Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/545 E. 2023/34 K. 13.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/545 Esas
KARAR NO : 2023/34

DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 16/07/2019
KARAR TARİHİ : 13/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/01/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile davacı şirket arasında 21.05.2018 tarihli üretim sözleşmesi yaptığını, bu sözleşmeye göre yurt dışına ihraç etmek üzere davacı şirkete siparişler verildiğini, davacı şirketin sözleşme kapsamında konfeksiyon imalatı yaptığını ve ürünleri davalı şirket yetkilileri tarafından kontrol edilerek yurt dışına gönderildiğini, davacı şirket davalı şirketin müşterisi için verilen siparişleri ürettiğini ve naklettiğini, davalı tarafça davacının ödemeleri verilmediğini, davacı şirketin yaptığı ve teslim ettiği ürünleri eksiksiz bir şekilde istenilen kalitede ve kalite kontrolden geçirerek önceden belirlenen tarihlerde göndermek suretiyle teslim ettiğini ve faturalandırdığını, ancak davalı şirketin taraflarının kusuru olmamasına rağmen bir takım ödemeleri ödemediğini, 21.03.2019 tarihi itibariyle davacı şirkete ayıp, kusur veya başka nam altında herhangi bir tahakkuk ettirilmiş bir durum olmadığını, bu ürünlerin yurtdışına gönderildiğini ve 21.03.2019 tarihi itibariyle de aradan 5 ay geçtiğini, davacı şirketin davalı şirkete ihtarname gönderdiğini ve borcunu yani bakiye alacağını istediğini, davalı şirketin bu ihtarnameyi aldıktan sonra borcu kabul etmediğini, karşı fatura kesmeye çalıştığını ve ardından da ürünlerin bir kısmının ayıplı olduğunu iddia ettiği bir cevabı ihtarname gönderdiğini, tarafların bu durumu kabul etmediğini ardından icra takibi yaptığını, izah edilen sebeplerle taraflar arasındaki ticari ilişki gereği ödenmesi gereken 135.212,11 TL’nin ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, davalının kötü niyetli oarak itiraz etmesi sebebiyle 320 icra inkar tazminatına ödetilmesine, yargılama giderleri ve aukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında Fason Üretim Sözleşmesi olduğunu, sözleşme kapsamında yurtdışına ihraç edilecek ürünlerin hazırlanması için davacı şirkete sipariş verildiğini, sipariş konusu tüm ürünlerin konfeksiyon imalatı ve ütü paket işlemin davacı tarafından yapıldığını, imalatı tamamlanan ürünlerin muayenesi sonucunda özellik bel, göğüs, etek, beden ve dirsek ölçülerinde sapma olduğu, eteklerin düz olmadığı bazı bedenlerde ön ve arka kollarda eşitsizlik olduğu, ürünlerin … dikişlerinin döndüğü, yakların simetrik olmadığı, fermuarın önde ortada değil eğik olduğu tespit edildiğini, davalı şirketin siparişin iptal edilmemesi amacıyla davacı tarafından hazırlanan ürünü reklamasyona açık olmak üzere yurtdışındaki müşteriye gönderdiğini, ürünleri muayene eden müşteri, imalattaki ayıplar nedeniyle ancak 9615 oranında iskonto yapılması halinde ürünleri kabul edebileceğini bildirdiğini, davalı şirket yetkilisi çabalarıyla bu reklamasyon oranı 9610’a düşürülerek ürünlerin yurt dışındaki müşteri tarafından kabul edilmesi sağlanabildiğini, taraflar arasında imzalanan üretim sözleşmesine göre söz konusu reklamasyon bedelinin tamamından davacı şirketin sorumlu olacağı kararlaştırıldığını, toplam 42.207 adet ürün yurt dışı müşterisine birim fiyatı 4,35 Euro üzerinden teslim edilmek üzere gönderildiğini, 9610 reklamasyon uygulanmasında mutabık kalındığından 18.360,05 – Euro reklamasyon – bedeli yurt dışındaki müşteri tarafından tahakkuk ettirilerek davalı şirket alacağından mahsup edildiğini, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri kapsamında 26.03.2019 tarihli 81.934,09 TL bedelli bir adet reklamasyon faturası tahakkuk ettirilerek davacı şirkete e- fatura üzerinden gönderildiğini, yine taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre davacının hakedeceği alacakların döviz üzerinden ödeneceği kararlaştırıldığını, yapılan ödemelere göre tahakkuk eden kur farkı 31.03.2019 tarihli 53.308,01 TL olarak düzenlenmek suretiyle e- fatura üzerinden davacı tarafa gönderildiğini, bu faturalarla birlikte davacı tarafın müvekkileri şirketten herhangi bir alacağı kalmadığını, arz edilen sebeplerle TBK’nda düzenlenen eser sözleşmesi hükümleri ve taraflar arasında imzalanan üretim sözleşmesi hükümleri kapsamında haksız olarak açılan davanın reddine karar verilerek davacının 3620’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatıyla sorumlu tutulmasına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep ettiği görülmüştür.
TANIK BEYANLARI:
Davalı tanıklarından ….’ın Mahkememizce alınan beyanında; 7 seneyi aşkın süredir davalı şirkette Müşteri temsilcisi olarak çalıştığını, ürünlerdeki ayıplar imalat aşamasında fark edildiğini, bu doğrultuda bu hususlar belirtilerek ayıpların giderilmesi istendiğini, fakat iyileştirme sağlanan ürünler olduğu gibi bu sonucun sağlanmadığı ürünlerde olduğunu, ürünlerin hem imalatı sırasında hem de imalat bittikten sonra yükleme aşamasında hem çalışmış olduğu şirketin hem de ürünleri alacak olan firmanın temsilciliğinin görevlendirildiği kalite kontrolcüler bulunduğunu, ürünlerde ki ayıplar imalat aşamasında tespit edildiği gibi yükleme aşamasında da tespit edildiğini, buna dair raporlarda olduğunu, ürünlerin imalatı bittikten sonra her ne kadar ürünlerin bir kısmında ayıp mevcut olsa da imalatın sorumluluğunda olarak malların sevkiyatı yapıldığını, sevkiyattan sonra müşteri tarafından ayıplar bildirilerek geri dönüş yapıldığını ve 9615 iskonto yapılması talep edildiğini, yapılan görüşmeler sonucunda 9610 iskonto üzerinden anlaşıldığını, ürünlerin tamamı yurtdışı müşterisine teslim edildiğini, ürünlerin ihracatını davalı şirket yaptığını fakat evraklar üzerinde davacı şirketin adı yazdığını beyan ettiği görülmüştür.
Davalı tanıklarından ….’ün Mahkememizce alınan beyanında; kendisinin … isimli firmada mali işler sorumlusu olarak çalıştığını, çalıştığı firmanın imalat işini yaptığını, davalı firma ise imalatı yapılan ürünlerin ihracatını yaptığını, her iki şirket arasında bu şekilde bir bağlantı olduğunu, kendisinin her iki şirketinde mali işler sorumlusu olduğunu, davacıya yaptırılıp yurt dışı Müşterilerine ürünler gönderildikten sonra yurtdışı müşterisi tarafından reklamasyon faturalarının gönderilmesi ile bu durumu öğrendiğini, bunun üzerine ürünlerin yurt dışına gönderilmeden önceki kalite kontrol formlarını incelediğini, kalite kontrol formlarında da ürünlerin ayıbına ilişkin tespitler yapıldığını ve ürünlerin imalatçı sorumluluğunda yazılarak gönderildiğini gördüğünü, yurtdışı müşterisinin 9615 ya da 9620 reklamasyon faturası kestiğini, bunun yarısını davacı şirkete yansıttıklarını beyan ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı takip borçlusu tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 135.242,11 TL asıl alacak ve 11.104,67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 146.346,78 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “21/05/2018 TARİHLİ 135.242,11 TL tutarlı cari hesap” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
Somut olayda tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda çözümlenmesi gereken uyuşmazlık: taraflar arasındaki 21/05/2018 tarihli üretim sözleşmesi ve bu sözleşme kapsamındaki ticari ilişki doğrultusunda, davalının yurtdışına ihraç etmek üzere davacıya verdiği siparişler ile ilgili davacı tarafından davalıya kesilen faturalar nedeniyle davacının alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, davalının savunmasına göre davacı tarafından üretilen yurtdışı sipariş ürünlerde iddia edildiği şekilde ayıp olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliğinin ne olduğu(gizli-açık ayıp), muayene ve ihbar yükümlülüğünün davalı tarafça yerine getirilip getirilmediği ayrıca ayıp sebebi ile davacı taraf alacağından indirim yapılmasının gerekip gerekmediği, indirim yapılacaksa miktarının ne olduğu, davalının söz konusu malları bu şartlar altında kabule zorlanıp zorlanamayacağı, davalı şirket tarafından ayıp nedeniyle düzenlenen 26.03.2019 tarihli 81.934,09 TL bedelli reklamasyon faturası ile 31.03.2019 tarihli 53.308,01 TL bedelli kur farkı faturasının yerinde olup olmadığı, davalı şirketin bu düzenleme konusunda haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında 21 /05/ 2018 tarihinde akdedilen Üretim Sözleşmesi’nin incelenmesinde; sözleşmenin taraflarının iş bu dava dosyasına taraf olan şirketler olduğu, sözleşmenin konusunun “davalı işveren şirketin sahip olduğu yurt dışı müşterisi tarafından belirlenen numuneye uygun üretimin yapılması için verdiği siparişin imalatçı davacı tarafından kabul edilmesi halinde imalatın yürütülerek siparişe uygun olacak şekilde yüklenmesi ve ihracatının yapılarak yurt dışı müşterisine teslimi” olduğu, sözleşmenin taraflarca imza altına alındığı, sözleşmede yer alan;
“Hizmetlerin Kapsamı Yürütülmesi” başlıklı bölümünün 5,9 ve 15. Maddelerinde
5. İşveren tarafından ürünlerin onaylanan numuneye göre kalite ve teknik özellikler bakımından uyumlu olmadığının saptanması durumunda imalat işverenin yazılı talebi ile imalatçı tarafından derhal durdurulacak ve üretimin son onaylanan numuneye uygunluğunun sağlanması ve yurt dışı Müşterinin talimatlarının uygulanması şartıyla işverenin onayı ile üretime devam edilebilecektir.
9. Taraflar ürünlerin nihai muayene yerinin yurt dışı müşterisinin deposu olduğunu, yüklemenin reklamasyona açık olarak gerçekleştirileceğini, nihai muayenenin yurt dışı müşterisi tarafından yapılacağını, bu muayene de ürünler üzerinde ayıp tespit edilmesi halinde, ayıp ihbarının yurt dışına teslimden itibaren en geç 2 ay içinde yapılacağını, imalatçının ayıp nedeniyle yurt dışı Müşteri tarafından işverene tahakkuk ettireceği tüm reklamasyon bedelini kabul ederek ödeyeceğini kararlaştırmışlardır.
15. Türkiye’den gerçekleştirilecek ihracat nedeniyle yapılan tüm giderler imalatçı tarafından karşılanacaktır. İşveren tarafından ödenen gümrükleme, navlun, navlun farkları, (tır-gemi, gemi- uçak, farkları vb.) ve ihracatla ilgili diğer tüm giderler işveren tarafından imalatçıya yapılacak ilk ödemeden düşülecek ve imalatçıya fatura edilecektir..” düzenlemelerine yer verildiği görülmüştür.
Buna göre taraflar arasındaki Üretim Sözleşmesi kapsamında karşılıklı edimlerin niteliği göz önüne alındığında sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle öncelikle eser sözleşmesinde ayıp ve ihbar hususunu irdelenmesi gerekmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde “yüklenicinin bir eser meydana getirmesi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme” olarak nitelendirilmiş, sözleşmenin tarafları yüklenici ve iş sahibi olarak isimlendirilmiştir.
Sözleşmeye ilişkin bu temel unsurlar yanında her sözleşme türünün kendine özgü unsurları bulunmaktadır. Eser sözleşmesinin de kendine özgü olan iki temel unsuru vardır. Bunlar eser ve bedeldir. Bu sözleşme ile bir taraf (yüklenici) istenen özellikle sonucu (eser) meydana getirmeyi, diğer taraf (iş sahibi) ise bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi (bedel) üstlenmektedir.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 6098 sayılı TBK’nın 474-478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayıp eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun eserin kabulü başlıklı 477. Maddesinde, eserin açıkça veya örtülü kabulünden sonra yüklenicinin her türlü sorumluktan kurtulacağı, ancak yüklenici tarafından kasten gizlenen ve usulüne uygun gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek ayıplar için yüklenicinin sorumluluğunun devam edeceği düzenlenmiştir.
Eserin teslimi ve kabulü ayrı kavramlardır. Eserin teslimi sözleşmenin konusu olan işlerin iş sahibine verilmesi-teslim edilmesidir. Yüklenici teslim ile sözleşme ile üstlendiği edimi ifa etmiş olur ancak sözleşmeden doğan yükümlülüklerinden kurtulmaz. Yüklenicinin sorumluluktan kurtulması teslim edilen eserin iş sahibi tarafından açıkça ya da örtülü kabulü ile olur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 474/1 maddesinde; “İş sahibi eserin teliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz, eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır. ” hükümlerine yer verilmiştir. Eski Borçlar Kanunu’nda da benzer şekilde düzenlemeye verilmiştir.
Bilindiği gibi açık ayıp meydana gelen eserde basit bir muayene ile ve çıplak gözle tespit edilebilen ayıplardır. Açık ayıplarda iş sahibi, eserim tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre eseri gözden geçirip varsa açık ayıpları tespit ve ayıpları uygun süre içerisinde iş sahibine bildirmek zorundadır. Eski Borçlar Kanunu ve yeni Türk Borçlar Kanunu’nda muayene ve ihbar süreleri açıkça belirlenmemiş olup işin niteliği ve olayın özelliği ve imal edilen şeyin büyüklüğü, genişliğine göre süreler farklı olacak ve olayın niteliğine göre belirlenecektir. Muayene ve gözden geçirmeyi iş sahibi bizzat yapabileceği gibi 818 sayılı Borçlar Kanunu 359/2 ve Türk Borçlar Kanunu 474/2 maddesi hükümlerine göre mahkeme aracılığı ile tespit ettirebilir.
Açık ayıplarda iş sahibi muayene ve ihbar yükümlülüğünü ihmal ederse eseri kabul etmiş sayılır ve yüklenici açık ayıplarla ilgili sorumluluktan kurtulur.
Gizli ayıp ise eserde basit bir muayene ile tespit edilemeyen, çıplak gözle görüşüp saptanamayan, kullanım sırasında ortaya çıkan veya kullanım sırasında gelişen bir durum nedeniyle ortaya çıkan ayıplardır. Bu ayıplarla ilgili BK 359/1, TBK 474/1 maddelerindeki makul sürede muayene ve ihbar yükümlülüğüne ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. Ancak BK 362/3 ve TBK 474/3 maddeleri hükümleri gereğince eserdeki ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde iş sahibinin gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, bildirmezse eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı belirtilmek suretiyle gizli ayıplar yönünden de iş sahibine ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin yükleniciye ayıbı ihbar etme yükümlülüğünü yüklemiştir.
Gerek 818 sayılı BK gerekse 6098 sayılı TBK’da eserdeki açık ve gizli ayıpların yükleniciye ihbarının şekli ile ilgili bir düzenleme yapılmamıştır. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılmış olması ihbar kolaylığı sağlar ise de sözleşmede veya eklerinde bu husus kararlaştırılmamışsa taraflar tacir olsa dahi ayıp ihbarının her türlü delille, tanık beyanı ile de ispatlanabileceği Yargıtay tarafından içtihatlar ile kabul edilmiştir. ( Örn. Yargıtay. 15 H.D 13/05/2011 2010/7511 Esas 2011/2896 Karar sayılı ilamı )
Bu doğrultuda Mahkememiz dosyası tarafların ticari defterlerinin, dosyada mevcut yazışmaların ve diğer teslim belgelerinin incelenmesi amacıyla SMMM bilirkişi ile Tekstil Mühendisi bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından düzenlenen 25/10/2021 tarihli kök raporda özetle; Davacı … tarafından yapılan itirazın iptali talebi doğrultusunda 16.07.2019 tarihinde T.C. Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi … E. Sayılı huzurdaki davanın ikame edildiği belirlendiği, davacının 2018-2019 yıllarına ait E-Defter beratlarının yasal süresi içerisinde verilmiş olduğu, davacının ticari defterlerine göre; davacı yanın takip tarihi (22.04.2019) itibariyle davalı ….dan cari hesaba konu faturalardan dolayı 135.242,11 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu, davalının 2018-2019 yıllarına ait E-Defter beratlarının yasal süresi içerisinde verilmiş olduğu, davalının ticari defterlerine göre; Davalı yanın takip tarihi (22.04.2019) itibariyle davacı … ile olan bakiyesinin 0,00 TL/Euro olduğu, taraflar arasında cari hesap farklılığının davalı … tarafından davacı ….a düzenlenen aşağıdaki tablodaki reklamasyon geliri ve kur farkı faturalarından kaynaklandığı, taraflar arasında 21 Mayıs 2018 tarihinde Üretim Sözleşmesi akdedildiği, davalı … Moda Tekstil Dış Tic. A.Ş. tarafından davacı adına tanzim edilen 2 adet faturanın E-Fatura şeklinde usulüne uygun olarak düzenlediği, faturaların davalı ….ın ticari defter ve kayıtlarında mevcut olduğu, tabloda yer verilen 26.03.2019 tarih … no.lu 81.934,09 TL bedelli reklamasyon faturasının taraflar arasında akdedilen Sözleşmenin 9. Maddesi kapsamında tanzim edildiği, yine tabloda yer verilen 31.03.2019 tarih …. no.lu 53.308,01 TL bedelli kur farkı faturasının taraflar arasında akdedilen Sözleşmenin 15. Maddesi kapsamında tanzim edildiği, söz konusu faturalara karşılık olarak davacı … tarafından; 04.04.2019 tarihli …. sayılı “Reklamasyon Faturası İadesi” açıklamalı 81.934,09 TL bedelli iade faturası, 04.04.2019 tarihli …. sayılı “Kur Farkı Faturası İadesi” açıklamalı 53.308,01 TL bedelli iade faturası düzenlemiş olduğu, davalı … tarafından iş bu faturalar kayıt altına alındığı, yine aynı gün davalı … tarafından tekrar; 04.04.2019 tarihli …. sayılı 81.934,09 TL bedelli reklamasyon faturası, 04.04.2019 tarihli … sayılı 53.308,01 TL bedelli kur farkı faturası düzenlemiş olduğu, taraflar arasında ki asıl uyuşmazlığın mail yazışmalarında ve davalı yanın cevap dilekçesinde de belirttiği üzere ürünlerin ayıplı gönderilmesi noktasında toplanmakta olduğu, davacının … ürününün %75 pamuk %25 PES kumaştan gri renginden 19.185 adet ve %100 pamuk siyah renkten 23.022 adet olmak üzere 42.207 adet kapşonlu s-shirt (anorak) ürününü davalıya ayıplı olarak teslim ettiği, ayıplı olan ürünlerin üretici sorumluluğunda davacının yurt dışı müşterisine ihraç edildiği, son kalite kontrol esnasında davacı da bulunduğundan kontrol esnasında ayıp ihbarının yapıldığı, davalının yurt dışı müşterisi ….’ın 20.067,51 Euro tutarındaki 23.01.2019 tarihli …. nolu ….’yi davalıya … order nolu 19.185 adet gri melanj ve 23.022 adet siyah renk üründeki ayıplar için %10 iskonto olarak yansıttığı, davalının yurt dışı müşterisinin kendisine yansıtmış olduğu 20.067,51 Euro tutarındaki debit note’yi davacıya 81.934,09 TL (12.830,67 Euro) tutarındaki 26.03.2019 tarihli .. nolu reklamasyon faturasıyla davacıya yansıttığı, netice itibariyle; teknik yönden yapılan incelemelerde … order nolu ürünler ayıplı olduğundan, davalının 81.934,09 TL (12.830,67 Euro) tutarındaki reklamasyon faturasının ve 53.308,01 TL bedelli kur farkı faturasının taraflar arasında akdedilen Sözleşmenin 15. Maddesi kapsamında davacıya yansıtabileceği kanaati edinildiğinden davalı yanın takip tarihi (22.04.2019) itibariyle davacı yana borçlu olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığının bildirildiği görülmüştür.
Düzenlenen kök rapor taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, taraflar kök rapora ilişkin beyan ve itirazlarını ibraz etmiş, akabinde bilirkişi raporuna karşı sunulan taraf vekillerinin yazılı beyan dilekçeleri de değerlendirilmek suretiyle ve takdiri Mahkememize ait olmak üzere davacı tarafından icra dosyası kapsamında talep edilen işlemiş faiz miktarının takip tarihi itibariyle miktarının ne olduğu, davalı tarafından davacıya kesilen 31.03.2019 tarihli 53.308,01 TL bedelli kur farkı faturasının miktar olarak yerinde olup olmadığı, sözleşme hükümlerine uygun olarak hesaplanıp tanzim edilip edilmediği hususlarının irdelenmesi amacıyla bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 23/11/2022 tarihli ek raporda özetle; somut olaydaki iddia, savunma, vakıa ve sunulan belgeler, tevdi edilen görev kapsamında yapılan değerlendirmede kök rapordaki tespit ve değerlendirmelerimizde herhangi bir değişiklik bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
Tarafların iddia ve savunmaları ile alınan bilirkişi raporu doğrultusunda taraflar arasında bir eser sözleşmesinin mevcut olduğu, bu eser sözleşmesinden kaynaklı olarak tarafların birbirlerine karşılıklı faturalar düzenledikleri hususu ihtilafsızdır. Davacı taraf fatura ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsilini talep etmiş, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını beyan etmiş, davalı taraf ise cari hesapta kayıtlı alacağın yerinde olmadığını, bu alacak bedeline karşılık olarak kur farkı ve reklamasyon faturası düzenlendiğini iddia etmiştir.
Alınan bilirkişi raporu ve dosyadaki bilgi ve belgeler kapsamında yapılan değerlendirmede; taraflar arasındaki sözleşmenin yukarıda ayrıntılarına yer verilen düzenlemeler ile ” ayıp ihbarının yurt dışına teslimden itibaren en geç 2 ay içinde yapılacağı” hüküm altına alınmıştır.
Bu doğrultuda davacı tarafın ayıbın süresinde yapılmadığına ilişkin iddiaları yerinde değildir. Zira yukarıda da ayrıntılarına yer verildiği üzere eser sözleşmesinde eserin teslimi ile kabulü ayrı kavramlardır. Taraflarca sözleşmede açık bir şekilde ayıba ilişkin nihai kontrollerin davalının yurt dışı müşterisi tarafından ürünlerin kontrol edilmesiyle gerçekleşeceği hüküm altına alınmıştır. Davalı tarafça yurt dışı müşterisi tarafından yapılan kalite kontrol esnasında düzenlenen tutanak ve yine yurt dışı müşterisi tarafından yapılan indirim ( %10 ) doğrultusunda reklamasyon faturasının düzenlendiği sabittir. Bu nedenle davalı tarafça davacı adına düzenlenen 26/03/2019 tarihli ve 81.934,09 TL bedelli reklamasyon faturasının haklı ve geçerli sebebe dayandığının Mahkememizce kabulü gerekmiştir.
Alınan bilirkişi raporlarına ve davalının iddialarına göre irdelenmesi gereken bir diğer husus davalı tarafça davacı adına düzenlenen 31/03/2019 tarihli kur farkı faturasının geçerli bir sebebe dayanıp dayanmadığı noktasındadır.
Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede hüküm bulunması ya da faturaya konu malların döviz karşılığı satımının yapılmış olması gerekir. Kur farkında vade farkı istemleri gibi teamülün olup olmadığı önemli değildir. (Yargıtay 19.HD, 2017/3549 Esas, 2018/403 3Karar, 11.09.2018 Tarihli ilamı)
Buna göre dosyada mevcut faturalar ve bilirkişi raporlarına göre taraflar arasındaki sözleşmede kur farkına ilişkin bir hüküm bulunmasa da kur farkına konu faturaların yabancı para üzerinden düzenlendiği sabit olduğundan, davalı tarafça düzenlenen 31/03/2019 tarihli 53.308,01 TL bedelli kur farkı faturasının haklı ve geçerli bir nedene dayandığının Mahkememizce kabulü gerekmiştir.
Tarafların iddia ve savunmalarına, dayandıkları delillere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre Mahkememizce yapılan değerlendirmede; her ne kadar davacı tarafça taraflar arasındaki “üretim sözleşmesi”nden kaynaklı olarak cari hesap alacağının bulunduğu ve davalı tarafından ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı iddia edilmiş ise de davacı tarafın davalı tarafça haklı sebeple düzenlenen reklamasyon ve kur farkı faturalarını ticari defterlerine kaydetmediği, davacı tarafın cari hesap alacağına dayanarak başlatmış olduğu icra takibinde davalı tarafından yapılan itirazın haklı ve geçerli sebebe dayandığı kanaatine varılmakla, davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİ ile
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.579,09-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.498,39-TL harcın davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılmış yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir edilen 21.281,82 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleşiğinde ilgili tarafa derhal iadesine
6-Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının karar kesinleştiğinde ilgili icra müdürlüğüne derhal iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/01/2023

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim ….
E-İmzalıdır