Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/978 E. 2020/179 K. 19.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/978 Esas
KARAR NO : 2020/179

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 14/08/2008
KARAR TARİHİ : 19/02/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/03/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; yurt dışında bulunan davacının davalılara ortaklık durum belgesi karşılığında 03/05/1997 tarihinde 146.708 DM yatırdığını, para tahsil anında ve sonrasında davalı şirket temsilcileri tarafından parasını her istediği an geri alabileceği ve yüksek oranda kar verilebileceği taahhüdünde bulunulduğu, kısa bir süre sonra davacının ihtiyacı nedeniyle ödediği parasını talep ettiğinde ödeme yapılmadığını, davalıların bankacılık kanunu hükümlerini ihlal ettiklerini, davalı şirketin kanunun emredici hükümlerine aykırı bir takım işlemler geçekleştirdiğini, SPK raporunda yer aldığını, davalıların sermaye piyasası kanununa aykrı şekilde aracılık faaliyetlerinde bulunduklarını, hisse senetlerini izinsiz halka arzettiklerini, … grubu tarafından yapılan usulsüzlüklerin SPK ve diğer resmi kurum raporlarında açıkça anlatıldığını, davacıya hisse senedi teslimi yapılmadığını, şirket ortağı yapılmasınında hukuken mümkün olmadığını, davalı şirketle arasında kanuna uygun bir ortaklık ilişkisi bulunmadığını, davalı şirket yönetim kurulu başkanı …. ile diğer davalı yönetim kurulu üyelerininde davacı zararından sorumlu olduklarını belirterek 146.708 DM alacağın bugünkü karşılığı 143.270,26 YTL den şimdilik 6.500 YTL’lik kısmının ödendiği tarihten itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline bu doğrultuda davalı şirketle kurulmuş geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitinin mevzuata aykırı kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılar arasında mecburi veya ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmadığını, davacı ile … İnş. A.Ş arasında ortaklık ilişkisi bulunduğunu, davacının bu şirkette pay sahibi olması nedeniyle bu hisselerinin TTK 329 maddesi uyarınca geri alınması veya TTK 405 maddesi gereğince hisse bedelinin davacıya iade edilmesinin mümkün olmadığını, davacı ile diğer davalılar arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığından bu davalılar yönünden davanın husumet nedeni ile reddedilmesi gerektiğini, pay defterine kaydedilen hisse senedi sahibinin ortaklık sıfatını kazanacağını, yaklaşık 10 yıl sonra ikame edilen davanın haksız fiil kurallarına istinaden hak düşürücü süre yönünden de reddi gerekeceğini, talebin 5 yıllık zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında ortaklık ilişkisi bulunup bulunmadığı sorusunun davacı şirket defterlerinin incelenmesi sonucunda açığa çıkacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Taraf delilleri dosyaya ibraz edilmiş, resen seçilecek mali müşavir, ticaret hukuku ve borçlar hukuku alanından bilirkişilerden oluşacak heyetle davalı şirket ticari defter kayıt ve belgelerinin talimatla incelenmesine karar verilmiş, davalı vekili tarafından yatırılan talimat giderinin eksik olduğundan bahisle talimatın bila ikmal iade edildiği görülmüş, gerek davacı vekili, gerekse davalı vekili eksik talimat giderini yatırmayacaklarını beyan ettikleri anlaşılmıştır.
Davacı yan davalı şirkete ortak olmadığı hususunun tespiti ile kendisinden tahsil edilen bedelin davalı şirket ve yönetim kurulu üyelerinden tahsilini talep etmiş, davalılar vekili ise davacının davalı şirket ortağı olması halinde yatırılan bedelin iadesini talep edemeyeceğini savunmuştur.
Mahkememiz …. Esas, …. karar numaralı kararının taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay …. Hukuk Dairesinin …. Esas, …. karar sayılı kararı ile ” Şu halde, Mahkemece öncelikle bilirkişi incelemesi yaptırılması konusunda ispat yükünün hangi tarafta olduğu belirlenerek, ispat yükü kendisinde bulunan tarafa bilirkişi incelemesi için gerekli olan delil avansını yatırmak üzere kesin mehil verilip sonuçlarının hatırlatılması ve bundan sonra kesin mehile rağmen gereği yerine gelmezse, sonuçları ihtar edildiği gibi yargılamaya devam olunarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bazen davacıya, bazen ise davalıya mehil verilerek neticeten davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz dosyasının bozulmasına karar verilmiş olup bozma sonrası dosya işbu esası almıştır.
Mahkememizin11/02/2020 tarihli ara kararı ile dava değerinin 6.500,00 TL olması nedeniyle dosyanın heyetten üye hakime tevdi edilmesine karar verilmiştir.
Yargılama devam etmekteyken 07.12.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7194 sayılı kanununun 41. maddesi ile dava konumuz ile ilgili aşağıdaki şekilde düzenleme getirilmiştir.
MADDE 41- 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 4- 31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.”
Yargıtay … Hukuk Dairesinin benzer davalarla ilgili son uygulaması; iş bu davamıza konu, şirket ortağı olmadığının tespiti ve davalı şirketlere ödenen paraların iadesi talepleri, haksız fiil hükümleri kapsamında değerlendirilerek, taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı ve ödendiği ispatlanan paraların, ispatlanan geri ödemeler düşüldükten sonra, iade edilmesi şeklindeydi.
Davamızın tarafları ile konusunun, yukarıda belirtilen kanuni düzenleme karşısındaki durumu değerlendirildiğinde; yurt dışında bulunan davacının davalılara ortaklık durum belgesi karşılığında 03/05/1997 146.708 DM yatırdığı, para tahsil anında ve sonrasında davalı şirket temsilcileri tarafından parasını her istediği an geri alabileceği ve yüksek oranda kar verilebileceği taahhüdünde bulunulduğu, kısa bir süre sonra davacının ihtiyacı nedeniyle ödediği parasını talep ettiğinde ödeme yapılmadığı, davalıların bankacılık kanunu hükümlerini ihlal ettiği, davalı şirketin kanunun emredici hükümlerine aykırı bir takım işlemler geçekleştirdiği, bu durumun SPK raporunda yer aldığı, davalıların sermaye piyasası kanununa aykrı şekilde aracılık faaliyetlerinde bulunduğu, hisse senetlerini izinsiz halka arzettiği, … grubu tarafından yapılan usulsüzlüklerin SPK ve diğer resmi kurum raporlarında açıkça anlatıldığı, davacıya hisse senedi teslimi yapılmadığı, şirket ortağı yapılmasınında hukuken mümkün olmadığı, davalı şirketle arasında kanuna uygun bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı iddiaları karşısında yukarıda belirtilen “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç” kapsamında olduğu, bu belge nedeniyle “6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.” hükmüne göre, davacıya verilen ortaklık durum belgesine göre; davacının pay sahibi olduğu ve ortaklık ilişkisinin kurulmuş sayılacağı yine davacının ortaklık ilişkisinin kurulmadığını iddia edemeyeceği anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen 7194 sayılı yasa ile 3332 sayılı yasaya eklenen, geçici madde 4’ün ikinci fıkrasına göre; Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” düzenlemesine göre; mahkememizce dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş, davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilerek ve yargılama gideri davalı üzerinde bırakılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere:
1-Esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 54,40 TL harcın peşin olarak yatırılan 87,70 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 33,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı davada kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 87,70 TL peşin harç, 14,00 TL başvurma harcı, 273,90 TL posta masrafı olarak kullanılan toplam 375,60 TL masrafın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, davalı … Holding vekilinin yüzüne karşı, davacı vekili ile diğer davalının yokluğunda, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize müracaatla Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 19/02/2020

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim ….
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır