Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/635 E. 2020/596 K. 25.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/635 Esas
KARAR NO : 2020/596

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/08/2019
KARAR TARİHİ : 25/09/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle;Müvekkilinin ticari ilişkisine bağlı olarak müvekkiliyle davalı arasında vadesi gelen ödemelerde gecikme yaşandığı için her gün %5 üzerinden fiyat farkı faturası kesilmekte olduğunu, bu hususun proforma faturalarla sabitlendiğini ve davalı tarafın bu konuyu kabul ettiğini, 17/08/2018 tarihli vade farkı faturasının kaynağını oluşturduğunu beyan ettiği proforma faturada ödemede gecikilecek her gün için %5 fiyat farkı faturası kesileceğini belirttiğini, davalı tarafın da bu konuyu kabul etmekte olduğunu, buna rağmen faturadan doğan alacağını tahsil edemediğini ve Kadıköy …. Noterliği’nin …. numaralı ihtarnamesi ile 31.08.2018 tarihinde göndermiş olduğunu belirttiği işbu faturanın davalı tarafından 12.09.2018 tarihinde Bakırköy …Noterliği’nin …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile iade edildiğini iddia etmiş olup, davacı tarafından davalı taraf, gönderdiği proforma faturalarla fiyat farkı faturasının kesileceğini belirterek ve ayrıca vergi dairelerinde Ba-Bs formlarına ve ticari defterlere bakarak müvekkilinin 23.848,91 TL alacağının bulunduğunu beyanla karşı tarafın haksız ve mesnetsiz itirazlarının iptali ile müvekkili tarafından başlatılan takibin devamına, alacağın likit olmasından bahisle kötü niyetli karşı taraf aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı arasında 2018 Ocak ayından beri süregelen bir ticari ilişki olduğunu, siparişlerin mail yoluyla yapıldığını, taraflar arasında herhangi bir yazılı anlaşma olmadığını ve siparişlerin ödemesinin çek veya nakit olarak yapıldığını ve davacı tarafında bu hususu kabul ettiğini belirterek ödeme çek ile yapıldığından dolayı herhangi bir itirazının ve ihtarının bulunmadığını belirtmiş olup söz konusu icra takibine konu olan vade farkı uygulaması ile herhangi bir yazılı veya sözlü bir anlaşmanın bulunmadığını belirtmiş olup bu süre içerisinde ticari ilişkinin devam ettiğini, vade farkı alacağı olan kişinin mal satışı yapılamayacağını belirterek tüm ödemelerin müvekkili tarafından zamanında ödendiğini belirtmiş olup açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, ödemelerin vadesinde yapılmaması sebebiyle hergün için aylık %5 üzerinden fiyat farkının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının, davalıdan vadesi gelen ödemelerde gecikme yaşandığından bahisle hergün için aylık %5 üzerinden fiyat faturası kesmekte haklı olup olmadığı, haklı olması halinde davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı hususlarında olduğunun tespitine ilişkindir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı toplamda 23.848,91 TL’nin tahsiline ilişkin yürütülen takipte davalı takip borçlusunun süresinde itiraz etmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup bilirkişi raporunda özetle; dava konusunun davacının, davalı ile olan ticari ilişki dolayısıyla oluşan 23.836,00 TL bedelli cari hesap alacağı ile 12,91 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplamda 23.848,91 TL alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğunu, davacının 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davalının 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davacının ticari defterlerine göre takip tarihi (28.12.2018) itibariyle davalı yandan 23.836,00 TL alacaklı olduğunu, davalının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacı yana borcunun bulunmadığını, aksine 41.064,00 TL alacaklı olduğunu, taraf ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde taraflar arasındaki cari farkın davacının düzenlemiş olduğu, 17.08.2018 tarihli … nolu 64.900,00 TL tutarlı vade farkı faturasının davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığını, davacının BS formunda yapılan incelemede davalı yana düzenlenen altı adet KDV hariç 367.194,00 TL tutarlı faturanın ilgili vergi dairesine bildiriminin yapıldığını, cari hesap farklılığına konu faturanın davacı yan tarafından ilgili vergi dairesine bildirimde bulunduğunun görüldüğünü, davalının BA formunda yapılan incelemede davacıdan alınan 5 adet KDV hariç 312.194,00 TL tutarlı faturanın ilgili vergi dairesine bildiriminin yapıldığını ancak cari hesap farklılığına konu faturanın davalı yan tarafından ilgili vergi dairesine bildirimde bulunulmadığının görüldüğünü, 17.08.2018 tarihli …. nolu 64.900,00 TL tutarlı vade farkı faturasının haklı olarak düzenlenmiş olduğu yönünde karar vermesi durumunda davacı yanın davalı yandan takip tarihi itibariyle 23.836,00 TL asıl + 12,91 TL faiz olmak üzere toplamda 23.848,91 TL alacaklı olduğunu, 17.08.2018 tarihli … nolu 64.900,00 TL tutarlı vade farkı faturasının haklı olarak düzenlenmediği yönünde karar verilmesi durumunda ise davacı yanın davalı yandan takip tarihi itibariyle alacağının bulunmadığını bildirmiştir.
“…Yanlar arasında adî yazılı şekilde düzenlenen 02.10.2006 tarihli sözleşmenin kapsamının doğruluğu çekişmesizdir. Sözleşme hükümleri incelendiğinde, sözleşmede “vade farkıyla” ilgili bir düzenlemenin olmadığı görülmektedir. Uygulamaya dayanak gösterilen sözleşmenin “Ödemeler” başlıklı 16. maddesi; ödemelerin ne şekilde yapılacağına ilişkin olup, vade farkı alınacağı hususunu içermediğinden sözleşmeyle vade farkının kararlaştırıldığı kabul edilemez. Nitekim 27.06.2003 tarih, 2001/1 Esas ve 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vade farkı istenebilmesi için, yanlar arasındaki sözleşmede vade farkının ödeneceğinin kararlaştırılmış olması ya da yanlar arasında yapılan uygulama ile kabul edilmiş olması zorunludur. Somut olayda ise, az yukarıda açıklandığı üzere; vade farkı ödenmesi sözleşmeyle kararlaştırılmadığı gibi, vade farkı uygulamasının bulunduğu da davacı tarafından yasal delillerle kanıtlanamamıştır. O halde, davacının vade farkı faturası düzenlemesi, vade farkı alacağının kabulünü gerektirmez…” (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 10/02/2014 tarih ve 2013/208 esas 2014/818 karar sayılı kararı)
“…Taraflar arasında vade farkı uygulacağına ilişkin yazılı satım sözleşmesi bulunmadığı gibi vade farkı ödeneceğine dair teamül halini alan fiili bir uygulama ve kararlaştırma da bulunmamaktadır…O halde yerel mahkemece yapılacak iş; yanlar arasında vade farkı uygulacağına ilişkin yazılı sözleşme, teamül halini alan fiili bir kararlaştırma ve uygulama bulunmadığından, davalının usulüne uygun tutulmuş olan ticari defterinde davacı-birleşen dosya davalısı satıcının vade farkı ile ilgili düzenlediği iki adet faturası kayıtlı olmadığından, vade farkı faturalarına ilişkin istemin reddine karar vermekten ibarettir.” (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 18/01/2018 tarih ve 2016/5191 esas 2018/101 karar sayılı kararı)
Somut olayda takip ve dava konusu alacağın vade farkı faturasından kaynaklandığı, uyuşmazlığın taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının, davalıdan vadesi gelen ödemelerde gecikme yaşandığından bahisle hergün için aylık %5 üzerinden fiyat faturası kesmekte haklı olup olmadığı, haklı olması halinde davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı noktasında toplandığı, taraflar arasında vade farkı uygulanabileceğine dair yazılı bir sözleşme bulunmadığı gibi vade farkının ödeneceğine ilişkin teamül halini alan fiili bir kararlaştırma ve uygulamanın da bulunmadığı, taraflara ait usulüne uygun tutulmuş olması sebebiyle lehlerine delil niteliği bulunan ticari defter ve kayıtlar üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre vade farkı faturasının davacıya ait ticari defterlerde kayıtlı olsa da davalıya ait ticari defterlerde söz konusu vade farkı faturasının kayıtlı olmadığı gibi davalının, davacıdan 41.064,00 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, vade farkı uygulanabileceğine ilişkin az önce bahsedilen şartlar bulunmadığından davacının vade farkına ilişkin fatura düzenlemesi ve ticari defterlerin kayıt etmesi vade farkı alacağının kabulü sonucunu doğurmayacağı anlaşılmakla davacı tarafından açılan davanın reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL’nin harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 288,04 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 233,64 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-6235 sayılı Hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13 maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri olarak) davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 3.577,34 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/09/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır