Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/973 E. 2020/508 K. 09.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/973
KARAR NO : 2020/508

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/09/2014
KARAR TARİHİ : 09/09/2020
KARARIN YAZ.
TARİH : 24/09/2020
DAVA; Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan( bozma öncesi mahkememizin …. Esas …. karar) iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İngiltere devletinde ithal ettiği kumaş emtialarının 14/05/2010 ve 26/05/2010 tarihlerinde davalının işlettiği Depaj Antreposuna teslim edildiğini, günlük işlemlerinin yapıldığı sırada gümrük idaresince emtianın tarifesi ve menşeine ilişkin ihtilaf çıkartıldığını, bunun üzerine gümrük idaresince el konulan ürünlerin 16/05/2011 tarihli el koyma tutanağı ile yedi emin olarak davalı ya teslim edildiğini, ancak olayla ilgili açılan ve Bakırköy … Ağır Ceza Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyası ile görülen davada, eşyanın bir kısmına sehven el konulduğunun belirlenip bu nedenle, bir kısmının da davanın beraatla sonuçlanması nedeniyle müvekkiline iadesine karar verildiğini, ancak müvekkilinin sorumlu olmadığı, antrepo ücreti tahakkuk ettirilip müvekkilinden talep edildiğini, bunun için davalının hapis hakkını kullandığını ileri sürdüğünü, noter vasıtasıyla çekilen ihtarlardan da sonuç alınamadığını, müvekkili şirket yetkililerince davalı antreposunda bulunan ürünler üzerinde yapılan incelemede; emtianın antrepo içinde birden fazla yer değişikliğine uğratıldığının, her değiştirme sırasında ambalajlarının bozulduğunun, kötü depolama koşulları nedeniyle eşyada tozlanma, nemlenme ve kirlenme olduğunun, böylece ticari değerini yitirdiğinin dolayısıyla eşyada zarar oluştuğu hususlarının tespit edildiğini, davalı hiçbir emtia ücreti talep etmese bile müvekkilinin uğramış olduğu zararın çok büyük olduğunu, bu zarardan ilgili mevzuat gereği antrepo işleticisi olan davalının sorumlu olduğunu, zira zararın emtianın saklanma koşullarından kaynaklandığını ileri sürerek belirsiz alacak davası olarak açmış olduğu iş bu davada zararın tespitine, bilahare artırılmak üzere şimdilik 250.000-TL maddi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacıya ait emtianın gümrük işlemlerinin ikmalinin temini bakımından davacının ithal etmiş olduğu emtianın müvekkili tarafından işletilen antrepoya 17/05/2010 ve 26/05/2010 tarihlerinde teslim edildiğini, emtiaya el koyma kararının infazından itibarende antrepoda kalmaya devam ettiğini, dolayısıyla antrepo hizmet bedellerinin müvekkili şirkete ödenmesi gerektiğini, müvekkilinin tahakkuk eden bu alacağın tahsili için İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine takip başlattıklarını, itiraz üzerine ise açmış oldukları ve İstanbul…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile görülen itirazın iptali davasında davacının itirazının iptaline karar verildiğini, bakiye antrepo hizmet bedellerinin halen ödenmediğini, gümrük idaresinin sorumlu olacağı depo ücretlerinin el koyma tarihinden sonraki dönemi kapsayacağını, el koyma tarihinden önceki döneme ait saklama borçlarının ise davacıya ait olduğunu, müvekkilinin hapis hakkının olduğunu, bu durumda davacının eşyalarının antrepoda kalmasının iki nedeninin bulunduğunu, bunlardan birinin antrepo ücretlerinin ödenmemesi diğerinin ise gümrük idaresi tarafından eşyalara el konulması olduğunu, bu durumda hapis hakkının varlığı nedeniyle davalının kusurlu olduğunu, gümrük idaresi tarafından el konulması nedeniyle eşyaların uzun süre antrepoda kalmasında müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını, kusurunun da bulunmadığını, zira müvekkilinin gerekli donanıma, yer kapasitesine ve yeterli istihdama sahip bir antrepo işletmekte olduğunu, ve bu durumda eşyanın kötü koşularda saklandığı iddiasının ise tamamen asılsız olduğunu, gerekli özen gösterme koşulu ile eşyaların saklandığını, diğer taraftan yıllar boyunca antrepoda saklı tutulmuş olmasının sonucu olarak meydana gelmiş olan bozulmalar söz konusu ise bu bozulma ve değer kayıplarının müvekkilinden kaynaklanmadığını, talep edilen tazminatın da faiş ve afaki olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememize ait bozma öncesi (mahkememizin …. Esas …. karar ) 02/03/2016 tarihli karar ile ;
Dava, gümrük işlemlerinin tamamlanabilmesi ve bilahare de el koyma nedeni ile davalı antreposuna teslim edilen dolayısıyla antrepoda kaldığı sürece davacıya ait kumaş emtiasında oluşan zararın tahsili talebine ilişkindir.
Delil olarak dayanılan Bakırköy … Ağır Ceza Mahkemesi’nin …. esas … karar sayılı dosyasından, dava konusu kumaşlara gümrük idaresince el konulması üzerine olay nedeniyle dava dışı ….ve …. hakkında kaçakçılık ve sahtecilik suçlarından cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davasında sanıkların beraatlerine, gümrük idaresince gümrük mevzuatı çerçevesinde işlemlerin gerçekleştirilmesinden sonra el konulan yani dava konusu ürünlerin de iadesine karar verildiği, kararın ise 02/09/2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Delillerin toplanması üzerine 11/02/2012 tarihli duruşmanın 3 nolu ara kararı uyarınca, mahallinde keşif yapılmak suretiyle bir tekstil mühendisi bilirkişiden rapor alınması cihetine gidilmiş, görevlendirilen bilirkişi endüstri mühendisi tekstilci … antrepo ve kumaşlar üzerinde yapmış olduğu incelemeye binaen düzenlemiş olduğu 30/06/2014 tarihli kök raporunda, uygunsuz depolama koşullarından dolayı kumaşların neme, toza ve kire maruz kaldığını, yine yer değiştirilmelerinden ve uygunsuz istiflemeden dolayı ambalajlarının da parçalandığını, böylece kir ve tozların kumaşlara sirayet ettiğini, dolayısıyla depolama ve deponun fiziki durumu nedeniyle kumaşların zarar gördüğünü, böylece ticari kumaş özelliğini yitirdiğini, ancak hurda olarak satılabileceğini, bir kısmının ise temizlenmek suretiyle oluşan kusurlarının giderilebileceğini, bu şekilde ticari olarak kullanılabileceğini, davacının toplam maddi zararının ise 412.099,70-TL olduğunu belirtmiştir.
İtiraz üzerine bilirkişiden ek rapor alınması cihetine gidilmiş, bilirkişinin düzenlemiş olduğu ek raporunun kök raporu ile aynı yönde olduğu görülmüştür.
Dosya kapsamı ve birinci kök ve ek rapora yönelik itirazlarda dikkate alınarak, daha önce mahallinde keşif yapılmak suretiyle dinlenen tekstil mühendisi bilirkişinin tespitleri de değerlendirmek suretiyle dava konusu kumaşlar da hasar oluşup oluşmadığı, oluşmuşsa bunun antreponun fiziki durumu ile muhafaza şartlarından mı yoksa uzun süre antrepoda kalmalarından mı kaynaklandığı ile ceza dosyasındaki tespitlerde dikkate alınarak, olayda tarafların müterafik kusurlarının bulunup bulunmadığı, varsa bu kusur olanları ile hasar gördüğü iddia edilen kumaşların hurda değerleri ile bir kısım kumaşların temizlenmek suretiyle ticari amaçla kullanılabileceği tespit edildiğinden, bunların tekrar ticaret mevkine konulması için yapılması gereken tüm masraflar da tespit edilip, fark teorisi kapsamında uğranılan toplam zarardan indirilmek suretiyle davacının net olarak talep edebileceği tazminat miktarının gümrük mevzuatı ve borçlar kanunu hükümleri de dikkate alınmak suretiyle belirlenmesi için bir öğretim üyesi hukukçu, bir kimyager, bir de gümrük mevzuatı uzmanı ve bir de tekstil mühendisinden oluşturulan bilirkişi kurulundan rapor alınması cihetine gidilmiş bilirkişi kurulu ise oy çokluğuyla düzenlemiş olduğu raporunda, olayda davacının % 70 davalının ise % 30 oranında kusurlu olduklarını, kusurlarda değerlendirilmek suretiyle fark teorisi kapsamında davacının talep edebileceği tazminatın 153.499,36-TL olduğunu belirtmiştir. Muhalif bilirkişi ise muhalefet şerhinde özetle, Gümrük Kanunu ve bağlı yönetmeliğin ilgili hükümlerinin antrepo işleticisi tarafından ihlal edilmediğini ancak eşyanın düzensiz istiflenmesi yönüyle antrepocunun kusurlu davrandığını, uzun süre emtiada beklemesi nedeniyle tabiatından kaynaklı dış etkilere bağlı olarak eşyanın özelliğini yitirmiş olabileceğini, eşyanın değer kaybı yönüyle davacı ve davalı etkisi ve sorumluluğunun bulunmadığını, eşyanın uzun süre gümrük idaresinin yaptırımı sonucu antrepoda kaldığını, gümrük idaresinin % 90 antrepo işleticisinin ise % 10 kusurlu olabileceğini belirtmiştir.
Birinci bilirkişinin raporu ile ikinci bilirkişi kurulunun raporu arasında çelişki bulunduğundan yeniden bir öğretim üyesi hukukçu, bir tekstil mühendisi, bir kimyager ve bir de gümrük uzmanından oluşturulan üçüncü bir bilirkişi kurulundan rapor alınması cihetine gidilmiş bilirkişi kurulu ise düzenlemiş olduğu, mahkememizce de denetime elverişli dosya kapsamına da uygun kabul edilen raporunda özetle, hasarın kumaşların uzun süre depoda kalmasından değil, olumsuz depolama koşullarından oluştuğunu, bu nedenle olayda davalının kusurunun bulunduğunu, depolama ve muhafaza koşullarına uyulmuş olması durumunda kumaşlarda da bozulma olmamış olacağını, dolayısıyla zararın da oluşmamış olacağını; dolayısıyla depolama koşulları nedeniyle kumaşlardaki bozulmadan dolayı davacının uğramış olduğu toplam zararın 317.493,31-TL olduğunu, davacının ise olayda kusurunun bulunmadığını belirtmiştir.
Davacı vekili uyap üzerinden gönderdiği 10/11/2015 tarihli dilekçesinde özetle, HMK m. 107/2 uyarınca dava değerini 317.393,31-TL yükselterek bu tutarın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ise 22/01/2016 havale tarihli dilekçesinde özetle, ıslahla artırılan tutarın zaman aşımına uğradığını, aksi durumda ise faizin ıslahtan itibaren işleyeceğini belirtmiştir.
Davacı vekili ise davalı vekilinin belirtilen dilekçesine karşı vermiş olduğu 08/02/2016 tarihli dilekçesinde özetle, davanın belirsiz alacak davacısı olduğunu belirtip zaman aşımı defi ile faiz başlangıcına ilişkin davalı tarafın beyanını kabul etmediğini ileri sürmüştür.
Dava, saklama sözleşmesine aykırılık nedeniyle oluşan zararın tazminine ilişkin olduğundan dolayı TBK m. 146 (eBK m125) de öngörülen zaman aşımı süresine tabi olup , bu maddede öngörülen 10 yıllık zaman aşımı süresi dolmamıştır. Hem bu nedenle hem de dava HMK m. 107 de düzenlenen belirsiz alacak davası niteliğinde bulunduğundan dolayı davalı vekilinin zaman aşımı defi ile artırılan tutar yönündeki faizin başlangıç tarihine yönelik beyanı da yerinde görülmemiştir.
Konuya ilişkin gümrük mevzuatı ve TBK’nın saklama sözleşmesini düzenleyen 561 vd hükümlerine göre, davalı saklayıcı kendisine bırakılan dava konusu kumaşları özenle saklamak, ayrıca kumaşlarda önlem alınmasını gerektiren bir değişiklik olması durumunda ise imkan ölçüsünde saklatana bildirmekle ve de teslim aldığı gibi saklatana iade etmekle yükümlüdür. Dava konusu olayda ise davalının saklayıcı olarak kumaşların saklanması için gerekli özeni göstermediği gibi, değişiklik olmasını da saklatana bildirmemiştir. Bu nedenle raporlarda da belirtildiği üzere olayda davalının kusuru bulunmaktadır. O nedenle saklama koşullarından kaynaklanan davacı zararından sorumludur. Olayda zarar gören davacının müterafik kusuru ise bulunmamaktadır. Bu durumda, davalının kusuru % 100 olmasa bile, yani olayda ürünlere haksız el koyduğu anlaşılan gümrük idaresinin de belli bir oranda kusuru bulunsa bile, diğer bir ifade ile saklayan davalı ile ürünleri haksız el koyduğu anlaşılan dava dışı gümrük idaresi zararın doğumuna farklı oranlardaki kusurları ile birlikte sebep olmuş olsalar da, davalı TBK m. 61 uyarınca müteselsilen zararın tamamından davacıya karşı sorumludur. Kaldı ki birinci ve ikinci bilirkişi raporunda belirtildiği üzere zarar tamamen davalının kusurundan kaynaklanmıştır. Zira gümrük idaresi de el koyma tarihinden itibaren saklatan konumundadır.
Davalı vekili ardiye ücretinin ödenmediğini, dolayısıyla tahsili için davacı aleyhine başlattıkları takibe de davacının itiraz etmesi üzerine, açmış oldukları itirazın iptali davasının davacı aleyhine sonuçlandığını ileri sürüp müvekkilinin zarardan sorumlu olmadığını belirtmişse de, ardiye ücretine ilişkin açılan dava başka bir mahkemede görülüp sonuçlanmış ve temyiz aşamasında olduğu belirtilmiştir. Bu durumun bu davaya ve tarafların kusuruna herhangi bir etkisinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Zira ardiye ücretinin ödenmemesi kötü saklama koşullarını haklı gösterecek bir durum değildir. Ayrıca saklayıcının ücrete hak kazanması saklama edimini yukarıda belirtilen mevzuat uyarınca yerine getirmiş olmasına bağlıdır.
Davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi yönünden üçüncü bilirkişi kurulu raporunun dosya kapsamına ve denetime daha elverişli olduğu kanaatine varılmıştır. Hem bu nedenle hemde üçüncü bilirkişi kurulu raporunun zarar ve tazminat tutarı yönünden ortadaki değer olduğundan dikkate alınması uygun görülmüştür.
Belirsiz açılan ve ispatlanan davanın artırılan tutar üzerinden kabulüne verilmiştir.
Mahkememiz dosyası taraflarca temyiz edilmiş olup, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 16/11/2017 tarih ….. E- ….. Karar sayılı ilamı ile bozularak mahkememize iade edilmiş, mahkememizce usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, saklama sözleşmesine aykırılık nedeniyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkememizce önceki hükme esas alınan bilirkişi raporu ile dava konusu zarar gören asetat saten astarlık kumaşlardaki zarar bu kumaşların nakliye, vergiler ve tüm masraflar dahil ithalatçı firmaya maliyet değerinden hurda değerinin çıkarılması suretiyle 251.493,16 TL olarak bulunmuştur. Oysaki Yargıtay bozma ilamında işaret olunduğu üzere; davacı şirketin hasar gören bu tür kumaş emtiası yönünden zararının kumaşın rayiç değeri üzerinden hesaplanması, bu kumaşların hurda olarak eden çıkartıldığı bildirildiğine göre rayiç değer üzerinden hesaplanacak bedelden davacı tarafından elde edilen hurda değerinin düşülmesiyle bulunacak miktara hükmedilmesi gerekmektedir. Yine hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu zarar gören polyester saten astarlık kumaşlarda toplam zarar miktarı fire kumaş bedeli ile tamir bedeli toplamı olarak gösterilmiş ve davacının bu tür kumaşlar yönünden zararı tespit edilmiş olup, davacı tarafça fireye uğradığı için kesilmiş ve bütünlüğü bozulmuş, yıkanmış, ütülenmiş ve yeniden rulo haline getirilmiş polyester kumaşın yeni bir kumaş değerinde satılamayacağı, değer kaybının da zarara yansıtılması gerektiği yönündeki itiraz üzerinde durulması gerekmektedir. Mahkememizce bozma ilamında belirtilen hususlarda inceleme yapılarak bilirkişi raporu tanzim etmek üzere dosyanın bilirkişi heyetine tevdiine, bilirkişi ücretinin davacı tarafça yatırılmasına karar verilmiş ise de, bilirkişi ücreti verilen süre içerisinde yatırılmamıştır. Davacı vekili mahkememizin 09/09/2020 tarihli celsesinde, müvekkilinin bilirkişi ücretini yatırmayacağını beyan ettiğini belirterek davanın mevcut hale göre karar verilmesini talep etmiştir.
Yargıtay bozma ilamına konu hususlarda bilirkişi tarafından inceleme ve değerlendirme yapılmasının gerektiği, davacı tarafça bilirkişi incelemesinden vazgeçildiği, dosyanın mevcut haliyle değerlendirilmesinde, davacının yargılamanın önceki aşamalarında itirazına konu hususlar incelenmeksizin önceki hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre yapılan hesaplama neticesinde 317.430,31-TL maddi tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek değişik oranlardaki avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
317.430,31-TL maddi tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek değişik oranlardaki avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
1-Alınması gerekli 21.683,71-TL karar harcından peşin alınan 4.269,40-TL harç ile sonradan alınan 1.151,54-TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye kalan 16.262,77-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
2-Davacının yapmış olduğu yargılama giderleri olan (bozma öncesi ) 4.298,40-TL ilk dava gideri 293 TL tebligat ve müzekkere gideri177,50 TL keşif harcı, bilirkişi ücreti 6.900-TL, 1.151,54-TL artırılan tutar için yatırılan tamamlama harcı , ( bozma sonrası ) 210 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 13.030,44 -TL nin yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine
3-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi Uyarınca 43.763,14 -TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde gider avansının harcanmayan kısmının iadesine ,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 GÜN içerisinde mahkememize müracaatla YARGITAY yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 09/09/2020
Başkan …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Katip …
E-imzalı