Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/200 E. 2021/174 K. 17.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/200
KARAR NO : 2021/174

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 02/03/2020
KARAR TARİHİ : 17/02/2021
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 17/02/2021
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirket ortağı olduğunu, 25/12/2019 tarihli 2018 yılı olağan genel kurulunda 9 ve 10.maddelerin müvekkilinin muhalefet şerhi ile oyçokluğu ile kabul edildiğini, 2018 yılı mali tablolarına göre şirketin borca batık olduğunu, ara bilanço ve mali tabloları çıkarılmadan sermaye azaltım ve arttırım kararı alındığını, ortakların mağdur edilerek kardan mahrum edildiklerini, Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. esas sayılı dosyası ile 28/02/2017 tarihli sermaye azaltımına ilişkin olağanüstü genel kurul kararı ile 07/04/2017 tarihli sermaye arttırımına ilişkin genel kurul kararının iptal edildiğini, bu durumun şirketteki hakim hissedar İş Girişim’in sermayesinin diğer hissedarlara nazaran olağanüstü artışa sebebiyet vereceğini, TTK’nun 462/3 maddesinde bilançoda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması halinde bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden sermaye taahhüt edilmesi yoluyla sermayenin arttırılamayacağı, hükmün emredici nitelikte olması nedeniyle butlanının gerektiğini belirterek 31/12/2018 tarihli yönetim kurulu kararı ve 25/12/2019 tarihli 2018 yılı olağan genel kurulu 9 ve 10 no’lu kararların yürütmesinin teminatsız olarak geri bırakılması yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yönetim kurulu kararı ile genel kurul kararlarının geçersizliğinin tespitine, iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; şirketin arka arkaya 4 yıl zarar ettiğini, durumun değerlendirilebilmesi için……… denetim şirketinin görevlendirildiğini, özel tespit raporundaki değerlendirmeler nazara alınarak sermaye azaltımı gündemi ile genel kurulun olağanüstü toplantıya çağrıldığını, sermayenin % 90’ını temsil eden oylarla şirketin sermaye azaltımı kararı alındığını, süreç içerisinde kredi borç faizini ödeyemediklerini, kredinin yapılandırıldığını, nakit sermaye ihtiyacının giderilebilmesi için sermaye arttırım kararı alındığını, tüm pay sahiplerinin rüçhan haklarını kullanmaya davet edildiğini, pay sahiplerinin yeni yatırım riski almadığını, buna karşın İş Girişim’in 27.500,00 TL ilave sermaye riski alarak şirketi ayakta tutmaya çalıştığını, davacının yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğini, Bakırköy …… Asliye Ticaret mahkemesi kararının kesinleşmediğini, kararın istinaf mahkemesi tarafından kaldırıldığını, davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, sermaye azaltımı ve arttırımı yapılmadığı taktirde şirketin kendiliğinden sona erme durumu ile karşı karşıya kalacağını, azınlık haklarının ihlal edilmediğini belirterek davanın reddine, davacı tarafından teminat yatırılması hususunda 1 haftalık süre verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
SMMM …… ve Doç.Dr……. tarafından düzenlenen raporda, dava konusu 24.12.2019 tarihli yönetim kurulu raporu, iptal edilebilir nitelikteki yönetim kurulu kararlarından olmadığından, bu karann iptal edilebilir olmadığı; 24.12.2019 tarihli yönetim kurulu karanmn yok hükmünde veya batıl olmasını gerektirecek herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı; davalı şirketin borca batıklık durumundan çıkması için sermaye azaltımı ve artırımı kararlarının alınması gerektiğine dair yönetim kurulu tarafından genel kurula sunulmuş olan rapor hakkında herhangi bir hukuka aykınlık bulunmadığı; kaldı ki dava konusu sermaye azaltımı vc artırımı kararlannın verilmesi için tek yetkili organın şirket genel kurulu olduğu ve bu nedenle yönetim kurulunun hazırlamış olduğu rapor hakkında dava açılmasının mümkün olmadığı; Şirketin bağımsız denetimden geçmiş fînansal tablolan üzerinde yapılan incelemeler neticesinde davalı şirketin TTK m. 376 f. 3 kapsamında borca batık olduğu; borca batık dunımda olan şirketin doğrudan iflasını talep etmek yerine başkaca yöntemler ile bu durumun sona erdirilebileceği; bu kapsamda eş zamanlı gerçekleştirilecek sermaye azaltımı ve artınmı kararının alınabilmesinin hukuken mümkün olduğu; Şirketin TTK m. 376 f. 3 kapsamında borca batık olduğu yönünde emareler bulunması halinde yönetim kurulunun ara bilanço çıkarma yükümlülüğü bulunduğu; bu ara bilançolar yıllık bilanço esaslarından farklı olduğundan yıllık bilançonun borca batıklık tespiti bakımından tek başına yeterli olmadığı; ancak ara bilanço çıkarma yükümlülüğüne aykın şekilde davran)İmasının alınan sermaye artırımı ve azaltımı kararlarım kanuna, esas sözleşmeye veya dürüsilük kuralına aykın hale getirmeyeceği; bu halde olsa olsa (hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı şartlarının birarada bulunması kaydıyla) yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun gündeme gelebileceği; sermaye azaltımı yapılmaksızın doğrudan sermaye artırımı kararı almak yerine eş zamanlı olarak azaltım ve artırım kararlarının alınmasının hukuka uygun olduğu; davalı şirketin doğrudan sermaye artırımında bulunma yolunu tercih etmesi halinde davalı şirketin yaklaşık 75.000.000 TL tutarında sermaye artırımı yapmasının gerekeceği, hal boyleyken davacı pay sahibinin pay oranının daha az etkileceğinden ahisle davalı şirketten mevcut artırımın neredeyse iki katı tutarında artırımda bulunmasının beklenmesinin hakların sakınılarak kullanılması ilkesinin öngörülme amacım aşan bir sonuç doğuracağı; Sermayeye eklenebilir nitelikte olan geçmiş yıl karlarının şirketin zararından mahsup edilmesi halinde sermayeye eklenebilir nitelikle bir kar kalmadığı; yine sermaye düzeltmesi olumlu farklarının da şirketin zararından mahsup edilmesi halinde ortada sermayeye eklenebilir bu nitelikte bir fonun bulunmadığı; bu neden önce iç kaynaklardan artırım yapılmaksızın doğrudan dış kaynaklardan sermaye artırımı yapılmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı; davalı şirketin sermaye artırımında primli pay çıkarması yönünde kanuni bir zorunluluk bulunmadığı; kaldı ki ekonomik olarak da borca batık bir şirketin primli şekilde ihraç ettiği paylan herhangi bir yatınmcının taahhüt etmek istemeyeceği; bu nedenle sermaye artınmında payların primli şekilde ihraç edilmemesinin hukuka aykırı olmadığı; sermaye azaltım ve artınm kararlarının yok hükmünde ya da batıl olmasını gerektirecek herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.
Dava TTK’nun 445 vd maddeleri gereğince açılan anonim şirket yönetim kurulu ve genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın davalı şirketin 31/12/2018 tarihli yönetim kurulu kararı, 25/12/2019 tarihli 2018 yılı olağan genel kurulun 9. ve 10.maddeleri ile alınan sermayenin azaltılması ve arttırılmasına ilişkin kararların kanun, ana sözleşme hükümlerine ve dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı, bu maddelerin butlanının ve iptalinin gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından 31/12/2018 tarihli yönetim kurulu kararının geçersiz olduğunun tespiti ve iptali talep edilmiş ise de, anılan yönetim kurulu kararının şirketin tedarikçilerine çekle ödeme yapılmasına ilişkin olduğu, dava dilekçesinin tamamı birlikte değerlendirildiğinde şirketin sermaye azaltımı yapılmasına ilişkin 24/12/2019 tarihli yönetim kurulu kararına dayanılarak alınan 2018 yılı olağan genel kurul toplantı gündemi ile şirket esas sözleşmesinde sermayenin yeni şeklinin yer aldığı 25/11/2019 tarihli yönetim kurulu kararının iptali ve geçersiz olduğunun tespiti talep edilmektedir.
6102 Sayıı TTK’nun 376/1 maddesi “Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar”
376/2 maddesi “Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı taktirde, derhal toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği taktirde şirket kendiliğinden sona erer” şeklinde düzenlenmiştir.
Mahkememizce dosyanın tevdii edildiği bilirkişi heyeti tarafından davalı şirketin sermaye arttırımına ihtiyacı olup olmadığı hususunda yapılan incelemede, davalı şirketin bağımsız denetimden geçmiş finansal tablolarına göre 2018 yılında davalı şirketin özkaynakları (-) 18.659.633,00 TL olup, şirketin 37.193.270,00 TL sermayesini kaybettiği gibi borca batık durumda olduğu, bağımsız denetimden geçmemiş tablolarına göre ise sermayesini 3/2 kaybedilmesi kriterlerini taşıdığından şirketin 1/3 sermaye ile yetinme ya da sermayeyi tamamlama kararı almasının zorunluluk olduğu tespit edilmiştir.
Davalı şirketin 25/12/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan, sermayenin 37.143.270,00 TL azaltılarak 50.000.000 TL’ye düşürülmesi kararı sonucunda, şirket ortaklarının pay oranı değişmemiş, pay adedi ve pay bedelleri değişmiş, davacı …’ın pay oranı aynı şekilde kalmıştır. Davacının genel kurul öncesinde pay adedi 969.327, pay oranı % 2,61 olup, sermaye artırımına iştirak etmemesi neticesinde pay adedi 1.304, pay oranı ise % 0,00347 olmuştur. Davacının sermaye arttırımına katılması halinde koruyacağı pay oranı % 2,61, davalı şirketin sermaye azaltımı yapılmaksızın sermaye arttırımı yapılması halinde ise ulaşacağı pay adedi 969.327, pay oranı ise % 1,29’dur.
Sermaye arttırımı ve azaltım kararlarının kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olmaları halinde TTK m.445 gereğince iptalleri talep edilebilir. Bir anonim şirketin ihtiyacı bulunmamasına rağmen, salt azınlık pay sahiplerinin pay oranlarının düşürülmesi amacıyla yapılan sermaye arttırımı dürüstlük kuralına aykırıdır. Bununla birlikte “hakların sakınılarak kullanılması” ilkesi uyarınca bir şirket genel kurulunun ulaşmak istediği amaca azınlık pay sahiplerine zarar vermeden ya da daha az zarar verici bir şekilde ulaşması mümkün ise bu yol tercih edilmelidir, aksi taktirde söz konusu genel kurul kararının dürüstlük kuralına aykırı olduğu sonucuna varılabilir (Necla Akdağ Güney, “Anonim Şirketlerde Hakların Sakınılarak Kullanılması İlkesi ve Uygulaması”, Prof.Dr.Hikmet Sami Türk’e Armağan, Ankara 2017,s.45) Davacı tarafça, davalı şirkette sermaye azaltımı yapılmaksızın sermaye arttırımı yapılması halinde davacının sermaye arttırımına katılmasa dahi, pay oranının azaltımına göre daha yüksek olacağı iddialarının değerlendirilmesi bakımından davalı şirkette sermaye azaltımı yapılıp eş zamanlı sermaye arttırımı yapılması neticesinde davacının pay oranı % 0,00347’ye düşmüşken sermaye azaltımı yapılmadan sermaye artırımı yapılması halinde ödenmiş sermaye ve yedek akçeler toplamının % 25’ini korumuş olup % 75’inin karşılıksız kalacağı ve şirketin 37.500.000 TL değil, yaklaşık 75.000.000 TL tutarında sermaye arttırımı yapması gerekecektir. Davacı pay sahibinin pay oranının daha az etkileneceğinden hareketle davalı şirketten mevcut arttırımın iki katı tutarında arttırımda bulunmasının beklenmesi hakların sakınılarak kullanılması ikesi aşan bir durum ortaya çıkaracaktır. Sermayeye eklenebilir nitelikte olan geçmiş yıl karlarının şirketin zararından mahsup edilmesi halinde sermayeye eklenebilir nitelikte bir kar kalmadığı, yine sermaye düzeltmesi olumlu farklarının da şirketin zararından mahsup edilmesi halinde ortada sermayeye eklenebilir nitelikte bir fonun bulunmadığı, bu sebeple iç kaynaklardan arttırım yapılmaksızın doğrudan dış kaynaklardan sermaye arttırımı yapılmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı da tespit edilmiştir.
Kural olarak yönetim kurulu kararlarının iptalinin talep edilebilmesi mümkün değildir. Halka kapalı anonim şirketler bakımından yönetim kurulu kararlarının iptal edilebilirliği bakımından kanunda düzenlenen tek istisna kayıtlı sermaye sistemine sahip anonim şirketlerde yönetim kurulunun TTK m.460 kapsamında aldığı kararlar olup, bu kararlara karşı iptal davası açılabilmesi mümkündür. Kayıtlı sermaye sistemini benimseyen halka açık anonim ortaklıkların Sermaye Piyasası Kanunu’nun 18/6 maddesi kapsamında vermiş olduğu kararlara karşı da iptal davası açılabilecektir. İşbu davaya konu yönetim kurulu kararı kayıtlı sermaye sistemini benimsemiş bir anonim şirket tarafından alınan sermaye arttırımına ilişkin bir karar olmadığından bu karara karşı iptal davası açılabilmesi mümkün değildir. Davacı, yönetim kurulu kararının dürüstlük kuralına, emredici hukuk kurallarına ve ana sözleşmeye aykırı olduğunu ifade etmekte olup, kararda yokluk yaptırımına yol açabilecek bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, TTK’nun 391.maddesi hükümleri gereğince batıl olduğunun tespitini gerektirir bir husus bulunmadığı, davalı şirket yönetim kurulunun borca batıklık halinin ortadan kalkması için hukuken mümkün olan yöntemlerden birini tercih ettiği anlaşılmakla açılan davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN REDDİNE
1-Alınması gereken 59,30 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL’den mahsubu ile eksik bakiye 4,90 TL ‘nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
2-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.. 17/02/2021

Başkan …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Katip …
E-imzalı