Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/13 E. 2021/184 K. 19.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/13 Esas
KARAR NO : 2021/184

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/01/2020
KARAR TARİHİ : 19/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; davalının, davacıdan 19.06.2018 tarihli … numaralı 274,35 Euro, 12,07,2018 tarihli … numaralı 1.283,84 Euro, 16.10.2018 tarihli … numaralı 1.368,80 Euro, 20.12.2018 tarihli … numaralı 342,20 Euro tutarlarında faturalar ile faturalarda yazılı malzemeleri satın aldığını ancak fatura bedellerini müvekkiline ödemediğini, davalı tarafından fatura bedellerinin ödememesi üzerine müvekkili tarafından 08.11.2019 tarihinde Bûyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalının icra takibine itiraz ettiğini ve itiraz üzerine icra takibinin durduğunu beyanla fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptali ile takibin devamına, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen takip tarihinden itibaren %18, 25 ve değişen oranlarda işleyecek reeskont-avans faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra ve inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça alacak iddiası ile huzurdaki davanın açıldığını, HMK 200 ve devam eden hükümlere göre alacak iddiasını davacının yazılı ve kesin nitelikte delillerle ispat edilmesinin zorunlu olduğunu, alacak iddiasının tek taraflı olarak düzenlenen soyut fatura ile ispat edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, Yargıtay yerleşik uygulamasının da alacak iddiasının soyut fatura ibraz edilerek ispat edilemeyeceği yönünde olduğunu, bu nedenle davacının alacak iddiasıyla düzenlediği fatura içeriği mal ve hizmeti müvekkil şirkete verdiğini somut yazılı ve kesin nitelikteki delillerle ispat etmesi gerektiğini, müvekkil şirketin defter kayıtları esas alındığında müvekkilinin davacı tarafa borcu olmadığının tespit edileceğini, davacı tarafın hem takip konusu alacağın döviz olarak fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden tahsilini istediğini hem de bu alacağa %18,25 oranında TL için uygulanan avans faizi talep ettiğini, bu taleplerin yasaya ve usule aykırı olduğunu, davacı taraf icra takibi ile alacağını fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden tahsil edilmesini talep ettiğinden bu alacağa ancak dövize uygulanan faizin uygulanabileceğini beyanla davacının hakısz davasının reddedilerek davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacıya yüklenmesini, talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlık taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı, fatura konusu malların davalı tarafa teslim edilip edilmediği hususlarında olduğunun tespitine ilişkindir.
Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı toplamda 3.269,19 EURO’nun tahsiline ilişkin yürütülen takipte davalı takip borçlusunun süresinde itiraz etmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görüldü.
Dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup bilirkişi SMMM … tarafından tanzim edilen 05/10/2020 tarihli raporda özetle; taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı tarafından davalı şirkete seramik, silikon vs. ürünlerin satılından dolayı kesilen faturalardan kaynaklanan ticari ilişkiye dayalı cari hesap alacağına ilişkin olduğunu, davacı tarafın defterlerinin, sair vesaikin, muhasebe kayıtlarının TTK. 64, 65, VUK. 229,230,231,232 hükümlerine uygun tanzim edildiğini ve HMK. 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil niteliği taşıdığını, davalı tarafın defter ve belgelerini incelemeye sunmadığını, davalı tarafından 3.269,17 EURO’luk fatura tutarına karşılık herhangi bir ödemenin yapıldığını gösteren bir belgeye rastlanmadığını, 2018 yılında davalıya 4 adet e-fatura ve sevk irsaliyesi düzenlendiğini, sevk irsaliyelerinde teslim edenin imzasının olduğunu, teslim alanın imzasının olmadığını, teslimlerin … Kargo firması ile yapıldığını, teslim alanın …. olduğunun kargo gönderi bilgi fişinden tespit edildiğini, davacı tarafından kesilen ve davalı tarafa gönderilen faturalara kanuni itiraz süresinde itiraz edilmediğini, davacının, davalıdan 3.269,17 EURO alacaklı olduğunu, faiz talebinde bulunulmadığından temerrüt ve işlemiş faiz yönlerinden değerlendirme yapılmadığını, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %18,25 oranında faiz talep edilmesinin uygun olduğunu, değişen oranlarda uygulanması gerektiğini bildirmiştir.

Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar,çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez (HMK 188/1).
Davada bir tarafça ileri sürülen bir vakıa iddiasının, mahkeme önünde karşı taraf ya da vekili tarafından ikrar edilmesiyle artık o vakıa, taraflar arasında çekişmeli olmaktan çıkar ve bunun sonucu olarak ispatı gerekmez. (HMK 188/1.m) İspatın gerekmediği bir halde ise, delilden söz edilemez. İkrar, tek taraflı bir usûlî işlem olarak, delil ikame faaliyetini ve ispat ihtiyacını ortadan kaldıran bir taraf beyanıdır. Mahkeme içi ikrarın, taraflardan yada onların yetkili temsilcilerinden sadır olması ve ikrarın yargılama içinde, mahkemeye karşı yapılması gerekir. Mahkeme içi ikrar, mahkeme önünde sözlü olarak yapılabileceği gibi; bir dilekçe veya layiha ile de vakıa ikrar edilebilir. Mahkeme içi ikrar, bir kesin delildir. Önemle vurgulanmalıdır ki; bir davada yapılan mahkeme içi ikrar, başka bir davada da geçerli olup, kesin delil teşkil eder (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı baskı, İstanbul 2001, C:2, s:2045 ). (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 15/06/2020 tarih ve 2017/16269 Esas 2020/5606 Karar sayılı ilamı).
Davalı vekili Mahkememizin 23/10/2020 tarihli celsesinde “beyan dilekçemizi tekrar ederiz. Müvekkilim şirket konkordato ilan edip 1 yıllık kesin mühlet almıştır. Davacı şirket komiser heyetine alacak kaydını yaptırmıştır. Konkordatonun talep edildiği mahkeme Bakırköy … ATM’nin … esas sayılı dosyasıdır. Müvekkilim şirket tarafından davacı şirketin alacaklı olduğu miktar konkordato dosyasına aynen bildirilmiştir. Bu yüzden davanın reddine karar verilmesini talep ederiz.”, davacı vekili Mahkememizin 05/02/2021 tarihli celsesinde “Davanın açıldığı ve takip tarihinde davalı şirket konkordato ilan etmemiştir. Davalı şirket konkordato komiserlerine müvekkilimizin alacaklı olduğu yönünde beyanda da bulunmuştur. Davamızın kabulüne karar verilsin.”, son olarak davalı vekili Mahkememizin 19/02/2021 tarihli celsesinde “Müvekkil şirket konkordato ilan etmiştir. Kesin mühlet verilmiştir. Davacının dava konusu alacağı komiserlere bildirilmiştir. Ayrıca davacının hukuki yararı yoktur. Çünkü davacı alacağını konkordato dosyasından alabilir. Davanın reddine karar verilsin.” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Davalı vekilinin Mahkememiz huzurunda davacının dava konusu ettiği alacak miktarının müvekkili davalı şirket tarafından konkordato komiserlerine bildirildiği yönündeki bu beyanlarının mahkeme içi ikrar olarak nitelendirilmesi gerektiği, bu şekilde davalının kendi aleyhine olarak ileri sürülen iddianın doğru olduğunu Mahkememiz huzurunda da beyan ederek kabul ettiği, buna göre HMK 188/1 maddesi uyarınca davacının dava konusu alacağının çekişmeli olmaktan çıktığı ve artık davacı tarafça ispatının gerekmediği, davacının iddiasının ispatlanmış olduğu kanaatine varılarak açılan davanın kabulü ile, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe 3.269,19 EURO yönünden davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, alacak likit olduğundan euro cinsinden olan alacağın takip tarihi itibariyle TCMB efektif satış kuru olan 6.3622 TL üzerinden TL’ye çevrilmesi suretiyle bulunan 20.799,24 TL’nin %20’sine tekabül eden 4.159,84 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
AÇILAN DAVANIN KABULÜ İLE,
1-Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe 3.269,19 EURO yönünden DAVALI TARAFINDAN YAPILAN İTİRAZIN İPTALİNE, takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA,
2-Alacak likit olduğundan euro cinsinden olan alacağın takip tarihi itibariyle TCMB efektif satış kuru olan 6.3622 TL üzerinden TL’ye çevrilmesi suretiyle bulunan 20.799,24 TL’nin %20’sine tekabül eden 4.159,84 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 1.491,76 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 269,08 TL ile icra dosyasında yatırılan ve dava açılırken mahsup edilen 103,87 TL’nin toplamından oluşan 372,95 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.118,81 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça sarf edilen 269,08 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı, icra dosyasında yatırılan ve dava açılırken mahsup edilen 103,87 TL peşin harç, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 53,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.480,85 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı . 19/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır