Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/587 E. 2020/369 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/587 Esas
KARAR NO : 2020/369

DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/07/2019
KARAR TARİHİ : 02/07/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Dava konusu alacaklarına dayanak bonolar vade tarihleri geçmiş olmasına rağmen şimdiye kadar davalı borçlu tarafından ödenmediğini, davalı borçlu tarafından ödeme yapılmaması sebebiyle toplam 3.528,00 TL bono bedellerinin, 3095 sayılı kanununun 2/2 maddesinde belirtilen oranda faizi ve % 0,3 oranında komisyonu ile birlikte tahsili için işbu bonolara dayalı alacak davasının açılması zorunluluğunun duyulduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, dava konusu bonolara dayalı alacak davalarının kabulü ile, dava konusu toplam bono tutarı olan 3.528,00 TL bono bedellerinin, vade tarihlerinden tahsiline kadar 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesinde belirtilen oranda işleyecek olan temerrüt faizi toplam bono tutarının % 0,3 oranında komisyonu ile birlikte davalı borçludan tahsiline (davalıdan alınarak müvekkil bankaya verilmesine), yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı borçluya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

CEVAP; Davalı asil cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından dava dilekçesinde belirtilen düzenleme tarihleri 15.02.2015 olan vade tarihleri değişen 10 tane bono …. MÜHENDİSLİK PROJE İNŞ, TURİZM SAN. TİC, LTD. ŞTİ. Tarafından düzenlenmiş olduğunu, bonolara yazılı bedeller vade tarihleri içerisinde …. MÜHENDİSLİK PROJE İNŞ, TURİZM SAN. TİC, LTD. ŞTİ. Tarafından belirlenen Yapı Kredi Bankası hesaplarına yatırıldığını, davacı bankaya ve …. MÜHENDİSLİK PROJE İNŞ, TURİZM SAN. TİC, LTD. ŞTİ’ne herhangi bir borcunun bulunmadığını beyan ederek, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, bono bedellerinin tahsili amacıyla açılan alacak davası olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; dava konusu bonolar nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu hususlarındadır.

İstanbul Avcılar Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne 30/07/2019 tarihinde müzekkere yazılarak, Davalı …’in gerçek kişi tacir kaydı bulunup bulunmadığı ve VUK gereği tutmakla yükümlü olduğu defterlerin hangileri olduğu hususunun mahkememize bildirilmesi istenmiş, gelen müzekkere cevabında; davalı …’in daireleri gib- ybs kayıtlarında herhangi bir mükellefiyetine rastlanılmadığını belirtmiştir.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda, Dava; taraflar arasındaki devremülk satış sözleşmesi kapsamında düzenlenen bonolar dolayısıyla alacak istemine ilişkin olup, dava konusu bonolar davacı ile dava dışı şirket arasında devremülk satış sözleşmesi kapsamında nama yazılı bono olarak düzenlenmiş olup, daha sonra davacı bankaya ciro ile devredilmiştir. Bu durumda her ne kadar davalı tarafça düzenlenen bonolar ciro yolu ile davacı bankanın elinde bulunmakta ise de söz konusu bonoların Tüketici Hukuku’ndan kaynaklanan devremülk satış sözleşmesinden kaynaklandığı açıktır. Kaldı ki bilindiği üzere Tüketici Hukuku’ndan kaynaklanan bu tür devremülk satış sözleşmesi gibi sözleşmelere ilişkin bonoların nama yazılı olarak düzenlenmesi de geçerliliği açısından zorunluluk arz etmektedir. Bu husus görevli mahkemece değerlendirilecek bir husus olmakla beraber dava konusu bonoların nama yazılı düzenlenmesi uyuşmazlığın Tüketici Hukuku’ndan kaynaklandığı göstermektedir. Davalının tacir sıfatının bulunmadığı sabittir. Taraflar arasındaki anlaşmazlık bono kaynaklı olmayıp, temelde devremülk satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır. Dolayısıyla nitelik itibariyle 6502 sayılı yasanın 3. maddesi uyarınca tüketici işlemi kapsamında bulunduğu görülmüş, olayda 6502 sayılı yasa hükümlerinin uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır. Bu durumda anılan yasanın 73. Maddesi uyarınca davaya bakma görevi Tüketici Mahkemelerine aittir. Açıklanan nedenlerle dava konusu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemelerinin görevi dahilinde bulunduğu anlaşılmakla HMK’nun 114/1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın görev nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 02/07/2020
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır