Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/495 E. 2020/498 K. 08.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/495
KARAR NO : 2020/498

DAVA : Mülkiyet (Tespit İstemli)
DAVA TARİHİ : 21/07/2020
KARAR TARİHİ : 08/09/2020
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 08/09/2020
DAVA; Davacılar vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Tarafların İstanbul ili ….. Ada, ….. Parsel …… Blok Zemin Kat ….. Bağımsız bölüme üzerinde uygulanmış tüm takyidatların yolsuz tescil olması sebebiyle söz konusu bağımsız bölüm üzerinde uygulanmış her türlü kaydın iptali ve terkin edilerek bağımsız bölümün takyidatsız hale getirilmesini, munzam zarar ve fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla; taraflar arasındaki sözleşmenin aynen ifası ile davalı adına olan tapu kaydının iptaline, taraflar arasındaki Sözleşme uyarınca dava konusu taşınmazın sözleşmeye ve teknik şartnameye uygun bir şekilde tamamlanmasına, tapuda her türlü takyidatlardan ari şekilde sözkonusu bağımsız bölümün tapu kaydının müvekkili adına tesciline, taraflar arasındaki sözleşmenin aynen ifasının mümkün olmaması ve/veya 1. ve 2. Maddedeki taleplerimizin kabul edilmemesi durumunda munzam zarar ve fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla, söz konusu taşınmazın bedelinin denkleştirici adalet ilkesi kapsamında yapılan hesaplama neticesinde tespiti ile reeskont faiziyle birlikte müvekkile iadesine, dava konusu taşınmazın davalılar tarafından 3. Kişilere devir ve temlikinin önlenmesi ve cebri icra yoluyla satışının engellenmesi, her türlü tasarrufa kapatılmasını, tapu kaydından mevcut olan tüm ipoteklerin ve varsa diğer takyidatlar ile haciz kayıtlarının paraya çevrilmesine yönelik yapılacak her türlü yasal takibin ve icra işleminin karar kesinleşinceye kadar durdurulmasını teminen teminatsız olarak ihitiyati tedbir kararı verilmesine ve tapu kaydına “davalıdır” şerhi işlenmesine, …….. ’nın mal varlığını gizleme ve hem de şirket yetkililerinin kaçacağı yönünde hileli davranışlar sergilediğinden, alacaklarımızın teminat altına alınabilmesi için şirketin menkul, gayrimenkul, 3. Kişilerdeki hak ve alacakları ile banka hesaplarındaki paraları üzerine, borcu karşılayacak miktarda teminatsız olarak ihtiyati haczine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal tescil, olmadığı takdirde munzam zarar ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere taşınmazın rayiç bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Konut ya da tatil amaçlı taşınmaz satışları da Yasa’nın öngördüğü şartları taşıdığı sürece, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamındadır. Ne var ki her alıcının “tüketici” olarak kabulü mümkün değildir. Yasanın lafzından da anlaşıldığı üzere, alıcının “tüketici” olarak kabul edilebilmesinin ilk koşulu, ticari veya mesleki olmayan bir amaçla hareket etmiş olmasıdır. Buna göre, bir malı olduğu gibi ya da işleyerek bir başkasına satanlar, kâr karşılığı devretmek üzere satın alanlar, yine bir mal veya hizmeti mesleki veya ticari amaçlarla satın alanlar tüketici olarak kabul edilemeyeceklerdir. Bu gibi hâllerde, satış konusu mal, herhangi bir şekilde ticari hayata geri döndüğünden, “tüketici işlemi”nden söz etmek mümkün değildir. O halde; bir mal veya hizmeti, kişisel ihtiyaçları dışında satın alanlar, “tüketici” olarak kabul edilemeyecekleri gibi, bu gibi durumlarda “tüketici işlemi”nden de söz etmek mümkün değildir. (Bkz. Y.13. Hukuk Dairesinin, 20/12/2018 tarihli 2016/29575 esas 2018/12493 karar sayılı; 2016/22782 esas, 2018/2040 karar sayılı ; 13/1/2014 tarihli 2013/25519 esas, 2014/200 karar sayılı ; 29/9/2015 tarihli, 2015/3653 esas, 2015/27998 karar sayılı ; 27/9/2018 tarihli, 2018/2967 esas, 2018/8668 karar sayılı ; 8/2/2018 tarihli, 2017/9591 esas, 2018/1481 karar sayılı kararları)
Somut olayda, davacının satın aldığı taşınmazın işyeri (dükkan) niteliğinde olduğu, sözleşme konusu bağımsız bölümün konut niteliğinde olmadığı, işyeri vasfında bulunduğu, ticari nitelik arz etmeyen dava konusu olayda genel mahkemelerin görevli olduğu anlaşılmakla davanın görev dava şartı yokluğundan reddine, mahkememizin görevsizliğine, dosyanın karar kesinleştiğinde görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi 08/09/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır