Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/722 E. 2021/401 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/722 Esas
KARAR NO : 2021/401

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2013
KARAR TARİHİ : 13/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirketin yapmış oldukları alışveriş sonucunda alacak bakiyesinin doğmuş olduğunu, müvekkili şirketin bu alacağı faturalandırarak davalıya tebliğ ettiğini, ticari defter ve kayıtlarına uygun olarak hazırlanmış fatura ve cari hesaplara yönelik olarak davalı ile görüşüldüğünü, fakat kötü niyetli olarak davalının faturayı teslim almadığını, bunun üzerine alacakla ilgili olarak Bakırköy …… Noterliğinden 22/03/2012 tarihli…… yevmiye nolu davalıya ihtarname keşide edildiğini, bu ihtarname içeriğinde davalının kötü niyetli olarak itiraz ederek borcunu ödemediğini, daha sonra alacakla ilgili olarak Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğün’den ….. esas sayılı dosyası ile davalıya karşı icra takibine girişildiğini, bu takip sonrası davalının kısmi olarak borcu kabul ettiğnii ve icra dosyasına 2.996,35-TL’lik ödemeyi yapmış olduklarını, borcun bakiyesine ise kötü niyetli olarak itiraz etmiş olduklarını, davalı şirketin 26.791,00-TL kalan bakiye miktarını aradan geçen süreye rağmen ödemediklerini, müvekkili şirketin ticari defterlerinde bulunan ve yasalardan kaynaklanan tüm usullerle davalıdan talep edilen müvekkili şirketin alacağının tahsili için huzurdaki davayı açma zaruretinin doğmuş olduğunu, tüm bu nedenlerle, davalarının kabulü ile davalının %40’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı yanca müvekkili şirket Bakırköy ……. Noterliği’nin 22/03/2012 tarih …… yevmiye nolu ihtarnamenin keşide edildiğini, bu ihtarnameye müvekkili şirketçe 03/04/2012 tarih Bakırköy …. Noterliği’nin ….. yevmiye nolu ihtarnamesi ile cevap verildiğini, davacı yanda Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğü …. esas sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını ve dosyaya kısmi itirazda bulunarak süresinde müvekkili şirketin borcu tüm fer’ileri ile birlikte icra dosyasına ödendiğini, bu hususun icra takibi öncesinde ödeme talebi ile hesap mutabakatı için görüşme taleplerinin davacı yanca reddedildiğini, müvekkili şirketin ticari defterlerini usulüne uygun tutulduğunu, davacı yana muaccel veya müeccel herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının alacak dayanağının ne olduğunun anlaşılmadığını, davacının kur farkı talep ettiğini, ancak taraflar arasında kur farkının kabul edildiğini gösterir yazılı bir anlaşma, daha önce ödenip kabul anlamına gelebilecek bir kur farkı ödemesi vs. Herhangi bir şeyin olmadığını, eğer davacının kur farkı iddiasında ise bu iddiasının hukuka aykırı olduğunu, buna ilişkin gönderilen 10/02/2012 tarihli faturaya da müvekkili şirketçe süresinde itiraz edilerek faturanın iade edildiğini, tarafların cari hesabında esas olan Türk Lirası olup kayıtlarında bu hususu desteklemekte olduğunu, netice olarak müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu olmadığını, tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin haksız olan davacı üzerine bırakılmasını, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Mahkememiz …… esas, ….. karar sayılı kararında, davanın reddine dair verilen karar Yargıtay tarafından bozularak mahkememize gönderilmiş, mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyası celbedilmiş olmakla tetkikinde, davacı tarafından 29.787,94 TL asıl alacak, 1417,58 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 31.205,52 TL alacağın tahsili istemiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı tarafın kısmi itirazda bulunduğu, kabul ettiği miktar olan 2996,35 TL asıl alacak ve ferileriyle birlikte toplam 3521,66 TL’nin dosyaya yatırıldığı görülmüştür.
Dosyaya ibraz edilen satım konusu mallara ilişkin bazı faturaların bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere bedellerinin öncelikle yabancı para cinsinden gösterildiği ve Vergi Usul Kanunu’ndaki zorunluluk nedeniyle Türk Lirası üzerinden düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafın bu faturalara itiraz ettiğine yönelik bir savunmasına rastlanılmamıştır. Bu durumda bedeli yabancı para olarak gösterilen faturalar yönünden akdi ilişkinin yabancı para cinsinden kurulduğunun kabulü gerekir. Yabancı para üzerinden kurulan temel ilişkide fatura tarihindeki kur ile ödeme tarihindeki kur arasındaki farkın istenebilmesi için uygulama yada teamül aranmaz.
Mahkememizce yabancı para cinsinden düzenlenen faturalar yönünden davacının kur farkı talebi yönünden TL cinsinden yapılan ödemeler dikkate alınarak uzman bir bilirkişiye inceleme yaptırılmıştır.
Bilirkişi raporunda; Davacı tarafından davalı adına tanzim edilmiş faturalardan bazılarında sadece TL cinsinden bilgilerin yer aldığı, bazılarının üzerlerinde ise birim fiyat ve tutar hanesinin TL cinsinden yazılı olduğu, ayrıca döviz kuru, birim fiyat ve döviz genel toplamı olarak ‘USD’ cinsinden bilgi bulunduğu, davacı tarafından da cari hesaplara kayıtların Vergi Usul Kanununa göre faturanın TL tutarının kaydedildiği, ancak cari hesapta döviz bilgilerinin de yazıldığının görüldüğü, davalı tarafından davacıya çekle yapılan ödemelerden bir kısmının TL tutarlarının cari hesaba kaydedildiği, ayrıca bu çeklerin verildiği tarihteki kur ile ödeme tarihindeki kur arasındaki oluşan TL fark hesaplandığı ve bu çeklerle ilgili olarak 8 adet toplam 26.79139 TL’lik kur farkı dekontlarının tanzim edilerek davacı nezdindeki davalıya ait cari hesaba davalı borcu olarak kaydedildiği, davacı tarafından da bu tutarın davalıdan talep edildiğinin anlaşıldığı, taraflar arasında döviz cinsinden bir ticari ilişki olup olmadığının tespiti yönünden yapılan incelemede bazı faturaların üzerlerinde dövizle İlgili bilgilerin bulunduğu, bunun dışında başka bilgi bulunmadığı, davalı tarafından davacıya verilen çeklerin de TL cinsinden olduğu, makbuzların üzerlerinde de dövizle ilgili bilgi bulunmadığı, çeklerin bazılarının TL. olarak kabul edilerek cari hesaplamaya dahil edildiği, bazılarının ise cari hesaba TL. olarak kaydedildiği ancak döviz cinsinden hesaplama yapılarak 26.791,59 TL kur farkı hesaplaması yapıldığı, davacı tarafından da bu tutarın talep edildiğinin görüldüğü, davacı tarafından yapılan kur farkı hesaplamasının incelenmesinde çekin verildiği tarihteki döviz alış kuru ile çekin tahsil edildiği tarihteki döviz alış kuru arasında fark olduğunun görüldüğü rapor edilmiş olmakla, bilirkişi raporuna itibar olunarak açılan davanın kısmen kabul kısmen reddine, Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyasında 26.791,00-TL asıl alacak kısmına itirazın iptaline, takibin 26.791,00-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacak takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin alacak likit olmadığından reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 26/12/2016 tarih ve ….. Esas …. Karar sayılı ilamı temyiz edilmiş olmakla; Yargıtay ….. Hukuk Dairesi’nin 13/03/2019 tarih ve ….. Esas ….. Karar sayılı ilamı ile; “mahkememizce, taraflar arasında kur farkı talep edilebileceğine yönelik bir anlaşma veya fiili uygulama bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm Dairelerinin 09/09/2015 gün ….. Es, ….. Kar. Sayılı ilamı ile “Dosyaya ibraz edilen satım konusu mallara ilişkin bazı faturaların bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere bedellerinin öncelikle yabancı para cinsinden gösterildiği ve Vergi Usul Kanunu’ndaki zorunluluk nedeniyle Türk Lirası üzerinden düzenlendiğinin anlaşıldığı, davalı tarafın bu faturalara itiraz ettiğine yönelik bir savunmasına rastlanılmamış olduğu, bu durumda bedeli yabancı para olarak gösterilen faturalar yönünden akdi ilişkinin yabancı para cinsinden kurulduğunun kabulü gerektiği, yabancı para üzerinden kurulan temel ilişkide fatura tarihindeki kur ile ödeme tarihindeki kur arasındaki farkın istenebilmesi için uygulama yada teamül aranmayacağı, hal böyle olunca mahkememizce yabancı para cinsinden düzenlenen faturalar yönünden davacının kur farkı talebi yönünden TL cinsinden yapılan ödemeler dikkate alınarak uzman bir bilirkişiye inceleme yaptırılarak ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp deliller hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken akdi ilişkinin yorumunda hataya düşülerek, eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsizdir.”gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş olduğu, mahkememizce bozmaya uyularak yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava konusu bir kısım faturaların üzerlerinde dövizle ilgili bilgilerin bulunduğu, bunun dışında başka bilgi bulunmadığı, davalı tarafından davacıya verilen çeklerin de TL cinsinden olduğu, makbuzların üzerlerinde de dövizle ilgili bilgi bulunmadığı, çeklerin bazılarının TL kabul edilerek cari hesaplamaya dahil edildiği, bazılarının ise cari hesaba TL olarak kaydedildiği ancak döviz cinsinden hesaplama yapılarak 26.791,59 TL kur farkı hesaplaması yapıldığı, davacı tarafından da bu tutarın talep edildiğinin görüldüğü, davacı tarafından yapılan kur farkı hesaplamasının incelenmesinde çekin verildiği tarihteki döviz alış kuru ile çekin tahsil edildiği tarihteki döviz alış kuru arasında fark olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kur farkı alacağından kaynaklanmakta olduğu, davacı tarafından düzenlenen faturaların Amerikan Doları cinsinden olduğu görülmekle kural olarak kur farkı istenebilmesi mümkün ise de; dava konusu uyuşmazlıkta davalının çekle ödemede bulunduğu hususunda bir ihtilaf bulunmadığı, çekin bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesinin mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabileceği, buna rağmen, ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü gerekirken, mahkemece delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmemiş olduğu, açıklanan bu nedenlerle hükmün BOZULMASINA” karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur. Yargılama sırasında davacı şirket hakkında verilen iflas kararı bozulduğundan davacı şirket adına duruşma günü tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Dosya kapsamı ve Yargıtay bozma ilamı bir arada değerlendirildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın kur farkı alacağından kaynaklandığı, davacı tarafından düzenlenen faturaların Amerikan Doları cinsinden olduğu görülmekle kural olarak kur farkı istenebilmesi mümkün ise de; dava konusu uyuşmazlıkta davalının çekle ödemede bulunduğu hususunda bir ihtilaf bulunmadığı, çekin bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesinin mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabileceği, buna rağmen, ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceği, açılan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Açılan davanın REDDİNE,
1-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 301,55 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 242,25 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
2-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
3-Davalı tarafça sarf edilen 136,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 4.080,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize müracaatla YARGITAY yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 13/04/2021

Katip …
¸

Hakim ….
¸