Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/897 E. 2021/657 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/897 Esas
KARAR NO : 2021/657

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/11/2019
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davacı takip alacaklısı müvekkili ile davalı takip borçlusu şirket arasındaki ticari ilişkiye binaen düzenlenen fatura bedellerinin ödenmemiş olması sebebiyle, müvekkilleri alacağının temini için Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasından borçlu hakkında cari alacağa istinaden ilamsız icra takibine geçildiğini, davalı borçlunun, davacı alacaklı müvekkilleri şirkete herhangi bir borcunun olmadığını iddia ederek borca itiraz ettiği ve takibi durdurduğunu, davacı şirketin, davalı tarafa taraflar arasında akdedilen “…. Sözleşmesi” uyarınca izolasyon malzemeleri sattığını ve izolasyon işi yaptığını ancak davalı tarafın işbu fatura bedellerini hiçbir şekilde müvekkilleri ödemediğini, müvekkillerinin davalı taraftan toplamda 83.996,79-TL fatura alacağı bulunduğunu, müvekkilleri ile davalı tarafın cari hesap ilişkisine bakıldığında davalı tarafın toplamda 83.996,79-TL borcunu ödemediğinin görüleceğini, müvekkilinin iş yapıp ücrete hak kazandığı davalı imzalı 31/12/2017 tarihli hak ediş raporu ile sabit olduğunu, neticeten; öncelikle ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne, haksız ve dayanaksız itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karış tarafa yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde iddia edilen alacak tutarı sadece tek bir projeden ve tek bir sözleşmeden kaynaklanan hak ediş bedeli ile ilgili bir tutar olmadığını, davacı ile müvekkilleri arasında üc ayrı proje için ekte delileri arasında sunmuş oldukları 01/02/2013, 12/04/20216 ve 21/07/2016 tarihli üc yarı sözleşme imzalandığını, söz konusu sözleşmeler uyarınca davacı, müvekkillerinin müteahhidi olduğu … Mah. … Cad. No:…../…. aderisnde inşa edilen “…” projesinde, … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … parselde inşa edilen “… ” projesindeve … İli, …. İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … paselde inşa edilen” …. İnşaatı” projesinde izolasyon işleri yaptığını, bunun yanında davacı, yazılı bir sözleşme olmaksızın iki münferit iş daha yaptığını, söz konusu sözleşmeler ve münferit işler uyarınca yapılan imalatlara karşılık davacı müvekkillerine muhtelif faturalar kestiğini ve müvekkillerinden ödemeler aldığını, davacı ile müvekkillerinin ticari ilişkisinin başladığı 2012 yılından itibaren yapılan bütün işler için davacının kesmiş olduğu tüm faturaların toplamı 1.134.433,31-TL olup, müvekkilleri tarafından davacıya ve davacı adına SGK’ya yapılan ödemelerin toplamı 1.051.638,88-TL olduğunu, faturalar ve ödemeler arasındaki farkın 82.794,43-TL olduğunu, 12/04/2016 ve 21/07/2016 tarihli sözleşmelerin 18. Maddelerinde her hak ediş bedelinden %10 tutarında nakit teminat kesintisi yapılacağı yazılı olduğunu, davacı tarafın iddia ettiği ve esasında 83.996,79-TL değil 82794,43-TL olan tutarın, bahsi geçen sözleşmeler uyarınca davacının hak edişlerinden kesilmiş olan teminat tutarı olduğunu, yani dava dilekçesinde iddia edilen alacağın gerçek mahiyetini bu şekilde ortaya koyduktan sonra sözleşmelere göre teminatın iadesi koşulları oluşmadığı gibi, davacının müvekkiline geç teslimden kaynaklanan cezai şart ve ayıplı imalattan kaynaklanan tazminat borçlarının olduğu, bu borçların teminattan tahsilinden sonra müvekkilinin halen davacıdan alacaklı durumda olacağının görüleceğini, neticeten; davanın reddine, İİK 68. Madde uyarınca %20’den aşağı olmamak üzere belirlenecek tazminatın davacıdan alınarak müvekkillerine verilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı, yapılan iş bedelinin kalan kısmının tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, taraflar arasında davalının üztlendiği inşaat projelerinde izolasyon işlerinin yapımı konusunda sözleşme bulunduğu, söz konusu işlerin davacı tarafından yapılarak davalıya teslim edildiği hususlarında uyuşmazlık bulunmadığı; taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalının söz konusu işlerin bir kısmının tesliminde gecikme söz konusu olup olmadığı, davalının bu gecikme nedeniyle sözleşmelerde öngörülen cezai şartı talep edip edemeyeceği, cezai şart talebinin süresi içerisinde yapılıp yapılmadığı, davacı tarafça yapılan işlerin gizli- açık ayıplı olup olmadığı, ayıp söz konusu ise davalının muayene ve ihbar yükümlülüğünü süresinde ve usulüne uygun yerine getirip getirmediği, davacının hakedişler kapsamında düzenlediği fatura bedellerinden davalının %10 oranında kesinti yaparak teminat ayırmasının yerinde olup olmadığı, şartları varsa bu teminattan yukarıda belirtilen cezai şart ve ayıplı iş nedeniyle zarar miktarının düşülmesi halinde davacının alacağının kalıp kalmadığı hususlarındadır.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı 83.996,79-TL’nin tahsili için ilamsız takip talebinde bulunulduğu, takip dayanağının cari hesap olduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacı tanığı …’ın mahkememizce alınan beyanında; kendisinin davacı şirklette şantiye şefi olarak çalıştığını, dava konusu … şirketinde şantiye şefi olarak çalıştığını, davalıya teras, perde, temel izolasyonu yapma konusunda sözleşme yapıldığını, kendilerinin iş yapacakları alanın beton dökülmesi vb. önceki işlemler yapılarak izolasyon işlemi yapılmaya hazır hale getirilmesi gerektiğini, sözleşmede belirtilen sürelerde alan teslimi yapılmadığı için kendilerinin de işinin bu oranda geciktiğini, 3-4 blok bulunup, her blokta bir çok iş yapacakları teras ve başka alanların bulunduğunu, bu alanların bazıların geç teslim edildiği için kendilerininde işinin geç yapılmış olduğunu, kendilerinin imalat süresinin belirtilen sürelerde yapıldığını, o anlamda bir gecikme olmadığını, gecikmenin davalıdan kaynaklı olduğunu, fakat kendisinin yukarıda belirttiği gibi iş kapsamı olduğu için alanada izolasyon işlemini bitirdikten sonra alan üzerine tonlarca su uygulaması yapıldığını, ortalama 3-4 gün suyun bekletildiğini, bu şekilde test yapıldığını, sonrasında su boşaltması yapılarak alanın davalıya teslim edildiğini, bu alanların hepsinde gerekli testlerin yapıldığını, bu şekilde teslim edildiğini, bu işlerle ilgili davalının bir ayıp iddiasında bulunup bulunmadığı, bulunduysa ne zaman bulunduğu konusunda bilgisinin olmadığını, kendi yaptıkları izolasyon sonucu oluşan kod üzerine toprak dolumu, peyzaj vb işlemler sonucu kod yükseldiği için sorunlar oluşabildiğini, bundan da kendi sorumluluklarının bulunmadığını beyan etmiş, beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
Davacı tanığı …’in mahkememizce alınan beyanında; kendisinin davacı şirkette kalfa olarak çalıştığını, dava konusu … projesinde de çalıştığını, kendilerinin davalı şirketin inşaatında izolasyon işi yaptıklarını, kendilerinin izolasyon uygulayacakları alanların teslim edildiğinde, kendilerinin süresinde işi bitirip teslim ettiklerini, bir çok alana izolasyon uygulaması yaptıklarını, kendilerinden kaynaklanan geç teslimin söz konusu olmadığını, fakat bazı alanların kendilerine geç teslim edildiği için kendilerinin de bunlara geç uygulamaya başladıklarını, fakat normal süresinde bitirdiklerini, yaptıkları işlerin ayıplı olduğuna ilişkin davalının bir iddiası bulunduğu konusunda bilgisinin olmadığını, bu dava sebebiyle bu iddiaları öğrendiğini, kendilerinin işi prosedürüne uygun olarak yaptıklarını beyan etmiş, beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
Davalı tanığı …’nun mahkememizce alınan beyanında; kendilerinin 1 yıl öncesine kadar davalı şirkette şantiye şefi olarak çalıştığını, dava konusu … projesinde de şantiye şefi olarak çalıştığını, dava konusu tüm projenin izolasyon işlerini davacının uzmanlık alanına girmesi nedeniyle davacıya taşere ettiklerini, kendilerinin davacıya uygulama alanlarını teslim etmesinde bir gecikme olmadığını, davacının da işi normal süresinde teslim ettiğini, fakat ayıplı işlerle ilgili davacının süresinde ayıplarını gidermediği için bu şekilde bir gecikme oluşmuş olduğunu, projenin 3 bloklu, oturum alanının 4000 m2 olan büyük bir alan olduğunu, projenin bir çok noktasında su sızmasına karşı izolasyon işlemi yapıldığını, uygulama alanlarının bazı bölgelerinde su sızmaları olduğunu şu şekilde tespit ettiklerini; öncelikle uygulama alanlarının bazılarına su basılarak test yapıldığını, bazılarına ise imalat gereği yapılamadığını, fakat davacnın yaptığı tüm iş ve davacının yaptığı işlerden sonra projenin devamında yapılan pencerelerin kapatılması, çatının su alan noktalarının kapatılması gibi işlemler tamamlandıktan sonra yani izolasyon dışında su almaya neden olabilecek diğer alanlardaki imalatlar kapatıldıktan sonra projenin tümünde su sızdırmasına ilişkin gözlemler yapıldığını, bazı alanlarda su sızması olduğunu tespit ettiklerini, tespit tarihi konusunda beyanda bulunmasının mümkün olmadığını fakat iskan alınmadan önce son kontroller diyebileceği aşamada bu tespiti yaptıklarını, ayrıca zaten davacının sözleşmeye göre 2 yıllık süre boyunca garantisi bulunduğunu, bu tespitler yapıldıktan sonra sözlü olarak ve telefonla firma çalışanlarına genelde şantiye şefi … Bey’e veya firma sahibi … Bey’e sözlü olarak ve resimler de çekilip gösterilerek durumun anlatıldığını, kendi tespitlerini yaptıkça arayıp bilgi verdiğini, davalı tarafın, su sızmalarını gidermek için bazı çalışmalar yaptığını, fakat bazı noktalarda su sızmasının devam ettiğini, hala daha devam ediyor diye bildiğini beyan etmiş, davacı vekilinin talebi üzerine sorulan soruya tanık; betonarme imalatından sonra izolasyon çalışması ondan sonra da peyzaj çalışması yapıldığını, bunların birbirleriyle bağlantılı olduğunu, peyzajı yapanların kusuru nedeniyle de sızma olmuş olabileceğini, fakat bunun tespitinin yapılıp tamiratının yapılması da yine davacının verdiği garanti kapsamında olduğunu, peyzajla ilgili bir sıkıntı olduğunda da bunu davacı tarafa gelip kapatıp ilgilenmeleri için bilgi verdiğini beyan etmiş, beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
Davalı tanığı …’ın mahkememizce alınan beyanında; kendisinin aralık ayına kadar davalı şirkette inşaat mühendisi olarak çalıştığını, projesine de hakedişlerine şirket merkezinde çalıştığı için kendisinin baktığını, dava konusu izolasyon işinin sözleşmede belirlenen sürede davalıya teslim edilmediğini bildiğini, fakat geç teslimin neden kaynaklandığını bilmediğini, kendisinin şantiyenin bitmesinden sonra daha çok projeyle ilgili bilgi sahibi olduğunu, şantiye bitirilip site yönetimine tesim edildikten sonra site yönetiminden gelen yağmur yağdığında su sızmasına ilişkin ayrıca güneşli havalarda süs havuzlarında da su sızmasına ilişkin şikayetler geldiğini, şantiye döneminde de ara hakedişlerin yapılması için işlerdeki eksikliklerin bitirilmesi gerektiğini, bu dönemde de bazı hakedişleri işler bitirilmediği için yapamadığını, bu süreçte bazı bölgelerde izolasyondaki imalat hataları nedeniyle su sızmaları olduğunu öğrendiğini, inşaat döneminde ara ara gidip şantiyeyi kontroller de yaptığını, somut olarak sızmalar olup olmadığını izolasyon işin en başında olduğu için tam olarak hatırlamadığını, inşaatın site yönetimine tesliminde sonra şikayetler üzerine yapılan kontrollere kendisinin de eşlik ettiğini, sızdırmalar olduğunu kendisinin de tespit ettiğini beyan etmiş, davalı vekilinin talebi üzerine sorulan soruya tanık; kendisinin kesin hakediş dönemine yatın bir dönemde ve öncesinde bu izolasyon ayıplarının giderilmesi konusunda genellikle davacı şirket şantiye şefi … Bey’le mailleştiğini, telefonda görüştüğünü, ayrıca kendisiyle görüşemediği dönemlerde de şirket sahibi … Bey’le görüştüğünü, ayıpların giderilmesi için şirket çalışanlarının neden gelmediklerini, neden geciktiklerini sormak üzere görüştüğünü, yaklaşık 15-20 defa görüştüğünü, ayrıca … projesinde de projenin bitmesinden sonra gelen şikayetler üzerine izolasyon nedeniyle sızdırma olduğunu tespit ettiklerini ve davacıya bildirimde bulunduklarını, davacının da bir kısım müdahalelerde bulunduğunu fakat ayıpların giderilemediğini beyan etmiş, beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularında, tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde SMMM bilirkişi tarafından, ayıplı olduğu iddia edilen işler nedeniyle Hakediş Uzmanı, Hukukçu ve su sızdırması izolasyonu alanında uzman bilirkişilerden oluşan heyetten rapor alınmasına karar verilmiş olup, alınan bilirkişi heyeti kök raporunda özetle; davalı yanın incelenen ticari defterlerinde; davacının kesmiş olduğu tüm faturaların toplamı 1.134.433,31-TL olup, bu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafından davacıya ve davacı adına SGK’ya yapılan ödemelerin toplamının 1.051.638,88-TL olup, davalı tarafın takip tarihi itibariyle davacı yana 82.794,43-TL cari hesap bakiye borçlu olduğunun tespit edildiği, davalının düzenlenen hak edişlere herhangi bir itirazda bulunmaması, faturalar süresi içinde itiraz etmeyerek ticari defterlerine işlemesi hususları da dikkate alındığında, davalının ticari defterlerinde yer aldığı şekliyle davacıya 82.794,43-TL borçlu olduğunun kabul edilmesi gerektiği, icra inkar tazminatı talep etme şartlarını da oluştuğu, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde, davalının geç teslim nedeniyle 54.334,93-TL ve ayıplı ifa nedeniyle de 101.687,00-TL alacaklı hale geleceği, bu alacaklar dikkate alındığında davacının talep edilebilecek bir alacağının kalmayacağı kanaatine varılmıştır.
Tarafların beyanları ve itirazlarının hep birlikte değerlendirilmek üzere dosyanın ek rapor düzenlenmesi için bilirkişi heyetine tevdi edilmesine karar verilmiş, alınan bilirkişi heyeti ek raporunda özetle;
Her ne kadar tarafların ticari defterlerinin bir birini teyit etmiş olması ve davacının düzenlediği faturaların davalı tarafından süresinde itiraz edilmeyerek ticari defterlere işlenmesi nedeniyle ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı yönünde kök raporda tespitte bulunulmuş ise de tespit edilen ayıpların sonradan ortaya çıkan gizli ayıplar oldukları, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı, bu bakımdan aksi yöndeki kök raporda yer alan görüşten heyetçe rücu edildiği, ayıplı ifa nedeniyle davalının 101.687,00-TL tazminat talep edebileceği, davacın ifa yükümlülüğünü zamanında yerine getirmediği, geç teslim nedeniyle de davacının davalıya 54.334,93-TL cezai şart tazminatın ödemesi gerektiği, davalının hesaplanan bu alacaklarından davacının 82.794,43-TL tutarlı teminat alacağı mahsup edildiğinde davalının davacıdan 73.227,50-TL alacağının hesaplanabileceği kanaati bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirdirilmesinde ;Dava konusu uyuşmazlık 6098 sayılı TBK 470 vd. maddelerde düzenlenen eser sözleşmesinden doğmaktadır. Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise, teslim edilen eserin bedelini ödemektir
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 6098 sayılı TBK’nın 474-478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayıp, imâl edilen bir eserde veya malda, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin beklediği amaca ve dürüstlük kurallarına göre bulunması gereken vasıfların bulunmaması, bulunmaması gereken vasıfların ise bulunmasıdır. Şayet, imâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. Bu hakkın kullanması için iş sahibi tarafından ayrı bir dava açılabileceği gibi, yüklenici tarafından aleyhine açılmış olan bir davada da bu hususu def’i olarak ileri sürebilir.
Eksik iş ise sözleşme ve eklerine göre yapılması gerektiği halde yapılmayan (noksan bırakılan) işleri ifade eder. Eksik işler bedelinin istenebilmesi için teslim sırasında ihtirazi kayıt konulmasına ya da ihtar çekilmesine gerek bulunmamaktadır. Eksik işler yönünden TBK’nın 474 ve 477. maddesindeki hükümler uygulanmaz.
Tarafların 2013,2014,2015,2016,2017,2018,2019,2020 ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında yapılan “…. İzolasyon İŞleri Sözleşmesi” uyarınca davacı tarafça davalıya bir takım inşaat işleri yapmayı üstlendiği dosyada hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre sözleşme kapsamında davacının kesmiş olduğu tüm faturaların toplamı 1.134.433,31-TL olduğu, bu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafından davacıya ve davacı adına SGK’ya yapılan ödemelerin toplamının 1.051.638,88-TL olup, davalı tarafın takip tarihi itibariyle davacı yana 82.794,43-TL cari hesap bakiye borçlu olduğu tespit edilmiştir. Ancak davalının dosyada alına dinlenen tanık …’nun duruşmada alınan beyanında ”….. tespitler yapıldıktan sonra sözlü olarak ve telefonla firma çalışanlarına genelde şantiye şefi … Bey’e veya firma sahibi … Bey’e sözlü olarak ve resimler de çekilip gösterilerek durumun anlatıldığını, kendi tespitlerini yaptıkça arayıp bilgi verdiğini, davalı tarafın, su sızmalarını gidermek için bazı çalışmalar yaptığını, fakat bazı noktalarda su sızmasının devam ettiğini, hala daha devam ediyor diye bildiğini beyan etmiş, davacı vekilinin talebi üzerine sorulan soruya tanık; betonarme imalatından sonra izolasyon çalışması ondan sonra da peyzaj çalışması yapıldığını, bunların birbirleriyle bağlantılı olduğunu, peyzajı yapanların kusuru nedeniyle de sızma olmuş olabileceğini, fakat bunun tespitinin yapılıp tamiratının yapılması da yine davacının verdiği garanti kapsamında olduğunu, peyzajla ilgili bir sıkıntı olduğunda da bunu davacı tarafa gelip kapatıp ilgilenmeleri için bilgi verdiği” şekilindeki beyanı , tanık …’ın duruşmada alınan beyanında….” kesin hakediş dönemine yatın bir dönemde ve öncesinde bu izolasyon ayıplarının giderilmesi konusunda genellikle davacı şirket şantiye şefi … Bey’le mailleştiğini, telefonda görüştüğünü, ayrıca kendisiyle görüşemediği dönemlerde de şirket sahibi … Bey’le görüştüğünü, ayıpların giderilmesi için şirket çalışanlarının neden gelmediklerini, neden geciktiklerini sormak üzere görüştüğünü, yaklaşık 15-20 defa görüştüğünü, ayrıca … projesinde de projenin bitmesinden sonra gelen şikayetler üzerine izolasyon nedeniyle sızdırma olduğunu tespit ettiklerini ve davacıya bildirimde bulunduklarını, davacının da bir kısım müdahalelerde bulunduğunu fakat ayıpların giderilemediğini” şekilindeki beyanı ve davalı tarafından sunulan Cd içeriğinde davacının yapmış olduğu imalatlarda ayıpların olduğu ayıpların gizli ayıp olduğu ve bu ayıplar nedeni ile davacı şirket yetkilileri ile görüşüldüğü davalı tarafça davacı tarafa ayıp ihbarının süresinde yapıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki 12/04/2016 tarihli sözleşmenin 19.3 maddesi ve 19.4 maddeleri uyarınca yüklenici işin bittiğinde ve kabule hazır olduğunda şirkete yazılı olarak bildirmesi gerektiği işin bu bildirim üzerine işin kabulü için çalışmalara başlanacağına yapılan işin bir tutanakla geçici olarak teslim ve sonrasında işin geçici bir tutanak ile teslim alacağının yazılı olduğu davacı tarafından bu maddelerde bildirildiği şekilde bildirim yaptığına dair bir delil dosyaya sunmamış olup davalı tarafın cezai şart alacağını davacıdan talep edebileceği anlaşılmış olup ayrıca taraflar arasında imzalan 12/04/2016 ve 21/07/2016 tarihli sözleşmelerin 18.4 maddesine göre de davacının yaptığı imalatlarda eksik ve ayıplar bulunduğu tespit edildiğinden davacının sözleşmede ki yükümlülüklerini yerine getirmediği kesin kabuller yapılmadığından kesin kabul şartının gerçekleşmediği anlaşılmıştır TBK 475 maddesi dikkate alındığında ayıp ve eksik işlerin bedelinin 101.68736 olduğu ayıplı ifa nedeniyle davalının davacıdan 101.687,00-TL tazminat talep edebileceği, davacın ifa yükümlülüğünü zamanında yerine getirmediği, geç teslim nedeniyle de davacının davalıya 54.334,93-TL cezai şart tazminatın ödemesi gerektiği, davalının hesaplanan bu alacaklarından davacının 82.794,43-TL tutarlı teminat alacağı mahsup edildiğinde davalının davacıdan 73.227,50-TL alacaklı olduğu anlaşılmakla davalının itirazında haklı olduğu davacının davalıdan alacak iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmakla davanın reddine, kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun anlaşılması gerektiği, dava konusu olayda takibin haksız olduğu anlaşılmakla birlikte davacı tarafından kötü niyetli olarak başlatıldığı iddiasının ispat edilemediği, bu haliyle kötü niyet tazminat talebi şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davanın REDDİNE,
1-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Alınması gereken 59,30-TL’nin harcın, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.014,48-TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 955,18-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 11.719,58-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 900,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 01/07/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır