Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/297 Esas
KARAR NO : 2021/400
DAVA : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
DAVA TARİHİ : 11/02/2020
KARAR TARİHİ : 13/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacılar ile davalı şirket arasında … Konut Satış Sözleşmesi imzalandığını, …. Blok 10. kat 200 nolu taşınmazın satışı konusunda anlaşıldığını, davacı ilgili sözleşme gereği satış bedelini ödemesinden sonra taşınmazı tapuda devraldığını, davacıların taşınmazı teslim aldığını, sözleşme konusu konuta ait satış bedelinin tamamen ödendiği ayrıca satış bedeline dahil olmayan ve harçlarında ayrıca tahsil edildiğine ilişkin evrağı davalıdan teslim aldığını, davacıların, ifade edilen bedelleri ödemesinden sonra taşınmazların zilyetlerini devraldığını, devraldıktan sonra taşınmaz üzerinde davalı lehine ipotek tesis edildiğini öğrendiğini, davalı bugüne kadar ipoteğin kaldırılacağını gerek ihtarname ile gerekse sözlü olarak tarafına bildirimde bulunulduğunu ancak davalının borcu sebebiyle konulmuş olan ipoteklerin taşınmazın satış bedeli ve satışa dahil olmayan diğer bedeller ödendiği halde taşınmaz üzerindeki takdiyatlar kaldırılmadığını, bu nedenle … İli … İlçesi … Mahallesi … ada … parselde bulunan konut nitelikli Taşınmaz … Blok 10. kat 200 nolu Bağımsız bölüm üzerindeki takdiyat ve ipoteklerin kaldırılmasını, teminatsız olarak tedbire karar verilmesini ve tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamını, taşınmaz kaydına davalıdır şerhinin konulmasını ve davaya konu bağımsız bölümler üzerindeki taşınmazın davacıya satışından sonra davalının borçları sebebiyle davalı lehine konulan ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … İnşaat….A.Ş. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf haciz ve ipoteklerin fekki hususunda her ne kadar müvekkili şirkete dava açmışsa da taşınmaz üzerindeki haciz ve ipotekleri kaldırması için dava edilmesi gereken tarafın müvekkili şirket olmadığını, müvekkili şirket ile davacı yan arasında ….Konut Satım Sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, müvekkili şirketin müşterilerinin sözleşmesel şartları yerine getirmesi halinde mülkiyet devrine de hazır olduğunu, ancak davacı tarafından satın alınan bağımsız bölüm üzerinde …bank T. A.Ş. lehine 1.750.000.000,00TL, …. Anonim Şirketi lehine 53.621.000,00 Euro değerinde ipotek tesis edilmiş olduğunu, ipoteklerin yasal mevzuat ve taraflar arasında akdedilen sözleşmeye aykırı şekilde terkin edilmemesi sebebiyle davacı tarafa takyidatsız tapu devri yapılamadığını, … T. A.Ş. tarafından sözleşme hükümlerine aykırı olarak taahhüdü bulunmasına rağmen ipoteklerin terkin işleminin gerçekleştirilmediğini, bununla birlikte lehine ipotek tesis edilmiş olan … Anonim Şirketi tarafından ise alacak miktarını fahiş miktarda aşan ipoteklerin haksız ve mesnetsiz bir şekilde teminat olarak tutulmakta olduğunu, bu nedenle dava konusu bağımsız bölüm üzerinde bulunan tüm ipoteklerin öncelik ve ivedilikle … ve … Anonim Şirketi tarafından terkin edilmesi gerektiğini, müvekkili şirket taşınmazı devretmişse de takyidatların kaldırılmasına ilişkin sorumluluğun …bank T. A.Ş. ve … Anonim Şirketi’ne ait olduğunu, banka ile aralarındaki kredi sözleşmesinden kaynaklanan ihtilafın müvekkili şirket’in tüm iyi niyetli çabalarına rağmen çözüme kavuşamamış ve banka’nın sözleşmeye aykırı davranması sebebiyle şirket’in meydana gelen zararlarının tazmini talebiyle dava ikame edilmiş olduğunu, müvekkili şirketin tapunun devrini gerçekleştirmek amacıyla gerekli prosedürü işleterek taşınmazın tapusunu devretmiş olduğunu, tapunun ipoteksiz devri hususunda müvekkili şirket’in elinde herhangi bir imkan bulunmadığını, davacı tarafından sözleşme bedeli ödenmiş olduğundan …bank T. A.Ş. ve … Anonim Şirketi tarafından tesis edilmiş ipoteklerin davaya konu taşınmaz üzerinden kurtarılması gerektiğini, bu husustaki sorumluluğun ilgili şirketlere ait olacağını, …nin müvekkili şirket tarafından ilgili taşınmazın davacı tarafa satıldığını bildiğini, ayrıca … ile akdedilen sözleşme uyarınca ipotek fekki taahhüt edilmekte olduğunu, buna rağmen bu aşamada diğer davalı şirket tarafından gereğinin yapılmamasının haksız ve kötü niyetli olduğunu, ayrıca ilgili bankaların taahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkili şirketin ticari hayatının sekteye uğramakta olduğunu, bu süreçte müvekkili şirketin içinde bulunduğu zor durumdan dolayı adına kayıtlı taşınmazların hepsine haciz uygulanmış olduğunu, taraflar arasında A (…) Blok 10. Kat 200 Numaralı Bağımsız Bölüm için sözleşme akdedilmiş olmakla birlikte bağımsız bölüm numaralarında yapılan tadil sonucu davacı tarafın taşınmazının 14. Kat 200 Numaralı Bağımsız Bölüm olarak revize edilmiş olduğunu beyanla; davanın reddi ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
… vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; öncelikle eksik nispi harcın ikmali gerektiğini, bir anlamda ipoteğin fekki talebini de içeren iş bu davada ipoteğin bedeli üzerinden nispi harç yatırılması gerektiğini, davacının tapu iptalini talep ettiği ipotekli dava konusu taşınmaz üzerinde … lehine tesis olan 1.750.000,00-TL; şirketleri lehine tesis olunan ipotek limitinin ise 53.621,000 EUR olup, iş bu davanın bu ipotek limitleri esas alınmak kaydıyla hesaplanacak harca esas değer üzerinden harç ikmali yapılması gerektiğini, mahkemece eksik harcın tamamlattırılması, süresi içerisinde harç eksikliğinin davacı tarafça tamamlanmaması durumunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, davacı ile müvekkili şirket arasında herhangi bir tüketici işlemi ve/veya başkaca sözleşmesel bir ilişki mevcut olmadığından işbu davanın müvekkili şirkete karşı açılmasının mesnetsiz olduğunu, müvekkili şirketin faaliyet adresi “…Kat:8-9 4. … …” olduğundan İstanbul (Çağlayan) Mahkemelerinin yetki alanında yer aldığını, yetki yönünden de davanın usulden reddini talep ettiklerini, dava konusu taşınmaz üzerine müvekkili şirket lehine, dava dışı … ile müvekkili şirket arasında imzalanmış Finansal Kiralama Sözleşmelerinin teminatını teşkil etmek üzere ve tapu kaydına güvenilerek ipotek tesis edilmiş olduğunu, muhtelif menkul malların finansal kiralama yolu ile dava dışı/Kiracı …. İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye kiralanmış olduğunu, iş bu finansal kiralama sözleşmelerinin teminatını teşkil etmek üzere dava konusu taşınmazın da yer aldığı taşınmazlar üzerine ipotek tesis edilmiş olduğunu, iş bu finansal kiralama sözleşmeleri uyarınca dava dışı … İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin müvekkili şirkete olan borçlarının devam etmekte olduğunu, iyiniyetli üçüncü kişi konumundaki müvekkili şirketin ipotek tesis işlemi hukuka uygun ve iyiniyetli olduğundan kazanımının korunması gerektiğini, davacı ile dava dışı … arasındaki hukuki ilişki ile müvekkili şirketin herhangi bir illiyet bağı, davacı ile bağlı bir kredi ilişkisi bulunmadığını, bu nedenle müvekkili şirkete sorumluluk izafe edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, davacının, satış vaadi sözleşmesini tapuya şerh ettirmiş olsaydı, sözleşmeden kaynaklanan kişisel hakkını kuvvetlendirmiş olacağını ve üçüncü kişilere karşı ileri sürme olanağı kazanacak olduğunu, ayrıca satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerhinden sonraki beş yıl içinde kayda işlenen her türlü haciz, ipotek ve benzeri sözleşme alacaklısının haklarını kısıtlayacak nitelikteki şerhlerin de sözleşme alacaklısını bağlamayacak olduğunu, halihazır durumda davacı açısından bu mümkün iken tapuya şerh vermemiş olması neticesinde üçüncü kişi konumunda olan iyiniyetli müvekkili şirkete karşı bu taleplerini ileri sürme hakkının ortadan kalkmış olduğunu, resmi şekil şartına aykırı şekilde adi yazılı yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacı ile … arasında imzalanan, yasanın emrettiği şekle uygun düzenlenmediği için hukuken geçerli olmayan satış sözleşmesi gereği satılan malın teslim edilmemesinde müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmamakla birlikte Tapu sicilindeki kayda güvenen iyi niyetli üçüncü şahısın müvekkili şirketin lehine tesis edilmiş ipoteğin kaldırılması talebinin yasal düzenlemelere, emredici hukuk kurallarına ve kamu düzenine uygun olmadığını, davacının ipoteğe yönelik haksız taleplerini oluşturan olay ile müvekkili şirket arasında herhangi bir kredi ilişkisi ve illiyet bağı bulunmadığını beyanla; davanın ipotek haklarına yönelik aleyhe talepler yönünden reddine, davacının ihtiyati tedbir taleplerinin de reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … T. A.Ş. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; işbu davanın ipoteklerin fekki yönünden müvekkili bankaya karşı açılmış olduğunu, öncelikle müvekkil bankanın ipotekleri fek yükümünün bulunup bulunmadığının anlaşılabilmesi için müvekkili banka ile davalı … arasındaki hukuki ilişki ve ihtilafın açıklığa kavuşturulmasına ihtiyaç bulunduğunu, müvekkil banka ile … arasında ticari kredi ilişkisi bulunduğunu, davalı …’nın, 2013 yılında, dava konusu taşınmazın bulunduğu …. Projesi kapsamında dava dışı … Bank A.Ş.’den kredi kullanmış, bu krediden kaynaklı olarak … Bank A.Ş.’ye kredi borcunun, 2016 Eylül itibarı ile 400.000.000 TL seviyesine ulaşmış olduğunu, davalı …’nın hem … Bank kredisini ödeyerek kapatmak (refinansman) için hem de kalan inşat harcamalarını finanse etmek için müvekkili bankadan yeni bir kredi kullanmış olduğunu, müvekkili banka ile davalı … arasında 23 Eylül 2016 tarihli 1.325.000.000-TL limitli bir Genel Kredi Sözleşmesi (“GKS”) ve bu GKS’nin eki ve ayrılmaz bir parçası olan Ek Protokol imzalanmış olduğunu, b ticari kredinin teminatının taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde Kozapark projesinin yapılacağı taşınmaz üzerinde, müvekkili Banka lehine toplam 1.750.000.000 TL tutarında 1. dereceden ipotek tesis edileceği, kredi geri ödemesi tamamlanıncaya kadar, davalı …’nın müvekkili banka nezdindeki hesaplarında, kredi borç (ana para + faiz + BSMV) bakiyesinin % 20’si tutarında nakit tutulacak olduğu, ….’in 1.325.000.000 TL tutarında müteselsil kefalet verecek olduğu, … Bank’ta bulunan 400.000.000 TL tutarındaki satış senedi ile bu tarihten sonra yapılacak olan satışlara ilişkin senetlerin usulüne uygun şekilde temlik/ciro edilerek teminat olarak müvekkili Banka’ya verilecek olduğu, davalı …’nın diğer bankalarda bulunan ve Proje’ye ilişkin mevcut satışlardan kaynaklanan yetkili hamil olduğu tüm senetlerin müvekkil Banka’ya teminat olarak temlik/ciro edilecek olduğu, bu senetlerin diğer bankalardan yapılacak tahsilatları, tahsilatın yapılmasını takip eden 1 (bir) iş günü içinde davalı …’nın müvekkili banka nezdindeki hesaplarına aktarılacak olduğu, yine Davalı …’nın, … ve … menşeli satışlarına ilişkin tüm tahsilatların da müvekkili banka nezdindeki hesaplara yatırılacağını taahhüt etmiş olduğu, böylelikle, müvekkili Bankanın, kredi geri ödemesini projeden bağımsız bölüm alan alıcıların bu ödemelerinden karşılamasının planlanmış olduğu, inşaatın kalan harcama bakiyesinin % 50’si oranındaki tutarın, davalı …’nın müvekkili banka nezdindeki hesaplarında hazır tutulacağı, harcamaların teknik danışmanların hazırlayacağı ön rapora dayalı olarak avans usulü ile 3 ayda bir maksimum 60.000.000 TL olacak şekilde yapılacak olduğu şeklinde belirlenmiş olduğunu, taraflar arasında imzalanmış GKS ve Ek Protokol kapsamında, müvekkili Bankanın sözleşmesel edimini yerine getirmiş ve davalı …’ya 27 Eylül 2016 tarihinde, 750.000.000 TL tutarında nakit yatırım kredisi kullandırmış olduğunu, …’nın sözleşmesel yükümlülükleri ise ödemelerini vadesinde yapmak ve tüm kredi süresi boyunca teminat koşullarını yerine getirmek olduğunu, ancak …’nın bu edimlerini yerine getirmemiş olduğunu, ticari kredi sözleşmeleri gereğince müvekkili bankanın ipotekleri fek etme yükümlülüğü doğmamış olduğunu, ipotekle teminat altına alınan ve davalı … tarafından hiçbir zaman ve şekilde geçerliliğine itiraz edilmemiş olan Genel Kredi Sözleşmesi ve Ek Protokol gereğince müvekkili bankanın ipotekleri fek borcunun ancak sözleşmede yer alan teminat koşullarının sağlanması halinde söz konusu olacağını, …’nın sözleşmesel ödeme ve teminat taahhütlerini ifa etmemesi karşısında ticari kredinin teminatı olan bir ipoteğin fekkinden söz edilemeyeceğini, davacı ile müvekkili banka arasında bağlı kredi ilişkisi bulunmadığını, huzurdaki dava açısından müvekkili tarafından davacıya verilmiş bir konut kredisi bulunmadığından, satıcı … ile müvekkili banka arasında davacının konut tedarikine ilişkin bir sözleşme de bulunmadığından, dava konusu ihtilafta bağlı krediden de bahsedilmesinin hukuken mümkün olmadığını, konut satış sözleşmesinin bizzat satıcı tarafından finanse edildiği hallerde satıcı ile tüketici arasında bağlı kredi ilişkisi bulunacağını, dava konusu uyuşmazlık açısından davalı …’nın hem satıcı hem de kredi veren sıfatı ile davacıya bu nitelikte bir kredi vermiş olsa bile bağlı kredi ilişkisi … ve davacı arasında gerçekleşmiş olacağından müvekkili bankanın bu durumla bir ilgisi bulunmadığını, konut satış sözleşmesinin kredi veren tarafından finanse edildiği ve kredi verenin satıcının hizmetlerinden yararlandığı hallerde bağlı kredi ilişkisi bulunduğunun kabul edileceğini, huzurdaki dava açısından müvekkili bankanın davalı …’ya vermiş olduğu bir temsil yetkisi bulunmadığını, …’nın alıcılarla …bank’ı temsilen kredi sözleşmesi yapmış olduğundan bahsedilemeyeceğini, tüketici ile banka arasında imzalanan kredi sözleşmesinde belirli mal veya hizmetin adının açıkça anılması durumunda da ekonomik birlik ve bağlı kredi bulunduğunun kabul edileceğini, dava konusu ihtilafta müvekkili bankanın ilgili projedeki konutlar için vermiş olduğu 45 adet konut kredisi dışında, başkaca bu nitelikte bir konut kredisi de bulunmadığını, müvekkili bankanın … projesine ilişkin … Bank’tan kullanılan tüketici kredilerinin (bağlı kredilerin) refinansmanını yapmış olmadığını, aksine …bank’ın bu kredileri özellikle refinansman dışında tutmuş olduğunu, … bank’ın vermiş olduğu kredinin, …’nın … Bank’tan almış olduğu yatırım kredisinin refinansmanı ve inşaatın tamamlanması için kullanılacak kredi olduğunu, yani, ortada tüketici kredilerinin (bağlı kredilerin) refinansmanı değil, doğrudan …’nın kredisinin refinansmanı bulunduğunu, müvekkili bankanın söz konusu satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmayıp, müvekkili Banka’nın bu türlü bir sözleşmesinin tarafı olmasının da beklenemeyeceğini, bu nedenle, müvekkili bankaya bu yönde bir husumet yöneltilemeyeceğini, davacı ile müvekkili banka arasında tüketici ilişkisi ve/veya herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, Arabuluculuk yoluna başvurulmadan açılan davanın özel dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, davacının muayene ve ihbar yükümlülüğünü makul süre içerisinde yerine getirmemiş olduğunu, ticari kredi sözleşmeleri gereğince müvekkili bankanın ipotekleri fek etme yükümlülüğünün doğmamış olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan takyidatların kabul edilerek devir alınmış olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerinde, müvekkili bankanın davalı … ya kullandırmış olduğu kredilerin teminatını teşkil etmek üzere 25.10.2016 tarihinde ipotek tesis edilmiş olmakla birlikte davacı yanın ise huzurdaki davaya konu taşınmazı müvekkili banka lehine tesis edilen ipotek tarihinden sonra olmak üzere, taşınmaz kaydındaki tüm ipotek, şerh ve takyidatları ve bunların hukuki sonuçlarını bilerek ve kabul ederek devir almış olduğunu, davacının kabul beyanının, devir aldığı taşınmazın satışa ilişkin resmi senedinde bulunduğunu, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı …ya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli, 1987/2 Esas, 1988/2 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu(YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemeyeceğini, adi yazılı satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğunu beyanla; öncelikle davanın görev ve yetki itirazları kapsamında İstanbul (Çağlayan) Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, müvekkili yönünden husumet nedeniyle reddine, taşınmaz üzerindeki diğer takyidat lehdarlarına husumetin yaygınlaştırılmasına, esasa ilişkin diğer itirazları kapsamında davanın esastan reddine, yargılama gideri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, ipoteğin fekki istemine ilişkindir.
Dosyanın mahkememize Bakırköy …. Tüketici Mahkemesi’nin 12/02/2020 tarih ve … Esas …. Karar sayılı kesinleşmiş görevsizlik kararı ile tevzi edildiği anlaşıldı.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda, davacının aldığı taşınmazdaki ipotek fekki talebinin, davalılar arasındaki ticari kredi ilişkisi nedeniyle istendiği gerekçisi ile görevsizlik kararı verilmiş ise de, dava konusu taşınmazın konut niteliğinde taşınmaz olduğu, davacısının tüketici olduğu, ipotek fekki talep edenin tüketici sıfatının bulunduğu, davalılar arasındaki ilişkinin ticari olmasının tek başına dava konusu talebe ticari nitelik kazandıramayacağı, davacıdan bağımsız olarak dava konusu talebin düşünülmesinin mümkün olmadığı, dava konusu olayda 6502 sayılı yasa düzenlemeleri uygulanamaz ise, davacı tüketici yönünden yetki, harç ve arabuluculuk gibi tüketici lehine düzenleme sağlayan hükümlerin de uygulama alanı bulmayacağı, asıl talep sahibinin tüketici olduğu dikkate alındığında ve temeldeki ilişki dikkate alındığında taraflar arasındaki uyuşmazlık tüketici işlemi olup bu davalara bakma görevi Tüketici Mahkemeleri’ne ait olmaktadır. HMK’nın 1, 114/1-c, 115/1-2 maddeleri uyarınca mahkeme görevsiz olduğu durumlarda görevsizlik kararı vermesi gerektiği, görev kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese bile mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulması gerektiğinden resen görevsizlik kararı vermek gerekmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin 17/12/2020 tarih ve 2020/2113 Esas 2020/1888 Karar sayılı ilamı da bu yönündedir. Açıklanan nedenlerle mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin Bakırköy …. Tüketici Mahkemesi olduğunu tespitine, dosyada Bakırköy …. Tüketici Mahkemesinin … E. … K sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilmiş olduğundan, görev hususunda merci tayini için dosyanın İstanbul Bölge İstinaf Mahkemesi ilgili dairesine gönderilmesine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Açılan davanın HMK’nun 115/2 , HMK’nun 114/1-c maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
1-Davaya bakmaya görevli mahkemenin Bakırköy …. Tüketici Mahkemesi olduğunun TESPİTİNE,
2-Mahkememiz nezdinde verilen görevsizlik kararının istinaf denetiminden geçmeden kesinleşmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığının halli bakımından dosyanın yargı yerinin belirlenmesi amacıyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK nun 331/2.maddesi gözetilerek davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 13/04/2021
Katip …
¸
Hakim …
¸