Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/592 E. 2020/691 K. 23.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/592 Esas
KARAR NO : 2020/691

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 19/09/2016
KARAR TARİHİ : 23/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Türkiye’den Norveç’e gönderilmek üzere 10.01.2015 tarihinde yüklemesi yapılan … plakalı araç ile 21.01.2015 tarih ve … no.lu navlun faturası ve …. no.lu CMR kapsamında taşınan sigortalı … Giyim San. Ve Tic. Ltd. Şti. ye ait 225 koli …. Aydınlatma Görsel Malzemeleri olan emtiasının, davalı taşıyıcı sorumluluğu altında iken yapılan taşıma işlemleri esnasında yüke ve yola uygun olmayan, genel kondisyonu kötü durumda olduğu tespit edilen araç ile taşıma yapılması nedeniyle aracın trafikten men edilmesi ve emtiaların …. plakalı bir başka araca aktarma yapılmak suretiyle taşınması nedeniyle hasarlandığını, hasarlanma sonucu davacı … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalısına ödenen hasar bedelinin davalıdan tahsil edilmesi istemiyle, davalı borçlunun Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasına yaptıkları haksız ve kötü niyetli itirazlarının iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep ile dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazlarının bulunduğu, davanın yasal süre içinde açılıp açılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, davacı tarafça itirazın tebliğinden itibaren 1 yıl içinde itirazın iptali davasının ikame edilmesi ile bu kapsamda müvekkili şirketin takibe itirazının davacıya hangi tarihte tebliğ edildiği hususunun tespit edilmesi gerektiğini,müvekkili şirketin dava konusu taşıma işinde fiili taşıyıcı sıfatına haiz olmadığını, husumet itirazları bulunduğunu, dava konusu iddia edilen hasarın, müvekkili şirket alt taşıyıcı olan …. Nak. … Ltd. Şti tarafından yapılan taşıma sırasında meydana geldiği, diğer bir değişle; müvekkili, şirketin dava kon usu hasarın meydana gelmiş olduğu taşıma işini gerçekleştiren fiili taşıyıcı olmadığını,hak düşürücü sürelerde ihbarda bulunulup bulunmadığının araştırılmasını istediklerini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydı ile olayda herhangi bir kusur var ise, bu kusurun mahkemece tespit edilmesini, müvekkili şirketin hasarın var olup olmadığını inceleyemediği, ancak bu hasardan sorumlu tutulduğunu, davacının iddialarına göre, hasarın taşıma sırasında gerçekleşen bir kazadan kaynaklandığı iddia edilmediği gibi, ispat da edilemediğini, nitekim taşıma sırasında herhangi bir kazanın varlığı iddia ve ispat edilmediğine göre, yükün mutad taşımaya, yola ve yüke uygun olmayan ambalajından kaynaklı olarak hasarlandığının kabulü gerektiğini, ayrıca, taşınmak üzere şirkete verilen emtia üzerinde taşıyıcıyı yönlendirmesi gereken işaret veya numaralar mevcut olmadığını, davacının hasarın kabul edilmiş olduğu şeklindeki beyanlarının kabulü mümkün olmadığı, zarar iddiası ve miktarının ispata muhtaç olduğunu, hasara uğradığı iddia edilen emtialarla ilgili davacının iddiasını destekler nitelikte dosyada Mahkeme aracılığı ile yapılmış bir tespit raporu da yer almadığını, dava konusu zararın, sigorta teminatı kapsamında olup olmadığının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi gerektiği ile davacının faiz talebinin haksız olduğu, alacağın likid olmadığını, icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, sayın mahkemece müvekkili şirket aleyhine karar verilmesine karşılık, müvekkili şirketin de dava konusu hasara ilişkin … poliçe numaralı sigortası bulunması sebebi ile, huzurdaki davanın … Sigorta A.Ş.’ye ve somut olayda fiili taşıyıcı konumunda olan alt taşıyıcı …. Nak…. Ltd. Şti.’ye ihbar edilmesini, yukarıda açıklanan ve resen dikkate alınacak nedenlerle, itirazlarının kabulüne ve hakiz davanın reddine, davanın … Sigorta A.Ş. ve … Ltd. Şti.ye ihbarı taleplerinin kabulüne, yargılama masrafları ile vekâlet ücretlerinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini, beyan ve itirazları ile talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, uluslararası taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat nedeniyle itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya arasına celp olunan Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı 83.129,86-TL’nin tahsiline ilişkin ilamsız takip talebinde bulunulduğu, süresinde itiraz nedeniyle takibin durduğuna ilişkindir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … Esas … Karar sayılı kararı ile kaldırılan Mahkememizin …. Esas … Karar sayılı dosyasında yargılama yapılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
“…Tarafların karşılıklı iddiaları, alacak borç durumu, taşımada taşıyıcının kusurunun bulunup bulunmadığı, sorumluluğu ve tazminat miktarı hususunda bilirkişi heyeti oluşturularak rapor alınması cihetine gidilmiş, bilirkişi heyetinden sigorta uzmanı ayrık olarak sunmuş olduğu raporunda özetle; davalının meydana gelen zararda kusurlu olduğunu, meydana gelen hasarın davacı ile sigortalı arasında düzenlenen poliçe kapsamında olduğunu ancak tam olarak hasar miktarının tayini için renkli fotoğrafların ve ilgili belgelerin ibrazı gerektiğini beyan etmiştir.
Ve diğer bilirkişilerin ibraz etmiş olduğu raporunda özetle; davalı taşıyıcının meydana gelen zararda kusuru bulunduğunu, hesaplanan tazminatın hesaplama tarihinde geçerli olan SDR kuru dikkate alınarak yapılan hesaplamada 477.866,00-TL olduğunu, davacı tarafından ödenen miktarın 80.000,00-TL miktarı olduğunu ve sorumlu olduğu miktarın altında kaldığını beyan etmiştir.
Rapora karşı itirazlar ve özellikle heyet raporunun usulüne uygun olarak hazırlanması için bilirkişi heyetinden ek rapor alınması cihetine gidilmiş, bilirkişi heyeti ibraz etmişolduğu ek raporunda taşımanın CMR konvansiyonu kapsamında kaldığını, davalı taşıyıcının aktif taşıyıcı olarak meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, eşyanın hasar görmesinde taşıyıcının kusurlu olduğunu, meydana gelen hasarın davacı ile sigortalı taşıtan arasındaki poliçe kapsamında kaldığını beyan etmişlerdir.
Tüm dosya kapsamından; davacının sigortalısına ait emtianın …’e göndermek üzere sigortalı … giyim sanayi şirketi ile davalı arasında düzenlenen taşıma sözleşmesi gereğince davacıya ait araca yüklenildiği, Norveç Polisi tarafından yapılan kontrolde aracın genel kontrolünün yapılarak trafikte seyrine izin verilmeyerek başka bir araca aktarıldığı, varış yerine ulaştığında da yapılan kontrolde ciddi hasarların bulunduğu tespit edilerek tutanak tutulduğu anlaşılmıştır. Eşyanın taşındığı ülkelerden birisinin yabancı ülke olması nedeniyle uyuşmazlıkta CMR konvansiyonunun uygulanmayacağı hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Hasara gelince, dava konusu emtia davalı taşıyıcının acentesi …. Firması tarafından alıcıya teslim edildiği sırada eşyanın tümden ıslanmış kullanılmaz durumda olduğu tespit edildiği, davacı şirketin eksperleri tarafından 03/02/2015 tarihlinde ekspertiz raporunun tutulduğu ve bu rapora göre soltaj değerinin bedelide bulunmadığından 80.000,00-TL zarar hesaplanarak ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Hasarla ilgili tutulan tutanak, taşıma sözleşmesinin üzerine düşülen kayıt, davalı taşıyıcının eşyada hasar oluştuğuna dair beyanı, ekspertiz raporunun içeriği, eşyanın ambalajlanmasında bir eksiklik bulunmadığı ve bu yönde bir iddiada bulunmadığı hususları dikkate alındığında hasarın davalının sorumluluğunda iken taşıma sırasında meydana geldiği ve CMR konvansiyonu hükümleri gereğince taşıyıcının eşyayı aldığı şekilde karşı tarafa teslim etme yükümlülüğünün yerine getirmediği ve bu şekilde oluşan bu zarardan sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar bilirkişi raporunda renkli fotoğrafların ibrazının gerekli olduğu belirtilmiş ise de, fotoğraflardan emtianın durumunun anlaşıldığı, davalı taşıyıcının aktarma sırasındaki görevlerinin hasar ile ilgili taşıma senedine şerh düşülmesi sırasında haberdar oldukları ve bu konuda bir itilafta bulunmadığı anlaşıldığından emtianın hasarlı olarak indirildiği hususunda bir tereddüt bulunmadığı kanaati hasıl olmuştur.
Rücu ve sigorta sözleşmesi gereğince sorumluluk dikkate alındığından davacı ile sigortalı arasında numaralı poliçenin bulunduğu, poliçenin geçerlilik süresi dikkate alındığında zararın poliçenin geçerli olduğu tarihte meydana geldiği ve poliçe kapsamında olduğu, davacının zararı ödemesi nedeniyle TTK’nun 1472. maddesi gereğince rücu hakkının doğduğu anlaşılmıştır.
Hasar miktarına gelince; davacı tarafça yapılan eksper incelemesi sonucunda, hasar bedelinin 80.000-TL olduğu tkespit edilerek ödeme yapılmıştır. Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda da sınırlı sorumluluk ilkeleri gereğeince hesaplanan tarihteki SDR kuru dikkate alınarak yapılan hesaplamaya göre tazminat miktarının 477.866,00-TL olduğu, gerçek zararın bilirkişi heyetince de değerlendirildiği ve 80.000-TL zarar miktarının kadri marufunda olduğu, gerçek zararın sınırlı sorumluluğa göre hesaplanan zarardan düşük olması nedeniyle dikkate alınması gerektiği anlaşıldığından davacı tarafından rücuen ödenen 80.000-TL’nin zarar miktarı olduğu anlaşılmıştır.
Tüm bu hususlar dikkate alındığında, davalının itirazının haksız olduğu anlaşıldığından davalının takip dosyasında yapmış olduğu itirazın asıl alacak yönünden iptaline, her ne kadar işlemiş faiz talep edilmiş ise de takip öncesi temerrüt söz konusu olmadığından bu yöndeki talebin reddine, yine icra inkar tazminatı talep edilmiş ise de zarar miktarı yargılama sırasında alınan rapor ile değerlendirildiğinde bu yöndeki talebinde reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin …. Esas … Karar sayılı kararı ile “…Davalıya dava dilekçesinin 03/10/2016 tarihinde tebliğ olunduğu, alınan ek sürenin 31/10/2016 tarihinde bittiği, davalının 31/10/2016 tarihinde süresinde cevap dilekçesi ile itirazlarını sunduğu, davalının bu itirazlarında, davanın zamanaşımı definde bulunduğu, aynı zamanda hak düşürücü sürede ihbarda bulunup bulunmadığı hususunun da yargılamaya muhtaç olduğu ve davalı fiili taşıyıcı olmadığından pasif dava ehliyetinin bulunmadığı hususlarının öne sürdüğü, ilk derece mahkemesince yapılan ön inceleme duruşmasında itirazın süresinde yapıldığına ilişkin değerlendirilmede bulunulduğu, ancak ilk derece mahkemesince yargılamanın hiç bir aşamasında ihbarın süresinde yapılıp yapılmadığına yönelik itirazın değerlendirilmediği anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesi kararında hasara ilişkin olarak alınmış bulunan 03/02/2015 tarihli ekspertiz raporunu esas almış, davalı ikinci cevap dilekçesinde davacı tarafından dayanılan ekspertiz raporunun usulüne uygun düzenlenmediğini öne sürmüş, dosya kapsamında alınan 18/09/2017 tarihli ayrıksı rapor ve 12/02/2018 tarihinde dosyaya taranmış bulunan 09/02/2017 tarihli ek bilirkişi heyet raporunda ekspertiz raporunun 5684 Sayılı Yasa’ya göre delil niteliğinin bulunmadığı açıkça ifade edilmişse de ilk derece mahkemesi gerekçesinde her ne kadar dosya kapsamındaki bilirkişi raporlarında renkli fotoğrafların ibrazının gerekli olduğu belirtilmişse de mevcut fotoğraflardan emtianın durumunun anlaşıldığı yönünde değerlendirme yapmıştır. İlk derece mahkemesinin bilirkişi raporlarında aksi yönünde görüş bildirilmesine rağmen, davacının dayanak yaptığı ekspertiz raporu doğrultusunda sonuca ulaştığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi bunu hangi gerekçe ile yaptığı muğlaktır.
HMK’nın 297. maddesi uyarınca, mahkeme gerekçeli kararında bulunması gereken hususlar düzenlenmiş olup buna göre karar gerekçesinde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkan sonuç ve hukuki sebep kararda gösterilmelidir. İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu unsurları içermediği, davalının az yukarıda bahsi geçen savunma sebeplerinin ve mevcut bilirkişi raporlarının aksi yönünde olmasına rağmen bunun nedenlerinin tartışılmadığı, savunmanın nasıl aşıldığının gösterilmediği, bu nedenle kararın istinaf denetimine elverişli bir karar olmadığı anlaşılmaktadır. Karar, bu haliyle istinaf incelemesine elverişli bir karar değildir…” gerekçelerine istinaden Mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … Esas ….Karar sayılı kararında belirtilen hususlar dikkate alınarak dava görülmeye başlanmış olup bu doğrultuda dava ve cevap dilekçesi, sunulan raporlar, rapora yönelik itirazlar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi kararı ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş olup bilirkişi heyeti tarafından 22/04/2020 tarihli raporun sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin …. Esas … Karar sayılı kararında yer alan kaldırma gerekçeleri de dikkate alınarak yapılan yargılama neticesinde aşağıdaki sonuç ve kanaate varılmıştır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin … Esas … Karar sayılı kararının özetle hak düşürücü sürede ihbarda bulunulup bulunulmadığı dolayısıyla ihbarın süresinde yapılıp yapılmadığı ile bilirkişi raporlarında aksi yönde görüş bildirilmesine rağmen, davacının dayanak yaptığı ekspertiz raporu doğrultusunda sonuca ulaşılmasının ve bunun hangi gerekçe ile yapıldığının Mahkememiz kararında muğlak olduğu, bu sebeple Mahkememiz kararının bilirkişi raporlarının aksi yönünde olmasına rağmen bunun nedenlerinin tartışılmadığı, savunmanın nasıl aşıldığının gösterilmediği, bu nedenle kararın istinaf denetimine elverişli bir karar olmadığı hususlarına temas ettiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan ve davacı tarafından delil olarak dayanılan 10/02/2015 tarihli yabancı dilde yazılan ve altında el yazısı ile Türkçe tercümesi yapılan e-mail gönderisinin resmi olarak Türkçe tercümesi bulunmasa da bilirkişi heyeti tarafından sunulan 22/04/2020 tarihli raporda da tespit edildiği üzere yabancı dilde yazılan e-mail gönderisi ve altında el yazısı ile yapılan Türkçe tercümesinin aynı içerikte olması sebebiyle Mahkememizce resmi tercümesinin sunulmasına gerek görülmemiş olup, hasarın sebepleri ve oluş şekline ilişkin bilgiler içeren bu belgeye göre hasarın, davalı taşıyıcının hakimiyet alanında iken oluştuğu anlaşılmaktadır.
CMR Konvansiyonunun 30. maddesinde alıcı, taşımacı ile beraber durumlarını kontrol etmeden veya zarar ve ziyan hasarın açıkca görüldüğü hallerde teslim anında veya açıkca görülmediği hallerde teslimden yedi gün içinde (pazar günleri ve resmi tatiller hariç) durumu kendisine bildirmeden malı tesellüm ederse bu hususun onun yükü sevk mektubunda belirtildiği şekilde aldığına kanıt oluşturacağı yönündeki hüküm dikkate alındığında eğer ki alıcı, taşımacıya karşı maddede belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmeden eşyayı teslim alırsa bu durumda alıcının ispatlayabildiği ölçüde yine de taşımacıya karşı haklarını ileri sürüp talepte bulunabileceği, çünkü bu durumda alıcı bakımından eşyanın CMR belgesinde yazılı olduğu şekilde teslim alındığına dair bir karine doğar ki bu karinenin aksinin alıcı tarafından ispat edilmesi gerektiği, buna göre ihbar mükellefiyetinin yerine getirilip getirilmemesinin hasarın ispatı bakımından önem arzedeceği, yapılan açıklamalardan sonra somut uyuşmazlığa dönüldüğünde dosya kapsamında yer alan 10/01/2015 tarihli CMR belgesinde alıcı hanesinde alınan yüke ilişkin açıklamada “…” yazılı olmasının eşyanın hasarlı olarak teslim alındığını ortaya koyduğu, yine dosya kapsamında yer alan diğer bilgi ve belgelerden de eşyanın hasarlı olarak geldiği ve alıcı tarafından bu şekilde teslim alındığı, hasarın taşımacının hakimiyet alanında iken gerçekleştiğinin anlaşıldığı, buna göre ise ihbarın yapılıp yapılmadığı ve süresinde olup olmadığına ilişkin itirazların mevcut durum karşısında sonuca etkisinin bulunmadığı, davacının haklarını talep edebilmesi bakımından yasal olarak engel bir durum bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Sigortacılık Kanununun 22. maddesinin 17. fıkrasında sigorta eksperleri tarafından düzenlenen raporların türü belirtilmeksizin delil niteliğinde bir belge olduğunun belirtildiği, hem bu hükümde hem de Sigorta Eksperleri Yönetmeliğinde yer alan hükümlerde sigorta eksperleri tarafından düzenlenen raporların hasara ilişkin renkli fotoğrafları ihtiva etmesi gibi bir zorunluluk içermediği, zaten dosya kapsamında yer alan hasarın sebebi ile oluş şekline ve hasarın, taşıyıcının sorumluluk alanında iken oluştuğuna, eşyanın hasarlı olarak indirildiğine ilişkin Mahkememizde tam bir kanaat uyandıran CMR belgesi, e-mail yazışmaları, diğer bilgi ve belgeler ile desteklendiği dikkate alındığında renkli olmasalar da mevcut fotoğrafların eşyanın hasarlı olduğuna dair kanaat verici mahiyette olduğu, yapılan açıklamalar uyarınca fotoğrafların renkli olarak ibrazının zorunlu olmadığı, bu haliyle dosya kapsamında yer alan meydana gelen hasara ilişkin düzenlenen ve yasal düzenlemeler uyarınca delil niteliğine haiz bulunan Nakliyat Hasarı Kesin Ekspertiz Raporuna itibar edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davacı ile sigortalısı arasında …. numaralı poliçenin bulunduğu, poliçenin geçerlilik süresi dikkate alındığında zararın, poliçenin geçerli olduğu tarihte meydana geldiği ve poliçe kapsamında olduğu, davacının zararı ödemesi nedeniyle TTK’nun 1472. maddesi gereğince rücu hakkının doğduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafça yapılan eksper incelemesi sonucunda, hasar bedelinin 80.000-TL olduğu tespit edilerek ödeme yapılmış olup Mahkememizce alınan bilirkişi heyeti tarafından sunulan 22/04/2020 tarihli raporda sınırlı sorumluluk ilkeleri gereğince hesaplanan tarihteki SDR kuru dikkate alınarak yapılan hesaplamaya göre tazminat miktarının 477.866,00-TL olduğu, davacının talebinin üst sınır olarak saptanan rakamın oldukça altında kaldığı, talep edilen miktarın CMR 23/3 fıkrasına uygun bir talep olduğu, meydana gelen hasar-zarar hesabı bakımından sigorta ekspertiz raporu çalışmasının CMR 23 ve 25 maddelerine uygun olarak hasar-zarar hesaplaması mahiyetinde olduğu anlaşılmakla davacı tarafından rücuen ödenen 80.000-TL’nin zarar miktarı olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ile birlikte dosya kapsamında yer alan tüm bilgi, belge ve deliller ile hüküm vermeye elverişli olduğu değerlendirilen bilirkişi heyeti tarafından sunulan 22/04/2020 tarihli rapor da dikkate alındığında, davalının itirazının haksız olduğu kanaatine varılmakla davalının takip dosyasında yapmış olduğu itirazının asıl alacak yönünden iptaline, her ne kadar işlemiş faiz talep edilmiş ise de takip öncesi temerrüt söz konusu olmadığından bu yöndeki talebin reddine, yine icra inkar tazminatı talep edilmiş ise de zarar miktarı yargılama sırasında alınan rapor ile belirlendiğinden bu yöndeki talebinde reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
AÇILAN DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
1-Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yürütülen takipte 80.000,00 TL asıl alacak yönünden davalının İTİRAZININ İPTALİNE, takibin bu miktar üzerinden takip tarihinden itibaren asıl alacak olan 80.000,00 TL’ye değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle DEVAMINA, işlemiş faize ilişkin talebin reddine,
2-Davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
3-A)Alınması gereken 5.464,80 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.004,01 TL ile icrada alınan 415,65 TL peşin harcın toplamından oluşan 1.419,66 TL’nin mahsubu ile 4.045,14 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
B)İcrada alınan 415,65 TL peşin harcın Mahkememiz dosyasında alınması gereken harçtan mahsup edildiğinin Küçükçekmece 3. İcra Müdürlüğüne bildirilmesi için müzekkere yazılmasına,

C)Mahkememizin … esas … karar sayılı kararının kaldırılmasından önce 4.227,14 TL’nin tahsili için 01/08/2018 tarihli harç tahsil müzekkeresi yazılmış olduğundan harcın tahsil edilip edilmediğinin tespitinden sonra harç tahsil edilmiş ise fazla yatan 182,00 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, harç tahsil edilmemiş ise 4.045,14 TL olarak tahsilinin istenmesine,
4-Mahkememizin … esas … karar sayılı kararının kaldırılmasından önce davacı tarafça sarf edilen 1.004,01 TL peşin harç, 29,20 TL başvurma harcı, icrada alınan 415,65 TL peşin harç, tebligat ve müzekkere gideri 74,35-TL, bilirkişi sarf gideri 1.800,00-TL ile Mahkememizin …. esas …. karar sayılı kararının kaldırılmasından sonra davacı tarafça sarf edilen 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 99,25 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplamda 6.422,46 TL’den kabul-red oranına göre (%96,23 kabul, %3,77 red) hesaplanan 6.180,33 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça sarf edilen 35,35 TL’nin kabul-red oranına göre (%96,23 kabul, %3,77 red) hesaplanan 1,33 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 11.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 3.129,86 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/10/2020

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır