taşınmazın … Yapı Malzemeleri Ltd.Şti. diğer ortağı ….’e 30/04/2010 tarihinde devredildiğini, müvekkilinin mal kaçırdığı iddiası ile dava dışı üçüncü şahıs …. tarafından Bakırköy …. Asliye Ticaret Mah. …. Esas (Şimdi Bakırköy … Asliye Ticaret …. Esas …. Karar sayılı dava kabul edilmiş olup İstinaf Mahkemesindedir) dosyası ile dava derdest iken yine müvekkili … ve Eşi ….’nün Ferizli Asliye Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası …. adına açtığı tapu iptali ve tescil davası derdest iken protokoller yapıldığını, protokollerde belirtildiği gibi davacı şirketin şuanda sahibi olduğu tapunun tamamen müvekkilinin ve eşinin şahsi mülki iken Önce ….’e sonra davacı şirkete devredildiğini, şirket kurulduktan sonra ….’in şahsi senedini iade ederek davacı şirketin senedini aldığını, müvekkiline verilen senet şirketin yetkili temsilcisi tarafından imzalandığını, ve kambiyo senedi olduğunu, davacı şirketin malik olduğu halen üzerinde faaliyette bulunduğu taşınmazın müvekkilinin ve eşinin olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
CEVAP; Davalı … tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; ….’nın kendisine açtığı ticaret mahkemesindeki tüm iddiaları asılsız ve yanıltıcı olduğunu, kendisi ve … ‘nın … Yapı Ltd. Şti’nde %34 kendisinin % 33 …. ‘nın ortağı olduğunu, genel müdürün kendisi olduğunu, … ve firması ile ne tanışıklığının nede ticari ilişkisinin olduğunu, kendisini tanıştıranın ve ticari ilişkide bulunmasını sağlayanın … olduğunu, firmasının ve … İnşaat arasında mal alışverişi olduğunu, bu alışveriş sonucunda protokolde belirtilen çeklerdeki borç miktarı oluştuğunu, … İnşaat’ın bu borçlan ödeyemediğini ve işlerinin bozulduğunu ileri sürdüğünü ve bundan dolayı tarafına haciz geldiğini, …. ‘nın Güneşli Merkezdeki dükkanı üstüne çiftliğide kendi üzerine verdiğini, …’ye …’nın borcunu öde çiftliği al dediğini, ödemezsen çiftliği satar firmanın alacağını keser üstünüde iade edeceğini söylediğini, bütün hareketleri tamamen … ‘nın bilgisi dahilinde yaptığını, ….’nın ithamlarının tamamen asılsız ve gurur kırıcı olduğunu, İstanbul’da … plakalı ticari taksi ve Bahçelievler semtin de lüks dairesinin olduğunu, Feriz hayvancılıkta aynı protokolde yazdığı gibi kurulduğunu, .%50 şahsına %50 … üzerine kurulduktan sonra bedelsiz olarak şirketin tarafına devredildiğini, 9, 10 ay genel müdürlük yaptığını, Feriz Hayvancılığın parası olmadığını, %50 hisseyide …. ya nakit değil bedelsiz devrettiğini, …’nın dediği nakit satışının olmadığını , … tarafından tarafına yöneltilen suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava İİK’nun 72. Maddesi istinaden açılmış Menfi Tespit davasıdır.
Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosya suretinin tetkikinde 10/10/2014 tarihli, 22/04/2011 tanzim tarihli, 950.000,00-TL bedelli bonoya istinaden davalı alacaklı tarafından davacı borçlu şirkete karşı 950.000,00 TL asıl alacak ve 230.732,88 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.180.732,88 TL üzerinden ilamsız takip yapıldığı anlaşılmıştır.
Bakırköy …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosya sureti celbedilmiş olmakla tetkikinde, müştekisinin …, sanıkların … ve … olduğu, sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik, tacir veya şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı suçlarını işlediklerinden bahisle cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açıldığı, yargılamanın devam ettiği, savcılık aşamasında alınan bilirkişi raporunda söz konusu belgenin analizin yapıldığı tarihten itibaren (25/08/2018) 6-9 ay önceki bir tarihte oluşturulduğunun tespit edildiği görülmüştür.
Dosyaya ibraz edilen 15/12/2011 tarihli limited şirket hisse devir sözleşmesi ile davalı … …’in şirket bünyesindeki hisselerini bedeli mukabilinde …’ya devrettiği, aynı tarihli karar ile şirket müdürlüğünün sona erdirilmesine ve şirket müdürü olarak …’nın atanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı şirkete ait ticaret sicil gazeteleri celbedilmiş olmakla, 06/04/2011 tarihinde davalı … …’in 25 yıl süre ile davacı şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili müdür olarak seçildiği, 21/12/2011 tarihinde ise …’in şirket müdürlüğünün sona ermesi ve …’nın şirket müdürlüğüne seçilmesine ilişkin kararın ilan edildiği görülmüştür.
Davacı vekiline davalı … …’in mirasçılarına karşı davaya devam edip etmeyeceği hususunda mahkememize beyanda bulunması hususunda 1 haftalık süre verilmiş; davacı vekili 09/10/2019 tarihli duruşmada ; davalı … ‘in mirasçılarına karşı davaya devam etmeyeceğini, ceza dosyasının kanaatlerince beklenmesine gerek bulunmadığını, ceza dosyasına delil olarak dayanmaktan vazgeçtiğini, ceza dosyasının bekletici mesele yapılmamasını, yine polis ve jandarma kriminal laboratuvarlarından mürekkep yaşına ilişkin rapor alınmasını istemediklerini ve bu raporlara da delil olarak dayanılmadığını, mevcut dosya ve delil durumu itibariyle karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davacı taraf, dava dilekçesinde davalı … …’in şirket hissedarı ve müdürü iken 15/12/2011 tarihinde alınan karar ile hisselerini devrettiği ve müdürlük yetkisinin sona erdirildiği, buna rağmen yetkilerinin devam ettiği tarihte düzenlenmiş gibi tanzim tarihi 22/04/2011, vade tarihi 10/10/2014 olan bononun tanzim edildiği, müvekkili ile davalı … arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı iddiası ile senet nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitini talep etmiştir.
Mahkememizce verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiş olup, İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi’nin 27/12/2019 tarih 2019/2883 E- 2019/2837 Karar sayılı ilamı ile Nüfus kaydından davalı …’in 09.11.2018 tarihinde, yargılama sırasında vefat ettiği, mahkemenin 08.07.2019 tarihli ara kararıyla davacı vekiline …’in veraset ilamını almak ve mirasçılarını davaya dahil etmek üzere süre verildiği, davacı vekilinin 09.10.2019 tarihli karar duruşmasında; mirasçılara karşı davaya devam etmeyeceklerini beyan ettiği, mahkememizce mirasçılara dava yöneltilmediğinden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken ölü kişi adına yargılamaya devam edilerek, usulden red kararı verilmesi HMK’nın 355.maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğinden re’sen dikkate alınarak mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Davacı taraf, menfi tespit talebini yetkisiz temsilci ve malen kaydına rağmen davalı ile mal alışverişi bulunmadığı iddialarına dayandırmış olup her iki hususun ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
Senedin bedelsiz olduğu iddiasına ilişkin olarak; bono, bağımsız borç ikrarı içeren bir senet olduğundan, ispat yükü kural olarak senedin bedelsiz olduğunu ileri süren borçlu tarafa aittir. Talil ise; senedin düzenlenme nedeninin değiştirilmesi olup bu durumda ispat külfeti alacaklıya geçer. Somut olayda davalı …, malen bedel kaydı bulunan bononun taşınmaz satışı için verildiğini bildirmiş ise de bu beyanın talil olarak nitelendirilemeyeceği, belirtilen tapu kaydının davacı şirket adına kayıtlı olduğu, davacı taraf iddialarının bu yönüyle ispat edilemediği anlaşılmıştır.
Davacı taraf, tanzim tarihi 22/04/2011, vade tarihi 10/10/2014 olan bononun senet keşidecisi …’in 15/12/2011 tarihinde temsil ve ilzam yetkisi sona erdikten sonra düzenlenmiş olmasına rağmen, temsil yetkisi devam ettiği süreçte imza edilmiş gibi gösterildiğinden bahisle menfi tespit isteminde bulunmuştur. Başka bir deyişle, davacı imzanın sahte olduğu iddiasında bulunmamakta olup, yetkisiz temsilci tarafından temsil ve ilzama yetkili olduğu dönem dışında imzalandığı ileri sürmektedir. Davalı … …, 06/04/2011 tarihinde 25 yıl için müdür seçilmiş, münferiden şirketi temsil ve ilzam yetkisi verilmiş,15/12/2011 tarihli limited şirket hisse devir sözleşmesi ile şirket bünyesindeki hisselerini bedeli mukabilinde …’ya devretmiş, aynı tarihli karar ile şirket müdürlüğünün sona erdirilmesine ve şirket müdürü olarak …’nın atanmasına karar verilmiş, 21/12/2011 tarihinde ise …’in şirket müdürlüğünün sona ermesi ve …’nın şirket müdürlüğüne seçilmesine ilişkin kararın ilan edildiği görülmüştür. Bu haliyle şeklen senedin tanzim tarihi itibariyle davalı … …’in münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu tartışmasızdır. Davacı tarafça senedin davalı … …’in temsil ve ilzam yetkisi sona erdikten sonra tanzim edildiği ileri sürülmekte olup, bu hususta davacı tarafça sunulan deliller itibariyle iddia ispat edilebilmiş değildir. Davalı … … tarafından Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na ibraz edilen 05/11/2018 tarihli dilekçede, mahkememize aşamalarda ibraz edilen cevap dilekçelerinin aksine, senedin sahte olduğu iddiasında bulunmuştur. Davacı tarafça, sunulan dilekçe ve ceza dosyası kapsamına göre senedin sahteliğinin ispatlandığı iddia edilmiş ise de, bu beyanın beyanda bulunan dışında senedin yetkili hamili konumundaki …’nün hukuksal durumunda bir değişiklik yaratması mümkün değildir. Zira bu aşamada mahkememizce tespiti gereken husus, senedin iddia edildiği üzere tanzim tarihi olarak belirtilen tarihten başka bir tarihte tanzim edilip edilmediği noktası olup, senet keşidecisinin beyanlarına itibar edilerek senedi geçersiz saymak mümkün olmayacaktır. Kabul beyanının sadece beyanda bulunan bakımından hukuki değer taşıyacağı muhakkaktır. Savcılık aşamasında alınan bilirkişi raporunda söz konusu belgenin analizin yapıldığı tarihten itibaren (25/08/2018) 6-9 ay önceki bir tarihte oluşturulduğunun tespit edildiği görülmüştür. Bahsi geçen bilirkişi raporuna itibar edilmesi halinde senedin tanzim tarihinin en erken 25/02/2018 tarihi olduğunun kabul edilmesi gerekecektir. Bununla birlikte işbu dosyanın çözümü maddi vakanın tespiti bakımından ceza dosyasının beklenmesini, alınan bilirkişi raporuna itibar edilmesi ise ceza dosyasının kesinleşmesini zorunlu kılmaktadır. Zira, davacı tarafça mürekkep yaşı tayin edildiği bildirilmiş ise de, günümüz koşullarında mürekkep yaşı tayininin teknolojik olarak mümkün olmadığı müstekar Yargıtay içtihatlarında belirtilmektedir. Buna karşılık son tarihli bazı istinaf mahkemesi ve Yargıtay tarafından verilen Polis Kriminal ve Jandarma Kriminal Laboratuarlarında mürekkep yaşının tespit edilebildiğine ilişkin kararlar da bulunmakta olup, henüz kesinleşmemiş ceza dosyasında tek kişilik bilirkişi tarafından hazırlanan rapora istinaden karar verilebilmesi mümkün değildir. Netice olarak uyuşmazlığın çözümü ceza dosyasının beklenmesi ya da mahkememizce mürekkep yaşının tayinine ilişkin Kriminal Laboratuvarlarından rapor alınması ile mümkündür. Davacı vekili, mahkememizin 09/10/2019 tarihli celsesinde, ceza dosyasının beklenmesine gerek olmadığını, ceza dosyasına delil olarak dayanmadıklarını, polis ve jandarma kriminal laboratuvarlarından rapor alınmasını istemediklerini, bu raporlara da delil olarak dayanmadıklarını belirterek mevcut dosya ve delil durumuna göre karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin karar tarihi olan 23/09/2020 tarihi itibariyle Bakırköy …. .Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının derdest olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillerin birlikte değerlendirilmesinde, davacı taraf iddialarının usulüne uygun şekilde yazılı delillerle ispatlanamadığı, ceza dosyası ve mürekkep yaşına ilişkin alınacak raporlara delil olarak dayanmadıklarını, ceza dosyasının beklenmesinden rücu edilmesi gerektiğini beyan ettikleri, bu haliyle davanın sübut bulmadığı, dava dilekçesinde dayanılmadığından yemin teklifinin mahkememizce de hatırlatılmadığı anlaşılmakla davalı …’ye karşı açılan davanın sübut bulmadığından reddine karar verilmiştir.
Nüfus kaydından davalı …’in 09.11.2018 tarihinde, yargılama sırasında vefat ettiği, mahkememizin 08.07.2019 tarihli ara kararıyla davacı vekiline …’in veraset ilamını almak ve mirasçılarını davaya dahil etmek üzere süre verildiği, davacı vekilinin 09.10.2019 tarihli karar duruşmasında; mirasçılara karşı davaya devam etmeyeceklerini beyan ettiği, bu haliyle 09/01/2019 tarihi itibariyle dosyanın işlemden kaldırılmış sayılacağı anlaşılmakla bu davalı hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı …’ye karşı açılan davanın subut bulmadığından REDDİNE,
2-Davalı … …’in vefat ettiği, davacı vekilinin 09/10/2019 tarihinde mirasçılara karşı davaya devam etmeyeceğini beyan ettiği tarihte dosyanın bu davalı yönünden işlemden kalkmış olduğu nazara alınarak davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
1-Alınması gereken 54,40 TL’nin peşin yatırılan 20.163,97 TL’den mahsubu sonucu fazla yatırılan 20.109,57 TL’nin hüküm kesinleştikten sonra talebi halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı … kendini vekil ile temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Kanuun ve AAÜT’ne göre takdir olunan 190.432,33 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının hüküm kesinleştikten sonra talebi halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı şirket yetkilisi ile vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı 23/09/2020

Başkan …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Katip …
E-imzalı