Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/872 E. 2020/622 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/872
KARAR NO : 2020/622

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 11/01/2018
KARAR TARİHİ : 07/10/2020
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 08/10/2020
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı şirketin ortakları olduğunu davalı şirketin 14/12/2017 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan bazı kararların iptali gerektiğini zira toplantının TTK nın 414 ve 1524. Maddesinde belirtilen usüle uymadan yapıldığını usülsüz olarak alınan toplantının 6, 7, 8, 9 ve 11 nolu maddelerinin iptali gerektiğini, yönetim kurulu başkanı …’ün ibrasına ilişkin kararın usulsüz olduğunu TTK nın 436. Maddesi gereğince oydan yoksun olmasına rağmen kendisinin de oylamaya katıldığını bu sebeple alınan kararın iptali gerektiğini, Davalı şirketin her 4 ayda bir yönetim kurulu seçtiğini, yönetim kurulunun görev süresi devam ederken yeniden seçim yapılmasının yasaya aykırı olduğunu, uzun zamandır kar payı dağıtılmamasına karşın yönetim kurulu üyelerine fahiş ücret ödemesine karar verildiğini, kar payı dağıtılmamasında tamamen kötü niyetli ve sermaye şirketlerinin amacına aykırı olduğunu, pay sahiplerine TTK’nın 395 ve devamı maddeleri gereğince izin verilmesinin de yasaya aykırı olduğunu, pay sahiplerinin kendisi ve bir kısım yakınlarıyla ilgili alınan kararlarda oy kullanamayacağını, buna rağmen …’ün oy kullandığını bu sebeple TTK’nın 436. Maddesine aykırı olması nedeniyle iptali gerektiğini, yine toplantının yapılması ve usulüne ilişkin bir takım kurallarına uyulmaması nedeniyle sair sebeplerle iptali gerektiğini, toplantı çağrısı ve ilanların usulüne uygun yapılmadığını, yasa gereğince zorunlu olmasına karşın bir internet sitesi açılmadığını, müvekkilinin alınan kararlara muhalif kalarak muhalefet şerhinin tutanağa geçirdiğini belirterek alınan genel kurul kararlarından 6, 7, 8, 9 ve 11 nolu kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın aksi usulen aykırı olduğunu, davadaki taleplerin net olarak dile getirilmediğini müvekkili şirketin zararlarını karşılamak için teminat gösterilmesi gerektiğini, 6 nolu maddede alınan kararlar …’ün kendi adına oy kullanmadığını, … Yapı Yönetim AŞ yi temsilen oy kullandığını, bu şirketi temsil yetkisi bulunduğunu bu yetkiyi istinaden oy kullandığını bu sebeple yasaya aykırı bir durum bulunmadığını, yönetim kurulu üyelerinin seçime ilişkin alınan kararın ihtarı taleplerinin yerinde olmadığını bu yetkinin genel kurula ait olup genel kurulun bu yetkisi her zaman kullanabileceğini, yönetim kurulu üyelerine ücret verilmesinin TTK’nın 394. Maddesinde öngörüldüğünü iptal istemenin yerinde olmadığını, genel kurula kar dağıttırmayıp olağanüstü yedeklerde bekletilmesine karar verildiğini, kararın oy birliğiyle alındığını bu sebeple iptal istemenin yerinde olmadığını, yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 495 ve devamı maddelerinde gereğince izin verilmesinin de yasaya uygun olduğunu, maddede kastedilenin her bir yönetim kurulu üyesinin kendisiyle ilgili karara katılmaması gerektiğine ancak diğer yönetim kurulu üyeleriyle ilgili oylamaya katılmasında bir engel bulunmadığını bu haliyle bu yöndeki iptal isteminde yerinde olmadığını, davacı tarafın sair iptal sebebi olarak ileri sürdüğü hususlarında yerinde olmadığını, toplantının usulüne uygun olarak ilan edildiğini, pay sahiplerine iadeli taahhütlü mektupla bildirimde bulunulduğunu, pay sahiplerinin de toplantıda hazır olduğunu, iptal istemlerinin kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillerin birlikte değerlendirilmesinde,
Taraflara dayanmış oldukları delillerinin dosyaya ibrası etmişlerdir
Davalı şirketin ticaret sicil kaydı ve ekleri dosyaya celbedilmiştir.
Ticaret İl Müdürü’ne müzekkere yazılarak iptali talep edilen genel kurul toplantı tutanak ve ekleri dosyaya celbedilmiştir.
Davacı açmış olduğu dava ile davalı şirketin 14/12/2017 tarihinde yapılan 2016 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan 6,7,8,9 ve 11 no’lu gündem maddelerine ilişkin kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Anonim şirketlerde genel kurul TTK’nın 407 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş, iptal sebepleri ise 445 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 445. Madde gereğince, 446. Maddede sayılan kişiler 3 ay içerisinde genel kurulun iptalini isteyebilirler. Davacıların pay sahipleri oldukları davanın ise genel kurulun yapılmasından itibaren 3 ay içerisinde açıldığından süresinde ve yetkili kişiler tarafından açıldığı anlaşılmıştır. TTK’nın 446. Maddesi gereğince iptal davası açabilecek kişiler yanında toplantıda hazır bulunup karara olumsuz oy verip bu durumu muhalefet şerhi olarak tutanağa geçirmeleri gerekmektedir. Bunun istisnası ise çağrının usulüne uygun yapılmadığı, gündemin gerekmediği gibi ilan edilmediği, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katıldığının, genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğinin ileri sürülmesi gerekmektedir.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde 6,7,8,9 nolu maddelerin iptaline ilişkin istemin reddine, gündem 11 nolu maddenin iptaline ilişkin istemin kabulü iptaline karar verilmiş olup, mahkememizce verilen karar İstanbul BAM …. HD’nin 23/10/2019 tarih … E- … Karar sayılı ilamı ile kaldırılarak mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce davalı şirketin tüm ticari defter kayıt ve belgeleri ile dosya kapsamı üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, SMMM …. ile Prof. Dr. …. tarafından düzenlenen raporda, dava konusunun, davalı şirkete ait 14/12/2017 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısında alınan 6,7,8,9 ve 11 nolu kararların iptali talebinden ibaret olduğu, davalının 2016, 2017, 2018 ve 2019 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, kar yedekleri hesap grubu incelendiğinde Yasal Yedekler hesabında 2018 yılı sonunda 2.499.586,17 TL ve Olağanüstü Yedekler Hesabında ise 72.974.317,99 TL olmak üzere kar yedekleri gurubunda toplamda 75.473.904,16 TL bulunduğu, davalı şirketin 2016 yılında 8.182.437,10 TL kar elde ettiği, 2017 yılında ( bir önceki yıldan 5.113.521,28 TL fazla olmak üzere) 13.295.958,38 TL kar elde ettiği, 2018 yılında ( bir önceki yıldan 19.116.384,33 TL fazla olmak üzere) 32.412.342,71 TL kar elde ettiği, 2019 yılında( bir önceki yıldan 52.483.512,87 TL fazla olmak üzere ) 84.895.855,58 TL kar elde ettiği, özetle davalı şirketin karlılık oranları ve dönem net karları yıllara sari olarak oldukça iyi olduğu gözlenmekle birlikte, şirketin kaynak yapısında yabancı kaynak ağırlığının oldukça yüksek olduğu, bu nedenle yıllara sair karların da içinde olduğu özkaynakların şirketin kaynak yapısında (1/3 seviyelerinin altında) düşük kaldığı, karların dağıtılması durumunda özvarlıkların kaynakların içerisindeki yapının daha da azalacağı, İstinaf Mahkemesinin bozma kararı da dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 6 nolu gündem maddesi ile yeniden seçimine ilişkin 7 nolu gündem maddesinin iptali koşullarının oluşmadığı, huzur hakkına ilişkin 8 nolu gündem maddesinin ortaklar arasında eşitsizliğe yol açması nedeniyle iptal edebileceği, 9 nolu karın dağıtılmamasına ilişkin kararın dürüstlük ilkesine aykırılık teşkil etmesi dolayısıyla iptal edilebileceği belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 445. maddesinde; 446’ncı maddede belirtilen kişilerin, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilecekleri, aynı yasanın 446. maddesinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu, kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği,
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 447. maddesinde; genel kurulun, özellikle; pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararlarının batıl olduğu, düzenlenmiştir.
Yapılan davete rağmen toplantıya katılmayan ve muhalefet şerhini tutanağa yazdırmayan bir pay sahibi ancak usulüne uygun toplantı davetinin yapılmamış olması, gündemin gereği gibi ilan edilmemiş olması, genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmemesi, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullanmaları, müktesep haklarının ihlal edilmiş olması hallerinden birinin varlığı ve bu aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu kanıtlaması durumunda iptal davası açılabilecektir.
Davacıların davalı şirketin genel kurul toplantısına katılarak alınan kararlara muhalif kaldığı ve dava konusu kararlar bakımından dava açma koşullarının gerçekleştiği görülmektedir.
6 no’lu kararın incelenmesinde; 6102 sayılı TTK’nın 436/(2).maddesinde, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişilerin, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacağı belirtilmiştir. TTK’nın 436. maddesi hükmü emredici olup bu madde hükmüne aykırı hareket edilmesi halinde kullanılan oylar geçersiz olacağından alınan genel kurul kararı da yok hükmünde olacaktır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 436/2. maddesi gereğince, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.İbraya ilişkin genel kurul tutanağından anlaşıldığı üzere, haklarında ibra kararı bulunan yönetim kurulu üyeleri ibra oylamasına katılmamıştır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 436/2. maddesi gereğince yönetim kurulu üyeleri ibra oylamasında oy kullanamayacak olmasına rağmen, yönetim kurulu üyesi olmayan şirketin temsilcisi kendisi yönetim kurulu üyesi olsa dahi yönetim kurulu üyesi olmayan şirketi temsilen ibrada oy kullanması mümkündür. Yargıtay 11. H.D.’nin 12/12/2016 tarih ve 2016/2098 E-9484 K sayılı kararında yönetim kurulu üyesi olmayan şirketin temsilcisinin kendisi yönetim kurulu üyesi olsa dahi yönetim kurulu üyesi olmayan şirketi temsilen ibrada oy kullanmasının mümkün olduğu ifade edilmiştir. Davalı şirketin yönetim kurulu üyesinin ortağı olduğu şirket nedeniyle edindiği oy hakkı TTK 436. maddesi kapsamında oydan yoksunluk olarak değerlendirilemez. Bu sebeple yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin genel kurul kararının kanuna ve esas sözleşmeye aykırı olmadığı, denetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kararda kanun, ana sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla bu karar yönünden iptal talebinin reddine karar verilmiştir.
7 no’lu kararın incelenmesinde; Anonim şirketlerde yönetim kurulunun seçimi devredilemez görev ve yetkiler arasında sayılmış olup, yönetim kurulu üyelerinin bir önceki genel kurulda 3 yıl süre ile seçilmiş olmaları görev süreleri dolana kadar yönetim kurulu seçimi yapılamayacağı anlamına gelmemektedir. Kanunda belirlenen 3 yıllık süre, yönetim kurulu üyelerinin en fazla 3 yıl için seçilebileceğini göstermektedir. Genel kurul, 3 yıllık sürenin sonunda yönetim kurulunu seçebileceği gibi, 3 yıllık süre dolmadan da yeni yönetim kurulunu seçebilir. İptali talep edilen maddenin incelenmesinde butlan ya da iptali gerektirir bir durumun bulunmadığı anlaşılmakla bu madde yönünden iptal talebinin reddine karar verilmiştir.
8 no’lu kararın incelenmesinde; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun “Yönetim kurulu üyelerinin mali hakları” başlıklı 394. maddesinde; “Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kardan pay ödenebilir” şeklinde hüküm bulunmaktadır. Buna göre, aksine esas sözleşmede hüküm olmadığı takdirde yönetim kurulu üyelerine her toplantı günü için bir ücret verileceği, ücret miktarı esas sözleşmede tayin edilmemiş ise genel kurulca tayin olunacağı hükmü bağlanmıştır. Huzur hakkı her toplantı için ayrı ayrı belirlenebileceği gibi aylık olarak belirli bir ücret biçiminde de tespit edilebilir.
Huzur hakkı ve ücretin belirlenmesinde şirketin mali yapısı, şirketin bu yöndeki uygulaması dikkate alınarak tayin olunan ücretin yönetim kurulu üyelerinin bu iş için harcadığı emek ve mesai ile orantılı olmalıdır. Yönetici ve denetçiler için belirlenen ücretlerin fahiş olup olmadığı değerlendirilirken, şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, şirketin geçmiş uygulamaları, mali durum açısından davalı şirketle aynı-benzer durumda bulunan şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurulup karşılaştırılmak suretiyle yönetim kurulu ve denetçilerin harcadığı emek ve mesai ile orantılı, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki kardan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek şekilde tespiti gerekmektedir (Yargıtay 11. HD 03.12.2015 tarih, 2014/18093 E; 2015/12978 K ilamı).
Davalı şirket genel kurulunda yönetim kurulu başkanına 60.000 TL, başkan yardımcısına aylık 15.000 TL huzur hakkı ödenmesine karar verilmiştir. Karar, kanuna ve davalı şirket ana sözleşmesine aykırılık teşkil etmemekle birlikte eşitlik ilkesi bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Eşit işlem ilkesi TTK’nun 357.maddesinde “Pay sahipleri eşit şartlarda işleme tabi tutulur” şeklinde düzenlenmiş olmakla çoğunluk azlık üzerinde bizzat veya yönetim kurulu aracılığıyla tahakküm kurmasının önüne geçilmesine olanak sağlayan yönü dolayısıyla uygulamada azlığın korunması amacına hizmet eden prensiptir. Şirketin organlarını hedef alan ve onlara ön tedbir niteliğinde eşit davranma yükümlülüğü getiren eşitlik ilkesi, sadece malvarlıksal hakları değil, yönetsel ve aydınlatıcı hakları da kapsar. Pay sahiplerine eşit şartlarda eşit davranılması emri, pay sahiplerinin haklı bir gerekçe olmaksızın keyfi olarak farklı muameleye tabi tutulması yasağı anlamına gelir (Akdağ Güney, Necla, Anonim Şirketlerde Eşitlik İlkesi, GÜHFDC, XVII 2014, S. 3-4, s.121 vd) Bilirkişi heyeti tarafından yapılan inceleme ve değerlendirmede, davalı şirketin uzun süredir kar payı dağıtmadığı, alınan karar ile yönetim kurulu üyesi olmayan pay sahipleri kardan pay alamazken, yönetim kurulu üyesi olan pay sahiplerinin bu statüleri nedeniyle kardan pay alabilecekleri, bu durumda aynı zamanda şirket ortağı olan yönetim kurulu üyelerine aylık huzur hakkı ödenmesi suretiyle menfaat sağlanmış olacağı, eşitsizlik yaratılmasına yol açılacağı, anılan kararın eşitlik ilkesine aykırı olduğu tespit edilmiş, mahkememizce de bilirkişi raporuna itibar olunarak eşit işlem ilkesine aykırı olduğu tespit edilen 8 no’lu kararın iptaline karar verilmiştir.
9 no’lu kararın incelenmesinde; Her ticaret ortaklığı gibi anonim ortaklığın nihai amacı kâr elde edip ortaklarına dağıtmaktır. Bu amaç, çeşitli kanunlardaki kişi birliklerini ayıran, “müşterek gaye” kıstasından ve “ortaklık” kavramından doğar. Başka bir deyişle “anonim şirket kanunen yasak olmayan her türlü iktisadi maksat ve konular için kurulur” (TTK madde 331) ve kâr elde etmek ve paylaştırmak nihai amacını elde etmek hedefine yönelir ve bu yolda çaba harcar. Ortaklığın bütün organları bu nihai amaca uygun kararlar almak zorundadır. Şirketin nihai amacının kâr elde edip ortaklara dağıtması esas olmakla birlikte anasözleşmeye konulacak hükümler yanında kanunda gösterilen nedenler bu genel ilkenin istisnalarını oluşturmaktadır. Bu istisnaların en önemlisi ve uygulamada da sıkça görülüp dava konusu uyuşmazlığa da konu olan TTK’nın 523/2. maddesindeki düzenlemedir. Anılan düzenleme gereğince genel kurul, aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekliyse, bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa, kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da karar verebilir. TTK’nın 452. maddesinde belirtilen müktesep haklardan olan kâr payı hakkı ile bu hakkın istisnasını oluşturan TTK’nın 523/2. fıkrası arasındaki hassas dengenin kurulması zorunludur.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda, yasal yedekler hesabında 2018 yılı sonunda 2.499.586,17 TL, olağanüstü yedekler hesabında 72.794.317,99 TL olmak üzere kar yedekleri grubunda toplamda 75.473.904,16 TL bulunduğu, davalı şirketin karlılık oranları ve dönem net karlarının yıllara sari oldukça iyi olduğunun gözlemlendiği, karın dağıtılmamasına ilişkin karar kanuna veya şirket sözleşmesine aykırılık teşkil etmemekle birlikte, karın dağıtılmaması gerekçesinin şirket tarafından ikna edici şekilde ortaya konmadığı, önceki yıllarda kar payı dağıtılmamasına davacıların olumlu oy kullanmış olmalarının karın dağıtılmaması için haklı gerekçe oluşturmayacağı, kararın dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği tespit edilmiş olmakla 9 no’lu kararın iptaline karar verilmiştir.
11 no’lu kararın incelenmesinde; anılan maddede TTK m.395 ve 396 gereğince alınan izinlerin alınmasına yönelik kararın iptali talep edilmiştir. TTK nın 436. Maddesi gereğince pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikteki bir iş veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakem heyeti davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz. Yukarıda anılan TTK’nın 436/1.maddesinde kimlerin oydan yoksun olduğu sınırlı olarak sayılmıştır. Esas olan ortaklıktan doğan hakların kullanılması olup, hangi durumlarda ortağın bu haktan yoksun olduğunu düzenleyen hükümler istisnai hükümlerdir. Hakkın kullanılmasını engelleyen bu hükümlerin sınırlayıcı nitelikte düzenlemeler olup dar yorumlanması, yorum yoluyla genişletilmemesi gerekir. Kanun maddesi oydan yoksunluk halini, şirket ile ortak veya onun alt ve üst soyu ya da ortağı olduğu şahıs şirketi veya hakimiyeti altındaki sermaye şirketi arasındaki kişisel nitelikteki bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin konularla sınırlandırmıştır. Yapılan açıklamalar çerçevesinde her bir yönetim kurulu üyesi yönünden yapılan değerlendirmede pay sahibi …. Yapı Holding AŞ’nin davalı şirketin paylarının % 99’ına sahip olduğu, hakim şirketin … tarafından temsil edildiği, aynı zamanda hakim ve bağlı şirketin yönetim kurulu başkanı olduğu, kendisinin de dahil olduğu oylama ile çoğunluk sağlandığı ve … yönünden kararın iptalinin gerektiği, bir yönetim kurulu üyesinin kendisi ile ilgili kararın alınmasında oy hakkından yoksun olmasının diğer yönetim kurulu üyeleri hakkında oy kullanmasına engel teşkil etmeyeceği, bu haliyle … …’ün diğer yönetim kurulu üyeleri yönünden yapılan oylamaya katılabileceği, Orhan … dışındaki yönetim kurulu üyeleri yönünden iptali gerektirir bir husus bulunmadığı anlaşılmakla 11 nolu kararın … dışındaki yönetim kurulu üyeleri yönünden iptali taleplerinin reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE,
-Davalı şirketin 14/12/2017 tarihli Genel Kurulda alınan 8 ve 9 nolu kararları ile 11 nolu kararın … yönünden iptaline,
-6 ve 7 nolu kararlar ile 11 nolu kararın … dışındaki yönetim kurulu üyeleri yönünden iptali taleplerinin reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL’nin peşin yatırılan 35,90 TL’den tenzili soncu eksik bakiye 18,50 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça sarf edilen ilk dava açılış harç gideri 71,80-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça sarf edilen (bozma öncesi ) tebligat ve müzekkere gideri 119,00-TL ile ( bozma sonrası) 3.045,50 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 3.164,50 TL’nin kabul (%50) ve red oranı(%50) dikkate alınarak 1.582,25 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafça sarf edilen tebligat ve müzekkere masrafı 15,00-TL nin kabul (%50) ve red oranı(%50) dikkate alınarak 7,50-TL sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı yararına takdir edilen 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı yararına takdir edilen 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 07/10/2020

Başkan …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Katip …
E-imzalı