Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/9 E. 2019/17 K. 07.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/9 Esas
KARAR NO : 2019/17

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/01/2019
KARAR TARİHİ : 07/01/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/01/2019

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Sigorta AŞ’de 24/12/2016-24/12/2017 vadeli …. nolu makine kırılması sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan…. Ve Tic. AŞ’ye ait beton pompasının ….. Otoyol Projesi kapsamında V05 viyadük ayakları fore kazık betonu dökümü sırasında davalı inşaat firmasına ait kazık makinesinin dönerken çarpması nedeniyle hasarlandığını, bu nedenle sigortalıya ait beton pompasının 4 ve 5 bomlarının kulak ve burçlarında büyük hasar oluştuğunu, olayın akabinde ekspertiz yapılarak hasar tespiti sonucu sigortalıya 108.793 TL hasar tazminatı ödendiğini, müvekkilinin ödemiş olduğu tazminat ile sigortalısının haklarına aynı şartlar dahilinde halef olarak yasanın bahşetmiş olduğu hakkını davalılara karşı kullandığını, bu sebeplerle müvekkili tarafından sigortalısına ödenen miktarın 24/10/2017 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacı … şirketinin dava dışı hak sahiplerine ödediği hasar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Yargıtay İBK’nın 22.03.1944 tarih ve …. E., ….. K. sayılı kararında, “…Sigortacının, sigortacılık mutlak bir ticari muameledir diye kanuni halefiyetine istinaden açacağı rücu davası için dava ikamesi icap eder, denecek olursa, menşei, mahiyeti ve illeti aynı olan ve haksız fiil faili için tecezzisi mümkün bulunmayan bir borç için, iki ayrı kaza merciinde birden dava açılmış olabileceği kabul edilmiş olur,. Bu ise kanuna ve hukuka uygun düşmez.
Bu itibarla, sigortacının, sigorta poliçesinden münbais olmayıp, kanundan aldığı selahiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği davada hukuk mahkemesine başvurulması gerekir.” denmiştir.
Buna göre, TTK’nın 1472. maddesine dayalı rücuen tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda davacı … şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre, görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay ….. Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve …… E., ….. K. Yargıtay ….. Hukuk Dairesi’nin 11.02.2016 tarih ve ….. E., …… K., aynı dairenin 20.09.2016 tarih ve …. E.,….K., ……. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 tarih ve …. E., ….. K. sayılı ilamları da aynı yöndedir.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükümde, nispi ticari davaya ilişkin düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
Mezkur Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.
Yapılan incelemede davanın, davacı … şirketinin teminat altına almış olduğu hasar riskinin gerçekleşmesi nedeni ile sigortalısına yapmış olduğu ödemenin, olayın gerçekleşmesinde kusuru bulunduğunu iddia ettiği davalılara rücu edilmesi ile ilgili olduğu, sigortalısına ödeme yapan sigorta şirketinin ödeme yaptığı şahsın haklarına halef olacağı ve açacağı davalarda da sigortalı dava açsaydı görevli mahkeme hangi mahkeme olacaksa o mahkemenin görevli mahkeme olacağı kuralına göre, davacının halefi olduğu dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin 6102 sayılı kanunun kapsamı dışında kaldığı anlaşıldığından, görevli mahkemenin genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu değerlendirilmiş, bu sebeple HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca, mahkemenin görevli olmasının dava şartlarından olduğu ve dava şartlarının da davanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiğinden, davacı tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davada mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK’nun 115-(2) maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.07/01/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır