Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/24 E. 2022/257 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/24 Esas
KARAR NO : 2022/257

DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/05/2019
KARAR TARİHİ : 17/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin tacir olarak personel ve öğrenci taşımacılığı işi yaptığını, davalı ile 31/12/2014 tarihinde 5 farklı güzergahta davalı personellerinin taşımacılığı hususunda anlaştıklarını, sözleşmeyi yazılı olarak yenilediklerini, 2017/2018/2019 dönemlerine ait olarak ise sözlü görüşmelere ve şirket mailleri üzerinden yaptıkları mutabakatlara devam ettiklerini, müvekkili şirketin 2019 yılı içerisinde de davalı şirketin personellerini taşımaya devam ettiğini, davalının 13/03/2019 tarihinden itibaren hizmet almayacaklarını müvekkiline yazılı olarak bildirildiğini, davalının haksız ve hukuka ayrıkı fesihine karşılık müvekkilinin Bakırköy …. Noterliğinin 18/03/2019 tarih …. Yevmiye numaralı ihtarı ile feshin haksız olduğunu ve uğramış olduğu zararın karşılanmasını davalıdan istemiş ihtarnamenin 21/03/2019 tarihinde davalı şirket çalışanına tebliğ olduğunu, 08/04/2019 tarihinde uyuşmazlığın çözümü için arabuluculuk bürosuna müracaat edildiğini ancak davalı vekilinin hiçbir gerekçe sunmasızın müvekkilinin taleplerini kabul etmediklerini bildirmiş ve arabuluculuk sürecinin sona erdiğini bildirerek davanın kabulünü, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak üzere 5.000,00 TL kaybının fesih tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama gider ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin adresinin Bağcılar, davacının adresinin ise Başakşehir olması nedeniyle yetkili mahkemeni Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu bildirerek yetkiye itirazlarının bulunduğunu, davacının müvekkili şirket presonelinin taşınması için tahsis ettiği araçların ve araç sürücülerinin iş görme ile ilgili uyğulamalarının, geçmiş dönemdeki uygulamalarla bağdaşmayacak ölçülerde değiştiğini ve kötüleştiğini, bu durumun müvekkili şirket çalışanlarında performans düşüklüğü ve can güvenliğini tehlikeye düşürücü nitelikte olumsuz sonuçlar doğuracak hale geldiğini, müvekkili tarafından davacı şirketin sözlü olarak uyarıldığını, şoförlerin saatinde işe başlamadığını bu nedenle müvekkili şirket çalışanlarının mesai saatinde işyerine ulaşmalarının mümkün olmadığını, sözleşmenin yükümlülüğüne aykırılıkları nedeni ile sona erdiğini, davacının bu bağlamda talep edebileceği herhangi bir zararı bulunmadığını bildirmekle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, taraflar arasındaki personel taşımacılığına ilişkin sözleşmenin süresinden önce haksız olarak feshedildiği iddiasıyla, haksız feshi nedeniyle uğranılan kazanç kaybı zararının tazmini istemine ilişkin olup, taraflar arasında önceki yıllarda yazılı sözleşme bulunduğu, en son 2015 yılına ilişkin yapılan sözleşmenin devam eden dönemlerde de tarafların sözlü ve mail yazışmaları ile anlaşmaları sonucu birer yıl yenilendiği, en son 31.12.2019 tarihinde bir yıl geçerli olarak yenilendiği, davalı tarafça sözleşmenin 13.03.2019 tarihinde feshedildiği hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasında uyuşmazlık; sözleşmenin davalı tarafça feshinin haksız olup olmadığı, haksız fesih söz konusu ise davacının bu nedenle tazminat talep edip edemeyeceği edebilecekse niteliği ve miktarının ne kadar olduğu hususlarındadır.
İstanbul …. ATM’nin …Esas, .. Karar sayılı ve 11/09/2019 karar tarihli yetkisizlik ilamının kesinleşmesi üzerine dosya mahkememize gönderilmiştir.
Davacı tanığı ….’in mahkememizce alınan beyanında; kendisinin tam tarihi hatırlamamakla birlikte 2017-2019 yılları arasında davalının şirketin personellerini kendi aracıyla iş yerinden eve, evden işyerine servisini yaptığını, … adına çalıştığını, taraflar arasındaki sözleşme feshedilinceye kadar kendi adına davacı …’a ilişkin herhangi bir sözlü veya yazılı herhangi bir şikayet olmadığı gibi daha sonrada bana işçilerin kendisinden memnun olduğunu, işine devam etmesini söylediklerini, neden feshedildiğini anlamadığını, kendisinin …’la yıllık sözleşme yaptığını, ay kaç çekiyorsa ve yol-km ne kadar yapıyorsa ona göre yevmiye ücret aldığını, bu ücreti kendisine …’ın fatura karşılığında verdiğini beyan etmiş, davacı vekilinin talebi üzerine sorulan soruya tanık; araçların klimaları çalışır vaziyette ve kışında kaloriferleri çalışır vaziyette olduğunu, aracın herhangi bir problemi olmadığını, işçileri vaktinde alıp ilgili yerlere bıraktığını, ayrıca …’ın yedek arabalarının olduğunu, herhangi bir şey olsaydı yedek arabaları kullanılabildiğini, ancak bu süreçte de buna da ihtiyaç olmadığını, sözleşme bitince kendisinin maddi zarara uğradığını, güzergahları davalı şirketin belirlediğini ve bu belirlediği güzergahları davacıya verdiğini, davacının da kendisine verdiğini, kendilerinin o güzergahın dışına çıkma şanslarının olmadığını, işçilerin belirlenen yerlerde indiğini ve belirlenen yerlerden alındığını, başka yerde inmesinin mümkün olmadığını, bu güzergahların iznini Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nden aldıklarını, bunun dışına çıkma şanslarının olmadığını beyan etmiş, davalı vekilinin talebi üzerine sorulan soruya tanık; güzergahlar konusundaki değişikliklerin davacı ve davalı şirketlerin anlaşmasına binaen olabildiğini, ancak kendi güzergahında çalışma dönemi içerisinde herhangi bir güzergah değişikliği olmadığını, güzergah değiştirildiğinde Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nden onaylatmasının gerektiğini, onaylatılmazsa araç korsan diye bağlandığını, ancak bu değişikliği kendi başlarına yapma şanslarının olmadığını beyan etmiş, beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
Davalı tanığı …’ın mahkememizce alınan beyanında; tam tarihi hatırlamamakla birlikte ben 2011 yılından beridir davalı şirkette usta olarak çalıştığını, davalı şirketin mutfak gereçleriyle ilgili işler yaptığını, kendisinin Esenyurt servisinde olduğunu, bildiği kadarıyla 2019 yılının sonlarına doğru servisi kendilerini almaya geç geldiğini, 10-15 dk durakta beklediklerini, kendilerini aldıktan sonra hızlı hızlı götürdüğünü, daha önce araçların …. marka olduğunu ancak daha sonra daha düşük modelde ve dar koltukları olan araçlar olduğunu bu konuyu sürekli olarak fabrikadaki insan kaynaklarına bildirdiklerini, bu araçların dar olmasının, kendisinin 10 saat ayakta çalıştıktan sonra 1 saatte evine ulaşmasının kendi hayatını kısıtladığını, bu şekilde rahatsızlık verdiğini, ayrıca servis şoförünün bir yerde kızını aldığını, yol güzergahını değiştirip kızını bıraktığını, bu da kendilerine 10-15 dk’ya mal olduğunu, hava soğuk olduğunda klimaları açmadığını, aracın soğuk olduğunu, kendilerinin insan kaynaklarına çok kez şikayette bulunduklarını beyan etmiş, davalı vekilinin talebi üzerine sorulan soruya tanık; aracın şoförünün iyi olduğunu, ancak hızlı hızlı giderken ani sollamalar yaptığını beyan etmiş, beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
Davacı tanığı ….’nin mahkememizce alınan beyanında;kendisinin emekli polis memuru olduğunu, kendisinin 2016 yılı ile tam tarihini hatırlamamakla birlikte 2019 yılına kadar davacı … anlaşması gereği kendi aracıyla öğrenci ve personel taşıma hizmetini yaptığını, taraflar arasındaki sözleşmenin iptal edildiği duyduğunu, iptal edildiği tarihten 1 ay öncesine kadar aynı fabrikada kendi aracıyla taşıma hizmeti yaptığını, ayrıca servislerin araç sorumluluğu da kendisinde olduğunu, kendisinin oradaki görevdeyken herhangi bir aksaklık olduğunu duymadığını, şirketin personel taşıma güzergahının şirketle fabrika belirlediğini, yani bahsettiği davacı ile davalı belirlediğini, bu güzergahtan gidip gelmek zorunda olduğunu, bunun dışında herhangi bir şey mümkün olmadığını, kendisinin bilgi ve görgüsünün bundan ibaret olduğunu beyan etmiş, davacı vekilinin talebi üzerine sorulan soruya tanık; bu işyerinde kullanılan araçlarda koltuk aralarının 65 cm olduğunu, zaten fabrikadaki üretim şekli de bu şekilde olduğunu, araçların yaz aylarında ve kış aylarında klimalarını kontrol ettiklerini, çalışır vaziyette olduklarını, kendilerinin bu konularda fabrikanın satın alma müdürüyle konuştuklarını beyan etmiş davalı vekilinin talebi üzerine sorulan soruya tanık; kendisinin işyerinden kendi arzusuyla çıktığını, davacının ekonomik durumunu bilmediğini, ancak ekonomik durumunun zayıfladığından bahisle şoförlerin çıkartılması diye bir şeyde söz konusu olmadığını, kendisinin oradaki görev süresi boyunca işlerde hiçbir şekilde sorun olmadığını beyan etmiş, beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
Davalı tanığı ….’nun mahkememizce alınan beyanında; Kendisinin davalı …. Ltd. Şti.’nde 2005 yılından beridir idari işler sorumlusu ve satın alma olarak görev yaptığını, söz konusu davacı firmayla anlaşmayı görev itibariyle kendisinin yaptığını, sözleşme sırasında kendisinin bulunduğunu, davacı tarafça aracın nitelikleri konusunda ve diğer hususlarda ayrıntılı şekilde görüştüklerini, bir müddet ufak tefek sıkıntılar olsa da yaklaşık 3 sene kadar sözleşmeyi devam ettirdiklerini, ancak sözleşmenin feshinden önceki dönemde 2018 yılı sonu 2019 yılı başları itibariyle birtakım sıkıntılar yaşamaya başladıklarını, araçlar temiz ve bakımlı olması, ayrıca klimaların çalışması şartı olduğunu, ancak, son zamanlarda şoförlerde bir takım sıkıntılar baş göstermeye başladığını, yolcu güzergahlarına uyulmadığını, klimalarrı çalıştırılmadığını, davalı şirketin çalışanlarının sabah çok erken bir saatte servise bindiklerinden servisin çok soğuk olduğundan dolayı şikayette bulunduklarını, akşam dönüşte de farklı güzergahlardan gittiklerini, şoförlerin kafalarına göre bir güzergah belirlediklerine göre dair personellerden şikayet gelmeye başladığını, kendilerinin bu durumu önce şoförlerle konuştuklarını, onlarında “biz ne alıyoruz, bizim yapabileceğimiz hizmet bu ” dediklerini, daha sonra davacı şirkete durumu bildirdiklerini, davacı şirketin araçları değiştireceğini söylediklerini, ancak araç bulamadıklarından değiştirmediklerini, sürekli oyaladıklarını, bir toplantı yaptıklarını, sözlü olarak olayları değerlendirdiklerini, toplantı da …. isminde servis şoförlüğü yapan ve servis sorumlusu olarak bilinen birisinin olduğunu, daha sonra müşteri temsilcisi …. Bey’le görüştüklerini, …. isminde de firmada yetkili olduğu bildiği bir kişinin de olduğunu, bu sözlü konuşmadan netice alamayınca davacı şirketin de sözleşmeyi feshettiğini, en sonda da sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldıklarını, davacı şirket için için en önemli olan personel olduğunu, personele iyi bir hizmet verildiğinde onlarında iyi hizmet edeceklerini, kendisinin bilgi ve görgüsünün bundan ibaret olduğunu beyan etmiş, davacı vekilinin talebi üzerine sorulan soruya tanık; 18/01/2019 tarihli maile ilişkin olarak yılbaşından sonra kendilerine servislerin, servis fiyatlarına ilişkin fiyatlar verildiğini, kendilerinin de servis fiyatlarını değerlendiklerini, önceliğinin önceki çalıştıklarıyla işe devam etmek olduğunu, bu fiyatlara göre fiyatı daha düşük veren firmaları tercih etmediklerini ve davacı ile yine yeni dönemde devam etmek istediklerini, ancak bu mailden sonra 2. ve 3. aylarda bahsettiği sıkıntılar meydana gelmeye başladığını, kendisine gösterilen 13/03/2019 tarihli … başlıklı şirket kaşesi üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını beyan etmiş, beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularında 1 SMMM bilirkişisi, 1 sözleşme konusunda uzman bilirkişi ile 1 taşıma konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş olup, alınan bilirkişi kök raporunda özetle; davalı tarafından yapılan fesih bildiriminin haklı nedene dayanmadığı, bu nedenle taşıma sözleşmesinin süresinden önce feshedilmiş olması nedeniyle davacının uğramış olduğu zararların tazmin edilmesi gerektiği, yoksun kalınan kar miktarının davacının aynı şartlarla yeni bir iş bulunması için geçmesi gereken makul süre ile sınırlı olarak hesaplanması gerektiği, somut olay açısından davacının kar kaybının bir ay ile sınırlı olarak hesaplanması gerektiği, buna göre davacının talep edebileceği bir aylık kar kaybının 126.245,86-TL olarak hesaplanabileceği kanaati bildirilmiştir.
Tarafların beyan ve itirazları hep birlikte değerlendirmek üzere ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, alınan bilirkişi ek raporunda özetle; gelinen aşamada yine sözleşmenin haklı sebeple feshi konusunda dosyada mevcut tanık anlatımları da gözetilerek, nihai takdir ve değerlendirmenin yüce mahkemeye ait olduğu, sözleşmenin feshinin haksız olduğu kanaatimiz gözetilerek; davacı yanca 18.03.2019 itibarı ile feshedilen sözleşme sonrası bu sözleşme için tahsis edilen araçların başkaca işlerde çalışmadığı süreler tam olarak ispatlanacak olursa, boşta kalan sürelerin sözleşme sonuna kadar olan sürenin tamamı için tazminat talep edebileceği, davacının boşta kalan süreleri ortaya koyamaması halinde, sürekli edimli sözleşmelerde bildirimli fesih hakkı ve bunun azami üç ay belirlendiği gözetilerek; azami 3 ay karşılığı 10.520,49-TL x 3 – 31.561,47-TL ile sınırlı olmak üzere kanaatimiz gibi bir aylık 10.520,49-TL veya daha çok ya da daha az tazminata hükmetmek bakımından nihai takdir ve değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekili 22/02/2022 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile 12.12.2021 tarihli bilirkişi ek raporunun sonuç kısmında yer alan 3. madde ile 31.561,47-TL olarak hesaplanan azami 3 aylık kazanç kaybı kapsamında, HMK md. 107 gereği 5.000,00-TL üzerinden belirsiz alacak davası olarak açılan davanın değerini, 26.561,47-TL daha yükselterek 31.561,47-TL’ye çıkardıklarını beyanla açılan davanın kabulü ile hükmedilecek tazminatın fesih tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmesinde ; Taraflar arasında 31/12/2014 tarihinde 5 farklı güzergahta personel taşımacılığı hususunda anlaşma yapıldığı sözleşmesinin 31/12/2015 tarihinde yenilendiği 31/12/2017 ,31/12/2018 ,31/12/2019 tarihlerinde de tarafların mail yolu ile sözleşmeyi yeniledikleri son yapılan sözleşmenin 1 yıl olduğu ancak davalı tarafın davacıya gönderdiği 13/03/2019 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi fesh ettiği konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmayıp taraflar arasındaki uyuşmazlık sözleşmenin davalı tarafça feshinin haksız olup olmadığı, haksız fesih söz konusu ise davacının bu nedenle tazminat talep edip edemeyeceği edebilecekse niteliği ve miktarının ne kadar olduğu husus da olup HMK 6 maddesinede kanunda aksşne bir hüküm bulunmadıkça tarafların herbiri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ” (HMK) 190.maddesine göre “ (1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. ” hükmü dikkate alındığında davalı tarafın sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği iddiasını ispat etmesi gerekmekte olup davalı tanığı … ‘ın 2019 yılı sonlarında yaşanan sıkıntıyı dile getirmiş olup sözleşmenin fesh edildiği 13/03/2019 tarihi ve öncesine ilişkin bir beyanda bulunmamıştır. Davalı tanığı …. beyanında ” 2019 yılı başında mail yolu ile davacı tarafa önceliğinin önceki çalıştıklarıyla işe devam etmek olduğunu, bu fiyatlara göre fiyatı daha düşük veren firmaları tercih etmediklerini ve davacı ile yine yeni dönemde devam etmek istediklerine ilişkin mail gönderdikleri ancak bu mailden sonra 2.ve 3. Ayda sıkıntılar yaşanmaya başladığı ” şeklinde beyanda bulunmuş olup yaşanan sıkıntıları neler olduğu hususunda net bir beyanda bulunmamıştır. Davalı taraf sözleşmenin feshini gerektirecek başkaca bir delil dosyaya sunmamıştır. Davacı ve davalı tanıklarının duruşmada alınan beyanları ve dosya kapsamı hep birlikte değerlendiriliğinde sözleşmenin davalı tarafça haksız olarak fesh edildiği anlaşılmış olup TBK 112 maddesine göre ” borç hiç ve gereği gibi ifa edilmezse borçlu kendisine hiç bir kusurun yüklenemeyeceği ispat edilmedikçe alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. TBK 114 maddesine göre ‘ borçlu genel olarak her türlü kusurdan sorumludur. Borçlunun sorumluluğunun kapsamı işin özel niteliğine göre belirlenir .İş özellikle borçlu için bir yarar sağlamıyorsa sorumluluk daha hafif olarak değerlendirilir haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler kıyas yolu ile sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanır” hükmü, dosya kapsamı ve dosyada hükme esas alınan bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirilmesinde , davacının yeni şartlarla 1 aylık makul süre içerisinde yeni bir taşıma sözleşmesi yapma imkanının bulunduğu , bu kapsamda davacı taraf 1 aylık kazanç kaybı olan 10.520,49 TL alacağını davalı taraftan talep edebileceği anlaşılmakla davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 10.529,49-TL alacağın dava tarihi olan 27/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE,
10.529,49-TL alacağın dava tarihi olan 27/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
1-Alınması gereken 719,27-TL harçtan, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 85,39-TL ile 460,00-TL ıslah harcının mahsubu ile eksik kalan 173,88-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
2-Davacı tarafça sarf edilen ilk dava açılış harç gideri ile ıslah harcı toplamı olan 589,79-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak toplam 2.472,00-TL’den kabul oranına göre(%33,36) hesaplanan 824,70-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olarak toplam 47,80-TL’den kabul oranına göre(%66,64) hesaplanan 47,80-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince tespit olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince tespit olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 17/03/2022

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır