Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/134 E. 2020/170 K. 14.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/134 Esas
KARAR NO : 2020/170

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 12/02/2020
KARAR TARİHİ : 14/02/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde;
Müvekkili … davalı şirketin %1,7 oranında pay sahibi olduğunu,
Müvekkilinin, FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında 18/08/2016 tarihinde gözaltına alınarak 08/09/2016 tarihinde tutuklanmış olup hâlen Silivri … no.lu Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunmakta ve yargılaması İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesinin …. Esas sayılı dava dosyası üzerinden yürütülmekte olduğunu,
Müvekkilin ortağı ve yöneticisi olduğu davalı şirkete İstanbul … Sulh Ceza Hâkimliği’nin 02/02/2017 tarih ve …. D. İş sayılı kararı ile 674 sayılı KHK’nın 19/2 ve CMK’nın 133. maddesi uyarınca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) kayyım olarak atanmasına karar verildiğini ve bu karara takiben TMSF tarafından belirlenen Yönetim Kurulu üyelerinin 10/02/2017 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığını,
Davalı şirketin sermayesinin kayyım ataması öncesinde kademeli ve şirketin mali durumuyla paralel bir şekilde artırıldığını, dava konusu sermeye artırımı kararı öncesindeki son sermaye artırımı 29/04/2013 tarihli 2012 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı sırasında karara bağlanarak sermayesi 12.000.000,00.-TL’den 66.000.000,00,-TL’ye çıkarılarak 15/05/2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiğini, bu tarihten itibaren dava konusu edilen sermaye artırımına kadar herhangi bir sermaye artırımı yapılmadığını,
Ancak davalı şirkete kayyım olarak atanan TMSF Fon Kurulunun 14/11/2019 tarih ve …..sayılı kararıyla; 6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 19. maddesi uyarınca davalı şirketin 66.000.000,00.-TL olan tescil sermayesinin 911.000.000,00.-TL’ye yükseltilmesine, artırılan 845.000.000,OO.-TL’nin 198.446.969,69 TL’sinin …. Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş.’nin davalı şirketten olan alacaklarından karşılanmasına, bakiye 646.553.030,3l.-TL’nin ise diğer ortaklar tarafından payları oranında rüçhan haklarını kullanmak suretiyle nakden karşılanmasına, söz konusu ortakların rüçhan haklarını kısmen ya da tamamen kullanmadıkları takdirde kalan kısmının yine …. Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş.’nin davalı şirketten olan alacaklarından karşılanmasına karar verildiğini,
Bunun üzerine davalı şirketin yönetim kurulu tarafından alınan 19/11/2019 tarih ve …. sayılı karar ile; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 461/3. maddesi gereğince davalı şirket ortaklarının sermaye artırımına katılıp katılmayacaklarının belirlenmesi için pay sahiplerine yeni pay alma haklarının kullanılması ve iştirak taahhütnamesi imzalamaları hususunda Ticaret Sicil Gazetesinin yayınlandığı tarihten itibaren 15,.(onbeş) gün süre verilmesine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376. maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ’in 10/b maddesi uyarınca Ticaret Sicil Gazetesinin yayınlandığı tarihten itibaren 15 (onbeş) gün süre zarfında artan sermayeden paylarına isabet eden ve taahhüt edecekleri tutarın 1/2’lik kısmını davalı şirketin … Bankası A.Ş. nezdindeki TR… iban numaralı banka hesabına sermeye taahhüt bedeli olarak nakden yatırmaları ve makbuz aslım davalı şirkete ibraz etmelerine ve ayrıca bakiye 1/2’lik kısım için iştirak beyannamesi imzalamalarına, işbu karar dairesi hükümlerinde rüçhan haklarının kullanımı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 461/3. maddesi gereğince yukarıda bahsi geçen sürenin son gününe kadar yeni pay alma taleplerini iletmeyen ve bu hususta kayıtsız kalan şirket ortaklarının yeni pay alma haklarını kullanamayacakları ve rüçhan haklarını kaybedeceklerinin ilanen duyurulmasına oy birliği ile karar verildiğini, anılan kararın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 27/11/2019 tarihli ve 9960 sayılı nüshasında ilan edildiğini,
Gerek müvekkilinin 08/09/2016 tarihinden bu yana Silivri … no.lu Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunması ve gerekse de 15 günlük gibi oldukça kısa bir süre verilmesi nedeniyle davacı müvekkilinin, pay sahibi olduğu davalı şirketin sermaye artırım kararından ve artırılan sermaye ile ilgili rüçhan haklarından haberdar olamadığı gibi açık bir şekilde fahiş yükseklikteki sermaye artırımına ilişkin olarak rüçhan hakkını da kullanamadığını, bu nedenle müvekkilinin, sermaye artırım kararından önce davalı şirketteki 22 olan hisse adedinin sermaye artırım kararından sonra 9’a düşmesi nedeniyle mağdur olduğunu,
Davalı şirket ortaklarının açık bir şekilde fahiş yükseklikteki sermaye artırımına ilişkin olarak rüçhan haklarını kullanamamaları üzerine davalı şirketin esas sözleşmesinin sermaye artırımına ilişkin 6. maddesinde; “Şirketin sermayesi 911.000.000,00.-TL’dir. Bu sermaye her biri 50.000,00.-TL kıymetinde 18.220 hisseye ayrılmıştır. Önceki sermayeyi teşkil eden 66.000.000,00.-TL’nin tamamı ödenmiştir. Bu defa artırılan 845.000.000,00.-TL sermayenin tamamı ortaklara borçlar hesabında bulunan …. Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş. şirketinin alacaklı olduğu tutardan nakit olarak karşılanmıştır. Önceki sermayenin ödendiğinin ve sermaye artırımında kullanılacak ortaklara borçların tespitine ilişkin hususlar 11/12/2019 tarih YMM-…… sayılı ve 11/12/2019 tarihli YMM-….. sayılı rapor ile tespit edilmiştir.” şeklinde davalı şirketin yönetim kurulu tarafından 13/12/2019 tarih ve …. sayılı karar alınarak Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 02/01/2020 tarih ve 9985 sayılı nüshasında ilan edildiğini,
6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un;
-19/2.maddesinde; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra ve olağanüstü halin devamı süresince terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanununun 133’üncü maddesi uyarınca şirketlere ve bu Kanunun 13’üncü maddesi uyarınca varlıklara kayyım atanmasına karar verildiği takdirde, kayyım olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu atanacağı,
-19/3 .maddesinde; 20/7/2016 tarihli ve …… sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan ve …. Genel Müdürlüğüne veya Hâzineye devredilen şirketler hariç olmak üzere; birinci ve ikinci fıkra kapsamındaki şirketler, soruşturma ve kovuşturma sonuna kadar, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun gözetiminde, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakanın atadığı yöneticiler tarafından ticari teamüllere uygun olarak ve basiretli tüccar gibi yönetileceği, bu şirketlerin yöneticilerinin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan tarafından atanacağı ve görevden alınacağı, bu şirketlerin mali durumu, ortaklık yapısı, piyasa koşulları veya diğer saranları nedeniyle mevcut halin sürdürülebilir olmadığının tespit edilmesi durumunda, şirketim yahut varlıklarının veya 5271 sayılı Kanunun 128’inci maddesinin onuncu fıkrasında belirtilen malvarlığı değerlerinin satılmasına veya feshi ile tasfiyesine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan tarafından karar verilebileceği, satış ve tasfiye işlemlerinin ilgili şirketin yönetim kurulu veya Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yerine getirileceği, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan onayıyla belirleneceği,
-19/9 .maddesinde; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyımlık görevini yürüttüğü şirketlerin genel kurullarının yetkilerinin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi, olunmaksızın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan tarafından kullanılabileceği,
-19/10.maddesinde; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakanın, bu madde kapsamındaki yetkilerini kısmen veya tamamen Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanına veya Fon Kuruluna devredebileceğinin hüküm altına alındığını,
10/11/2016 tarihli ve 6758 sayılı Kanunun 19’uncu Maddesinin Uygulanmasına ilişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğin;
-4/1.maddesinde; şirketin, şirket varlıkları veya malvarlığı değerleri, soruşturma ve kovuşturma sonuna kadar şirket yöneticilerince ticari teamüllere uygun olarak basiretli bir tüccar gibi yönetileceği,
-6/1 .maddesinde; şirketin, hak ve menfaatleri gözetilerek ticari teamüllere uygun bir şekilde basiretli bir tacir gibi yönetileceği, şirketin iktisadi faaliyetlerini sürdürmesi, üretim ve istihdama katkı sağlamasının esas olduğunun hüküm altına alındığını,
Buna göre; davalı şirkete kayyım olarak atanan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından davalı şirketin varlıkları veya malvarlığı değerlerinin kovuşturma sonuna kadar şirketin hak ve menfaatleri gözetilerek ticari teamüllere uygun bir şekilde basiretli bir tacir gibi yönetilmesi gerekmektiğini, oysa davalı şirket, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ticari teamüllere uygun bir şekilde basiretli bir tacir gibi yönetilmediğini,
Bunun sonucu olarak davalı şirkete kayyım olarak atanan TMSF Fon Kurulu tarafından davalı şirketin 66.000.000,00 TL olan tescilli sermayesinin 911.000.000,00 TL’ye yükseltilmesine dair alman 14/11/2019 tarih ve ….. sayılı kararı ile bu kararın uygulanmasına yönelik olarak davalı şirketin yönetim kurulu taralından alınan 19/11/2019 tarih ve …. sayılı ve yine 13/12/2019 tarih ve …. sayılı kararları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun emredici hükümlerine, esas sözleşme hükümlerine, ortaklara karşı eşit davranma ilkesine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olduğundan işbu kararın öncelikle batıl (yok) olduğunun tespiti, bunun mümkün olmaması halinde ise iptali gerektiğini,
Şöyle ki;
6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair kanunun 19/9.maddesi uyarınca kayyımlık görevini yürüten Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu davalı şirketin genel kurulunun yetkilerini kullandığından, Fon Kurulu tarafından alman sermaye artırım kararının iptali gereken durumlarda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddelerinin uygulanması gerektiğini,
Müvekkil 08/09/2016 tarihinden bu yana Silivri Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunduğundan dolayı pay sahibi olduğu davalı şirketin sermaye artırım kararından ve artırılan sermaye ile ilgili rüçhan haklarından haberdar olamamış ve bu hususlarda kendisine herhangi bir bildirim yapılmadığını, somut olayda sermaye artırımı normal bir anonim ortaklıkta olduğu gibi genel kurul kararı ile değil, yukarıda aktarılan istisnai düzenlemeler dolayısıyla şirketin yönetim kurulu tarafından alındığını, bu sebeple normal bir anonim ortaklığın pay sahibinden farklı olarak müvekkilinin, artırımın yapılacağı genel kuruldan emredici kanun hükümleri uyarınca haberdar edilmesi gibi olağan bilgi edinme imkanlarına da sahip olamadığını, dolayısıyla somut olayda pay sahibinin sermaye artırımı ve rüçhan hakkı konusunda bilgilendirilmesi hususunda daha özel bir hassasiyetin gösterilmesi gerektiği, aksi takdirde en temel pay sahipliği haklarından birisi olan bilgi alma hakkının ihlal edilmiş olacağının açık olduğunu, tüm bu açıklamalar çerçevesinde ilgili yönetim kurulu kararının alındığı tarihte cezaevinde olan müvekkilin salt ticaret sicili gazetesi ilanı ile sermaye artırımından haberdar olmasının beklenmesi açıkça kötü niyetli ve pay sahipliği haklarının fiilen kullanılması imkanını ortadan kaldırma amaçlı bir tutum olduğunu, bu nedenle müvekkil pay sahibi olduğu davalı şirkette rüçhan hakkını kullanamayarak sermaye artırım kararından önce 22 olan hisse adedinin sermaye artırım kararından sonra 9’a düşmesi nedeniyle mağdur olduğunu,
Davalı şirkete kayyım olarak atanan TMSF Fon Kurulu tarafından alınan sermaye artırımı kararı esasen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376. maddesi uyarınca sermayenin karşılıksız kalması sebebiyle alınmış olup bu haliyle dahi hukuka aykırı olduğunu, bir şirketin dış kaynaklardan sermeye artırımı yapabilmesi için, Kanun’da birtakım ön koşullar aranmakta olduğunu, bu ön koşullardan bir tanesinin de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376. maddesi ile düzenlenen emredici hükümlere uyulması olduğunu,
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376. maddesinin;
“(1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.
(2) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına kara /^rmediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.
(3) (Değişik: 6335 – 26.6.2012 / m.16) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Meğerki, iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmiş ve bu beyanın veya sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi hâlde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru, iflas bildirimi olarak kabul olunur.” hükmüne haiz olduğunu,
Bu nedenle, bir şirketin sermayesinin karşılıksız kalması ve şirketin borca batık olduğuna dair şüphelerin bulunması halinde, öncelikle bu durumun bertaraf edilmesi için gerekli önlemleri alınması gerekmekte olup, doğrudan sermaye artırımına karar verilmemesi gerekmekte olduğunu,
Oysa dava konusu sermaye artırım, kararının, davacı müvekkilin ortağı olduğu davalı şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376. maddesi uyarınca sermayesinin karşılıksız kalması ve aktiflerinin pasifleri altına düşerek borca batık hale gelmiş olması sebebiyle alındığının anlaşılmakta olduğunu, bu hususun, sermaye artırımının İstanbul Ticaret Odası’na tescilinin gerçekleştirilmesi sırasında sunulan Yeminli Mali Müşavir Yılmaz Özel tarafından hazırlanan 11/12/2019 tarihli “Sermayenin Ödendiğinin Tespitine İlişkin Yeminli Mali Müşavirlik Raporu” ve yine 11/12/2019 tarihli “Sermayeye İlave Edilecek Ortak Alacaklarının (Ortaklara Borçlar) Tespitine Ait Yeminli Mali Müşavir Raporu” ile açık bir şekilde beyan edildiğini,
Sermaye artırımına karar verilen tarih itibariyle davalı şirketin, …. Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş. isimli şirkete 846.502.387,01.-TL tutarındaki borcu bulunmakta olduğundan dava konusu sermaye artırımı bu borcun davalı şirket tarafından ödenemeyecek durumda olması sebebiyle bir nevi borcun şirket üzerindeki mali külfetinden kurtulmak adına, diğer ortakların menfaatleri gözetilmeksizin yapıldığını,
O halde, davalı şirkete kayyım olarak atanan TMSF Fon Kurulu tarafından Türk Ticaret Kanunu’nun emredici hükümlerine aykırılık teşkil edecek şekilde, TTK madde 376’nın gereklilikleri yerine getirilmeksizin, haliyle sermaye artırımının ön koşulları sağlanmaksızın. ortaklara olan borçlar hesabından karşılanmak suretiyle bir sermaye artırımı yapılması kesin hükümsüzlük ile butlan olduğunu,
Davalı şirkete kayyım olarak atanan TMSF Fon Kurulu’nun, Türk Ticaret Kanunu’nun bu emredici hükümlerine aykırı bir şekilde vermiş olduğu sermaye artırımı kararının, öncelikle bu sebepten dolayı iptal edilmesi gerekmekte olduğunu,
Öte yandan, davalı şirkete kayyım olarak atanan TMSF Fon Kurulu tarafından davalı şirketin 66.000.000,00.-TL olan tescilli sermayesinin yaklaşık 14 kat artırılarak 911.000.000,00.-TL’ye yükseltilmesi fahiş olup müvekkilin rüçhan hakkının kullanılmasının fiilen önüne geçildiğini, kaldı ki davalı şirketin bu şekilde tek seferde fahiş bir sermaye artışına da ihtiyacı bulunmadığını, bu kararın alınmasındaki amacın şirket ihtiyaçlarını karşılamaktan ziyade çoğunluğun azınlığı bu yol ile yok etmesine zemin hazırlamak olduğunun anlaşıldığını, alınan sermaye artırımı kararı çerçevesinde 845.000.000,00 TL tutarında sermaye artırımının davalı şirket için gerekli olduğuna gerekçe oluşturabilecek nitelikte objektif denetime elverişli fınansal dayanaklar da bulunmadığını, azınlık pay sahiplerinin sermaye oranlarını eritmeye yönelik dürüstlük kuralına aykırı nitelikteki bu tür sermaye artırımlarının geçersiz olduğu yerleşik Yargıtay içtihadında da kabul edildiğini,
Kaldı ki; doğrudan …. Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş.’nin davalı şirketten olan alacağından karşılanmasına karan verilen meblağ, artırım tarihi itibariyle …. Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş.’nin paylarının sermayeye oranından fazladır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 461/1. maddesi uyarınca; sermaye artırımı sırasında her pay sahibinin, yeni çıkarılan payları, mevcut paylarının sermayeye oranına göre, alma hakkını haiz olduğunu, ancak davalı şirkete kayyım olarak atanan TMSF Fon Kurulu’nun 14/11/2019 tarih ve …. sayılı kararı ile, sermayenin artırılan 845.000.000,00.-TL’nin 198.446.969,69.-TL miktarındaki kısmının …. Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş.’nin davalı şirketten olan alacağından karşılanmasına karar verildiğini, ancak, sermaye artırımına karar verilen tarihte, …. Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş.’nin mevcut payının sermayeye oranı %20,8 olduğunu, ancak, davalı şirkete kayyım olarak atanan TMSF Fon Kurulu’nun 14/11/2019 tarih ve …. sayılı kararı ile artırılan sermayenin doğrudan …. Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş.’nin davalı şirketten olan alacağından karşılanmasına karar verilen kısmının, …. Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş.’nin %20,8’lik payına denk gelen tutarı aştığını,
Dava konusu sermaye artırım kararı ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 462/3. maddesindeki emredici nitelikteki düzenlemeye de aykırıdır ve bu sebeple de hükümsüz olduğunu, anılan hüküm uyarınca “Bilançoda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması hâlinde, bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden, sermaye taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılamaz6102 sayılı TTK ile getirilen bu yeni düzenleme, somut olayda da olduğu gibi, bir anonim şirketin azınlık pay sahiplerinin pay oranlarını, dürüstlük kuralına aykırı ve gereksiz nitelikteki dış kaynakk pdan sermaye artırımları yoluyla eritmek şeklindeki kötüye kullanmaların önüne geçmek içm getirildiğini, buna göre şayet bir anonim şirket sermaye artırımına ihtiyaç duyuyor ise bunu öncelikle iç kaynaklardan karşılamak zorunda olduğunu, şirketin bünyesinde sermaye artırımı ihtiyacını giderecek iç kaynaklar dururken, huzurdaki uyuşmazlıkta olduğu gibi dış kaynaklardan sermaye artırımı yapılmasının, Türk Ticaret Kanunu’nun bu emredici hükmüne aykırı ve dolayısıyla bir iptal sebebi olduğunu,
Bu kararın aynı zamanda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 357. maddesinde hüküm altına alınan pay sahiplerinin eşit şartlarda eşit işleme tabi tutulacağına ilişkin eşit işlem ilkesine de aykırılık teşkil ettiğini, sözü edilen kararın, şirket ortağının ortaklıktan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki kâr payı alma hakkını sınırlandırdığını, bu yükümlülük emredici nitelikte olup Kanun’un şirketin organlarına pay sahiplerinin haklarını ilgilendiren kararlar alırken gözetilmesi gereken bir ilke olarak düzenlendiğini, haliyle, bir anonim şirkette hem Yönetim Kurulu hem de Genel Kurul, TTK’nın 357.maddesi ile düzenlenen bu eşit işlem ilkesine uymakla yükümlü olduğunu,
Davalı şirkete kayyım olarak atanan TMSF Fon Kurulu’nun, dava konusu sermaye artırımının, şirketin basiretli bir şekilde yönetilememesi sonucunda davalı şirketin ortağı …. Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş.’ye olan 846.502.387,01.-TL tutarındaki borcunu ödeyemeyecek duruma gelmesi sebebiyle ve salt olarak bu borcun şirket üzerindeki mali külfetini bertaraf edebilmek adına yaptığını, ancak, dava konusu sermaye artırımı gerçekleştirilirken, ortaklar arasında gözetilmesi gereken eşitlik ilkesi hiçbir şekilde gözetilmediğini,
Öyle ki; davalı şirketin 66.000.000,00.-TL olan tescilli sermayesinin yaklaşık 14 kat artırılarak 911.000.000,00.-TL’ye yükseltilmesinin başlı başına fahiş bir sermaye artırımı olduğunu, bu şekilde yapılan bir sermaye artırımına, şirketin diğer ortaklarının katılarak, pay oranlarını korumalarının mümkün olamayacağının aşikar olduğunu, yapılan sermaye artırımı tutarı, tamamen ve salt olarak, davalı şirketin ortaklarından …. Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş.’nin davalı şirketten olan alacak tutan dikkate alınarak kararlaştırıldığını, bu şekildeki fahiş bir sermaye artırımı sırasında diğer ortakların artırıma katılamaması halinde pay oranlannda yaşanacak düşüşün dikkate alınmadığını,
Hem davalı şirkete hem de davalı şirketin ortağı olan …. Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş.’ye kayyım olarak atanan TMSF Fon Kurulu, kasti olarak davacı müvekkilin davalı şirket nezdindeki pay oranının düşmesini ve sermaye artırımına yalnızca …. Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş.’nin katılmasını amaçladını, sermaye artırımının tutarını bu denli yüksek ve sermaye artırımına katılmması için ortaklara verilen süreyi de bu sebeple bu denli kısa tuttuğunu, bu haliyle sermaye artırım kararı, dürüstlük kuralına ve ortaklar arası eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, bu sebeple de sermaye artırım kararını iptali gerektiğini,
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 457/1. maddesinde sermaye arttırımından önce yönetim kurulu tarafından bir yönetim kurulu beyanı imzalanması gerektiğini, bu beyanın bilgiyi açık, eksiksiz, doğru ve dürüst bir şekilde verme ilkesine göre hazırlanacağı hükme bağlandığını, aynı maddenin ikinci fıkrasında bu beyan kapsamında “…ayni sermaye konuluyor veya bir ayın devralmıyorsa bunlara verilecek karşılığın uygun olduğu, devralınan ayni sermaye, aynın türü, değerlendirmenin yöntemi, isabeti ve haklılığı; bir borcun takası söz konusu ise, bu borcun varlığı, geçerliliği ve takas edilebilirliği…” hakkında belgeli ve gerekçeli açıklamaların yer alması gerektiğinin de düzenlendiğini, somut olayda da şirket borçlarının sermayeye dönüştürülmesi yoluyla dış kaynaklardan artırım yapıldığına göre, kanunda zikredilen bu bilgileri içeren bir yönetim kurulu beyanının hazırlanıp imzalanmasının şart olduğunu, bu beyanın amacının sermaye artırımı hakkında gerekli olan ve özellikle onların rüçhan haklarını kullanıp kullanmamaları konusunda karar vermelerine de imkân sağlayacak bilgilerin pay sahiplerine eksiksiz, doğru, açık şekilde verilmesi olduğunu, TTK’nın 447/1-(b) maddesinde pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran genel kurul kararlarının batıl olduğu açıkça düzenlendiğini, bu sebeple dava konusu somut olayda yönetim kurulu tarafından verilmesi gerekli beyan verilmeden ya da eksik ya da yanlış bilgiler içeren beyana istinaden sermaye artırımına karar verilmesi halinin sermaye artırım kararının butlanı nedeni olduğunu,
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 447 maddesinde; 446. maddede belirtilen kişilerin, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararlan aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabileceklerinin hüküm altına alındığını,
Müvekkilinin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 446/1-b. maddesi kapsamında davalı şirkette pay sahibi olup dava açma hak ve yetkisine sahip olduğunu,
Davalı şirketin ticaret sicilinde kayıtlı yasal ikametgahının (şirket merkezinin) Bakırköy mahkemelerinin yargı yetkisinin bulunduğu idari sınırlar içinde kaldığından uyuşmazlığın çözümünde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 14/2 ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 445. maddesi hükmü gereğince Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi kesin yetkili olduğunu,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389/1. maddesinde; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme seftebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinin hüküm altına alındığını,
Dava konusu somut olayda; davalı şirketin 66.000.000,00.-TL olan tescilli sermayesinin yaklaşık 14 kat artırılarak 911.000.000,OO.-TL’ye yükseltilmesi kararı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun emredici hükümlerine, esas sözleşme hükümlerine, ortaklara karşı eşit davranma ilkesine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olup müvekkilin rüçhan hakkının kullanılmasının fiilen önüne geçildiğinden ve böylelikle bu kararın uygulanması halinde müvekkilin telafisi imkansız zararlara uğrayacağı aşikar olduğundan dava konusu edilen kararların uygulanmasının ihtiyati tedbir yoluyla dava sonuna kadar durdurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini,
Tüm bu hususlar dikkate alınarak davalı şirketin sermaye artırımına ilişkin kararlarının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun emredici hükümlerine, esas sözleşme hükümlerine, ortaklara karşı eşit davranma ilkesine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olduğundan öncelikle batıl (yok) hükmünde olduğunun tespitine, bunun mümkün olmaması halinde ise iptaline karar verilmesi amacıyla görevli ve kesin yetkili Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinde işbu davanın açılması zarureti hasıl olduğunu,
Beyanla; yukarıda izah edilen ve re’ sen dikkate alınacak sair nedenlerle;
Öncelikle ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; davalı şirketin 66.000.000,00.-TL olan tescilli sermayesinin 911.000.000,00 TL’ye yükseltilmesine, artırılan 845.000.000,00.-TL’nin 198.446.969,69.-TL’sinin …. Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş.’nin davalı şirketten olan alacaklarından karşılanmasına, bakiye 646.553.030,3l.-TL’nin ise diğer ortaklar tarafından payları oranında rüçhan haklarını kullanmak suretiyle nakden karşılanmasına, söz konusu ortakların rüçhan haklarını kısmen ya da tamamen kullanmadıkları takdirde kalan kısmının yine …. Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş.’nin davalı şirketten olan alacaklarından karşılanmasına dair TMSF Fon Kurulunun 14/11/2019 tarih ve …. sayılı karan ile bu kararın uygulanmasına yönelik olarak davalı şirketin yönetim kurulu tarafından alman 19/11/2019 tarih ve … sayılı ve yine 13/12/2019 tarih ve …. sayılı kararlarının uygulanmasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir yoluyla dava sonuna kadar durdurulmasına,
Davanın kabulü ile; davalı şirkete kayyım olarak atanan TMSF Fon Kurulu tarafından davalı şirketin 66.000.000,00.-TL olan tescilli sermayesinin 911.000.000,00.-TL’ye yükseltilmesine, artınlan 845.000.000,00.-TL’nin 198.446.969,69.-TL’sinin …. Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş.’nin davalı şirketten olan alacaklanndan karşılanmasına, bakiye 646.553.030,3l.-TL’nin ise diğer ortaklar tarafından payları oranında rüçhan haklannı kullanmak suretiyle nakden karşılanmasına, söz konusu ortakların rüçhan haklannı kısmen ya da tamamen kullanmadıktan takdirde kalan kısmının yine …. Hazır Giyim San. ve Tic. A.Ş.’nin davalı şirketten olan alacaklarından karşılanmasına dair alınan 14/11/2019 tarih ve …. sayılı kararı ile bu kararın uygulanmasına yönelik olarak davalı şirketin yönetim kurulu tarafından alınan 19/11/2019 tarih ve …. sayılı ve yine 13/12/2019 tarih ve …. sayılı kararlarının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun emredici hükümlerine, esas sözleşme hükümlerine, ortaklara karşı eşit davranma ilkesine…ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olduğundan öncelikle batıl (yok) hükmünde olduğunun tespitine, bunun mümkün olmaması halinde ise iptaline,
Yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava dilekçesinde belirtildiği gibi; 6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un;
-19/2.maddesinde; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra ve olağanüstü halin devamı süresince terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanununun 133’üncü maddesi uyarınca şirketlere ve bu Kanunun 13’üncü maddesi uyarınca varlıklara kayyım atanmasına karar verildiği takdirde, kayyım olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu atanacağı,
-19/3 .maddesinde; 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen şirketler hariç olmak üzere; birinci ve ikinci fıkra kapsamındaki şirketler, soruşturma ve kovuşturma sonuna kadar, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun gözetiminde, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakanın atadığı yöneticiler tarafından ticari teamüllere uygun olarak ve basiretli tüccar gibi yönetileceği, bu şirketlerin yöneticilerinin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan tarafından atanacağı ve görevden alınacağı, bu şirketlerin mali durumu, ortaklık yapısı, piyasa koşulları veya diğer saranları nedeniyle mevcut halin sürdürülebilir olmadığının tespit edilmesi durumunda, şirketim yahut varlıklarının veya 5271 sayılı Kanunun 128’inci maddesinin onuncu fıkrasında belirtilen malvarlığı değerlerinin satılmasına veya feshi ile tasfiyesine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan tarafından karar verilebileceği, satış ve tasfiye işlemlerinin ilgili şirketin yönetim kurulu veya Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yerine getirileceği, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan onayıyla belirleneceği,
-19/9 .maddesinde; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyımlık görevini yürüttüğü şirketlerin genel kurullarının yetkilerinin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olunmaksızın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan tarafından kullanılabileceği,
-19/10.maddesinde; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakanın, bu madde kapsamındaki yetkilerini kısmen veya tamamen Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanına veya Fon Kuruluna devredebileceği düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeler kapsamında; davalı şirkete Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) kayyım olarak atanmasına karar verildiği, ve bu karara takiben TMSF tarafından Yönetim Kurulu üyeleri belirlenerek Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı, 6758 sayılı kanunun yukarıda belirtilen 19/9-10 maddesi kapsamında genel kurullarının yetkilerini kullanma yetkisi bulunan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan tarafından TMSF Fon Kuruluna verilen yetki kapsamında; TMSF Fon Kurulunun 14/11/2019 tarih ve …. sayılı kararı ile sermaye arttırımına karar verildiği, bu kararın uygulanmasına yönelik olarak da yine TMSF tarafından atanan davalı şirketin yönetim kurulunca alınan 19/11/2019 tarih ve …. sayılı ve yine 13/12/2019 tarih ve … sayılı kararlar ile sermaye arttırımına ilişkin işlemler yerine getirildiği anlaşılmıştır.
6758 sayılı kanunun 19/9 .maddesinde; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyımlık görevini yürüttüğü şirketlerin genel kurullarının yetkilerinin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olunmaksızın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakan tarafından kullanılabileceği düzenlenmiştir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunun “ Fonun Kuruluş ve Bağımsızlığı” başlıklı 111. maddesinde; bu kanun ve diğer ilgili mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının Sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi, Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, Fon varlık ve kaynaklarının İdare edilmesi ve Kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kamu tüzel kişiliğine haiz idari ve mali özerkliğe sahip TMSF’nın kurulduğu belirtilmiştir.
TMSF Fon Kurulu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu Bakanın Fon Kuruluna devrettiği yetkiye istinaden, kayımlık görevini yürüttüğü şirketlerin genel kurul yetkisi kapsamında sermaye arttırımı yaptığına göre ve yine bu kararın yerine getirilmesi için davalı şirkete kayyım olarak atanan TMSF’nin belirlediği yönetim kurulunca karar alınıp işlem yapıldığına göre; bu sıfatla yapılan işlemlerin ve alınan kararların TMSF’nin kamu gücüne dayalı olarak tek yanlı olarak aldığı idari karara dayalı bir işlemi olduğu kuşkusuzdur. Yukarıda belirtildiği üzere genel kurul yetkililerinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın kullanılacağı düzenlenmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesinde, idari dava türleri olarak, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, tam yargı davaları, her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak belirtilmiştir. Bu itibarla TMSF’nin aldığı bu kararlara karşı idari yargının karar verebileceği sonucuna varılmış, tüzel kişiliği haiz Fon tarafından TTK hükümlerine tabi olmaksızın alınan sermaye arttırımı kararı ve uygulanmasına ilişkin kararların denetiminin Adli Yargının görevi dahilinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık Mahkemesinin 07.02.2011 tarih, 2010/69 Esas, …. Karar sayılı kararında, TMSF ‘nin düzenlediği sıra cetvelinin iptaline idari yargının karar verebileceği sonucuna varıldığı ifade edilmiştir. Uyuşmazlık Mahkemesinin …. Esas, …. Karar ve 26.02.2018 tarihli kararında ise, İdare hukuku kuralları içinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen idari işlemlerin, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar sebebiyle açılan davaların çözümünün idari yargının görev alanında bulunduğu, 5411 sayılı Kanunun 111. maddesinden de anlaşılacağı üzere, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun, olayda kanunla kendisine verilen görev uyarınca tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak hareket ettiğine yer verilerek, 5411 sayılı Kanunun 111. maddesi göz önünde tutulduğunda, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu işlemlerine karşı açılan davaların idari yargı yerinde görülmesi gerektiği vurgulanmıştır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/1112 Esas, 2014/4346 Karar ve 05.06.2014 tarihli kararı ile 2015/4227 Esas, 2015/5233 Karar ve 03/07/2015 tarihli kararında vb. kararlarında; Tüzel kişiliğe haiz Fon tarafından düzenlenen ve bu şekilde idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetveli nedeniyle çıkan uyuşmazlığın, adli yargının görevi dahilinde olmadığı, idare yargının görevi dahilinde olduğu yönünde kararlar vermiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/1160 Esas, 2019/2296 Karar ve 16/12/2019 tarihli kararında da benzer değerlendirme yapılmıştır. Sıra cetveline itiraz davası normalde Adli Yargının görev alanı kapsamında iken TMSF’ye devreden şirketlerle ilgili TMSF tarafından düzenlenen sıra cetveline karşı İdari Yargının görevli olduğuna ilişkin değerlendirme; esasen bizim davamıza konu genel kurul kararlarının ve yönetim kurulu kararlarının iptali davaları için de geçerlidir. Esasen bu davalar da normalde Adli Yargının görev alanında iken TMSF’nin şirkete kayyım atanması nedeniyle yukarıda belirtildiği üzere genel kurulun yetkisi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın Fon Kurulu tarafından tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak hareket edilerek kullanıldığından bu işlemlere karşı açılan davaların İdari Yargının görevi kapsamına girdiği sonucuna ulaşılmıştır.
HMK’nun 114/1-(b) bendi gereğince yargı yolunun caiz olması dava şartları arasında düzenlenmiştir. HMK’nun 115. maddesinde ise mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vereceği belirtilmiştir.
Dava konusu ihtilafın, mahkememizin görevi dahilinde bulunmayıp idari yargıda çözümlenmesi gerektiğinden yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle HMK’nun 114/1-(b), HMK’nun 115. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye istinaden,
1-Davanın, HMK’nun 114/1-(b) bendi gereğince yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle HMK’nun 115. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan reddine,
2-2577 sayılı İYUK 9. madde gereğince kararın kesinleşmesini izleyen günden itibaren 30 gün içinde idari yargıda dava açabileceği hususunun davacı vekiline muhtariyetine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Alınması gereken harç peşin alındığından bu hususta yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/02/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır