Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/252 E. 2023/762 K. 14.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/252 Esas
KARAR NO : 2023/762

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/12/2019
KARAR TARİHİ : 14/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/08/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine Bakırköy … icra müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden konusu 25.06.2019 keşide tarihli ve 48.000,00 TL bedelli çek ve 30.06.2019 tarihli ve 49.000,00 TL bedelli çeke dayanarak kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığını, icra takibinde gönderilen tebligat teslim olduğunu ve takibin keşinleştiğini ancak takibe konu çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, çekte mevcut imzanın sahte olduğunu, müvekkilinin bankalardan ve vergi dairesinden getirtilecek imza örnekleri ile çekte mevcut imza örneklerinin bilirkişi tarafından incelenmesi sonucunda anlaşılacağını beyanla davalarının kabulü ile, Bakırköy ….icra müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptalini, icra takibinin bu aşamada müvekkilinin telafisi mümkün olmayan zararların önlenmesi için teminatsız olarak tedbir kararı verilerek takibin durdurulmasını, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı …. San. Ve Tic. A.Ş.’nin davaya cevap vermediği görülmüştür.
Davalı …. Turizm A.Ş vekilinin ise cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin taraflar arasındaki ticari ilişki doğrultusunda müvekkili şirketin davacı tarafa teslim ettiği mallara ilişkin olarak müvekkil şirket’ in hak etmiş olduğu alacağa istinaden, 25.06.2019 keşide tarihli ve 48.000-TL bedelli ve 30.06.2019 keşide tarihli ve 49.000-TL bedelli, davacı şirket yetkilisi ….tarafından imzalı olmak üzere iki adet çek teslim edildiğini, akabinde müvekkili tarafından iş bu mezkûr dosya konusu çeklerin, bankaya süresi içinde ibraz edildiğini, banka tarafından çek üzerindeki imzanın uyuştuğu bilgisinin verildiğini, fakat karşılığı olmadığından bahisle karşılıksız işlemine tabi tutulduğunu, müvekkil şirket tarafından, mevcut alacağının tahsili amacıyla Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyası kapsamında kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığını, davacı tarafın ise Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası kapsamında taraflarına tebliğ edilen ödeme emrine itiraz etmediğini ve takibin kesinleştiğini, davacı tarafça yapılan icra takibine itiraz edilmemesine rağmen, dava konusu çekte bulunan imzanın davacı şirket yetkilisi ….’a ait olmadığı ve iş bu imzanın davacı şirket muhasebecisi tarafından atıldığından bahisle 17.12.2019 tarihinde menfi tespit davası açılarak borçlu olmadığının tespitinin talep edildiğini, davacı tarafça, müvekkili şirkete mevcut borcuna istinaden verilmiş olan çekte bulunan imzanın şirket yetkilisi ….’a ait olup olmadığının kontrolüne ilişkin bir sorumluluğu bulunmadığı gibi, iş bu hususu tespit edebilmesi de mantık kuralları çerçevesinde mümkün olmadığını, kaldı ki iş bu hususun davacı şirketin taraflar arasında yapılan ticari işten kaynaklanan borcunu ortadan kaldırmayacağını, davacı tarafın 17.12.1019 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirket ile aralarındaki ticari ilişkiye istinaden mevcut borçları sebebiyle verilmiş olan mezkûr dava konusu çekte davacı şirket yetkilisi ….’a ait gözüken imzanın, muhasebecileri tarafından imzalandığını açıkça ikrar ettiğini, şirket adına muhasebecisi tarafından çekin imzalandığını bilmeme gibi bir ihtimali bulunmadığını, bu anlamda, davacı tarafın ticari faaliyetleri doğrultusunda ileride doğabilecek riskleri düşünme ve borcun ifasını engelleyebilecek durumları önceden değerlendirme sorumluluğuna aykırı olarak hareket ettiğini açıkça ikrar ettiğini, bu anlamda davacının ticari ilişkiden doğan dava konusu borca dair sorumluluğunun ortadan kalkmasının da beklenemeyeceğini, davacı şirket icra takibine itiraz etmeyerek işbu yetkisiz işleme zımnen onay verdiğini, her halükarda müvekkilinin iyiniyetli olması sebebiyle aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini, ceza soruşturmasında alınan raporun eksik inceleme neticesinde tanzim edilmesi sebebiyle kabulünün mümkün olmadığını, imzanın sıhhatinin tespiti için uzman bilirkişi eli ile bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesini talep ettiklerini, aynı zamanda, söz konusu eylemler nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçunun unsurlarının oluştuğunu, iş bu hususlara dair cezai dava ve şikayet haklarını saklı tuttuklarını, açıklanan nedenlerle haksız ve hukuka aykırı davanın reddini, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına hükmedilmesini, dava konusu çekteki imzanın sıhhatinin tespiti için uzman bilirkişi eli ile inceleme yapılmak üzere dosyanın bilirkişiye tevdiini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini iddia ve talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasına konu 25/06/2019 keşide tarihli 48.000 TL ve 30/06/2019 tarihli 49.000 TL bedelli 2 adet çek nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
-Taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, çeklerin üzerindeki imzanın davacı şirket temsilcilerinin imzasını taşıyıp taşımadığı, davacının çekleri elinde iken elinde olmayan sebeplerle yitirip yitirmediği, davalının çekleri iktisabında haksız, ağır kusurlu veya kötüniyetli olup olmadığı davacının çekler nedeniyle borçlu olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
-Mahkememizce yargılama sırasında celp edilen ticaret sicil kayıtlarına göre davalı … San. Ve Tic. A.Ş.’nin 20/04/2021 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Kararı ile …. A.Ş. İle birleşmesine karar verildiği, bu nedenle 28/04/2021 tarihinde terkin edildiğinin bildirildiği görülmüştür. Bu doğrultuda davacı vekiline birleşme nedeniyle tüzel kişiliği sona eren şirkete husumet yöneltilemeyeceğinden Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 125. Maddesi de gözetilerek açıklamada bulunmak ve husumet yönelttiği şirketi belirlemek üzere süre verilmiş, davacı vekili tarafından davanın birleşme sonrası … A.Ş. ‘ye husumet yöneltildiği ve bu şirket yönünden davaya devam olunacağının bildirildiği görülmüştür.
-Bu doğrultuda davacının talebi nazara alınarak yargılamaya birleşme sonrası …. A.Ş. Davalı sıfatıyla dosyaya eklenmiş ve bu doğrultuda tebligat işlemleri yerine getirilerek yargılamaya devam olunmuştur.
-Mahkememizce davacı şirketin senedin keşide tarihi ve sonrasındaki temsile yetkili kişinin imza örnekleri alınmış, mukayeseye elverişli ıslak imzalı evrak asılları temin edilmiş ve bu belgeler doğrultusunda dava konusu çek üzerinde imza incelemesi yaptırılmıştır.
-Türk Ticaret Kanununun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinilmiştir (6102 TTK’nın 778, 818, eTTK. 690, 730).
-6102 sayılı TTK’nın 818. (eTTK’nun 730) maddesi yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken aynı yasanın 677. (eTTK’nun 589) maddesi uyarınca “bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzalar içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez”. İmzaların bağımsızlığı (istiklali şeklinde tanımlanan bu ilke, poliçeye atılan her geçerli imzanın (Keşidecinin, cirantanın avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzanın sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz.
-Gerek doktrinde ve gerekse de uygulamada; “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekârlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”,“senedin zamanaşımına uğramış bulunması” gibi def’iler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir.
-Bu doğrultuda Mahkememizce dava konusu senetteki imzanın şirket yetkilisi …a ait olup olmadığının belirlenmesi amacıyla Jandarma Krimal’den rapor tanzim etmesi istenmiş, düzenlenen 16/02/2023 tarihli raporda özetle; (1 ve 2) numaralar ile tanımlanan inceleme konusu çeklerin ön yüzünde keşideci “….” adına atfen atılı bulunan imzalar ile ….’un mevcut mukayese imzaları arasındayapılan inceleme ve karşılaştırmada; imzalardaki kalem baskı ve çizgi kalitesi, imzaların başlangıç hareketinin yapılışı, imzalar içerisindeki dönüş hareketlerinin yapılışı, imzalar içerisindeki buklesel hareketlerin yapılışı, imzalardaki el kaldırma hareketlerinin yapılışı, imzaların bitim hareketlerinin yapılışı, kaligrafik ve karakteristik özellikler yönünden farklılıklar görüldüğü, söz konusu imzaların ….un el ürünü olmadığı görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Tarafların iddia ve savunmalarına, dayandıkları delillere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre Mahkememizce yapılan değerlendirmede; dava konusu çeklerde davacı şirketin keşideci sıfatına sahip olduğu sabittir. Ancak senet üzerinde keşideci sıfatıyla davacı şirket adına atılan imzanın ticaret sicil kayıtlarına göre şirketi temsil etmeye yetkili olan ….’a ait olmadığı alınan raporu ile sabit hale gelmiştir. Temsil yetkisi bulunmayan kişi tarafından atılan bir imzanın davacı şirketi bağlamayacağı, bu hususun herkese karşı ileri sürülebilen mutlak def’i niteliğinde olduğu Mahkememizce kabul edilmiştir.
-Buna göre davacının kendisine ait olmayan imza nedeniyle takip konusu borçtan sorumlu tutulamayacağı, geçersiz imzanın sahibi bağlamayacağı anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
-Her ne kadar davalı tarafça senetteki imzanın davacı şirket muhasebecisine ait olduğu ve bu nedenle davacı tarafın yetkisiz temsilcinin yaptığı işleri zımnen kabul ettiği iddia edilmiş ise bu iddiaların soyut nitelikte iddialardan ibaret olduğu, davalı tarafın davacının yetkisiz temsilcinin işlemlerine onay verdiğine dair ispata elverişli bir bilgi ya da belgeyi dosyaya ibraz etmediği anlaşıldığından davalı tarafın bu yöndeki iddialarına itibar edilmemiştir.
-Davacının kötüniyet tazminatı bakımından yapılan değerlendirmede; davalıların senedi bilerek borçlunun zararına iktisap ettiğinin, başka bir söyleyişle kötüniyetli ve zararlandırma kastı ile iktisap ettiğinin mevcut bilgi ve belgelerle ispat edilemediği kanaatine varıldığından tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
-Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davacı tarafın davalı …. A.Ş’ye (birleşme öncesi unvan : …. San. Ve Tic. A.Ş.) borçlu olmadığının tespitine,
-Davacı tarafın kötü niyet tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 7.016,18-TL karar ve ilam harcından peşin alınan toplam 1.754,05-TL harcın mahsubu ile bakiye 5.262,13-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak olarak yatırılan 1.754,05-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında sarf edilen 44,40 TL başvurma harcı, 527,00 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere 571,40-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 16.406,63-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin (e-duruşma ortamında) ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/07/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır