Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/377 E. 2020/342 K. 22.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/377 Esas
KARAR NO : 2020/342

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/06/2016
KARAR TARİHİ : 19/06/2020

Mahkememizin …. Esas sayılı dosyası ile birleşen yine mahkememiz …. Esas sayılı dosyası ve birleşen davaya karşı açılan karşı dava ile ilgili Mahkememizin 2016/516 Esas sayılı dosyasından tefrik kararı verilerek Mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmış ve yapılan dosya incelemesi neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkememizin birleşen …. Esas sayılı dosyasında davacı vekili 30.06.2016 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili ile davalının ….’da bulunan işyerinde …., …. oyun makinesi, … Makinesi bayiliklerinin satışı konusunda anlaştıklarını, buna göre davalıya toplamda 218.000,00 TL ödeme yapıldığını, davacının edimini yerine getirmesine rağmen davalının işyeri devrini gerçekleştiremediğini, davalının Büyükçekmece …Noterliği’nin ihtarnamesiyle sözleşmeyi feshettiğini, bunun üzerine yaptığı ödemelere ilişkin olarak yaptığı bonoyu takibe koyduğunu, davalının Mahkememizin …. Esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açtığını, bu dosya ile birleştirme talep ettiklerini belirterek taraflar arasındaki şifai sözleşmenin feshine, müvekkilinin sözleşme gereğince ödediği paranın şimdilik 20.000,00 TL’sinin tahsiline, Mahkememizin …. Esas sayılı dosyasındaki alacaktan mükerrer olmayacak şekilde mahsubuna, bu dosya ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili tarafından sunulan 30/06/2016 tarihli birleşen davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Davacı … Borakazinin 09/07/2015 tarihinde senet karşılığı ikinci bir 43.000,00 TL ödeme yaptığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın 30/06/2016 tarihli dilekçesinin iki ve yedi numaralı bentlerinde Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu olan senedin iş yeri bedeli olarak verilen para karşılığı olduğunu, yani kayıtsız ve şartsız bir alacağı ihtiva etmeyen teminat senedi olduğunu kabul ettiklerini, davacı tarafın müvekkili tarafından iş yeri devrinin yapılmadığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, sözleşmeden dönme şartları oluşmadığını, karşı davalarında taraflar arasındaki sözleşmenin beşinci maddesi uyarınca işletme karına tarafların %50’şer oranda hissedar olmasına rağmen Ekim 2015 yılından bugüne kadar taraflarına herhangi bir bedel ödenmediğini, müvekkilin işletme net karının aylık 7.000,00 TL ile 8.000,00 TL arasında değiştiğini ancak Avrupa Şampiyonası sebebiyle karın daha da yüksek olabileceğini düşündüğünü beyanla şimdilik Ekim 2015 ile Ağustos 2016 ayları için 5.000,00 TL bedelin her ay için ayrı ayrı işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, bakiye devir bedeli olmak üzere, 1.000,00 TL’nin davalıdan reeskont avans faizi ile birlikte taraflarına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; taraflar arasındaki işletmeninin devrine ilişkin sözleşmede tarafların yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri, hangi taraf yönünden yükümlülüğün yerine getirilmemesi ile devrin gerçekleşmediği ile devir bedelinin iade edilip edilemeyeceği, karşı dava olarak açılan davada ise işletmenin fiilen davacı karşı davalıya devrinden sonra karşı davanın açıldığı tarihe kadar kar payı hakkının doğup doğmadığı hususlarında olduğunun tespitine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında toplanan tüm deliller hep birlikte değerlendirildiğinde aşağıdaki sonuç ve kanaate varılmıştır.
Malvarlığının veya işletmenin devralınması TBK 202 maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre ticari işletmenin aktif ve pasifleriyle birlikte devredilmesi gerekir. TTK 11/3 maddesine göre ise ticari işletmelerin devrine ilişkin sözleşmeler yazılı olarak yapılır ve ayrıca ticaret siciline tescil ve ilan edilir. Somut olayda belirtilen esaslar çerçevesinde yapılmış bir işletme devrinden sözedilemeyeceği, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta adi ortaklık hükümleri çerçevesinde değerlendirme yapılmasının gerektiği anlaşılmakla yapılan açıklamalar uyarınca mahkememizin görevli olmadığı, genel yetkili olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, görev hususu kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gerektiğinden açılan davanın görev nedeniyle usulden reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
Birleşen dava ve Birleşen davaya karşılık olarak açılan karşı dava bakımından;
Birleşen dava ve Birleşen davaya karşılık olarak açılan karşı davanın işbu dosyadan tefrik edilerek,
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/06/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır