Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/1009 E. 2021/1022 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/1009 Esas
KARAR NO : 2021/1022

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 30/12/2020
KARAR TARİHİ : 04/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafın Ocak 2018 de davalıdan 504 metre kare mozaik fayans ve 5.5 metre karelik kaplumbağa şeklinde mozaik dizaynı siparişi verildiğini, nisan ve mayıs 2018 aylarında iş bu mozaiklerin montajının gerçekleştirildiğini, 2018 ekim ayı sonuna kadar havuzların kullanıldığını, ekim ayının başından 2019 yılı nisan başına kadar havuzların kullanılmadığını, iş bu mozaiklerin KARADAĞ ülkesi genelinde 7 tane havuzda kullanıldığını, nisan 2019 da mozaiklerin yüzeyden kendiliğinden ayrıldığını, 540 metre kare mozaik için 7.010,00 EURO, 1.472,10 EURO gümrük vergisi, 36,30 EURO nakliye ücret olmak üzere toplam 8.518,40 EURO ödediklerini, Montaj işçiliği, montaj için kullanılan malzemeler ve sair giderler olarak 28.844,60 EURO maliyet olduğunu, ticari itibarlarının yerle bir olduğunu 6.155,50 EURO tutar ile birlikte 35.000,00 EURO alacaklarının olduğunu beyanla, davacı taraf yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle, itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %40′ dan aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafa 540 metre kare mozaiğin 7.010,00 EURO karşılığından yollandığını, gönderilen mozaiklerin yanlış uygulamadan dolayı söküldüğü, mozaiğin havuzlara uygulanması gibi masrafların kendilerini ilgilendirmediğini, uygulamada kullanılan ürünlerde hata ve ayıp olmadığını beyanla, davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali davası olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı, davalının davacıya teslim edildiği belirtilen dava konusu ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıp var ise açık ve gizli ayıp şeklinde olup olmadığı, ayıp ihbarının davacı tarafından davalıya zamanında yapılıp yapılmadığı hususlarında olduğunun tespitine karar verildi.
İstanbul …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasının UYAP sistemi üzerinden mahkememize gönderildiği, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karış 39.902,39-Euro’nun tahsili amacıyla takip başlatıldığı, borçlunun süresi içerisinde takibe itiraz ettiği anlaşıldı.
Dosya üzerinden günsüz bilirkişi incelemesi yapılarak taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı, davalının davacıya teslim edildiği belirtilen dava konusu ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıp var ise açık ve gizli ayıp şeklinde olup olmadığı, ayıp ihbarının davacı tarafından davalıya zamanında yapılıp yapılmadığı hususlarının tespiti 1 SMMM, 1 İnşaat ve 1 Sektör bilirkişisinden oluşan heyete tevdine karar verilmiş olup, bilirkişi heyetinden alınan 08/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; her şeyden önce davacının, davalıdan dava konusu mozaikleri satın aldığı ve bedellerini ödediği,
mozaiklerin havuzlarda kullanıldığı, ancak kısa süre içerisinde hasarlar meydana geldiği hususlarında
bir ihtilaf bulunmadığını, taraflar arasında ihtilaf konusu olan ve raporumuzda çözüme
kavuşturulması gereken temel problemler davacıya satılan mozaiklerin gizli ayıplı olup olmadığı,
noktasında toplandığı,
tacirler arasındaki alım-satım sözleşmesinin ayıplı ifasına ilişkin TTK. m. 23/1-c hükmüne göre:
“Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar
etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için
durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun
223’üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır”. TTK. m. 23/1-c hükmü esasında, ayıplı ifa halinde,
ihbar yükümlülüğü sürelerini düzenleyen bir hüküm olduğu, bu madde kapsamında ayıplar bakımından
üçlü bir ayrım yapılmakta olduğu: teslim sırasında belli olan yani açık ayıplar, denetim (muayene)
sonucu ortaya çıkan ayıplar ve gizli ayıplar olduğunu,
satılan malda açık bir ayıp yok ise, alıcı emtiayı aldıktan sekiz gün içinde muayene etmek ya da
ettirmek ve bu muayene sonucunda emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, durumu bu süre içinde
satıcıya bildirmekle yükümlü olduğunu, bunu ihmal ettiği takdirde satılanı kabul etmiş sayılır (TTK. m.
23/1-c; TBK. m. 223/2); meğerki satılanda adi bir muayene ile meydana çıkarılmayacak bir ayıp
bulunsun (TTK. m. 23/1-c; TBK. m. 223/2). Bu son halde gizli ayıplara işaret edilmiş olmaktadır (Hüseyin Ülgen/Ömer Teoman/Mehmet Helvacı/Abuzer Kendigelen/Arslan Kaya/N.Füsun Nomer
Ertan, Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 2006, n. 744-746).
açıkça belli olmayan ve adi bir muayene sonucunda meydana çıkarılamayan ayıplar gizli ayıplar olduğunu, böyle bir ayıp; sonradan malın kullanılmasıyla (Ülgen, Ticari İşletme Hukuku, n. 747) veya
laboratuar tahlili yapılarak ya da satılan malın içi sökülüp parçalar tek tek muayene edilerek
anlaşılabilir (İsmail Doğanay, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Birinci Cilt, İstanbul 2004, s. 290). Bir
başka deyişle, fenni ve teknik bir muayene ile ancak meydana çıkarılması mümkün olan veya uzun
bir süre kullanıldıktan sonra ortaya çıkabilecek mallardaki ayıplar, gizli ayıp olarak nitelendirildiğini, (Doğanay, s. 292).

TTK.m. 23/1-c gizli ayıplar bakımından TBK. m. 223/2 hükmüne yollama yapmakta olduğunu, TBK. m.
223/2 hükmüne göre: “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul
etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp
bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen
satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır”. Sözkonusu
hüküm uyarınca gizli ayıplar derhal (meydana çıkar çıkmaz) ihbar edilmeli, (TTK. m. 23/1-c;
TBK. m. 223/2); aksi takdirde satılan bu ayıp ile beraber kabul edilmiş sayılacağı (TTK. m. 23/1-c;
TBK. m. 223/2), ayıp ihbarları TTK. m. 18/3 hükmünde öngörülen ihtar ve ihbarlar kapsamında olmadığından
herhangi bir şekle tabi olmadığı (Hüseyin Ülgen/Ömer Teoman/Mehmet Helvacı/Abuzer
Kendigelen/Arslan Kaya/N.Füsun Nomer Ertan, Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 2006, n. 753; Son
İçtihatlar Dergisi, 1967, S. 228, s. 71), Gerçekten de Yargıtay’ın 01.12.1972 gün ve 4894/5113 sayılı
kararında da bu durum “ayıp ihbarı olaya ilişkin bulunduğundan her türlü delille ispat edilebilir…”
şeklinde açıkça ifade edildiği, (Batider, C. VIII, S. 2, s. 176). Davacının iddiası, kullanım sonucu
ortaya çıkan (gizli) ayıba dayandığından, mozaiklerin satın alınma ve havuzlara uygulanma tarihleri
ile dava tarihi dikkate alındığında, ihbar yürümlülüğünün süresi içinde yerine getirildiğinin kabulü
gerektiğini, ayıplı satış durumunda alıcının haklarını düzenleyen TBK. m. 227 hükmüne göre: “Satıcının
satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini
kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın
Ücretsi onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklı olduğu,
satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını
gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebileceğini, alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim,
satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebileceği, satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya
satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir”. Görüldüğü
üzere, sözkonusu hüküm, ayıba karşı tekeffülde alıcı lehine seçimlik bazı haklar öngördüğü, alıcı,
dilerse, satılanı redde hazır olduğunu beyanla satım sözleşmesinin feshini, dilerse satılanı alıkoyup
satış parasından indirim yapılmasını ya da somut olayda olduğu gibi genel hükümlere göre uğramış
olduğu zararların tazmin edilmesini talep edebileceği, ancak, ayıp ihtar yükümlülüğü zamanında yerine
getirilmiş olsa dahi ayıplı ifa yükümlülüğünden kaynaklanan bu hakların kullanılabilmesi için
öncelikle satın alınan ürünün ayıplı olduğunun geçerli delillerle ispat edilmesi gerektiği açık olduğu, yer alan teknik inceleme bölümündeki tespitler dikkate alındığında, davacının ayıplı ifa
yönündeki iddilasının ispata muhtaç olduğu sonucuna varıldığı kanaati bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmesinde ;Dava, itirazın iptali davası olup, iddia,savunma,sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı ile bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli bulunmuş davacının, davalıdan dava konusu mozaikleri satın aldığı
mozaiklerin havuzlarda kullanıldığı hususlarında
bir ihtilaf bulunmamakta olup dosyada alınan teknik bilirkişi raporundaki tespitte de davaya konu mozaiklerin davacı tarafça ıslak zeminde kullanıldığı ve moziklerin havuzdan ayrılmasında davacının uygulama hatasının olduğu tespit edilmesi karşısında anılan şekilde kullanımdan doğan zarardan davalının sorumlu olduğuna ilişkin delilleri dosyaya sunmadığı hususu hep birlikte değerlendirilmesinde ispat yükünü düzenleyen 6100 sayılı hukuk muhakemeleri kanunu’nun ” HMK 190.maddesine göre “ (1) ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. ” hükmü dikkate alındığında davacı iddiasını ispat edememiş olup ispat edilemeyen davanın reddine , karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin yasal şartlar oluşmadığından reddine,
3-Alınması gereken 59,30-TL harçtan, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40-TL ile 6.146,65-TL’den mahsubu ile bakiye kalan 6.141,75-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 33.867,82-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 04/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır