Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/453 E. 2020/730 K. 06.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/453
KARAR NO : 2020/730

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 23/07/2007
KARAR TARİHİ : 06/11/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalarda özetle, müvekkilinin davalılardan tasfiye halinde …nin 25/03/1993 tarihinden itibaren üyesi olduğunu, kooperatif tarafından … ilçesi …. köyü …. mevkinde bulunan …. nolu parsel üzerinde yapılan B blokun 6. kattaki 26 nolu dairenin kooperatif üyeliğine istinaden müvekkiline taahhüt edildiğini, müvekkilinin üyelikten kaynaklı tüm yükümlülüklerini yerine getirip ödemelerini kooperatife yaptığını, bu hususta kooperatif tarafından kendisine belge verildiğini, üyelere dairelerinin verilmesine rağmen müvekkili ile birlikte üyelerden dava dışı …., …., …., …. ve …’in dairelerinin verilmediğini, 29/06/2013, 17/01/2014 ve 12/11/2015 tarihlerinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantılarında müvekkili ile birlikte belirtilen kişilerin dairelerinin tapularının verilmesi hususunda karar alındığını, ancak dairelerin söz konusu kararlara rağmen verilmediğini, Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teşkilatlandırma Genel Müdürlüğü tarafından yapılan inceleme sonucunda düzenlenen raporun 6. maddesinde müvekkilinin kooperatiften istifa etmiş olduğunu beyan edildiğinin belirtildiğini, oysa müvekkilinin kooperatiften istifa etmediğini, zira kooperatife karşı yükümlülüklerini yerine getiren müvekkilinin hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, dolayısıyla bu konuda kooperatif yöneticilerinin sahte evrak ve belgeler düzenlemiş olup müvekkilinin yerine imza atmış olduklarının şüphesiz olduğunu, yönetim kurulu üyeleri hakkında usulsüzlük nedeniyle soruşturma olduğunu, davalılardan …, … ve …’nın o dönemdeki kooperatif yönetiminin başkan ve üyeleri olduklarını, müvekkiline ait B blok 6. Kattaki 26 nolu dairenin kooperatife üye yapılan davalılardan …’e verildiğini, bu aşamada müvekkiline verilecek daire bulunmadığını ileri sürerek öncelikle üyelik karşılığı müvekkiline taahhüt edilen B blok 6. Katta bulunan 26 nolu dairenin tapu kaydının düzeltilerek müvekkilinin adına tesciline ve dairenin müvekkiline teslimine, bunun mümkün olmaması halinde davanın açılmış olduğu tarih itibariyle fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000-TL daire bedelinin en yüksek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …, … ve … vekilleri aşamalarda tekrar ettikleri cevap dilekçesinde özetle, davacının davalılardan …’in yiyeni olduğunu ve ….’in gerek kooperatifin kuruluş aşamasında gerek sonrasında usulsüz ve suç niteliği taşıyan işlemler yaptığını, o nedenle hakkında mahkumiyet kararı bulunduğu gibi soruşturması devam eden suçlarında olduğunu, bu nedenle davacının kooperatif üyeliği ile buna ilişkin belgeler, taahhütnameler ve bahsi geçen ödemelere ilişkin makbuzların sihatinin de tartışmalı olup söz konusu belgelere dayalı davalı üyeliğinin de tartışmalı olduğunu, suç duyurusu kabarık olan davalı …’in yapmış olduğu usulsüzlüklerle yakın akrabalarını vasıta olarak kullanıp bir diğer yiyenini de aynı şekilde kooperatife üye yaptığını, diğer taraftan yapılan usulsüz üyelik ve devamında gelişen olaylarda iş bu usulsüzlüklerin davacı ile davalılardan … arasında bir danışıklı dövüş olduğu gerçeğini ortaya koyduğunu, bu durumda davacı tarafından ödeme makbuzu olarak sunulan belgelerin gerçeği yansıtmamakla birlikte bir an için bu iddia doğru kabul edilse bile davacının yapmış olduğu ödeme toplamının 3.000-TL yi bile bulmadığını, oysa diğer kooperatif üyelerden her birinin 26.000-TL ödeme yaptıklarını, ayrıca Bakanlık Baş kontrolü tarafından düzenlenen 26/05/2004 tarihli raporda da belirtildiği üzere davacının kooperatif üyeliğinin istifa ile sona erdiğini, davalılardan … ve …’ın diğer davalı … ‘in kooperatifi yönetemediği ve kaçak bulunduğu dönemlerde kooperatif başkanlığı ve üyeliği yaptıklarını, görevleri sırasında herhangi bir usulsüz işlem ve kararlarının bulunmadığını, bu durumda bu davalıların kişisel kusurlarının olmadığını,, üye olduğunu iddia eden davacının ısrarla Kooperatif Genel Kurulları’na katılmadığını beyan ederek aslında üyeliğinin sahi bir üyelik olmadığını kendi beyanı ile ispat etmekte olduğunu, ayrıca davacının müvekkillerine karşı ileri sürdüğü tüm taleplerin de zaman aşımına uğradığını, davacının emsal göstermiş olduğu davalarla bu davanın tümüyle farklı olduklarını da ileri sürerek müvekkilleri yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ve aşamalarda özetle, müvekkilinin davalı kooperatifin inşa etmiş olduğu arsanın maliki olduğunu, müvekkili ile kooperatif arasında düzenleme şeklinde satış vadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, dava konusu dairenin de sözleşmede kapsamında müvekkiline ait olduğunu, davacının iddia ettiği gibi müvekkilinin kötü niyetli kooperatif üyesi olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Diğer davalı … davaya cevap vermemiştir.
Yargılama sırasında davalılardan …’nın vefat etmesi üzerine mirasçılarını gösteren veraset belgesi dosyaya ibraz edilmek suretiyle mirasçıları …, … ve … usulüne uygun davaya dahil edilmişlerdir.
Dahili dava edilen mirasçıların vekilleri davaya karşı beyanlarını içeren dilekçe ile aşamalarda özetle, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif üyesi olan davacıya tahsis edilen bağımsız bölümün davalılardan …. adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili ve davacıya teslimi bunun mümkün olmaması durumunda ise dava tarihi itibariyle daire bedelinin en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talebinden ibarettir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 23/12/2019 tarih ve …. Esas …. Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilen Mahkememizin 12/02/2016 tarih ve …. Esas …. karar sayılı kararına göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Ticaret sicil kaydı ve sicil dosyasının fotokopi örneğinden, …. sicil numarası ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde tescilli tasfiye hailinde S.S …. Konut Yapı Kooperatifinin müseccel adresinin mahkememizin yetki sınırları içerisinde olan … ili … ilçesinde bulunduğu, davalılardan …, … ve ….’nın davaya konusu işlemlerin yapıldığı dönemde davalı kooperatifin yönetim kurulu başkanı ve üyeleri oldukları; Bakırköy …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyasından dava dışı …’in davalılardan … hakkında şikayette bulunması üzerine sahte bono düzenlemek ve dolandırıcılık suçlarından cezalandırılması istemi ile Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … esas sayılı iddianamesi ile açılan kamu davasında davalı sanığın 27/12/2014 tarihinde cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 16/02/2015 tarihinde kesinleştiği, bilahare 02/02/2007 ek kararla uyarlama yapıldığı; tapu kaydından ise dava konusu B blok 6. Kattaki 26 nolu mesken niteliğindeki bağımsız bölümün kat irtifakı tesisine binaen 20/12/1998 tarihinde davalılardan … adına tescil edildiği; dilekçe ekinde ibraz edilen kooperatif üye giriş beyannamesi ve taahhütname belgelerinden davacının 25/03/1999 tarihinde davalı kooperatife üye olarak kabul edildiği, davacının ödeme yaptığına dair bir kısım tahsilat makbuzları ile banka dekontu fotokopilerinin de ibraz edildiği; davaya cevap dilekçesinde belirtilen Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teşkilatlandırma Genel Müdürlüğü’nün yazısının 6. maddesinde davacı ile birlikte bir kısım üyelerin kooperatiften istifa ettiklerinin beyan edildiğinin belirtildiği, bakanlığın belirtilen yazısının dayanağı Baş kontorolü …. tarafından 26/05/2004 tarihli düzenlenen inceleme raporunda ise davacının istifa ettiğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
Yargılama aşamasında bir inşaat mühendisi bir hukukçu ve bir de mali uzman kişiden oluşturulan bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılması cihetine gidilmiş ve keşif mahallinde dinlenen bilirkişi kurulu 14/10/2010 havale tarihli raporunda özetle, davacının kooperatif üyeliğinden istifa ile ayrılmış olduğuna ve bu sebeple daire tahsis ve teslim, tescil talebinde bulunmaya hakkının olmadığına dair görüş ve kanaatlerinin olduğunu belirtmiştir. 19/12/2013 tarihli ek raporlarında ise, dava konusu dairenin raiç değerinin tespit edilebilmesi hususunda mahallinde inceleme yapılması gerektiğini belirtmişlerdir. Bilirkişi kurulu 28/06/2012 havale tarihli ikinci ek raporunda ise davacıya tahsis edilen B blok 26 nolu dairenin tapu kaydının tescilini isteyebileceğini, ancak bunun için dava tarihi itibariyle yükümlülüklerini yerine getirdiğini kanıtlaması gerektiğini, davalı kooperatif ticari defterlerini sunmadığından davacının kooperatife borcu olduğunun saptanamadığını, bu durumda ispat külfetinin davalı kooperatife düştüğünü, davalı kooperatifin dava tarihi itibariyle davacının borcu olduğunu ispat edemediğinden, davacının davalı kooperatifle borcunun olmayacağını bu nedenle tahsis edilen dairenin davacı adına tapuda tescilinin gerekeceğini belirtmiştir. Bilirkişi kurulu 29/04/2015 tarihli üçüncü ek raporunda ise dava konusu dairenin dava tarihindeki değerinin 94.000-TL olduğunu belirtmiştir.
Dairenin dava tarihi itibariyle tespit edilen değerine göre eksik harcı ihmal ederek bu tutarın tahsilini talep etmiştir.
Davalılardan kooperatif ve … ile … vekili cevap dilekçesinde ve aşamalarda davacının kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini ve böylece üyeliğin sona erdiğini ileri sürüp istifa dilekçesinin onaysız fotokopisini ibraz etmiş davacı ise istifa etmediğini ve söz konusu istifa dilekçesinin sahte olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle fotokopi örneği ibraz edilen istifa dilekçesinin davacıya ait olup olmadığının belirlenmesi için grafoloji ve sahtecilik uzmanı iki kişiden oluşturulan bilirkişi kurulundan mahkemece rapor alınması cihetine gidilmiş, bilirkişi kurulu ise, dilekçenin fotokopisi üzerinden yapmış olduğu inceleme sonucu düzenlediği 02/01/2012 tarihli raporunda, S.S … Konut Yapı Kooperatifi yönetim kurulu başkanlığı hitabı el yazısı ile düzenlenmiş sağ üst köşesinde ek-32 ibaresi bulanan dilekçe fotokopisindeki “…..” ibaresi altındaki imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla …. eli mahsulu olmadığını belirtmiştir.
İmza ve yazı incelemesinin belge aslı üzerinde yapılması gerektiği olduğundan dolayı davalı tarafın delil olarak dayandığı davacının kooperatiften istifa ettiğine ilişkin dilekçenin aslının ibraz edilmesi hususunda, 16/10/2015 tarihli duruşmanın 2 nolu ara kararı ile, HMK m. 31 ve 245 uyarınca 2 hafta kesin süre verilmiş, belirtilen sürede dilekçe aslının ibraz edilmemesi durumunda fotokopinin delil olarak değerlendirilmeyeceğinin ve dosyanın mevcut durumuna göre karar verileceğinin de ihtar edilmesine rağmen, dilekçe aslı verilen sürede ibraz edilmediği gibi sonrasında da ibraz edilmemiştir. Bu durumda davacının kooperatif üyeliğinden istifa etmediği dolayısıyla kooperatif üyeliğinin halen devam ettiğinin kabul edilmesi gerektiği düşünülmüştür.
Davacının kooperatif üyesi olarak ödeme yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği ile yapmış olduğu ödeme tutarının belirlenmesi ve bu tutara göre daire tahsisi yapılan üyelerin ödemiş oldukları tutar karşılaştırılması suretiyle davacının talep edebileceği tazminatın Yargıtay’ın kabul ettiği (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 12/22/2014 gün ve 3820/8109 sayılı kararı) hesap yöntemine göre belirlenmesi, davalı kooperatifin ticari defter ve belgelerinin incelenmesini gerektirdiğinden dolayı, 27/11/2015 tarihli duruşmanın 3 nolu ara kararı kapsamında, “davacı ….’ın kooperatif üyesi olduğu tarihten itibaren kooperatifin tüm defter ve belgelerinin tamamının ibraz edilmesi ya da bulunduğu yerin 2 haftalık kesin süre içerisinde mahkememize bildirilmesi, belirtilen sürede söz konusu tüm defter ve belgelerin incelenmesi bakımından bulunduğu yer bildirilmediği ya da ibraz edilmediği takdirde davacının adına daire tahsis edilen üyeler gibi kooperatife karşı tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğinin, yani üye olarak kooperatife karşı tüm borçlarını ödediğini ispat etmiş sayılacağın ve buna göre karar verileceği” ihtarını içeren meşruhatlı davetiyenin duruşma tutanağı ile birlikte davalılar kooperatif ile … ve … vekillerinden Av. …’na usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen verilen kesin sürede davalı kooperatifin ticari defter ve belgeleri ibraz edilmediği gibi incelenebilmesi için bulunduğu yer de bildirilmemiştir.
Bu durumda ise, kooperatif üyesi olan davacının ödemesi gereken tüm ödemeleri yapmış olduğunun, yapmış olduğu ödemeler toplamının adlarına daire tahsisi yapılan diğer kooperatif üyelerinin ödemeleri kadar olduğunun kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Burada, o dönem davalı kooperatif yönetim kurulu başkanı ve üyesi olan davalılar …, … ve …’nın kooperatif üyesi olan davacıya karşı sorumlu olup olmadıkları hususunun irdelenmesi gerekmektedir. Hemen belirtelim ki bu kişilerin sorumluluklarının hukuki dayanağı öncelikle, Kooperatifler Kanunu madde 62 hükmüdür, bu hükme göre, “yönetim kurulu, kooperatif işlerinin yönetimi için gereken titizliği gösterir ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda bütün gayretini sarf eder. Yönetim kurulu, kendi tutanakları ile genel kurul tutanaklarının, gerekli defterlerin ve ortak listelerinin muntazam hazırlanıp tutulup, saklanmasından ve işletme hesabı ile yıllık bilançonun kanuni hükümlere uygun olarak hazırlanıp, tetkik olunmak üzere denetim kuruluna verilmesinden sorumludur. Yönetim kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar. Bunların suç teşkil eden fiil ve hareketlerinden ve özellikle kooperatifin para ve malları bilanço, tutanak, rapor ve başka evrak defter ve belgeler üzerinde işledikleri suçlardan dolayı devlet memurları gibi ceza görürler”. Bu kişilerin sorumluluklarının diğer bir hukuki dayanağı da Kooperatifler Kanunu madde 98 hükmü yollaması ile, dava konusu olay eTK nın yürürlükte olduğu dönemde meydana geldiğinden, eTK nın anonim ortaklara ilişkin yöneticilerinin sorumluluğunu düzenleyen madde 309 vd, 325vd ve 336 hükümleridir.
Belirtilen hükümler uyarınca kooperatif üyesi olan davacı uğramış olduğu dolaylı zararların tazmini için dava açıp bu zararların ortağı olduğu kooperatife ödenmesini isteyebileceği gibi, dava konusu olayda olduğu gibi uğramış olduğu doğrudan zararların tahsili ile kendisine verilmesini de isteyebilir. Dava konusu olayda davacının uğramış olduğu zarar doğrudan zarardır.
Burada belirtilmesi gereken bir husus ise, yukarıda da belirtildiği üzere davacı davalı kooperatife 25/03/1999 tarihi itibariyle üye kabul edilmiş, bu üyeliğinin karşılığında taahhüt edilen B blok 6. Katta bulunan 26 nolu daire ise tapuda davalılardan … adına kayıtlıdır. Diğer taraftan davalılardan …, … ve … davalı kooperatifinin yönetim kurulu başkanı ve üyesi oldukları dönemde davacıyı kooperatif üyeliğinden mahrum bırakılmak için davacı adına istifa dilekçesi düzenlenmiştir. Bu dilekçenin yönetim kurulu üyesi olan davalılar tarafından düzenlenip düzenlenmediği belli olmamakla birlikte, aslı ibraz edilmediği gibi fotokopisi üzerinde yapılan incelemede de davacı tarafından verilmediği şeklinde rapor düzenlendiğinden davacı istifa etmediği halde istifa etmiş gibi bu davalılar tarafından gösterilmiştir. Bu durum ise, aynı zamanda yönetim kurulu başkan ve üyeleri tarafından davacıya yönelik yapılmış olan TBK m. 49 vd (eBK m. 41 vd) hükümlerinde düzenlenen haksız fiil niteliğindedir. O nedenle de bu davalılarda yöneticisi oldukları davalı kooperatifle birlikte davacıya karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu olma durumundadırlar.
Beliren durum karşısında dosya kapsamına göre, belirtildiği üzere davacı halen davalı kooperatifin üyesidir. Zira davalı kooperatif yani davalı taraf davacının üyeliğini istifa ile düştüğünü ispat edememiştir, kooperatifte ferdileşme yapılmış daireler üyelere tahsis edilmiştir. Buna rağmen davacının üyeliğinin karşılığı olan daire davacıya verilmemiştir. Davacıya tahsis edilecek herhangi bir daire de bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacıya daire tahsisi ise gelinen aşamada imkansızdır. Diğer bir ifade ile davacıya daire tahsis etme mümkün değildir. Verilen ve sonucu da ihtar edilen kesin süreye rağmen davalı kooperatif defter ve belgelerini ibraz etmediği gibi incelenmesi için bulundukları yeri de bildirmemiştir. Bu nedenle kooperatif defter ve belgelerinin incelemesi yaptırılamamıştır. O nedenle davacının da adına daire tahsis edilen üyelerin her biri kadar ödeme yaptığını kabul edilmesi gerekmiştir. Dolayısıyla Kooperatifler Kanunu madde 23 de öngörülen eşitlik ilkesi gereği, dava tarihi itibariyle adına daire tahsis edilen her bir üyenin elde etmiş olduğu menfaat kadar davacı da talepte bulunma hakkına sahiptir. Dava tarihi itibariyle üyelerin her birinin elde etmiş olduğu menfaat ise daire değeri olan her bir dairenin değeri kadardır. Mahallinde yapılan keşfe istinaden düzenlenen üçüncü ek raporda dava konusu dairenin dava tarihi itibariyle değerinin 94.000-TL olduğu belirtilmiştir. Daire tahsisi mümkün olmadığından davacı uğramış olduğu bu zararın tazminini talep edebilme durumundadır. Davacının bu zararının karşılanması bakımından yukarıda belirtilen hukuki gerekçeler ile kooperatifle birlikte o dönem ki kooperatif yönetim kurulu ve başkanı olan davalıların da hem Kooperatifler Kanununun hem de Ticaret Kanununun ilgili hükümleri uyarınca davacıya karşı sorumlu oldukları gibi, eylemleri davacıya karşı haksız fiil oluşturduğundan haksız fiile ilişkin hükümler çerçevesinde de davacıya karşı sorumlu oldukları düşünülmüştür. Dava konusu dairenin adına kayıtlı olduğu anlaşılan … ise dairenin mülkiyetini davacının kooperatif üyeliğinden önce irtifak tesissi ile kazanmıştır. O halde bu davalının davacıya karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davalılar davalı kooperatif ile yönetim kurulu başkan ve üyeleri olan davalılar …., … ve … (mirasçıları) yönünden açılan ve ispatlanan davanın kabulü ile davacıya daire tahsisi mümkün olmadığından dava tarihi itibariyle tespit edilen daire bedeli 94.000-TL nin bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalılardan … aleyhine açılan dava ise ispatlanamadığından bu davalı yönünden davanın reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Davalılardan … yönünden açılan ve ispatlanmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 12/02/2016 tarih ve …. Esas …. karar sayılı ilamının temyiz edilmesi üzerine ise Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 23/12/2019 tarih ve 2016/6486 Esas 2019/3159 Karar sayılı ilamı ile “Dava, kooperatif üyesi olan davacının, kendisine taahhüt edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescili olmazsa bedelinin tahsiline ilişkindir. Davalı kooperatif yöneticileri 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollaması ile 6102 Sayılı TTK’nın 553/1 maddesi uyarınca ancak kusurlarının ispat edilmesi şartı ile sorumlu tutulabilirler. Dosya kapsamından yöneticilerin kusurları ispat edilememiştir. Bu durumda mahkemece sorumlulukları ispat edilemediğinden bu kişiler yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği…” gerekçelerine istinaden Mahkememiz hükmünün davalı … ve … mirasçıları yararına bozulmasına karar verildiği, bunun dışında kalan temyiz itirazlarının ise reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamından sonra yapılan yargılama neticesinde usul ve yasaya uygun olan Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 23/12/2019 tarih ve …. Esas …. Karar sayılı ilamına uyulmasına karar verildiği, buna göre dosya kapsamında yer alan tüm deliller değerlendirildiğinde Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere davanın kooperatif üyesi olan davacının, kendisine taahhüt edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescili olmazsa bedelinin tahsiline ilişkin olduğu, davalı kooperatif yöneticilerinin 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 98. maddesi yollaması ile 6102 Sayılı TTK’nın 553/1 maddesi uyarınca ancak kusurlarının ispat edilmesi şartı ile sorumlu tutulabileceğinden yöneticilerin kusurlarının ispat edilemediği ve bu açıdan Mahkememiz kararının yalnızca davalı … ve … mirasçıları tarafından temyiz edilerek adı geçenler yararın bozulmasına karar verildiğinden sorumlulukları ispat edilemeyen davalılar … ve … mirasçıları bakımından davanın reddine, hakkında verilen hükme karşı temyiz yoluna başvurmayan ve Yargıtay ilamında hakkındaki hüküm ile ilgili bozma sebebi yapılmayan davalılardan … yönünden verilen karar kesinleştiğinden adı geçen davalı ile hakkında verilen hükme karşı temyiz yoluna başvurmayan ve Yargıtay ilamında hakkındaki hüküm ile ilgili bozma sebebi yapılmayan yönetim kurulu üyesi olan davalılardan … yönünden verilen karar kesinleştiğinden adı geçen davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı … bakımından verilen karar kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, davalı … ve … mirasçıları bakımından ise davanın reddine karar verildiğinden Mahkememizin 12/02/2016 tarih ve …. Esas …. karar sayılı ilamının 2 nolu hüküm fıkrasında davalı … ile davalı … ve … mirasçıları bakımından davalı kooperatif ile birlikte davanın kabulüne karar verildiğinden bu durumda temyiz itirazları reddedilen ve bozma sebebi yapılmayan ve bu nedenle hakkındaki hüküm kesinleşen davalı Kooperatife karşı açılan ve ispatlanan davanın kabulü ile, davacıya daire tahsisi mümkün olmadığından dolayı dava tarihi itibariyle tespit edilen daire bedeli 94.000-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kooperatif ve hakkındaki hüküm kesinleştiğinden kendisi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilen davalı …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine ve bu doğrultuda vekalet ücreti bakımından davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 10.270,00 TL vekalet ücretinin davalı Tasfiye Halinde … ve davalı …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine (davalı kooperatif ile davalı … bakımından hüküm kesinleştiğinden ve davalılar … ve … mirasçıları bakımından red kararı verildiğinden 2 ve 2.2 nolu hüküm fıkrasının bu duruma özgü olarak yeniden oluşturulması gerekmekle davalı kooperatif ve davalı … yönünden yeni bir hüküm olmadığı dikkate alınarak belirtilen şekilde düzenleme yapılması yoluna gidilmiştir.) dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Hakkında verilen hükme karşı temyiz yoluna başvurmayan ve Yargıtay ilamında hakkındaki hüküm ile ilgili bozma sebebi yapılmayan davalılardan … yönünden verilen karar kesinleştiğinden adı geçen davalı yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Hakkında verilen hükme karşı temyiz yoluna başvurmayan ve Yargıtay ilamında hakkındaki hüküm ile ilgili bozma sebebi yapılmayan yönetim kurulu üyesi olan davalılardan … yönünden verilen karar kesinleştiğinden adı geçen davalı yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Sorumlulukları ispat edilemeyen davalılar … ve … mirasçıları bakımından AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
4-Davalı Kooperatife karşı açılan ve ispatlanan davanın KABULÜ ile,
Davacıya daire tahsisi mümkün olmadığından dolayı dava tarihi itibariyle tespit edilen daire bedeli 94.000-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kooperatif ve hakkındaki hüküm kesinleştiğinden kendisi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilen davalı …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Alınması gereken 6.421,14 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 675-TL peşin harç ile 751,41-TL ıslah (tamamlama) harcının mahsubu ile eksik kalan 4.994,73 TL’nin davalı Tasfiye Halinde …’nden ve davalı …’den müştereken ve müteselsilen tahsili tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça bozma öncesi sarf edilen 690,30-TL ilk dava gideri, 562,50-TL posta ve tebligat gideri, 900,00-TL bilirkişi ücreti, 400-TL imza incelemesi yönünden alınan rapora ilişkin bilirkişi ücreti ve 177,50-TL keşif harcından oluşan toplam 2.730,30-TL ile bozma sonrası sarf edilen 83,00 TL olmak üzere toplam 2.813,30-TL yargılama giderinin davalı Tasfiye Halinde …’nden ve davalı …’den müştereken ve müteselsilen tahsili tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 10.270,00 TL vekalet ücretinin davalı Tasfiye Halinde … ve davalı …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Hakkında verilen hükme karşı temyiz yoluna başvurmayan ve Yargıtay ilamında hakkındaki hüküm ile ilgili bozma sebebi yapılmayan davalılardan … yönünden verilen karar kesinleştiğinden Mahkememizin 12/02/2016 tarih ve … Esas …. karar sayılı ilamı ile davalı … kendini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 10.270-TL ücreti vekalet takdir edildiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
9-Mahkememizin 12/02/2016 tarih ve …. Esas …. karar sayılı ilamı ile davalı … yönünden vekalet ücretine karar verilmiş ise de adı geçen davalı ile davalılar … ve … mirasçıları bakımından davanın red sebebi farklı olduğundan vekalet ücretine hükmetmek gerektiği anlaşılmakla davalılar … ve … mirasçıları kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 12.880,00 TL vekalet ücretinin davalı Tasfiye Halinde … ve davalı …’den müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
10-Davalı … tarafından sarf edilen 27,00 TL masrafın davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
11-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, Davacı vekili ile Davalı asil …’in yüzlerine karşı, diğerlerinin yokluğunda, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize müracaatla YARGITAY yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 06/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır