Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/623 E. 2020/8 K. 07.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/623 Esas
KARAR NO : 2020/8

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/08/2019
KARAR TARİHİ : 07/01/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA:Davacı-karşı davalı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile karşı taraf arasında Bakırköy … Noterliği’nin …. yevmiye numaralı imzalanmış olan 30.09.2015 tarihli bedel karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklı, müvekkili şirketin 17.512,19 USD alacağı bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşme gereği hak edişlerin 6 döneme ayrılmış olduğunu, davalı tarafın ilk 4 hakedişi ödemiş olduğunu ancak 5. hakediş sözleşme bedelinin %15i ince işlerin bitiminden itibaren en geç 7 gün içerisinde (4 nolu daire için 8.483 USD 31.08.2017), 6. hakediş sözleşme bedelinin %15i iskan alınmasından itibaren 7 gün içerisinde (4 nolu daire için 8.483 USD 13.12.2018) ödememiş olduğunu, ancak sözleşmede kararlaştırılan hakedişlerin tahakkuk etmesine rağmen davalı tarafın bu sözleşme ile üstlendiği edimini yerine getirmemiş olduğunu, davalı tarafın sözleşmeden doğan yükümlülüğü gereği, müvekkili şirkete ödemesi gereken toplam 17.513,19 USD bulunduğunu, borçlu tarafın işbu borcu hiç bir şekilde ödemeye yanaşmadığını bu ödemenin tahsili amacı ile davalı borçlu hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, davalı tarafın icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu beyanla; itirazın iptali ile takibin devamına, davalının takip miktarı üzerinden %20 den aşağı olammak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVA: Davalı-karşı davacı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılması gerektiğini, sözleşme dolarla yapıldığından 85 sayılı kararname ve buna ilişkin tebliğler uyarınca icra takibined TL ‘ye çevrilip 02.01.2018 den itibaren TÜFE faiziyle talep yapılması gerektiğini, bu nedenle 101.646 TL bedeli takibin fahiş bedelil ve inkar tazminatının dayanaksız olduğunu, müvekkilinin alacaklarının mahsup edilmesi gerektiğini, inşaat teslim süresinin inşaat sözleşmesine göre 18 ay olduğunu 17 ay 20 günlük gecikme mevcut olduğunu, bunun da aylık 1100 USD den 19.400 USD tuttuğunu, inşaat eksikleri belirtilerek ve talep hakkı saklı olarak teslim alındığını belirterek; davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVA: Davalı-karşı davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacının alacağı değil müvekkiline borcu bulunduğunu, müvekkilinin davacı şirkete ödemenin %68 ini yaptığından ve inşaat maliyetinin %68 ile karşılanacağı anlaşılacağından takibe konu borcu bulunmadığını, inşaat teslim süresinin inşaat sözleşmesine göre 18 ay olduğunu 17 ay 20 günlük gecikme mevcut olduğunu, teslimdeki bu gecikme nedeniyle gecikme tazminatı alacağı mevcut olduğunu, binanın arsa değeriyle orantısız düşük nitelikli malzeme ve işçilikle tamamlanıp birçok eksikliği bulunduğu tespit edildiğinden bu hususun yerinde bilirkişi eliyle değerlendirilerek değer kaybı iddialarının doğrulanıp karşı davalının ödemesine karar verilmesini talep ettiklerini beyanla; karşı davanın kabulüne, yargılama giderlerinin davacı-karşı davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVA: Davacı-karşı davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle: karşı davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirket ile … Kuyumculuk şirketi arasında bahse konu inşaat projesi için bir adi ortaklık söz konusu olduğunu, iş bu adi ortaklıktan kaynaklandığı iddia edilen alacaklar için davalı tarafın ehliyeti bulunmadığını belirterek; karşı davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirimesi ve Gerekçe:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Dava, taraflar arasında imzalanan satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak davacı yüklenici tarafından arsa sahibine karşı sözleşme gereği edimin yerine getirilmediğinden bahisle açılan alacak davasıdır.Davanın TTK’nun 4.maddesinde sayılan sözleşmelere ilişkin olmadığından mutlak ticari davalardan olmadığı ve davalının tacir sıfatı bulunmadığı, davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası(nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. (Benzer Yüksek Yargıtay 17 nci Hukuk Dairesi’nin 23/11/2012 gün ve 2012/12879 esas,2012/12971 karar ve yine Yüksek Yargıtay 23 üncü Hukuk Dairesi’nin 19/03/2013 gün ve 2013/239 esas,2013/1677 karar sayılı ilamlarında da belirtildiği gibi)
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme Asliye hukuk mahkemesi olup Asliye Hukuk mahkemesi ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir.Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır.Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-6502 sayılı yasa ve HMK.nın 114/1-c maddesi gereğince davacı tarafça açılan davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-Görevsizlik kararının İstinaf yasa yoluna başvurulmadan kesinleşmesi durumunda, kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkiliBakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE; Mahkememizin görevsizliğine dair kararın İstinaf yasa yolundan geçmek suretiyle kesinleşmesi durumunda, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde (HMK 20. maddesi) Mahkememize başvurması halinde ve talep halinde dosyanın görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Süresinde müracaat edilmemesi halinde HMK 20/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına, bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
5-HMK’ nın 330/2 maddesi gereğince harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair tarafların yüzüne karşı, 35 sayılı Kanunun geçici 2’inci maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20/07/2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ıncı madde hükümleri uyarınca, karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veye istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/01/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır