Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/194 E. 2020/638 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/194 Esas
KARAR NO : 2020/638

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/07/2011
KARAR TARİHİ : 13/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02.11.2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 01.03.2011 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin davalının işleteni/maliki olduğu ……. plakalı otobüsle Afşin’den İstanbul’a yolcu olarak seyahat ettiğini, 14.09.2010 tarihinde Avanos-Kabala mevkinde meydana gelen trafik kazasında yaralandığını, otobüsü ehliyetsiz şoförün kullandığı, davacının olay zamanında …… AŞ’de beton santral operatörü olarak çalıştığını, işgöremezlik derecesinde maddi bir zararı olduğunu yazarak şimdilik 1.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında, kusur incelemesi yapılması gerektiğini, maddi-manevi tazminat taleplerinin yerinde olmadığını, ceza dosyasının da bekletici mesele yapılması gerektiğini yazarak reddini istemiştir.
Davacının …… Hastanesi’nden tedavi evrakları celbedilmiştir.
Bilirkişi kurulu 29.03.2012 tarihli raporunda, trafik kaza tespit tutanağında arcın takometreden hızının 108 km.olduğu, kaza zamanının gece, havanın açık, yerlerin kuru, yolun bölünmüş olduğunu, buna göre aracın hızını yük ve teknik özellikleri ile yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak suçlarını işlediği, gece 108 km/saat hızla dikkatsiz ve tedbirsiz araç kullanması nedeniyle kazaya sebebiyet verdiğinden araç sürücüsünün tamamen kusurlu olduğunu, hastada oluşan 45 gün süreyle korse kullanımı yeterli olup ömür boyu korse kullanmasına gerek olmadığını, davacının maluliyetinin olmadığını, tedavi masraflarına ilişkin bir belgeye rastlanmadığını, maddi tazminat hesabının yapılmasının da mümkün olmadığını yazmışlardır.
Bilirkişi kurulu ek raporunda da davalının sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu yazmışlardır
Adli Tıp Kurumu 15.10.2014 tarihli raporunda, davacının kazadan dolayı yaralanmasının herhangi bir anatomik ve fonksiyonel araz bırakmadan iyileştiğinden maluliyetinin olmadığını, iyileşme sürecinin 14.09.2010 tarihinden itibaren 1,5 aya kadar uzayabileceği yazılmıştır.
Davacının çalıştığı …… şirketinden kaza tarihindeki bordrosu dosyaya getirtilmiştir.
SGK cevabi yazısında davacıya geçici işgöremezlik ödemesi kaydına rastlanmadığını yazmıştır.
Nevşehir Ağır Ceza Mahkemesi’nin 24.06.2015 tarihli cevabi yazısında dosyada alınan kusur raporu gönderilmiş olup davalının sürücüsünün tam kusurlu olduğu raporda yazıldığı görülmüştür.
2.bilirkişi ek raporunda heyette aktüer bilirkişi olmadığından hesaplama yapılamadığı yazılmıştır. Bunun üzerine dosyaya aktüer bilirkişi atanmış, rapor aldırılmıştır.
Aktüer bilirkişi 21.03.2016 tarihli raporunda olayda davalının sürücüsünün %100 kusurlu olduğu, davacının otobüste yolcu olduğundan kusursuz olduğunu, dosyadaki ücret bordrosuna göre davacının aylık 1.599,21 TL net ücret aldığını, davacının 1,5 aylık net zararının buna göre 2.398,81 TL olduğunu, davalı sürücüsü tamamen kusurlu olduğundan ve SGK tarafından bir ödeme yapılmadığından indirim yapılamayacağını yazmıştır.
Davacı vekili 24.03.2016 tarihli dilekçesiyle maddi tazminat miktarını ıslah ederek 2.398,81 TL’ye yükseltmiştir.
Yapılan yargılama sonunda taraflar arasındaki uyuşmazlığın 14.09.2010 tarihinde davalının işleteni/maliki olduğu otobüste yolcu olarak seyahat eden davacının meydana gelen trafik kazası nedeniyle davalıdan maddi-manevi tazminat talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Olay tarihinde uygulanması gereken 818 sayılı BK’nun 41.maddesine göre davacının haksız fiil halinde maddi tazminat talep edebileceği, 47.maddesinde de cismani zarara uğrayanın manevi tazminat talep edebileceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca aynı yasanın 55.maddesinde de istihdam edenlerin sorumluluğu düzenlenmiş olup adam çalıştıran kimselerin çalışanlarının yaptıkları zarardan mesul oldukları yazılmıştır. Ayrıca Karayolları Trafik Kanunu uyarınca araç işletenlerinin de sorumlu oldukları hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda 14.09.2010 tarihinde davacı davalının aracında yolcu olarak bulunmaktadır. Trafik kazası tek taraflı olup davalının sürücüsünün alınan raporlara göre %100 kusurlu olduğu görülmüştür. Aynı şekilde ceza dosyası olan Nevşehir Ağır Ceza Mahkemesi’nin …… Esas sayılı dosyasında alınan raporunda aynı yönde olduğu görülmüş, davalının çalıştırdığı sürücüsünün tam kusurlu olduğundan davalının tam kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı şirket yanında çalıştırdığı sürücüsünün kusurundan hem araç işleteni hem de adam çalıştıranın sorumluluğundan dolayı mesuldür. Bu nedenlerle davalının kusura ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.
Adli Tıp raporuna göre davacının maluliyetinin olmadığı, yalnız kazadan dolayı iyileşmesinin 1,5 aya kadar olduğu belirtilmiştir. Bu durumda davacının maluliyetine ilişkin zararı olmayıp geçici işgöremezlik nedeniyle maddi zararı bulunmaktadır. Aktüer bilirkişi raporuna göre de bu miktar 2.398,81 TL’dir. Davalının kusurunun tam olması ve SGK’nın cevabi yazılarına göre de davacıya bu yönde bir ödeme yapılmadığından bu maddi tazminattan indirim yapılmamıştır. Bu miktarın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminat yönünden yapılan yargılama sonunda da 2.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Bu miktar hükmedilirken davalının tam kusurlu olup davacının kusurunun olmaması, iyileşme süresi vs.dikkate alınmıştır. Öte yandan trafik kazasında davacının kusursuz olup davalı tam kusurludur. Hükmedilecek tazminatın davacının sebepsiz yere zenginleşmemesine de dikkat edilmiştir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmış, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde yukarıda belirtilen miktara hükmedilmiştir. Olayda sadece maddi tazminat için yargılama gideri yapılmış olup yargılama giderlerinin tamamından davalının sorumlululuğuna hükmedilmiştir.
Davanın Kısmen Kabul, Kısmen Reddi ile, 2.398,81 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 14.09.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 14.09.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin Reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 30/05/2016 tarih ve …… Esas ……. Karar sayılı ilamı temyiz edilmiş olmakla; Yargıtay …… Hukuk Dairesi’nin 23/12/2019 tarih ve …… Esas ….. Karar sayılı ilamı ile “Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacının araçta kusursuz yolcu oluşu ile oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi heyeti raporundaki kusur oranlarının benimsenmesinde ve oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının sair itirazlar dışında “Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370) belirtilen hususlar doğrultusunda, davacının yolcu olup kusursuz oluşu, yaşı ve yaralanması dikkate alındığında, davacı için takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerektiği, Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde temerrüt faizi olarak avans faizi istenilmiş ve mahkememizce yasal faize hükmedilmiş olduğu, Oysa, davacının yolcu olduğu araç otobüs (ticari araç) olup temerrüt faizi olarak avans faizine hükmedilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmesinin doğru olmadığı sonuç olarak davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,” karar verilmiştir.
Usul ve yasaya uygun Yargıtay ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş ve dava mahkememizin ……. Esasına kaydı yapılmıştır.
Davacı iddia ve delilleri, davalı savunma ve delilleri, Yargıtay …… Hukuk Dairesi’nin 23/12/2019 tarih ve ….. Esas ….. Karar sayılı ilamı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafın maddi tazminat talebine ilişkin Mahkememiz önceki tarihli kararının miktar olarak bozma konusu yapılmadığı, davacı tarafın kullandığı aracın ticari araç niteliğinde olması nedeni ile avans faizine hükmedilmesi gerektiği, bu nedenle 2.398,81 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 14/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerektiği, manevi tazminat talebi yönünden ise ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı birlikte göz önünde bulundurulduğunda davacının yolcu olup kusursuz oluşu, yaşı ve yaralanması dikkate alınarak 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 14/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerektiği kanaati ile aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- AÇILAN DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE,
A) 2.398,81 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 14/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
B) 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 14/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN;
2-Alınması gereken harç peşin alındığından bu hususta yeniden harç alınmasına yer OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafından yapılan ilk dava açılış harç gideri 169,90 TL, ıslah harcı 29,20 TL olmak üzere toplam 199,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davacı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 2.398,81 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN;
5-Alınması gereken 341,55 TL harçtan peşin alının 151,50 TL peşin harç ve 29,20 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 180,70 TL harçtan bakiye kalan 16,84 TL’nin mahsubu ile bakiye 324,71 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davacı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 3.400,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 3.400,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN;
8-Davacı tarafından sarf edilen bilirkişi ve ATK masrafı ile posta masrafı 2.768,25 TL yargılama giderinin kabul oranı (%14,12) ret oranı (%85,88) dikkate alınarak hesaplanan 390,88 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
9-Davalı tarafından sarf edilen 5,60 TL yargılama giderinin ret oranı dikkate alınarak hesaplanan 4,81 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine İADESİNE,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/10/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸