Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/225 E. 2021/98 K. 29.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/225 Esas
KARAR NO : 2021/98

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/11/2017
KARAR TARİHİ : 29/01/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkili arasında olan ticari ilişki kapsamında alacak borç durumu oluştuğunu, bu borcun tespiti ile ilgili bir protokol yapıldığını, protokolde aralarındaki alacak borç nedeniyle kalan bakiye borç belirlendiğini, bundan sonrada bir süre alım satımın devam ettiğini, protokolde belirlenen miktar ve sonrasında belirlenen alım satım dikkate alındığında müvekkili tarafından fazla ödemenin söz konusu olduğunu, fazla ödenen miktar olan şimdilik 50.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava konusu ettiği alacak ile ilgili daha önce açmış olduğu davanın, dava şartı yokluğundan reddedildiğini, yerleşik yargıtay içtihatlarına göre bu dava ile kesin hüküm oluştuğunu, taraflar arasında yapıldığı iddia edilen sözleşmenin sulh sözleşmesi olmadığını, o tarihte davacı adına sözleşme yaptığı belirtilen …’ın bu şekilde sözleşme yapma yetkisinin de bulunmadığını, ayrıca mahkemece protokolün geçerli olduğu kabul edilse dahi davacının protokol gereğinc edimlerini ifa etmediğinden müvekkilininde protokole bağlı kalmasının mümkün olmadığını beyanla açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık taraflar arasında bulunan ticari ilişki nedeniyle alacak borç durumunu belirtir protokol isimli 01/06/2009 tarihli sözleşmenin taraflar için bağlayıcı olup olmadığı, davalı adına yetkili kişi tarafından imzalanıp imzalanmadığı, protokol içeriğine göre o tarihe kadar yapılan alım satımdan doğan alacak borç nedeniyle davacının kalan borcunun belirlenip belirlenmediği, belirlenmiş ise daha sonra yapılan ticaret ve davacı tarafından yapılan ödemeler sonrasında davacının fazla ödemesinin bulunup bulunmadığı, davalıdan tahsil edilip edilemeyeceği, davacının protokole uyup uymadığı, uymaması durumunda davacınında protokol gereğince edimlerini ifadan kurtulup kurtulamayacağı hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 26/04/2019 tarih ve …. Esas .. Karar sayılı kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin 26/02/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı ile kaldırılmasına karar verilerek yeniden görülmesi için gönderilmesinden sonra dosya Mahkememizin yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
Dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup bilirkişisi heyeti raporunda özetle; davacıya ait 2009 yılına ait ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulmaması sebebiyle sahibi lehine delil niteliğinin bulunmadığı, davalıya ait 2008-2009-2010 yılına ait ticari defter ve kayıtların ise usulüne uygun tutulması sebebiyle sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu, dosya kapsamındaki protokol içeriğine göre taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin tespit edilemediği, davacı tarafın dosyaya sunduğu fazla ödeme yaptığına dair tablo ve dökümlerin dayanaklarını yada tevsik edici belgeleri sunamadığı, davacı tarafın 2009 yılına ait ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmaması sebebiyle sahibi lehine delil niteliğinin bulunmadığı, davacının fazla ödeme yaptığını veya alacağı olup olmadığını ispat etmesi gerektiği, dava konusu 01.06.2009 tarihli protokolü imzalayan kişi ile taraflar arasındaki ilişkiyi başlatan profil satış sözleşmesini imzalayan kişinin aynı kişi olduğunun davalı tarafından da ikrar edilmiş olması, davalının “profil satış sözleşmesinde yer alan imza o dönem profil satış müdürlüğü yapan …… isimli müdüre ait olduğu, kendisinin profil satışına ilişkin sözleşme imzalamaya yetkisi bulunsa dahi müvekkili şirketin alacak ve borçlarını ilgilendiren bu tarz bir protokolü imzalamaya yetkisinin bulunmadığı” yönündeki savunmasının kendi içinde çelişkili olması, çünkü sözleşme yapmaya yetkisi bunulun bir kimsenin sözleşmeden kaynaklanan hak ve yükümlülükleri tespit veya değiştirme yetkisine de evleviyetle sahip olduğunun kabul edilmesinin zorunlu olması, ……’ın sadece sözleşme yapma yetkisinin bulunduğu, sözleşmelerden kaynaklanan hak ve yükümlülükleri tespit veya değiştirme yetkisinin bulunmadığı yönünde bir sözleşme, ticaret sicil kaydı veya ihtarın bulunmaması, böyle bir yetki verilmemesi halinde bunun karşı tarafa bildirilmemesinin basiretli davranma yükümlülüğüyle de bağdaşmaması, davalının bizzat cevap dilekçesinde ……’in profil satışına ilişkin sözleşme imzalamaya yetkili müdür olarak tanımlanmış olması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde sözleşmeyi imzalayan ……’ın, davalı adına hareket eden ticari vekil sıfatına sahip bir kişi olduğunun kabul edilmesi gerektiği, davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde 01.06.2009 tarihli protokolün herhangi bir sulh ve feragat niteliği taşımadığı, müvekkili şirketin bu sözleşme ile davacının şirkete olan borçlarından “rehine veya herhangi bir teminat ile garanti edilmemiş” 1.063.638-TLTik kısmının teminat altına alınmasının amaçlandığı, davacının protokolden kaynaklanan yükümlülüklerini de yerine getirmediği yönündeki ifadeleri dikkate alındığında davalının sözkonusu protokolden haberdar olduğu, dolayısıyla da yapılan sözleşmeleri benimsediği, bu bakımdan yetkisiz bir temsilden sözedilemeyeceğinin kabulü gerektiği, 01.06.2009 tarihli protokol incelendiğinde, protokolün herhangi bir sulh ve feragat niteliği taşımadığı, davalı şirketin bu sözleşme ile davacının borçlarından “rehine veya herhangi bir teminat ile garanti edilmemiş” 1.063.638-TL’lik kısmının teminat altına alınmasının amaçlandığı, davacının protokolden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde protokolün geçersiz hale geleceği yönünde herhangi bir ibare bulunmadığı gibi davalı tarafından da bu hususlara ilişkin olarak somut bir delil sunulmadığı, tam aksine protokolün 1. maddesinde taraflar arasında davacının davalıya olan doğmuş ve doğacak borçları hakkında aşağıdaki şartlar dahilinde protokolün düzenlendiği, protokolün 2. maddesinde de aynen “iş bu protokol tarihi itibarıyla …’ın, …’a profil satış sözleşmesinden kaynaklı 635.535 TL doğmuş ve 428.103 TL ileri vadeli doğacak olmak üzere toplam 1.063.638 TL borcu bulunmaktadır” ifadelerine açıkça yer verilerek 01.06.2009 tarihli protokol itibariyle davacının, davalıya olan borcunun 1.063.638-TL olarak belirlendiği, dolayısıyla davacının anılan protokolden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğine bakılmaksızın davacının, davalıya 01.06.2009 tarihi itibariyle borcunun 1.063.638-TL olduğunun kabulü gerektiği, davacının bu tarihten sonra borcunu bir takım havale ve kambiyo senetleriyle ödediğini iddia etmiş ise de, yukarıda mali inceleme bölümündeki tespitler dikkate alındığında davacı tarafından yapıldığı iddia edilen ödemelerin ispata muhtaç olduğu belirtilmiştir.
Davacının, davalıya olan toplamda doğmuş ve doğacak borçlarının ödenmesine ilişkin şartların düzenlendiği 01/06/2009 tarihli protokol imzalandığı, bundan sonra da taraflar arasında ticari ilişkinin devam ettiği, bu şekilde oluşan toplam borç miktarının davacı tarafından yapılan ödemeler sonrasında tasfiye edilip edilmediği, davacı tarafından yapılan fazla ödemenin bulunup bulunmadığı, protokolün davalı taraf açısından geçerli olup olmadığı taraflar arasındaki esaslı uyuşmazlık noktalarıdır.
Öncelikle 01/06/2009 tarihli protokolün davalı taraf açısından bağlayıcı olup olmadığı bakımından yapılan değerlendirme neticesinde Mahkememizce aşağıdaki sonuç ve kanaate varılmıştır.
Davalı taraf 01/06/2009 tarihli protokoldeki imzanın müvekkili şirketi yasal olarak temsile yetkili kişiler tarafından atılmadığını, profil satış sözleşmesindeki imzanın o dönem profil satış müdürlüğü yapan ……’a ait olduğunu, ancak adı geçenin müvekkili şirketin alacak ve borçlarını ilgilendiren böyle bir protokolü imzalamaya yetkisinin olmadığını, bu yetkinin müvekkili şirket yetkilisi …..’e ait olduğunu savunmuş ise de; 01/06/2009 tarihli protokolden önce taraflar arasında yapılan profil satış sözleşmesini akdetmeye ve imzalamaya yetkisi bulunduğu davalı tarafından da itiraz edilmeyen profil satış müdürü olduğu belirtilen ……’ın profil satış sözleşmesi ile bağlantılı olan 01/06/2009 tarihli protokolü imzalama yetkisine de sahip olduğunun kabulü gerektiği, çünkü protokolün, sözleşmeden kaynaklı alacak ve borç durumunu tespit etmek, ödenmesine ve ödenmemesine ilişkin şartları tayin etmek amacıyla tarafların hak ve yükümlülüklerinin düzenlenmesine ilişkin olarak yapıldığı, davalı tarafın iddia ettiği gibi ……’ın müvekkili şirketin alacak ve borçlarını ilgilendiren böyle bir protokolü imzalamaya yetkisinin olmadığı ve yetkinin münhasıran …..’e ait olduğuna dair dosya kapsamına yansımış bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, söz konusu protokolün kendisini bağlamayacağına dair davalı tarafından davacıya çekilmiş bir ihtar olmadığı gibi buna ilişkin alınan ve dosyaya sunulan bir karar yada kayıt da olmadığı, davalının, ……’ın böyle bir yetkisinin olmadığı iddiasında ise basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğüne uygun bir şekilde bunu karşı tarafa bildirmesi, bildirmez ise sonradan bunu ileri sürmenin dürüstlük kuralı, hakkın kötüye kullanılması ve iyiniyet kurallarına aykırı düşeceğini de bilmesi gerektiği, yapılan açıklamalar uyarınca 01/06/2009 tarihli protokolün davalı taraf açısından bağlayıcı olmadığı yönündeki davalı taraf savunmasına itibar edilmemiştir.
01/06/2009 tarihli protokol içeriğine göre bu tarihe kadar ve bu tarihten sonra yapılan alım satımdan doğan alacak borç ilişkisi nedeniyle davacı tarafından davalıya yapılan ödemeler neticesine davacının fazla ödemesinin bulunup bulunmadığı bakımından yapılan değerlendirme neticesinde Mahkememizce aşağıdaki sonuç ve kanaate varılmıştır.
Davacı taraf 01/06/2009 öncesi girişli, vadesi 01/06/2009 sonrası çek ve senetler ile toplamda 308.967,00 TL (ödenen müşteri senedi 151.417,00 TL, ödenen müşteri çeki 157.550,00 TL), 01/06/2009 sonrası girişli, vadesi 01/06/2009 sonrası çek ve senetler ile toplamda 640.540,00 TL (ödenen kendi senedi 200.000,00 TL, ödenen müşteri senedi 148.840,00 TL, ödenen müşteri çeki 291.700,00 TL), 01/06/2009 sonrası banka ödemeleri ile toplamda 432.579,08 TL, 01/06/2009 sonrası girişli, vadesi 01/06/2009 öncesi çek ve senetler ile toplamda 239.890,00 TL olmak üzere davalı tarafa yaptığı ödemelerin toplam miktarının 1.621.976,08 TL olduğunu, davalıya toplamda 179.487,34 TL fazla ödeme yaptığını, davalının karşılıksız çıktığını beyan ettiği toplamda 1.064.315,00 TL değerinde müşteri çek ve senedi verildiğini, buna rağmen davalı tarafından icra takiplerine girişildiğini iddia etmiş olup taraflara ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde tanzim edilen rapor dikkate alındığında davacıya ait 2009 yılına ait ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulmaması sebebiyle sahibi lehine delil niteliğinin bulunmadığı, davalıya ait 2008-2009-2010 yılına ait ticari defter ve kayıtların ise usulüne uygun tutulması sebebiyle sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacı, davalıya toplamda 179.487,34 TL fazla ödeme yaptığını iddia etmiş ise de incelenen kendi ticari defterlerine göre davalıdan 2.171.389,77 TL alacaklı olduğu, bu yönüyle kendi iddiası ile ticari defterlerindeki kayıtların birbiriyle çeliştiği, dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelere göre davacı tarafın protokol hükümleri uyarınca davalıya fazladan ödeme yaptığı iddiasını ispatlayamadığı, zaten sunmuş olduğu ticari defter ve kayıtlarının da usulüne uygun tutulmamış olması sebebiyle lehine delil niteliğinin de olmadığı, davacının belirtmiş olduğu İstanbul ….. İcra Müdürlüğünün …. esas, … esas, … esas, …. esas, …. esas, … esas, …. esas; Ankara …. İcra Müdürlüğünün …. esas, … esas; İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …. esas, … esas; İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas; İstanbul … İcra Müdürlüğünün …. esas, … esas sayılı dosyaları UYAP üzerinden gönderilmiş olup incelenen icra takip dosyalarına göre dayanak yapılan çek ve bonolar sebebiyle tahsilat yapıldığı yönünde bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, tahsilat yapılmış olsa bile icra takip dosyalarına konu çek ve bonoların taraflar arasındaki protokol hükümleri kapsamında verilip verilmediğinin sabit olmadığı, söz konusu çek ve bonolara 01/06/2009 tarihli protokol içeriğinde atıf yapılmadığı gibi tarafların ticari defter ve kayıtlarında da buna ilişkin bir kaydın bulunmadığı, kaldı ki davacının usulüne uygun tutulmamış olması sebebiyle lehine delil niteliği olmayan ticari defter ve kayıtları uyarınca değerlendirme yapılmasının da mümkün olmadığı, davacı tarafından davalıya toplamda 179.487,34 TL fazla ödeme yapıldığı belirtilmiş ise de fazla ödemenin hangi senet ya da borca ilişkin olarak, hangi tarihte yapıldığının ve miktarının tam olarak açıklığa kavuşturulmadığı, davacının ne çek ve senetler ne de banka havaleleri ile protokol hükümleri uyarınca fazladan ödeme yaptığı iddiasını dosya kapsamında yer alan mevcut bilgi ve belgelerle ispat edemediği, davacının dosyaya sunduğu fazla ödeme yaptığına dair dökümlerin dayanaklarını yada tevsik edici belgeleri sunamadığı, dosya kapsamındaki mevcut delil durumu dikkate alındığında protokol içeriğine göre taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin tespit edilemediği, yargılama faaliyetinin taraflar arasındaki tüm ticari ilişki geçmişi incelenerek yapılan fazla ödeme olup olmadığının tespiti noktasında ilerlemesinin de mümkün olmadığı anlaşılmakla yapılan açıklamalar uyarınca iddiasını ispatlayamadığı kanaatine varılan davacının dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmamış olması sebebiyle davanın reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1- DAVACI TARAFINDAN AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
2- Alınması gereken 54,40-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, artan kısmın talep halinde davacı tarafa iadesine,
3- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 7.300,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 29/01/2021

Katip …..
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır