Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/579 E. 2019/1340 K. 09.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/579 Esas
KARAR NO : 2019/1340

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/05/2013
KARAR TARİHİ : 09/12/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde (bozma öncesi … Esas) özetle; davacının dış ticaret sermaye şirketi olduğunu, imalatçı üçüncü kişi ile aracı ihracat sözleşmesi gereği imalatçının ürettiği malları vesaik mukabili ödeme şeklinde (CAD) ile yurtdışına toplam 23.103,00 € tutarında tesktil ürünü 16.08.2012 tarihinde davalının taşıması için gönedirldiğini, vesaik mukabili taşımada mal bedeli ödenmeden mal teslimi yapılmaması gerektiğini, kusurlu teslimden davalının sorumlu olduğunu yazarak itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Ekinde de; davacının 28.11.2012 tarihli Beyoğlu …. Noterliği’nden keşide ettiği ihtarnamesi olup kurallara aykırı yapılan teslimden dolayı ya malların Türkiye’ye getirilmesi veya mal bedelinin ödenmesi talep edilmiştir. Davalının ise cevabi ihtarnamesi olup kurallara aykırı bir teslimatın olmadığını, malların firmanın deposunda olduğu yazılmıştır.
Davalı vekili cevabında, davanın taşıma sözleşmesini kuran …. şirketine karşı açılması gerektiğini, pasif husumet itirazlarının olduğunu, fatura bedelinin 14.363,60 € olup 23.103,00 € olmadığını, CMR belgesinde taşımanın vesaik mukabili taşıma olduğuna dair bir kaydın olmadığını, malların acente sıfatıyla hareket eden … firmasının depolarında olduğunu, kendilerinin teslimat kurallarına uygun davrandığını, malların alıcıya tesliminin yapılmadığı, mağdur olunan bir durumun olmadığını, kendilerinin teslim engeli ile karşılaştıklarını, bunun üzerine mal boşaltılarak güvenceye alındığı ve göndericiden talimat istendiğini, davacı bu taleplere zamanında cevap vermediği gibi yapılan ödemelerle talimatı yerine getirmenin gerektirdiği masrafları da ödemekten imtina ettiğini, istemin reddini talep etmiştir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 25.12.2012 tarihnide takibin başlatıldığı, 23.103,00 € asıl, 35,45€ işlemiş faiz toplamı 23.138,45 €’nun takipten itibaren en yüksek kamu bankaları euro mevduat faizi ile tahsilini, ödeme günündeki TL karşılığı talep edilmiştir. Ödeme emrinin 25.02.2013 tarihinde tebliği üzerine 28.2.2013 tarihli davalı itirazında; bir borçlarının olmadığını, davacı ile taşıma anlaşmasının olmadığını, istemin haksız olup borca, faiz ve ferilerine itiraz edilmiştir.
20.05.2014 havale tarihli ilk bilirkişi raporunda; davalının … ltd.şti.’nin fiili taşıyıcısı durumunda olduğunu, taşıma, kısmen veya tamamen üçüncü bir kişi olan fiili taşıyıcı tarafından yerine getirilirse, bu kişinin hasardan asıl taşıyıcı gibi sorumlu olacağını, her iki taşıyıcının da müteselsil sorumluluğu olduğunu, davalının alt taşıyıcı olduğunu, davalıya husumetin yönlendirilebileceğini, alıcının iflas halinde olması nedeniyle fiili taşıyıcının teslim engeli ile karşılaştığı, CMR’nin 15 ve 16.maddelerine göre taşıyıcı teslim engellerini bildirin ondan talimat alma, bu talimata uygun davranma durumunda olduğunu, fakat masraflar konusunda çıkarılan hesabın 04.12.2012 tarihinde davacıya iletilmesi, malların iadesinin talep edildiği tarih ve masraf hesaplarının yapılarak davacının bilgilendirildiği tarih arasında 2 aylık bir zaman oldğunu, bu zaman diliminde oluşan meblağın davacının uğradığı zarar oldğunu, davalının ihbar külfetini yerine getirdiğini yazmıştır. Ek raporunda da aynı yönde görüş bildirmiştir.
Davacının itirazları üzerine bu kez ikinci bir bilirkişiden rapor aldırılmıştır. Bilirkişi 17.3.2015 tarihli raporunda, taraflar arasında vesaik mukabili taşıma sözleşmesi olduğunu, CMR 21.göre teslimde ödeme tutarı tahsil edilmeksizin teslim edilmişse taşıyıcı tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, mal gönderilene teslim edilmediğinden dolayı davalının vesaik mukabil teslim hükümlerine göre sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, somut olayda gönderilenin teslim almayı reddettiği yani teslim engelinin olduğunu, bunun CMR 15 ve 16.maddelerde düzenlendiğini, davalının CMR taşıma senedini bizzat kendi adına imza ettiğinden acente değil taşıyıcı olduğunu, öte yandan davalı ile …. firması arasında acentelik sözleşmesi varsa da bunun davacıya karşı ileri sürülemeyeceğini, somut olayda davalı bizzat taşıma senedinde kendi adına ve hesabına imza ettiğinden akdi taşıyıcı olduğunu, CMR 15.te teslim engeli halinde taşıyıcının göndericiden talimat isteyeceğini, vesaik mukabili ödeme yapılmadığına göre taşıyıcının yükü boşaltma şekilndeki davranışının teslim engelleri hükümlerine uygun olduğunu, somut olayda malların taşıyıcıya tesliminin 16.8.2012, taşıyıcının malları boşalttığına ilişkin maili 26.9.2012 olduğunu, 01.10.2012 tarihli yazıda davacının malları geri istediği ve masraflar hakkında bilgi istediğini, 04.12.2012 tarihindeki mailde geri dönüş masraflarının bildirildiğini, öte yandan malların imalatçısı firmanın da 24.08.2012 tarihinde malların alıcıya teslim edilmemesini istediğini, davalının masraflarını talep etmede haklı olduğunu, ancak geri dönüş masrafları için cevabi e-mailinin çok geç (iki aydan fazla) olduğu fikrine ulaşıldığını, bu süre içinde sessizlik karşısında davalının gerekli girişimde bulunup malın tasfiyesi sürecini işletmesi gerektiğini, tesktil mallarının uzun süre depoda bekletilmesinin doğru olmadığını, kışlık ürün olan emtiaların sezonun başlamasından önce yani eylül ayında satışı daha ekonomik ve kolay olduğunu, davalının malların geri taşıma maliyetlerini açıkladığı 12.ayda ise indirimli satışların söz konusu olduğunu, davalının CMR’nin 16.madde hükümleri olan “durumları öyel gerektiriyor ise yahut depolama ödemeleri malın değeri ile uyumlu değilse taşımacı yüke tasarruf etme hakkına sahip kişiden talimat beklemeden onları satabilir. Ayrıca makul bir süre bitiminde bu malları tasarruf etme hakkında sahip kişiden üstesinden gelebileceği aksine bir talimat almamış ise başka durumlarda da malın satışını isteyebilir” hükmünün gereğini yerine getirmediği, benzeri bilirkişi incelemelerinden sezonun başladığı ve ani bir satış yerine göre %50 indirimle satış yapılabileceğini, bunun da 23.103×0,50 olup 11.551,05 € elde edilebilir. Ayrıca bu satış sürecinde de ortalama %20 civarında bir satış masrafı da olabileceği varsayımında satış neticesinde 9.240,84 € satış geliri elde edilebileceğini, bu bedelden davalının ödediği satış ve depolama ücretinin de mahsubu gerektiği, 04.12.2012 tarihli e-maile göre toplamı 2.058,04 sterlin olduğunu, bunun da 2.513,59 €’ya denk geldiğini, buna göre sonuçta 6.727,25 € miktarına denk geldiğini, davalının teslim engeli karşısında CMR ilgili hükümlerine göre hareket etmekte kusurlu davrandığını yazmıştır.
Yapılan yargılama sonunda taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalının taşıyıcı olduğu tekstil ürünlerinin İngiltere’ye gönderildiği, oradaki alıcı firmanın iflas etmesi nedeniyle teslimatın gerçekleşmediği, bu nedenlerle davacının oluşan zararından davalının sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı öncelikle husumetin kendisine yöneltilemeyeceğini ileri sürmüştür.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamından önce yapılan yargılama sonunda “Dosyada bulunan taşıma senetlerine göre dış ticaret şirketi olan davacının İngiltere’de bulunan …. firmasına vesaik mukabili emtia gönderildiği görülmüştür. Taşıma senedinde taşıyıcı olarak davalının kaşesi ve imzası bulunmaktadır. Davalı kendisinin Universe şirketinin acentesi olduğunu ileri sürmüş, buna yönelik kendisi ile anılan firma arasında yapılan sözleşmeyi sunmuşsa da mahkemece dikkate alınacak taşıma belgesinde davalının kaşesi olduğu, kendi adına imzaladığı anlaşıldığından bu savunmasına itibar edilmemiştir. Bu nedenlerle taşıyıcı olduğundan kendisine husumet yöneltilebilir.
Öte yandan mallar alıcıya teslim edilememiştir. Yani alıcı iflas ettiğinden taşıma engeli oluştuğu dosyada sabittir. Burada uyuşmazlık konusu davalının CMR hükümlerine göre sorumluluklarını yerine getirip getirmediği noktasında toplanmaktadır. 26.09.2012 tarihinde davalı gönderdiği e-postada alıcının iflas ettiğini bildirmiştir. 16.10.2012 tarihli davacının ihtarnamesinde malların teslim edilip edilmediğini, edilmediyse malların Türkiye’ye geri getirilmesini talep etmiştir. Buna karşılık davalının 23.10.2012 tarihli cevabi ihtarnamesinde taşıma anlaşmasının olmadığını, sevkiyet işlemlerini acenteleri ile anlaştıklarını, sorumluluklarını yerine getirdiklerini yazmıştır. Bunun üzerine davacı 28.11.2012 tarihli ihtarnamesinde malların vesaik mukabili olarak gönderildiği, ya malların Türkiye’ye getirilmesini ya da 23.103,00 €’nun ödenmesi istenmiştir. Davalının delil olarak ileri sürdüğü 01.10.2012 tarihli yazıda davacı iade halinde depolamaya ve sevkiyat masrafları konusunda bilgi istemiştir. Davalı ise sunduğu delil listesinin 10.sırasındaki 04 Haziran 2013 tarihli yazı ile söz konusu masrafları bildirmiştir. Somut olayda davalı önce malların teslim engeli olduğunu bildirmiş, ancak daha sonra kendilerinin bir anlaşmasının olmadığını ileri sürmüş, sorumluluklarının olmadığını savunmuştur. Davalı taraf CMR hükümlerine göre taşıma engelini bildirmiştir. Bu durumda davalının dönüş masraflarını talep etme hakkı bulunmaktadır. Ancak bunu davalı makul bir sürede yerine getirmemiş, dönüş masraflarını 04 Haziran 2013 tarihli e-posta ile bildirmiştir (ikinci bilirkişi raporunda 04.12.2012 denmişse de davalının sunduğu e-postalara göre 04 Haziran 2013 görünüyor). Bu durumda davalı süresinde gerekli girişimde bulunarak malların tasfiyesi sürecini başlatması gerekirdi. Bunu yapmadığından davacının zararının artmasına sebep olmuştur, yani depolama masrafları artmış, mallar depoda kaldığından dolayı da sezonunda satılmadığı, ancak indirimli olarak satılabilecektir. Mallar bir sonraki sezonda da yani kış sezonunda ise satılabilir denirse de tekstilde modanın devamlı değiştiği, bir sonraki sezonda aynı ürünlerin revaçta olamayabileceği de aşikardır. Bu nedenlerle davalının süresinde dönüş masraflarını bildirmediğinden dolayı kusurlu olduğu sonucuna varılmıştır. Bu nedenlerle ilk rapora itibar edilmemiştir. Ancak davacının talep edebileceği zarardan, emtianın indirimli satış tutarı, depolama ve satış masraflarının da düşülmesi gerektiğinden ikinci bilirkişi raporuna göre belirlenen zararı kadar alacağı olduğu, bu nedenlerle raporda belirtilen miktar kadar itirazın iptaline hükmetmek gerekmiştir. Alacak yabancı para alacağı olarak talep edildiğinden ve takipte de ödeme günündeki TL karşılığı istendiğinden BK’nun 99.maddesi uyarınca ödeme günündeki TCMB’nın efektif kuru üzerinden tahsiline karar verilmiştir. Yabancı para alacağı olduğundan 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca euroya devlet bankalarınca uygulanan bir yıllık vadeli en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir. Alacak miktarı likit olmadığından ve bilirkişi raporu ile ortaya çıktığından icra inkar tazminatına da hükmedilmemiştir.” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizden verilen 15/06/2015 tarih ve …. Esas …. Karar sayılı ilamı temyiz edilmiş olmakla; Yargıtay … Hukuk Dairesi 07/07/2017 tarih ve … Esas …. Karar sayılı ilamı ile “davalı taşıyanın 16.08.2012 tarihinde teslim aldığı emtiayı, gönderilenin iflası, bakiye vesaikin ödenmemesi nedeniyle alıcıya teslim etmediği ve acentesinin deposuna teslim ettiği ve bu durumu davacıya bildirdiği anlaşılmaktadır.Davalı tarafından taşınan emtianın, davalının yurtdışı acentesinin deposunda olduğu, bu durumun davacıya bildirildiği gerçeği karşısında, vesaik ödemeden emtianın alıcıya teslim edildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir. Ayrıca, eşyanın niteliği, depolama giderleri karşısında, taşıyıcının eşyayı satması gerektiği de söylenemez. Davalının eşyayı, teslim engeli üzerine, CMR. m. 16/II uyarınca acentesinin deposuna boşaltılması ile taşıma sözleşmesinden doğan sorumluluğu sona ereceğinden, davanın reddi yerine kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı bu nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı vekili yararına BOZULMASINA” karar verilmiştir.
Davacı vekili Yargıtay …. Hukuk Dairesi 07/07/2017 tarih ve … Esas …. Karar sayılı ilamına ilişkin karar düzeltme talebinde bulunmuş olmakla; Yargıtay …. Hukuk Dairesi 13/06/2019 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı ile ” Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin REDDİNE” karar verilmiştir.
Usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir. Mahkememizce yapılan yargılama sonunda tüm dosya kapsamından, taraflar arasında malları vesaik mukabili ödeme şeklinde (CAD) taşıma sözleşmesi kurulduğuna dair uyuşmazlık olmayıp, uyuşmazlığın davalının sözleşmeye göre sorumluluğunu yerine getirip getirmediği olduğu, 26.09.2012 tarihinde davalının davacıya gönderdiği e-postada alıcının iflas ettiğini bildirdiği, 16.10.2012 tarihli davacının ihtarnamesinde malların teslim edilip edilmediğini, edilmediyse malların Türkiye’ye geri getirilmesini talep ettiği, buna karşılık davalının 23.10.2012 tarihli cevabi ihtarnamesinde taşıma anlaşmasının olmadığını, sevkiyet işlemlerini acenteleri ile anlaştıklarını, sorumluluklarını yerine getirdiklerini yazdığı, bunun üzerine davacı 28.11.2012 tarihli ihtarnamesinde malların vesaik mukabili olarak gönderildiği, ya malların Türkiye’ye getirilmesini ya da 23.103,00 €’nun ödenmesi istediği, bu durumda davalı taşıyanın 16.08.2012 tarihinde teslim aldığı emtiayı, gönderilenin iflası, bakiye vesaikin ödenmemesi nedeniyle alıcıya teslim etmediği ve acentesinin deposuna teslim ettiği ve bu durumu davacıya bildirdiği anlaşılmakla, davalı tarafından taşınan emtianın, davalının yurtdışı acentesinin deposunda olduğu, bu durumun davacıya bildirildiği, taşıyıcının eşyayı satma yükümlülüğünün bulunmadığı, davalının CMR. m. 16/II uyarınca malların acentesinin deposuna boşaltılması ile taşıma sözleşmesinden doğan sorumluluğunu yerine getirdiği anlaşılmakla açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 926,40 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 882,00 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan 54,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 6.316,95 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize müracaatla YARGITAY yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 09/12/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır