Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/311 E. 2023/374 K. 18.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/311 Esas
KARAR NO : 2023/374

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 08/05/2020
KARAR TARİHİ : 18/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 16. maddesi uyarınca; müvekkili Güvence Hesabı’na yasada belirtilen nedenlerle yaptığı ödemeler için zarara neden olanlara (aracın işletenine, sürücüsüne ve diğer sorumlulara) rücu etme hakkı tanındığını, borçlulardan …, …., ….Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti. adına Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibi ile ödeme emri gönderildiğini, borçlular adına Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi …. D.İş. Sayılı ihtiyati haciz kararı alındığını, gönderilmiş olan ödeme emrine borçlular ….. Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti. tarafından haksız ve mesnetsiz bir şekilde itiraz edildiğini ve takip durdurulduğunu, 24.01.2015 tarihinde … sevk ve idaresindeki ….. plakalı araç seyir halinde iken, ters istikametten gelen Suriye uyruklu …. sevk ve idaresinde bulunan ….. Suriye plakalı aracın kontrolden çıkarak ters şeride girmesi ve seyir halindeki araca çarpması, ardından …. plakalı …. sevk ve idaresinde bulunan otobüs ile çarpışarak zincirleme trafik kazasının meydana geldiği ve kaza neticesinde yaralama ve maddi hasarın bulunduğunu, borçlulardan … sevk ve idaresinde, ….. vekaleten … Dış Ticaret adına … plakalı …. marka aracın kaza tarihinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası bulunmadığını, buna ilaveten Türkiye’ye giriş yapan yabancı plakalı araçlar Yeşil kart sigortasına tabi olması hususunda …. Suriye plakalı aracın Yeşil Kart sigortası da bulunmadığını, kazada yaralanan ….. adına olay sonrası … Sigorta A.Ş. tarafından Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. Sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, aynı davada düzenlenen ek rapor ile … Suriye plakalı araç sürücüsü ….’nın %100 tam kusurlu olduğu tespit edildiğini, 25.06.2019 tarihinde kazada yaralanan …. vekili tarafından müvekkil Güvence Hesabı’na başvuruda bulunulduğunu, 19.09.2019 tarihli aktüerya raporuna istinaden tazminat bedeli belirlendiğini, müvekkili Güvence Hesabı’nın …. sayılı dosyasında başvurucu ….’ya 86.300,00 TL tazminat ödenmesine karar verildiğini ve ilgili meblağ 23.09.2019 tarihinde vekili Av. …’a ödendiğini, … tarafından kazaya sebebiyet veren aracın yetkilisi tayin edilmesi sebebiyle Borçlar Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu anlamında, araç sahibi olması ile mezkur aracın asıl işleteni durumunda bulunan diğer borçlu …. Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti. ise kazaya sebebiyet veren ile birlikte müşeteren ve müteselsilen sorumlu olduğunu beyanla; haksız ve mesnetsiz şekilde itiraz edilen takibin devamına karar verilmesi gerektiğini, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile davalılar/borçlular … Ve …. Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi tarafından yapılan itirazın iptaline, icra takibinin devamına, asıl alacağın davalılar/borçlulardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, söz konusu alacağın likit olduğu dikkate alınarak, hükmolunacak borç miktarının %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalılar/borçlulardan tahsiline, fazlaya dair her türlü talep ve dava haklarımızın saklı tutulmasına, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalılar/borçlulara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Mevcut ihtilafta konu olan trafik kazasında dava dışı ….nın alkollü olduğunu, kendi istikametinden çıkarak karşı istikamete geçerek müvekkilinin kullanmış olduğu araca çarptığını, kaza tespit tutanağı ile kusurlu kabul edildiğini, hatta hakkında taksirle yaralama suçundan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı dosyası ile soruşturma açıldığını, 1.63 promil alkollü olması sebebiyle ehliyetine el konularak hakkında idari para cezasına hükmolunduğunu, bununla birlikte soruşturma dosyasında müvekkilleri “müşteki”” olarak yer almakla birlikte dava dışı … şüpheli olarak yer almadığını, davacı hakkaniyete aykırı olarak kazanç elde etme amacı içerisinde olduğunu beyan ederet davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, itirazın iptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) talebine ilişkidir.
Davacı ile davalı şirket ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde 19/10/2020 günü saat 14:00’da Mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi ….’ın 17/11/2020 tarihli raporunda özetle; Davacı Güvence Hesabı’nca yapılan ödeme kapsamında kusura yönelik yeterli evrakın dosyada bulunmadığını, ancak; Davalı …’nın sürücü ve %100 kusurlu olduğunun sabit olması halinde; davacının rücu hakkının gerçekleştiğinin kabul edilebileceğini, 86.220,73-TL olarak tespit edilen bedelden davalıların sorumlu tutulabileceğini, Tazminat ödeme tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğini, icra-inkar tazminatı hususunda takdirin Mahkeme’ye ait olduğunu, yalnızca uyuşmazlık hakkımnda görüş bildirildiğini, hukuki takdir ve tasnifin tamamen Mahkeme’ye ait olduğu hakkında görüş bildirmiştir.
Dosyanın daha önce rapor veren bilirkişiye tevdi edilerek ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiş olup, kök raporu sunan bilirkişinin 26/04/2021 tarihli ek raporlarında özetle; Sayın Mahkemece Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı dosyasında düzenlenen 23/07/2018 tarihli Kusur Bilirkişi Raporu kapsamında davalının kusurunun bulunmadığına karar verilmesi halinde davalılara karşı rücu koşullarının oluştuğundan bahsedilemeyeceğini hukuki takdir ve tasnifin Mahkeme’ye ait olduğunu bildirmiştir.
Mahkememize ibraz edilen 03/03/2023 havale tarihli Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulu raporunda özetle; … ve .. oğlu, 03/10/1974 doğumlu, ….’nın 24.01.2015 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik kapsamında değerlendirildiğinde; Kas-İskelet Sistemi, Alt ekstremiteye ait sorunlar, eklem hareket açıklığı, kalça eklemi hareket kısıtlılığı, Tablo 3.8a ve Tablo 3.8b’ye göre alt ekstremite özürlülük oranı %10, %5, %10, Balthazard formülüne göre %23, Tablo 3.2’ye göre %12, Kas-İskelet Sistemi, Alt ekstremiteye ait sorunlar, eklem hareket açıklığı, diz eklemi hareket kısıtlılığı, Tablo 3.10 ve Tablo 3.11’e göre alt ekstremite özürlülük oranı %7, %2, %2, Balthazard formülüne göre %10,6, Tablo 3.2’ye göre; %6, Kas-İskelet Sistemi, Omurgaya ait sorunlar, Lomber omurganın özür oranları, Tablo 1.1 ve Kategori II’ye göre; %8, Balthazard formülüne göre; kişinin tüm vücut engellilik oranının %24 (yüzdeyirmidört) olduğunu, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceğini bidirmiştir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davacı Güvence Hesabı, KTK’nun 91. madde gereğince mali sorumluluk sigortası yaptırması gereken işletenin, bu düzenlemeye rağmen sigorta yaptırmaması durumunda 3. kişilerin bedensel zararlarının karşılanması için kurulmuştur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ile Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9. maddesi gereği, dava dışı 3. kişilere bedensel zarardan kaynaklanan tazminat ödeyen davacının ödediği bedeli, zarardan sorumlu olduğu iddia edilen kişilerden veya diğer sorumlulardan rücuen tahsil edebileceği ise Sigortacılık Kanununun 14. ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 16. maddesinde düzenlenmiştir.
Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin “Rücû Hakkının Kullanılması” başlıklı 16.maddesinde; “Hesaptan yapılan ödemeler nedeniyle;
a) Zorunlu sigorta yaptırmayan veya geçerli teminat tutarları üzerinden zorunlu sigortaları yaptırmayan kişilere,
b) Sorumlunun sonradan belli olması halinde bu kişilere veya yükümlü sigorta şirketine,
c) Zarardan sorumlu kişilere veya yükümlü sigorta şirketine,
ç)9 uncu maddenin birinci fıkrasının (ç) bendine göre yapılan ödemeler çerçevesinde yükümlü sigorta şirketine,
d)9 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre yapılan ödemeler nedeniyle Büroya, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde rücû edilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. “Yükümlülükten Kurtulma ve Halefiyet” başlıklı 17. maddesinde ise, “Hesap, zorunlu sigorta teminatı sınırları içinde yaptığı ödemeler ile borçtan kurtulur. Zorunlu sigorta teminat tutarlarını aşan zararlar, zarara sebebiyet veren veya hukuken sorumlu olanlarca karşılanır. Hesap, ödediği tazminat miktarınca hukuken zarar gören kişi yerine geçer.” esası kabul edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı güvence hesabı, zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan davalı gerçek kişinin maliki olduğu, davalı şirket adına olan aracın neden olduğu kazada kazada zarar gören üçüncü kişi adına ödenen tazminatı, haksız fiilden sorumlu olan araç işleteni ve sahibi davalılardan rücuan talep etmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 16.09.2021 tarih …Esas … Karar sayılı ilamı, Adana Bölge Adliye Mahkemes ….. Hukuk Dairesi 01/04/2022 tarih … Esas … karar , Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk dairesi 04/05/2018 tarih ve … E…. , İzmir Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi. 29.09.2022 tarih …Esas : …. Karar sayılı kararlarında da belirtildiği gibi, dava niteliği itibarı ile haksız fiilden kaynaklanmış olup, davacı Güvence Hesabı tacir olmadığı gibi, ödeme yaptığı üçüncü kişinin halefi olduğu ve üçüncü kişinin tacir olmadığı, ilgili kararlarda belirtildiği üzere görev tespit edilirken ödeme yapılan üçüncü kişinin açmış olduğu dava gibi değerlendirilmesi gerektiği, TTK.nun 4/1.Maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi dava kapsamında bulunmayan davaya davaya bakma görevinin genel görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğu anlaşılmakla mahkememizce aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/04/2023

Katip …
¸

Hakim ..
¸