Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/532 E. 2019/1191 K. 08.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/532 Esas
KARAR NO : 2019/1191

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 10/07/2019
KARAR TARİHİ : 08/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle;Genişletilmiş kasko sigorta poliçeli …… Plakalı aracın …… Hotel Otoparkından çalınması sonucu sigortalıya ödeme yapıldığını, müvekkilinin sigorta şirketi kapsamında …… plaka sayılı araç başlangıç ve bitiş tarihi 23.09.2017 – 23.09.2018 dönemi olmak üzere …… sayılı Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, 04.05.2018 tarihinde cuma günü saat 16:00 sıralarında …. ili, …… ilçesi, ….. mahallesi sınırlarında, E-5 yan yol mevkinde bulunan davalı şirkete ait …… Hotel’e ait otoparkta, müvekkili sigorta şirketi nezdinde …..Sayılı Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı …… plaka sayılı ….. model ….. marka …. tipli aracın çalındığını, sigortalı araç malikil dava dışı ….. ‘ın 04.05.2018 tarihli Merkezefendi Polis Merkezi Amirliği’ne otoparktan aracın çalındığına dair müracaatta bulunduğunu, Polis merkezi amirliğinin otele ait açık otoparktan ihmal ve kusur nedeniyle aracın çalındığının açıkça ortaya çıktığını, davalı şirkete ati …… Hotel’in müşterilerin can ve mal güvenliğini sağlama yükümlülüğü ve güvenlik önlemlerini almaması nedeniyle tam ve %100 oranında kusuru mevcut olduğunu beyanla davalı şirkete araç ve gayrimenkullere yönelik ihtiyati tedbir karının tesisine, davalının haksız itirazının iptaline ve takibin devamına , davalının takip konusu alacağı %20’sinde aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Olay günü yani 04.05.2018 tarihinde ruhsat kayıtlı araç sahibi tarafından, otele giriş yapmadan önce …… Plaka sayılı …. model ….. marka …… Model aracını (müvekkil şirket ….. Otelcilik çalışanı olmayan) valeye teslim edildiği, kendisinin otele giriş yaptıktan ve odasına yerleştikten yaklaşık 1 saat sonra aracına bakmak için dışarı çıktığı ve kendi aracını vale otoparkından park halinde gördüğünü, aracının getirilmesini istediğini ve fakat vale tarafından anahtarların kaybolması sebebiyle isteğinin yerine getirilmediği, bunun akabinde hep beraber arabanın anahtarını aradıkları ve yaklaşık yarım saat sonra tekrar otoparka baktıklarında aracın yerinde olmadığı iddia edildiğini, Kanuni halefiyet ilkesinden yararlanmak isteyen sigortacı için sigorta hukuku kapsamında gerçekleşmesi gereken şartlardan biri de üçüncü kişinin sorumluluğunu gerektirecek bir halin varldığı olduğunu, vale firması ….. Otelcilik Emlak İnşaat Taahhüt Turizm Tic. Ltd. Şti’ye ait bulunan otel ile hiçbir işletmesel bağı bulunmadığını vale hizmetinin otel tarafından verilmediği ve bundan doğacak herhangi bir sorumluluğunda doğal olarak kabul edilmeyeğine ilişkin bildirimler hem otel yönetimi hem de vale firması tarafından müşterilere sözlü ve yazılı olarak yapıldığını beyanla açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibine yönelik yapılan itirazın iptali talebinden ibaret dava dışı sigortalıya davacı tarafından ödenen bedelin davalıdan rücuen tazmini talebine ilişkin olduğunun tespitine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut uyuşmazlıkta, dava dışı sigortalıya davacı tarafından kasko sigorta sözleşmesine dayalı ödenen bedelin davalıdan rücuen tazmininin talep edildiği, davacı sigorta şirketine sigortalı ve kullanım amacı hususi olan …… plakalı aracın sahibi sigortalısı ….. isimli gerçek kişi olduğu anlaşılmakla taraflar arasındaki uyuşmazlığın 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığı, bu nedenle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olduğu, uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği nazara alınarak, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/.1.(c).b,115 maddeleri uyarınca davanın usulden reddi ile kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1- Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/11/2019

Katip …..
¸e-imzalıdır

Hakim ….
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır