Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/39 E. 2020/421 K. 10.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/39 Esas
KARAR NO : 2020/421

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 14/01/2020
KARAR TARİHİ : 10/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; borçlulardan ….. ve ….. Örme İnş. San. Tic. AŞ adına Bakırköy … İcra Müdürlüğünün ….. E sayılı icra takibi ile ödeme emri gönderildiğini, borçlular adına Bakırköy …. ATM’nin ….. Di. İş sayılı ihtiyati haciz kararı alındığını, borçlulardan ….. Örme İnş. San. Tic AŞ ‘nin itirazi kayıt ile dosya borcunu ödediğini fakat borca haksız ve mesnetsiz bir şekide itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, borçlu ile arabuluculuk görüşmeleri neticesinde de anlaşma imkanı bulunmadığını, 10/04/2016 tarihinde İstanbul ili …. ilçesi …. bölgesinde borçlulardan …. sevk ve idaresinde bulunan davalı adına kayıtlı ….. plakalı minübüs seyir halinde iken gece saatlerinde ….. ve ….’ya çarpması sonucu ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, davalının araç maliki olduğunu, Bakırköy … AĞC’nin … E sayılı dosya yapılan yargılama sonucunda 06/04/2017 tarihli kararı ile sanık ….. hakkında taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan mahkumiyet kararı verildiğini, hayatını kaybeden ….’nın yakını tarafından İstanbul … ATM’nin …. E sayılı dosyada açılan tazminat davasının dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedildiğini, akabinde İstanbul … ATM’nin …. E sayılı dosyasında yeniden talepte bulunulmuş ve davacının Güvence Hesabına başvurmaksızın doğrudan dava açma sebebiyle davanın usulden reddedildiğini, davalının Borçlar Kanunu ve Karayolulları Trafik Kanunun anlamında araç sahibi olması sebebiyle kazaya sebebiyet veren aracın asıl işleteni durumunda olup, ….. ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, kaza sebebiyle müvekkili şirkete başvuran ….’a 08/08/2019 tarihinde vekili Av. …. hesabına 90.354,00 TL tazminat ödemesi yapıldığını, müvekkili kurumun ödediği tazminatın tahsili amacıyla zarar sorumlularına karşı rücu hakkı tanındığını beyanla Bakırköy ….. İcra Müd.nün ….. E sayılı dosyası ile davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, icra takibinin devamına, asıl alacağın davalıdan tahsiline , alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından yapıldığı ileri sürülen ödemenin temelini oluşturan kaza ile ilgili olarak; kazaya karışan … plakalı aracın olay tarihinde müvekkil davalı şirket adına kayıtlı olmakla birlikte, kazayı yapan ve kendisine kusur atfedilen …. isimli kişi, müvekkil davalı şirketin çalışanı olmadığını, kendisinin müvekkili davalı şirket yetkililerinin izin ve icazeti olmaksızın aracı kullandığını ve bu esnada kaza meydana geldiğini, dava dışı olan …., müvekkil davalı şirketin aracını haksız olarak ele geçirmiş ve kazaya neden olduğunu, bu nedenle müvekkil davalı şirketin kaza anında aracın işleteni olmayıp, kaza neticesinde meydana gelen zarardan da sorumluluğunun bulunmadığını, kazanın meydana gelmesinden sonraki hem ceza yargılaması hem de hukuki yargılama sürecinden müvekkil davalının hiçbir şekilde bilgisi bulunmadığını, kaza tarihinin üzerinden yaklaşık 3,5 sene geçtikten sonra ve hiçbir surette müvekkil davalı şirkete başvuru yapılmaksızın davacı tarafından Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin E….. sayılı kararı ile kaza raporuna, kusur durumuna ve aktüerya hesabına vakıf olmayan, bunlara itiraz hakkı bulunmayan müvekkil davalı şirket hakkında asılsız iddialar ile ihtiyati haciz kararı alındığını, müvekkili şirket, tekstil sektörünün ileri gelen şirketlerinden olup, yüzlerce kişiye istihdam sağlayan, tekstil ihracat büyüklüğü açısından ülkenin sayılı şirketlerden biridir. İcra takibinin temelini oluşturan kaza raporundan, kusur durumundan ve aktüerya hesabından hiç bir surette haberi olmayan, kendisine savunma hakkı verilmeyen müvekkil davalı tarafın tüm banka hesaplarına ihtiyati haciz işlemi uygulanmış, müvekkil şirketi ticari itibarı zedelenmiş ve bu olumsuz durumu ortadan kaldırmak adına tarafımızdan icra dosyasına ödeme yapılmış ve devamında takibe, haklı olarak, itiraz edildiğini, kaza tarihinin üzerinden 3,5 yıl geçmekle, bu süreçteki yargılama, alınan rapor ve yapılan ödemeden müvekkil davalı şirkete herhangi bir başvuru ve bilgilendirme yapılmamakla, ortada muaccel bir borç bulunmadığını, yine davacı taraf, Aktüeryal – Sigorta ve Danışmanlık Hizmetleri unvanlı özel bir şirketten hesaplama hususunda rapor aldıklarını ve bu rapora istinaden de başvurucuya ödeme yapıldığını belirttiğini, raporu kabul etmediklerini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, 10/04/2016 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle davacı tarafından hak sahiplerine yapılan ödemenin rücu hakkı kapsamında tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda, davacı Güvence Hesabının Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 16. maddesi uyarınca ödediği tazminatı davalıya rücu hakkı kapsamında işbu davayı açtığı, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı, bu durumda talep ile ilgili genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinin değerlendirme yapıp karar vermesi gerektiği anlaşılmakla davaya bakma görevinin yetkili ve görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğu anlaşılmakla mahkememizce aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı vermek gerekmiştir (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 04/05/2018 tarih ve 2018/1010 Esas 2010/667 Karar sayılı ilamı).
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.10/07/2020

Katip ….
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır