Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/761 E. 2020/136 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/761 Esas
KARAR NO : 2020/136

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/03/2016
KARAR TARİHİ : 06/02/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’ın …. İnş. Turizm Gıda Nakliye San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin ve bu şirketten önce aynı yerde faaliyet gösteren diğer bir sıkım firmaların sahibi ve yetkilisi olduğunu, davacının 26 yıl süre ile çalışmış bulunduğunu, kardeşinin geçirdiği ağır bir hastalık nedeniyle 20.000 TL kadar paraya ihtiyacı olduğunu, davalı …’dan kendisine yardımcı olması istediğini, bu talep üzerine davalının istenilen paranın ödenebilmesi için bankadan kredi alması gerektiğini, kredi alabilmek için de davacı …’ın bir senet imzalayarak şirkete vermesi gerektiğini, bu senedi teminat olarak göstererek bankadan kredi çekebileceğini söylediğini, davacının ağır derecede hasta olan kardeşine yardımcı olabilmek için ihtiyaç duyduğu krediye alacağı ümidiyle kendisine uzatılan boş senet kağıdı üzerine kendi el yazısıyla adını ve adresini yazarak imzaladığını ve boş senedin kağıdını patronuna teslim ettiğini, ancak davalı …’ın daha sonraki günlerde bankadan kredi çekilemediğini, davacının ticari işletmesi olmadığı için banka tarafından kendisine kredi açılamadığını, bu nedenle kendisine yardımcı olamayacağını, davacının imzaladığı belgeyi imha ettiğini söylediğini, davacının patronunun bu sözüne güvenerek imzaladığı belge üzerinde durma ihtiyacını duymadığını, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasından icra takibi başlatılan ve bu dosyaya sunulan 25.12.2014 tanzim ve 25.06.2015 ödeme tarihli 155.000 TL bedelindeki kambiyo senedi alacaklı görülen davalı … ile davacı arasında hiçbir akrabalık , yakınlık , dostluk , alışveriş söz konusu olmadığını beyanla İstanbul … İcra Müdürlüğünün …. E sayılı dosyası ile takibe konulan 25.12.2014 tanzim 25.06.2015 vade tarihli 155.000 TL bedelli senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine, tarafından icra baskısı altında ödenmiş bulunan 48.885,55 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile , müvekkiline ödendiğini, davalı tarafın %20’den az olmamak üzere tazminatına mahkum edilmesine, 50.000 TL manevi tazminatın, aleyhine yapılan icra takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı …’ın cevap dilekçesi ile davaya konu senedi de kardeşi …’a olan borçlu nedeniyle …’ın kendi rızasıyla verdiğini, bunu kendisine …’ın bizzat söylediğini, bu senedin şahsıyla hiçbir ilgisinin olmadığını, davacı ve kardeşinin kendisine söylediklerine göre davacının bu senedi kendi rızasıyla imzalayarak kardeşi …’a verdiğini, zaten dava dilekçesinde bu senedi kendi rızasıyla vermiş olduğunu kabul ettiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
CEVAP:Davalı … vekili cevap dilekçesi ile müvekkilinin 1997 yılında da …. ilçesi …. Mah. …. pafta …. parselde yapmış oldukları bir inşaatta da giriş kat daireyi o tarihte müvekkilinin yanında çalışmakta olan davacıya sattığını, tapu devri sırasında ve sonrasında davacının müvekkiline para ödemediğini, borçlandığını, davacının müvekkilinin yanında çalıştığı dönem boyunca da müvekkilinden çok defalar borç adı altında paralar aldığını, müvekkilinin davacı adına hastane, tedavi masrafı ve sair ihtiyaçları için toplamda ciddi meblağları bulunan harcamalar yaptığını, dava konusu senedin de davacının müvekkiline olan borçları karşılığında davacı tarafından düzenlenerek müvekkiline verildiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, kambiyo senedine dayalı takip nedeni ile menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkememizin …. Esas …. Karar sayılı ve 29/11/2018 karar tarihli ilamında görevsizlik kararı verildiği, davalı … tarafından istinaf edilmiş olup, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin … Hukuk Dairesi’nin … Esas, …. Karar sayılı ve 26/09/2019 karar tarihli ilamında “….kardeşinin geçirdiği ağır bir hastalık nedeniyle 20.000 TL kadar paraya ihtiyacı olduğunu, davalı …’dan kendisine yardımcı olması istediğini, bu talep üzerine davalının istenilen paranın ödenebilmesi için bankadan kredi alması gerektiğini, kredi alabilmek için de davacı …’ın bir senet imzalayarak şirkete vermesi gerektiğini, bu senedi teminat olarak göstererek bankadan kredi çekebileceğini söylediğini, davacının ağır derecede hasta olan kardeşine yardımcı olabilmek için ihtiyaç duyduğu krediye alacağı ümidiyle kendisine uzatılan boş senet kağıdı üzerine kendi el yazısıyla adını ve adresini yazarak imzaladığını….” beyan etmektedir. Taraflardan Tevfik açısından işçi/işveren ilişkisi bulunmadığı gibi , senet imzalama vakıasının da davacı iddiasına göre dahi bankadan çekilecek kredinin teminatı olma amacını taşıdığı, bu nedenle olayda işçi işveren ilişkisinden kaynaklanan bir alacak/borç ilişkisi bulunmadığı uyuşmazlığın kambiyo hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerekli olduğundan davanın, TTK 4.maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmakla davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine aittir.bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen usulden red kararı yerinde değildir.Açıklanan nedenle istinaf talebinin kabulü ile dosyanın yargılamaya devam olunmak üzere ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle mahkememiz ilamı kaldırılmış ve yukarıda esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirilmiştir. Tarafların iddia ve savunmaları karşılaştırmalı olarak incelendiğinde;
Davacı taraf özetle; davalı …’a ait şirketlerden 26 yıl süreyle 28/05/2013 tarihine kadar çalıştığını, kendisinin işverenden 20.000,00-TL borç istediğini, işverenin kendisine para verebilmesi için bankadan kredi çekmesi gerektiğini, kredi almak için de bankaya teminat olarak göstermek üzere davacının bir senet imzalayarak vermesi gerektiğini söylediğini, bunun üzerine boş senet imzalayarak patronuna verdiğini, daha sonra patronunun kendisine bankadan kredi çıkmadığını ve senedi yırtıp attığını söylediğini, daha sonra emekli olmaya hak kazanması nedeniyle işverenine başvurmasına rağmen özlük haklarının ödenmediğini, işçilik haklarına ilişkin olarak açtığı iş davasının kısmen kabul edilerek karara bağlandığını, söz konusu ilamı K.Çekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı icra dosyasında icra takibine konu ettiğini, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı icra dosyası ile hakkında yapılan icra takibi ile daha önce boş olarak patronuna verdiği senedin amacına aykırı bir şekilde doldurularak senet lehtarı olarak patronunun kardeşi olarak diğer davalı …’ın gösterildiğini öğrendiğini, yapılan itirazlara rağmen davalının açtığı İstanbul … İcra Müdürlüğü dosyasından kendisinin açtığı K.Çekmece … İcra Müdürlüğü’nün dosyasındaki alacağa haciz konularak işçilik alacaklarının tahsilinin önüne geçildiğini, bu şekilde 48.885,55-TL tutarındaki paraya davalılar tarafından el konulmuş olduğunu, kendisinin diğer davalı … ile hiçbir alışveriş, dostluk, yakınlık ve akrabalık ilişkisinin bulunmadığını, …’ın kendisinin işvereni olan diğer …’ın kardeşi olduğunu, …’ın bir süre davacının son çalıştığı şirkette ortak olduğunu fakat sonradan ayrıldığını, kendisinin işveren olarak hep … ile muhatap olduğunu, kendisinin senet bedeli olan 155.000,00-TL gibi yüksek bir miktarda borç altına girmesinin ve davalıların bu borcu vermelerinin mümkün olmadığını, söz konusu senedin davacının işçilik alacaklarını ödenmemesi amacıyla bu şekilde doldurularak icraya konulduğunu beyanla dava konusu senetten borçlu olmadığının tespitine ve senet nedeniyle ödenen paranın iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … savunmalarında özetle; kendisinin dava konusu bonoda taraf olmamasına rağmen davalı gösterilmesinin usulün mümkün olmadığını, kardeşi … ile birlikte yıllardır ticaret yaptıklarını, davacının yanlarında çalıştığını, davacının sürekli maddi sorunları olan ve paraya ihtiyacı olan biri olup, kendisinden ve kardeşinden borç para aldığını ve ödemediğini, kardeşiyle birlikte 1990-2000 yılları arasında yaptıkları ortak inşaat işi kapsamında davacıya da bir daire sattıklarını, bu dairenin kardeşinin payına düşen daire olduğunu, davacının bundan dolayı kardeşi …’a borçlandığını, ancak ödeme yapmadığını, davacının kendisinin ve ailesinin özel hastanelerde tedavileri ile kendisinin ve kardeşinin ilgilendiğini, her sıkıntısında davacının kendilerine başvurduğunu, davacıyla ilgilenerek yardımcı olduklarını, senedin şahsı ile ilgilisinin olmadığını, davacının kendi rızasıyla senedi kardeşi …’a verdiğini beyan etmiştir.
Diğer davalı … savunmasında özetle; davacının senedi rızasıyla imzalayarak verdiğini, iddia ve suçlamaların doğru olmadığını, kendisinin ağabeyi … ile değişik sektörlerde ortak ticari faaliyette bulunduğunu, davacıya 1997 yılında Avcılar’da yaptıkları inşaattan giriş kat daireyi sattığını, fakat davacının tapu devri sırasında veya sonrasında herhangi bir ödeme yapmayarak kendisine borçlandığını, ayrıca davacının kendisinden çok defalar borç aldığını, davacıya hastane, tedavi masrafı ve sair ihtiyaçları için toplamda ciddi meblağları bulan harcamalar yaptığını, dava konusu senedin davacının kendisine olan borçları karşılığında düzenlenerek verildiğini beyan etmiştir.
Dava konusu bono incelendiğinde; 25/12/2014 tanzim tarihli, 25/06/2015 ödeme günlü, 155.000,00-TL bedelli, keşidecisi davacı, lehtarı davalı … olduğu, senet bedelinin “nakden” ahzolunduğunun belirtildiği görülmektedir.
Dosya kapsamına sunulan 12/12/1997 tarihli, 11350 sayılı tapuda taşınmaz devrine ilişkin resmi senet incelendiğinde; davalıların savunmalarında bahsettikleri taşınmazın 200.000.000-TL(iki yüz milyon eski para) bedelle davalı … tarafından davacıya satıldığı ve bedelinin peşinen ödendiğinin belirtildiği görülmektedir.
Kural olarak menfi tespit davalarında ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davalıdadır. Ancak davalının alacağı senede dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer. Bono bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak senede “malen” veya “nakden” kaydı yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki; böyle bir durumda kanıt yükümlülüğü yer değiştirir. Senedi talil eden, iddiasını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer (YHGK 17.12.2003 gün, 2003/19-781 E, 2003/768 K.sy. ilamı)
Dava konusu senette borcun sebebi “nakden” olarak gösterilmiş olup nakit verildiğine karinedir. Davacı, davalı işverenininden borç istediğini, işvereninin borç verebilmek için bankadan kredi çekeceğini söylediğin, krediye dayanak oluşturmak için bankaya sunulmak üzere dava konusu senedi imzalanıp boş olarak davalı işverenine verdiğini, daha sonra işvereninin bankanın kredi vermediğini ve senedi yırtıp attığını kendisine söylediğini, fakat senedin doldurularak icra takibine konu edildiğini, dolayısıyla senedin bir alacak- borç ilişkisi kapsamında düzenlenmediğini, karşılıksız olduğunu öne sürerek borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Dava konusu senette ihdas nedeni “nakden” olup bu kayıt senede konu paranın davacıya (keşideciye) teslim edildiğine karine teşkil eder. Bu durumda kural olarak ispat yükü davacı borçludadır. Davalı alacaklının bedel kaydını talil etmesi halinde ispat yükü yer değiştirir. Davalı taraf; bononun davacıya satılan taşınmaz bedeli, davacıya çeşitli zamanlarda verilen borç para, davacıya hastane, tedavi masrafı ve sair ihtiyaçları için yapılan harcamalar karşılığında düzenlendiğini ileri sürerek senetteki “nakden” olan bedel kaydını “malen” olarak talil etmiştir. Bu durumda ispat yükü bedel kaydını talil eden davalıda olup davalının bu senet nedeniyle alacaklı olduğunu usulune uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Davalı taraf her ne kadar davacıya sattığı daire bedelinin davacı tarafça ödenmediğini ileri sürmüşse de taşınmaz satışına ilişkin resmi senette bedelinin peşin olarak ödendiği belirtilmiş olup, aksini ispat eder nitelikte kesin bir delil ileri sürülmemiştir. Ayrıca dava konusu senette lehtar … ise de söz konusu taşınmazın … tarafından davacıya satıldığı tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır. Bu yönüyle de tarafların savunmaları ile tapu kaydı birbirini doğrulamamaktadır. Yine davalı tarafça davacıya hastane, tedavi ve sair ihtiyaçları için harcama yapıldığı iddia edilmiş ise de bu hususta da ispata yarar bir delil sunulmamıştır. Buna göre dava konusu bononun ihdas nedenini talil eden davalı taraf üzerine düşen ispat yükümlülüğünü yerine getirmemiştir.
Küçükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas ve …. karar sayılı dosyası mahkememizce celp edilmiş, yapılan inceleme de dosyamız davacısının şikayeti üzerine dosyamız davalıları hakkında açığa atılan imzanın kötüye kullanılması ve dolandırıcılık suçlarından kamu davası açılmış ise de tarafların uzlaşmış sağlamış olmaları nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verildiği, uzlaşma raporu incelendiğinde; edimsiz uzlaşma sağlanmıştır kaydıyla raporun düzenlendiği anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı taraf uzlaşma sağlanması nedeniyle CMK 253. maddesi gereğince “uzlaşma sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.” düzenlemesi gereğince davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlarsa da söz konusu düzenlemede belirtildiği gibi kamu davasına konu suçlar nedeniyle açılmış bir tazminat davası söz konusu olmayıp, işbu dava bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Tarafların ceza dosyasında edimsiz uzlaşmış olmaları menfi tespit davasını reddi sebebi olarak değerlendirilmemiştir..
Yukarıda açıklanan nedenlerle dava konusu bono nedeniyle alacaklı olduğunu ispat külfeti yer değiştirerek bono alacaklısı davalı …’a geçmiş olup, davalı tarafından savunmaları ispatlanamadığından davacının menfi tespit talebi yerinde görülmekle davalı … aleyhine açılan menfi tespit davasının kabulüne; her ne kadar Davalı … aleyhine de iş bu dava açılmışsa da, bono da taraf olmayan davalı aleyhine açılan davanın reddine; davacı taraf her ne kadar manevi tazminat talebinde bulunmuşsa da, dava davalının ispat yükünü yerine getirememesi nedeniyle reddedilmiş olup, davalı tarafın davacıya haksız bir saldırıda bulunduğu ispatlanamadığından bu talep yönünden de davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A -1- Davalı … aleyhine açılan menfi tespit davasının reddine;
2- Davalı … aleyhine açılan menfi tespit davasının kabulüne; İstanbul … İcra Müdürlüğünün …. E sayılı dosyasında icra takibine konu edilen ve 25.12.2014 tanzim ve 25.06.2015 ödeme tarihli 155.000 TL bedelindeki bonodan dolayı davacının davalı …’a borçlu olmadığının tespitine,
3-Davacının icra dosyasında davalıya yaptığı 48.885,55 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı…’dan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davacının kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
5-Alınması gereken 10.588,05-TL’nin davacı tarafından depo edilen peşin harç olan 3.446,48-TL(peşin olarak yatırılan 3.500,88TL’den manevi tazminat yönünden alınması gereken 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan kısım olan) mahsubu ile eksik kalan 7.141,57-TL’nin davalı …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça sarf edilen başvurma harcı ve peşin harç toplamı olan 3.477,98-TL’nin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 18.675,00-TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
B- Manevi tazminata ilişkin davanın reddine,
1-Alınması gereken 54,40 TL harcın, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 3.500,88 TL harçtan mahsup edildiğinden ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
2-Davacı tarafça sarf edilen tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 318,00-TL’den toplam dava kabul-red oranına göre(%80,30) hesaplanan 255,35-TL’nin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı … tarafından sarf edilen tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 49,00-TL’den toplam dava kabul-red oranına göre(%19,70) hesaplanan 9,65-TL’nin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
5-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,

Dair, davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzlerine karşı, diğerlerinin yokluğundakararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.06/02/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır