Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/609 E. 2020/59 K. 15.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/609
KARAR NO : 2020/59

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 06/08/2019
KARAR TARİHİ : 15/01/2020
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 16/01/2019
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin % 17 oranında maliki olduğunu, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyası üzerinden sermaye arttırım kararının iptalinin talep edildiğini, 08/05/2019 tarihli genel kurul toplantısında huzur hakkı ödenmesi ve yönetim kurulu ve denetçinin ibra edilmesine ilişkin kararlara muhalif kaldıklarını belirterek 2018 yılı genel kurul toplantısında alınan 6 ve 9 no’lu karararın iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkil şirkette % 17 oranında hissedar olmadığını, huzur hakkı ödemesinin kanundan doğan bir hak olup şirketin kar elde etmesi şartına bağlı olmadığını, davacı tarafından faaliyet raporuna, bağımsız denetçi raporuna, finansal tabloların okunmasına muhalif olsa dahi iptaline ilişkin talebinin bulunmadığını, ibraya ilişkin iptal isteminin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine ve davalının TTK’nun 448//3 uyarınca teminat ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava. TTK’nun 445 vd maddeleri gereğince açılan anonim şirket olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkin olup, dava konusu uyuşmazlık davalı şirketin 08/05/2019 tarihinde yapılan 2018 yılı genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 6.maddesi ile huzur hakkına ilişkin 9.maddesinin kanun, ana sözleşme hükümlerine ve dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı, bu maddelerin iptalinin gerekip gerekmediği hususlarındadır.
Dava konusu uyuşmazlığın tespiti amacıyla davalı şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmasına karar verilmiştir.
Mali müşavir …. ile finans uzmanı Dr. …. tarafından düzenlenen raporda, Denetçinin ibra edilmesine ilişkin gündemin 6. Maddesiyle alınan karar; davacının denetçilerin yasanan emrettiği müdahaleleri yapmamaları nedeniyle ibra edilmemelerini talep ettiğinin görüldüğü, oysa gündemin önceki maddelerinde şirketin aldığı ortaklıklara borç verdiği, bu nedenle zarar durumunun doğduğunun belirtilmiş olduğunun görüldüğü, dolayısıyla davacıdan zararın gizlenmesi veya denetim yapılmaması suretiyle zararın kaynağının ortaya çıkarılmaması gibi bir denetim zaafiyetinin bulunmadığı, yine eski yönetim kurulu üyeleri olan …. , …. ve …. ‘nın tekrar üç yıl süre ile seçildikleri, davacının bu seçim kararına itiraz etmediği, kararın oybirliği ile alındığı, şirketin uğrayacağı zararlardan dolayı öncelikle sorumluluğu bulunması gereken yönetim kurulu üyelerinin faaliyet raporlarının onaylanmasına ve ibra edilmelerine ilişkin kararlara karşı iptal davası açmayan ve aynı yönetim kurulu üyelerinin tekrar seçilmelerine onay veren davacının, sadece denetçinin ibra edilmemesine ilişkin kararın iptal edilmesini talep etmesinin iyi niyet kuralıyla da bağdaşmadığının kabulü gerektiği, bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiği, denetçinin ibra edilmesine ilişkin alınan kararların iptali şartlarının oluşmadığı, yönetim kurulu üyelerine aylık net 20.000 TL huzur hakkı ödenmesine ilişkin gündemin 9. Maddesiyle alınan genel kurul kararının, dosyadaki bilgi ve belgeleri incelendiğinde, 2012 yılının genel kurulan davacı …’nın asaleten katıldığı, genel kurulda aynı yönetim kurulu üyelerine, 20.000 TL tutarındaki huzur hakkı ve ayrıca 200.000 TL ikramiye verilmesine oybirliğiyle karar verildiği, aradan geçen yaklaşık 8 yıllık süreye rağmen aynı ücretin kabul edilmesi olması ve şirketin aktif büyüklüğü de dikkate alındığında, huzur hakkının tespitine ilişkin anılan maddenin de iptal şartlarının oluşmadığını belirtilerek dava konusu genel kurul kararlarının iptali şartlarının oluşmadığı belirtilmiştir. Bilirkişi raporu gerekçeli ve denetlemeye açık hazırlanmış olup, mahkememizce hükme esas alınmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 445. maddesinde; 446’ncı maddede belirtilen kişilerin, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilecekleri, aynı yasanın 446. maddesinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu, kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği,
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 447. maddesinde; genel kurulun, özellikle; pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararlarının batıl olduğu, düzenlenmiştir.
Davacı tarafça 08/05/2019 tarihli genel kurul toplantısı 6 ve 9.maddelerinin iptali talep edilmiş olup, 6.madde ile yönetim kurulu üyelerine ödenecek huzur hakkı bedelinin karar altına alındığı, 9.madde ile ise yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin ibra edildiği, davacı tarafın 9.maddenin iptaline ilişkin talebinin denetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kısım olduğu anlaşıldı.
6 no’lu kararın iptali talebi yönünden;
Davacı taraf, 6102 Sayılı TTK ile denetçilerin basit bir tasdik organı vasfından çıkarıldığını, görevlerinin sadece şirketleri denetlemek değil, niteliği ve yeminleri gereği şirketi korumak olduğunu, yasanın emrettiği müdahaleleri yapmadıklarından bahisle ibra edilmelerine ilişkin kararın iptalini talep etmiştir. Alınan bilirkişi raporunda, şirketin bağlı ortaklıklara borç verdiği, bu nedenle zararın doğduğunun belirtildiğini, davacıdan zararın gizlenmesi ya da denetim yapılmaması suretiyle zararın kaynağının ortaya çıkarılamaması gibi bir zafiyetin bulunmadığı belirtilmiştir. İbra kararında mutlak butlan sebepleri bulunmayıp, kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı iptali gerektirir bir husus da bulunmamaktadır. Davacı tarafın, aynı maddede yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin karara yönelik iptal talebi bulunmadığı, şirketin uğrayacağı zararlardan öncelikle sorumlu kabul edilmesi gerekli yönetim kurulu üyelerinin faaliyet raporları ve ibra edilmelerine ilişkin kararlara karşı iptal davası açmayarak aynı yönetim kurulu üyelerinin yeniden seçilmesine onay veren davacının sadece denetçilerin ibrasına ilişkin karara karşı iptal davası açmasının iyiniyet kuralı ile de bağdaşmadığı değerlendirilmekle bu maddeye yönelik iptal talebinin reddine karar verilmiştir.
9 no’lu kararın iptaline yönelik talep yönünden;
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun “Yönetim kurulu üyelerinin mali hakları” başlıklı 394. maddesinde; “Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kardan pay ödenebilir” şeklinde hüküm bulunmaktadır. Buna göre, aksine esas sözleşmede hüküm olmadığı takdirde yönetim kurulu üyelerine her toplantı günü için bir ücret verileceği, ücret miktarı esas sözleşmede tayin edilmemiş ise genel kurulca tayin olunacağı hükmü bağlanmıştır. Huzur hakkı her toplantı için ayrı ayrı belirlenebileceği gibi aylık olarak belirli bir ücret biçiminde de tespit edilebilir.
Huzur hakkı ve ücretin belirlenmesinde şirketin mali yapısı, şirketin bu yöndeki uygulaması dikkate alınarak tayin olunan ücretin yönetim kurulu üyelerinin bu iş için harcadığı emek ve mesai ile orantılı olmalıdır. Yönetici ve denetçiler için belirlenen ücretlerin fahiş olup olmadığı değerlendirilirken, şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, şirketin geçmiş uygulamaları, mali durum açısından davalı şirketle aynı-benzer durumda bulunan şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurulup karşılaştırılmak suretiyle yönetim kurulu ve denetçilerin harcadığı emek ve mesai ile orantılı, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki kardan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek şekilde tespiti gerekmektedir (Yargıtay 11. HD 03.12.2015 tarih, 2014/18093 E; 2015/12978 K ilamı).
TTK 394. Maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı, ücret, ikramiyeye prim ve yıllık kardan pay ödenmesine karar alınabilir. Ancak, TTK 445. maddesine göre, bu konuda alınacak genel kurul kararlarının kanuna, esas sözleşme hükümlerine ve dürüstlük kuralına aykırı bulunmaması gerekir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda şirketin mali yapısı incelenmiştir. Bununla birlikte, 2012 yılında davalı şirket genel kuruluna davacının asaleten katıldığı, aynı genel kurulda aynı yönetim kurulu üyelerine 20.000 TL huzur hakkı ve 200.000 TL ikramiye ödenmesine karar verildiği, aradan geçen 8 yıllık süreye rağmen aynı ücretin kararlaştırılmış olması ve şirketin aktif büyüklüğü nazara alındığında huzur hakkının yapılan işle uyumlu olduğu, iptalini gerektirir bir husus bulunmadığı anlaşılmakla bu maddeye yönelik iptal talebinin de reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Karar ve ilam harcının 54,40 TL’ye ikmali ile bakiye 10,00 -TL harcın davacıdan hazineye irad kaydına, 44,40 TL peşin harcın mahsubuna,
2-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 3400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı 15/01/2020

Başkan …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Katip …
E-imzalı