Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/829 E. 2020/356 K. 26.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/829 Esas
KARAR NO : 2020/356

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/10/2019
KARAR TARİHİ : 26/06/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sahibinden.com intenet sitesi vasıtasıyla …. model …. marka, … plakalı (yeni plakası …) olan aracı davalı firmadan 27/03/2019 tarihinde piyasa ortalama değeri 160.000,00 TL olan aracı beğenerek satın almış olduğunu fakat bu satıştan 16 gün sonra araç seyir halinde iken, yağ basınç lambası yanmış (motor arızasını gösteren) sabit kırmızı, acil ikazı ile arıza komutu verdiğini görerek aracı park ederek servise haber verdiğini, aldığı talimatla aracı çekiciyle servise götürdüğünü, burada yapılan tespitle ciddi motor arızasının olduğunu, bir çok parçanın değişmesinin gerektiğini veya yeni motor konulmasının icap ettiğini öğrenmiş olarak müvekkilinin derhal davalı satıcıyı arayarak bu durumu haber verdiğini, ancak davalının tamir yaptırmak için yanaşmadığını, bunun üzerine ….. SERVİS isimli servise aracını çektirerek 29.559,00 TL karşılığında tamir ettirdiğini belirttiğini, müvekkilinin bunun üzerine aracın geçmiş servis kayıtlarını araştırdığını, bu arızanınn bir çok defa eski sahibi tarafından yaşandığını ve arızanın kendisi tarafından bilindiği halde satış sırasında sakladığını, dolayısıyla noter aracılığı ile bu durumdan kaynaklı zararının karşılanması için ihtarname gönderdiğini, ancak herhangi bir cevap verilmediğini beyanla, davanın kabulüne, araçtaki tamir bedeli için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydyıla şimdilik 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yapılan tamir nedeniyle araçta oluşan değer kaybına karşılık ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle;Müvekkil şirketin araç ticareti ile uğraşmadığından ve dava konusu edilen aracın son kullanıcısı olduğundan bunun ticari bir iş olmadığını, iki son kullanıcı arasında adi bir araç alım-satım’ı olduğunu beyan ederek davanın usulden reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, gizli ayıplı olduğu iddia edilen aracın tamir ve değer kaybı bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, uyuşmazlık noktalarının aracın ayıplı olup olmadığı, ayıp bulunmakta ise gizli mi açık ayıp mı olduğu, yasal ihbar sürelerine uyulup uyulmadığı, tamir ve değer kaybı bedelinin davalıdan tahsilinin gerekip gerekmediği ve miktarı noktalarında toplandığı anlaşıldı.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.

Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Mahkememizce dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde aşağıdaki sonuç ve kanaate varılmıştır.
Davanın, gizli ayıplı olduğu iddia edilen aracın tamir ve değer kaybı bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu, dava konusu aracın kullanım amacının hususi olduğu, dava konusunun ticari işletmeye ilişkin olmadığı, davacının tacir olmadığı, davalının kendi adına kayıtlı hususi aracı sattığı ve meslek-ticari amaçla hareket eden konumda olmadığı ve kanunda tanımı yapılan şekilde satıcı olarak değerlendirilemeyeceği dikkate alındığında netice itibariyle mahkememiz görevli olmayıp genel yetkili olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, görev hususu kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gerektiğinden açılan davanın görev nedeniyle usulden reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/06/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır
İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır