Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/338 E. 2020/655 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/338
KARAR NO : 2020/655

DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 09/06/2020
KARAR TARİHİ : 14/10/2020
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 15/10/2020

DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; davalı …’nin 5 yıl süre ile şirket müdürü sıfatıyla şirketi tek başına münferit imza ile temsile yetkili olduğu olduğunu,şirket kurulduktan sonra …. …. …. Mh. … parselde kayıtlı arsa malikleri ile 20 daire ve 1 dükkan yapılması konusunda … İnş. San ve Tic. Ltd. Şti adına kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını ve şirket adına13,14,15,16,17 nolu daireler ile 1 adet dükkanın tapuya tescil edildiğini, davalının 14,16,17 nolu daireleri davacıdan habersiz olarak sattığını, yönetim ve temsil yetkisini kötüye kullandığını şirketi ve davacıyı açıkça zarara uğrattığını, Şirketin son gayrimenkulü olan 21 nolu zemin dükkanın da satış hazırlığı içinde olduğunu, davalının müdürlük görevinin 21.07.2020 tarihinde sona ereceğini bu tarihe kadar şirkete ait gayrimenkulleri satarak şirketin içini boşaltma ve menfaat temin etme gayreti içerisinde olduğundan bahisle …. …. Mh. …. parsel … nolu bağımsız bölümün (zemin dükkan) 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini, şirket yetkilerinin tedbiren sınırlandırılmasını talep etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesindeki iddiaları TTK’nın 630/3 maddesinde de ifade edildiği üzere şirket müdürünün görevden alınması hususunda haklı sebepler sınırlı olarak sayıldığını, işbu nedenlerle yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi durumu olduğunu, somut olayda davacı tarafça ileri sürülen hususların gerçeklikten uzak olup müvekkilinin müdürlük görevinden azli için kanunda sıralı olarak sayılmış nedenlerden hiç birinin gerçekleşmediğini, davacı tarafın bir diğer asılsız iddiası ise gayrimenkul satışlarından elde edilen gelirlerin şirket kasasına aktarılmadığı hususu olduğunu, …. Mah. …. parselde yapılmış olan inşaat neticesinde iskan ancak 24/06/2020 tarihinde alınabildiğini, davacının 21 No’lu dükkan niteliğine haiz bağımsız bölümün, satışı amacıyla müvekkilinin satılık ilanı asmasını dahi müdürlük görevinin kötüye kullanılması olarak yorumlandığını, müvekkilinin davacının telefonlarını açmadığı iddiası tamamen gerçek dışı olmakla birlikte inşaat işleri yapan bir şirket müdürünün , şirket adına kayıtlı ve satılması amacıyla inşaa edilen bir bağımsız bölüme ” satılıktır ” tabelası asmasının müdürlük görevini kötüye kullanması ile ne gibi bir alakası olmadığını, davacı tarafça ileri sürülen bir diğer iddia ise 14,16 ve 17 no’lu bağımsız bölümlerin 4 ay gibi kısa bir sürede satıldığı ve bu durumun müvekkilimin temsil yetkisini kötüye kullandığına ilişkin bir gösterge olduğu iddiası olduğunu, işbu iddia komik olmakla birlikte zaten kendilerince bilgi sahibi oldukları iddia edilen 13 ve 15 no’lu bağımsız bölümlerin satışları da 2 ay içerisinde gerçekleştirildiğini, davacı tarafça da belirtildiği üzere müvekkilinin 27.07.2015 tarihinde imzalanan şirket sözleşmesi ile 5 yıl süreyle şirket müdürü sıfatıyla şirketi tek başına münferit imza ile temsile yetkili kılındığını, yani müvekkilimin müdürlük görevi 27/07/2020 tarihinde sona erecek olup davacı tarafça müvekkilinin müdürlük görevinden azli talepli olarak ikame edilmiş olan davanın konusuz kalacağını beyanla davacı tarafın haksız ve kötüniyetli olarak ikame ettiği davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Davanın, TTK’nun 630/2. maddesi gereğince açılan şirket müdürünün azli istemine ilişkindir.
TTK’nun 630/2 maddesi “Her ortak haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasına veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir” şeklinde düzenlenmiştir.
Dava, tedbiren kayyım atanması talepli olarak açılmış olmakla, mahkememizce şirkete ait taşınmazların satış bedellerinin şirket hesaplarına aktarılmadığına ilişkin deliller ibraz edilmiş olup, yapılan incelemede şeklen yaklaşık ispat ölçüsünün karşılandığı, tedbir kararı verilebilmesine ilişkin şartların oluştuğu, bununla birlikte davacının talep ettiği tedbirlerin mahiyet ve kapsamı dikkate alındığında, şirket faaliyetlerini engelleyici ve şirketin zarar görmesine sebebiyet verici nitelikte olduğu değerlendirilerek şirket malvarlığına tedbir konulması ve şirkete yönetim kayyımı atanması talebinin reddi gerektiği, şirkete belli koşullarda denetim ve onay kayyımı atanmasının tarafların, şirketin ve şirket ortaklarının hak ve menfaatlerine uygun olduğu anlaşılmakla mahkememizce şirkete tedbiren denetim ve onay kayyımı atanmıştır.
Tarafların ortağı olduğu şirketin ticaret sicil kayıtları celbedilmiş olup, tetkikinde tarafların şirkette % 50 oranında ortak oldukları, davalı …’nin 27/07/2020 tarihine kadar tek yetkili müdür sıfatının bulunduğu görülmüştür.
Dava, TTK’nun 630/2 maddesi gereğince şirket müdürünün azli istemli olarak açılmış ise de, davalının 27/07/2020 tarihine şirketi tek başına münferit imza ile temsile yetkili kılındığı müdürlük görevinin 27/07/2020 tarihinde sona erdiği, davalı müdürün yargılama aşamasında müdürlük görevi sona erdiğinden müdürlükten azil davasının konusunun kalmadığı, bu noktada şirkete kayyım tayininin de ayrı bir usul ve davanın konusu olması gerektiği anlaşılmakla davanın konusuz kalmış olması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HMK’nın 333/1 maddesi davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder şeklinde düzenlenmiştir. Mahkememizce azli istenen şirket müdürünün görev süresinin sona ermiş olması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, tarafların haklılık durumlarının ancak yargılama neticesinde tespitinin mümkün olacağı değerlendirilmekle bu aşamada HMK m.331/1 ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek taraflara vekalet ücreti takdir edilmemiş ve yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılarak aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davalının 27/07/2020 tarihi itibariyle görev süresi sona ermiş olmakla dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
1-Harç peşin alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı tarafça sarf edilen 69,50 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Taraf vekilleri için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 14/10/2020

Başkan …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Katip …
E-imzalı