Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/54 E. 2020/51 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/54 Esas
KARAR NO : 2020/51

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/04/2016
KARAR TARİHİ : 14/01/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; davacı müvekkili şirket ile davalı arasında mevcut olan ticari ilişki çerçevesinde davalı müvekkil şirketten muhtelif zamanlarda muhtelif miktarlarda mal aldığını, bir kısım ödemeler yaptığını, davalının bakiye borcunun 24.147,00 TL olduğunu, bakiye alacağın ödenmediğini, alacağın tahsili için Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibi başlattıklarını, davalının itiraz ettiğini belirterek davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı adına yapılan usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.

Dava, Bakırköy …. .İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası celbedilmiş olmakla tetkikinde, davacı tarafından davalı aleyhine 24.147,00 TL alacağın tahsili istemiyle icra takibi başlatıldığı, takibin davalının itirazı ile durduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce İstinaf kaldırma kararından önce, Mahkememizin 16/10/2017 tarihli celsesinde taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve bilirkişi ücretinin davacı tarafça yatırılması hususunda iki haftalık kesin süre verilerek verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücreti yatırılmadığı taktirde bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılacağı duruşmada hazır bulunan vekile ihtar edilmiştir. Mahkememizce verilen kesin süre içerisinde bilirkişi gideri yatırılmadığı tutanak altına alınmış, davacı vekilinin 18/12/2017 tarihli celsede yeniden kesin süre verilmesine ilişkin talebi, kesin süre ile mahkemenin de bağlı olduğu hususu nazara alınarak reddedilmiştir. Dava, ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, faturanın tek başına alacağın varlığını ispata yarar delil teşkil etmediği, taraf ticari defterleri ve gelen BA-BS kayıtlarının da mali müşavir bilirkişi maarifetiyle incelenmesinin gerekli olduğu, davanın esasına etki edecek mahiyette olan bilirkişi incelemesinden süresi içerisinde delil avansı yatırılmadığından davacı tarafça vazgeçilmiş sayıldığı, bu haliyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizden verilen 18/12/2017 tarih ve … Esas …. Karar sayılı ilamı İstinaf edilmiş olmakla; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 19/12/2018 tarih ve …. Esas …. Karar sayılı ilamı ile “Davacının, takip konusu faturalarda gösterilen malları teslimini ispatlamak zorunda olduğunu, dosyaya sunulan sevk irsaliyelerinde teslim alan imzaları bulunduğunu, buna göre mahkemece, hâkimin soru sorma ve davayı aydınlatma ödevi ( HMK m. 31) çerçevesinde oluşturulan ara karar ile, dosya içerisinde bulunan sevk irsaliyelerindeki teslim alan imzalarına karşı davalı şirketin yetkililerine isticvap davetiyesi gönderilmek suretiyle beyanlarının alınmasına karar verildiği ve ara karar gereğince şirket yetkililerine isticvap davetiyesi gönderildiği halde, isticvap davetiyeleri ve sonuçları ile dosyada mevcut BS ve BA formlarına ilişkin olarak gerekçede herhangi değerlerme yapılmaksızın, davacının kesin süreye riayet etmediği, bu suretle davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, mahkemece üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak üzere tarafların ticari defter ve belgelerini sunması için, ticari defterlerin aynı zamanda HMK’nun 199. maddesi kapsamında belge olduğu hususları da göz önünde bulundurularak HMK’nun 220. maddesine uygun biçimde aynı tarihte oluşturulan ara karar ile kesin süre verildiği halde, bu ara kararın taraflara tebliğ edilmediği, bu nedenle üzerinde inceleme yapılması istenen şirket defter ve belgeleri toplanmadan, bilirkişi ücretinin yatırılması için kesin süre verilmesinde yeterlilik, gereklilik ve yapılabilirlik unsuru da bulunmadığının anlaşıldığı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 324. maddesinde ise “(1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. (2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır…” düzenlenmesi bulunduğunu, bu durumda, tarafların her birinin 324. Maddesi gereğince delil avansı yatırması hususunun değerlendirilmesi gerekmektiği, dolayısıyla, davalıya bilirkişi delili için avans yatırması hususunda tebligat yapılmadığı gibi, HMK 324/3 üncü maddesi kapsamında mahkemece re’ sen de defter incelemesi de talep edebileceğinin gözetilmediği, bu bağlamda yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, böylece delillerin toplamadığı ve bu şekilde değerlendirilmemiş olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a6. maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, hmk 353/1-a6 maddesi uyarınca dosyanın mahkemesine İADESİNE” karar verilmiştir.
Davacının iddiası, davalının icra dosyasındaki itirazı, icra dosyası ile ticari defter ve kayıtlar ile tüm dosya kapsamına göre, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, fatura borcunun ödenip ödenmediği hususlarının tespiti ile bilirkişi raporu tanzimi için tarafların Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde 17/06/2019 günü, saat 15:00’de Mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup; SMMM bilirkiş … 18/07/2019 tarihli raporunda özetle; inceleme gün ve saatinde davalının incelemeye gelmediğini, incelemeye davacı vekilinin geldiğini, ticari defterlerini sunduğunu, incelemenin davacının ticari defter ve belgeleri ile dava dosyası ve icra dosyası üzerinde yapılmış olduğunu, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasaya, usule ve sürelere uygun olarak zamanında tasdik ettirdiğinden hakkında delil niteliği taşıdığı kanaatine varıldığını, davacı tarafından düzenlenen sevk irsaliyelerinin ve faturaların usulüne uygun olduğnuu, faturaların ticari defterlere usulünce işlenmiş olduğunun tespit ve kanaatine varılmış olduğunu, davacı ve davalının BA-BS formlarının incelenmiş olduğunu, davacının iddia kapsamındaki satışlarını BS bildirimi ile bağlı bulunduğu Marmara Kurumlar Vergi Dairesine bildirmiş olduğunu, davalının bir adet fatura ile yaptığı alımının bağlı bulunduğu Atışalanı Vergi Dairesine BA bildiriminde bulunduğunu ve bu bildirimin dava konusu davacının bildirimi ile uyumlu olduğunu, ancak dava dışı … San. Tic. A.Ş. firmasının Atışalanı Vergi Dairesinin …. vergi numaralı mükellefi olduğunu, bu firmanın BA-BS formları bağlı bulunduğu Atışalanı Vergi Dairesinden istenmemiş olduğundan inceleme yapılamamış olduğunu, istenmesi halinde dava dışı firmanın BA-BS bildirimleri yönünden gerekli inceleme ve tespitler yapılabileceğini, davacıın ticari defterlerinde davalının hesapları incelenmiş olduğunu davacının davalıdan 24.147,38 TL alacaklı olduğunun tespit ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Dava dışı …… yönünden 2015 yılı BA bildirimlerinin sunulması için Atışalanı Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılmasına, müzekkere cevabı geldiğinde dosyanın ek ropara gönderilmesine karar verilmiş olup; kök roporu hazırlayan bilirkişi 22/10/2019 tarihli ek raporunda özetle; Atışalanı Vergi Dairesinin 14/10/2019 tarihli müzekkere cevap yazısının incelendiğinde …. Vergi kimlik numaralı mükellefi …. San. Tic. Ltd. Şti. firmasından (davacı) 2015 yılında 2 adet belge ile toplam 18.655,00 TL tutarında alış yapmış olduğunu beyan ettiğinin anlaşılmış olduğunu, davacının beyanı cari hesaba virman yapılan tutar = 22.013,86 TL olduğunu, bu tutara %18 KDV dahil olduğunu, 3.358,05 TL’sinin KDV olduğunu, 22.013,86 TL – %18 KDV 3.358,05 TL = 18.655,81 TL beyana tabi alım tutarı olarak hesaplanmış olduğunu, kuruş hanesi beyan edilmediğniden beyana tbi net tutar = 18.655,00 TL olduğunu, vergi dairesine dava dışı … San. Tic. A.Ş. firmasının beyanı da aynı şekilde 18.655,00 TL olduğunun tespit edilmiş olduğunu bildirmiştir.
Dava, ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, belirlenen bilirkişi inceleme gününde ise davalı tarafça ticari defter ve belgeler ibraz edilmemiştir.
Ticari defterlerin delil niteliği yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nun 222.maddesinde;
“(1)Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. ” şeklinde düzenlenmiştir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. Fatura karşı tarafça ticari defterlerine kayıt edilmiş ise, burada delil olan fatura değil ticari defterlerdir. Ticari defterler uyumlu olmadığı için lehe delil değeri bulunmasa da, karşı çıkılan faturanın ticari deftere kayıt edilmiş olması halinde ticari defter aleyhe delil oluşturacaktır. İtirazın iptâli davasında takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup, takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılması mümkün değildir (Örnek: Yargıtay HGK. 14.12.2011 T. 2011/19-617 E. 2011/749 K.). Faturalarda gösterilen işler belli iken fatura kapsamı dışındaki işler esas alınarak hesaplama yapılamaz.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller, bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde, davanın fatura alacağından kaynaklı başlatılan takibi itiraz nedeniyle açılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, dava konusu faturaların davacının defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı defterinde kayıtlı 3 adet fatura ve bu fatura dayanaklarına ilişkin 5 adet sevk irsaliye belgesi olduğu, ancak 3 adet faturadan 03/01/2015 ve 07/01/2015 tarihli faturaların dava dışı … A.Ş şirketi adına düzenlendiği ve bu faturalara konu sevk irsaliyelerinin de dava dışı bu şirkete sevk edilmek üzere düzenlendiği, 1 adet 31/01/2015 tarihli faturanın ise, davalı şirkete düzenlendiği, dayanak sevk irsaliyelerinin de davalı şirket adına düzenlendiği, aynı döneme ilişkin BA bildirimleri incelendiğinde, davalının BA bildirimlerinde 31/01/2015 tarihli 1 adet fatura tutarı ile KDV hariç uyumlu olduğu, 31/01/2015 tarihli 1 adet fatura yönünden mal ve hizmetin davalı şirkete teslimi hususunun kanıtlanmış olduğu, diğer 2 adet faturanın ise davalı şirket ile bağlantısının bulunmadığı, davacı tarafça, kendi kayıtlarında dava dışı şirkete düzenlenen faturaları virman işlemi ile davalı hesabında takip ettiği, davalı tarafı borçlandıracak şekilde virman işlemi yaptığı, davacının kendi kayıtlarının lehine delil niteliği taşıdığı ve bu kayıtlara göre davalı tarafça yapılan ödemelerin de kayıt altına davacı defterlerinde işlendiği ve davalının 10.000 TL çek ödemesi ile ödemesinin kısmen yapıldığı, kalan 2.133,52 TL yönünden davalının sorumlu olup, dava dışı şirkete teslim edilen mal ve faturalardan davalının sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmakla takibin 2.133,52 TL üzerinden devamına, davalının daha önce temerrüde düşürüldüğüne dair belge bulunmadığı ve alacak likit olduğundan icra inkar tazminat talebinin kabulüne ve temerrüt oluşmadığı anlaşılmakla faiz talebinin reddi ile davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE,
2-Bakırköy …. İcra Müd. …. Esas sayılı dosyasındaki takibin 2.133,52 TL üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişlkin istemin REDDİNE,
3-2.133,52 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gereken 145,74 TL harçtan peşin alınan 291,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 145,91 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan bilirkişi, tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 929,50 TL yargılama giderinin kabul oranı (%8,83) ret oranı (%91,17) dikkate alınarak hesaplanan 82,07 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davacı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 2.133,52 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda 35 sayılı Kanunun geçici 2’inci maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20/07/2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ıncı madde hükümleri uyarınca, karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veye istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/01/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır