Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/548 E. 2021/506 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/548
KARAR NO : 2021/506

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/07/2019
KARAR TARİHİ : 26/05/2021
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 28/05/2021
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin son 7 yıldır genel kurul toplantılarına çağrılmadığını, davalıların şirketi istedikleri gibi yönettiklerini, son 7 yıldır kar payı dağıtılmadığını, şirketin fabrika binasının … parselde kayıtlı olduğunu, şirketin hiçbir faaliyetinin bulunmadığını, sadece sahip olduğu taşınmazlardan kira gelirlerinin bulunduğunu, gayrimenkulun 2016 yılında aylık en az 200.000 TL kira geliri olması gerekmekte iken 15.675,00 TL kira geliri elde edildiğini, 2016 yılında 188.101 TL kira geliri olmasına rağmen 435.319,12 TL genel yönetim gideri bulunduğunu, bunun kötü yönetimin göstergesi olduğunu, şirket yöneticilerinin gerekmediği halde kardeş şirketlerin 30 milyon TL kredi borçları için kefiy olarak tek varlıkları olan gayrimenkullerini ipotek olarak verdiklerini, bu kefalet işlemi ile şirketin mali değerini yok ettiklerini, davanın 01/04/2016 tarihinden itibaren kötü yönetim sebebiyle oluşan zararlara ilişkin olduğunu belirterek davanın kabulü ile verilen zararların, sorumluların tespitine, zararların tahsiline, şirkete ödettirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalılar tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; iddiaların gerçek dışı olduğunu, davacının eşinin 2008 yılına kadar şirket ortağı ve imza yetkilisi olduğunu, davacının eşinin verdiği zararlar nedeniyle şirketten uzaklaştırılmasını hazmedemedikleri için iddiaları ileri sürdüklerini, davacı ve eşinin Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin …, …., …, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin …, Bakırköy .. Asliye Ticaret Mahkemesinin …, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyaları üzerinden açtığı davaların derdest olduğunu, celbini talep ettiklerini, alınan raporlarda şirketlerin kötü yönetilmediğinin tespit edildiğini, müvekkili Saliha Kaya’nın şirket yetkilisi olmadığını, bu davalı yönünden davanın husumet yönünden reddini gerektiğini belirterek davalılar hakkındaki davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dosya, bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup tanzim olunan bilirkişi heyeti raporunda, davalı şirketin 2009 yılında zarar, 2010 yılında 137.111,85 TL kar, 2011-2017 yılları arasında zarar raporladığı, 2010 yılı karını önceki dönem zararlarına mahsup ederek zarar kaynaklı 2009-2017 yılları arasında kar payı dağıtmadığı, şirketin 2011-2018 yılı döneminde faaliyet giderlerinin genel yönetim giderleri kaleminde oluştuğu ve elde edilen gelirin ortalama % 100 üzerinde oluşan gider seviyesi sebebi ile bu dönemlerde zarar raporladığı, en yüksek faaliyet zararına 2016-2017 yılında ulaştığı, şirketin 2011 yılından itibaren gayrimenkulun kiralanması yolu ile gelir elde ettiği, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda, gayrimenkullerin kiralama bedellerinin rayiçlerin altında olmadığı, kira geliri nedeniyle şirketin zarara uğratılmadığının tespit edildiği, 2016 yılından 2017 yılına kira gelirlerinin % 5, 2017 yılından 2018 yılına % 22 ve 2018 yılından 2019 yılına artış oranının 3 katı olduğu, kira artış gelirlerinin sadece 2016 yılında Tefe ve Üfe artış oranları ortalamasının % 1 altında, diğer yılların ise ortalamanın üzerinde gerçekleştiğinin tespit edildiği, şirkette karlılığı etkileyen en önemli unsurun faaliyet giderleri olduğu, 2016 yılından itibaren genel yönetim giderlerinin azaltıldığı, şirketin sermayesi 500.000 TL olup, öz sermayesini tamamen kaybettiği. İncelenen yıllarda borca batık olduğu, yıllar itibariyle borca batıklığın artıp 2016 yılında en yüksek seviyesine ulaştığı, şirketin incelenen dönemler itibariyle 2011 yılından itibaren iştigal konusunu faaliyetlerine son verdiği, yalnız kiralama gelirleri ve bina ortak katılım paylarının faturalandırılması yolu ile gelir elde ettiği, elde ettiği gelirin şirketin faaliyetlerini karşılamadığı, grup içi şirketlere borçlandığı, 2017 yılından itibaren personel giderlerinin azaltılıp, kira gelirleri arttırılarak 2019 yılında kar elde etme noktasına ulaşıldığı, davalılar bakımından sorumluluğun şartlarından kusur ve kanuna, esas sözleşmeye aykırılık unsurları gerçekleşmediğinden oluşan zararın giderilmesinin davalılardan talep edilemeyeceği belirtilmiştir.
Dava, anonim şirket yöneticisinin sorumluluğu kapsamında oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir.
TTK’nın 553(1). maddesi uyarınca, şirket yöneticileri yasadan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. TTK’nın 553-555 maddeleri gereğince, şirket alacaklıları ve pay sahiplerinin şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açmaları imkanı mevcuttur. Yöneticinin, ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların da dolaylı zarar görmesine yol açar. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların ve alacaklıların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile davalı şirketin 2009 yılında zarar, 2010 yılında 137.111,85 TL kar, 2011-2017 yılları arasında zarar raporladığı, 2010 yılı karını önceki dönem zararlarına mahsup ederek zarar kaynaklı 2009-2017 yılları arasında kar payı dağıtmadığı, şirketin 2011-2018 yılı döneminde faaliyet giderlerinin genel yönetim giderleri kaleminde oluştuğu ve elde edilen gelirin ortalama % 100 üzerinde oluşan gider seviyesi sebebi ile bu dönemlerde zarar raporladığı, en yüksek faaliyet zararına 2016-2017 yılında ulaştığı, şirketin 2011 yılından itibaren gayrimenkulun kiralanması yolu ile gelir elde ettiği, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda, gayrimenkullerin kiralama bedellerinin rayiçlerin altında olmadığı, kira geliri nedeniyle şirketin zarara uğratılmadığının tespit edildiği, 2016 yılından 2017 yılına kira gelirlerinin % 5, 2017 yılından 2018 yılına % 22 ve 2018 yılından 2019 yılına artış oranının 3 katı olduğu, kira artış gelirlerinin sadece 2016 yılında Tefe ve Üfe artış oranları ortalamasının % 1 altında, diğer yılların ise ortalamanın üzerinde gerçekleştiğinin tespit edildiği, şirkette karlılığı etkileyen en önemli unsurun faaliyet giderleri olduğu, 2016 yılından itibaren genel yönetim giderlerinin azaltıldığı, şirketin sermayesi 500.000 TL olup, öz sermayesini tamamen kaybettiği. İncelenen yıllarda borca batık olduğu, yıllar itibariyle borca batıklığın artıp 2016 yılında en yüksek seviyesine ulaştığı, şirketin incelenen dönemler itibariyle 2011 yılından itibaren iştigal konusunu faaliyetlerine son verdiği, yalnız kiralama gelirleri ve bina ortak katılım paylarının faturalandırılması yolu ile gelir elde ettiği, elde ettiği gelirin şirketin faaliyetlerini karşılamadığı, grup içi şirketlere borçlandığı, 2017 yılından itibaren personel giderlerinin azaltılıp, kira gelirleri arttırılarak 2019 yılında kar elde etme noktasına ulaşıldığı tespit edilmiştir.
Davalı şirketin dava tarihi olan 2016 yılından çok öncesinde 2005-2008 yılları arasındaki dönemde ve 2009-2016 yılları arasındaki dönemde finansal olarak sıkıntılı durumda olduğu, şirketin 2008 yılında faaliyetini zararla sonuçlandırarak faaliyet dönemi sonunda borca batık duruma geldiği, 2008 yılından sonra da finansal açıdan sıkıntılı durumun devam ettiği, davalı şirketin mevcut durumunun davalıların yönetim kurulu üyesi olduğu dönemden öncesine dayandığı, davalılara söz konusu zarar nedeniyle atfedilebilecek kusurun tespit edilemediği, şirket zarar etmiş olmakla birlikte söz konusu zararın davalıların kanuna veya esas sözleşmeye aykırı davranışlarından ve kusurlarından kaynaklanmadığı, dolayısıyla davalılara sorumluluk yüklenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla açılan davanın sübut bulmadığından reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Alınması gereken 59,30 TL’nin yatırılan peşin harç 170,78 TL ‘den tenzili sonucu fazla yatırılan 111,48 TL’nin hüküm kesinleştikten sonra talebi halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan 120,00 TL gider avansının davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
6-Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazine lehine gelir kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 26/05/2021

Başkan …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Katip …
E-imzalı