Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/497 E. 2019/1056 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/497 Esas
KARAR NO : 2019/1056

DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/04/2015
KARAR TARİHİ : 10/10/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin asfalt üretimi ve asfalt yol yapımı işi ile iştigat ettiğini, 2013 ve 2014 yılında müvekkili ile davalı arasında gerçekleşen ticari ilişki çerçevesinde davalının bakiye cari hesap borcu için aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin verdiği tüm mallar ve hizmetlere ilişkin faturaları davalıya teslim ettiğini, faturaların da davalı tarafından itirazsız olarak kabul edilip kendi ticari defterlerine işlendiğini beyanla İstanbul ….. İcra Müdürlüğünün ……. E sayılı dosyasına yapılan itirazın iptalini, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava İİK’nun 67. Maddesine istinaden açılmış İtirazın İptali davasıdır.
İstanbul …. İcra Müdürlüğünün ……. E sayılı dosyasının tetkikinden davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında 56.363,72 TL asıl alacak 2.925,04 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 59.288,76 TL üzerinden ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, taraf defterlerinin noter açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, kayıtların usule uygun olduğu, defterlerin sahipleri lehine delil teşkil ettiği belirtilmiştir. Raporda davacının davalı şirkete kestiği 30.01.2014 tarih … nolu KDV dahil 52.338,73 TL bedelli vade farkı faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının kendi defterlerindeki kayda göre 52.338,73 TL alacaklı göründüğü; söz konusu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının defterlerine göre davalının davacıya 4.137,88 TL borçlu göründüğü, söz konusu faturanın davalıya tebliğ edildiğine dair belgenin dosyaya sunulması halinde davacının davalıdan 52.338,73 TL vade farkı alacağı, 4.024,99 TL cari hesap alacağı ve asıl alacağa işlemiş 10,50 TL faiz olmak üzere 56.374,22 TL toplam alacağın olduğu belirtilmiştir.
Mahkememiz …… Esas …. Karar ve 05/05/2016 karar tarihli kararıyla; toplanan deliller ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davacının davalıya 30.01.2014 tarih ve 52.338,73 TL bedelli vade farkı faturası düzenlediği, söz konusu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olup davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacının defterlerindeki kayda göre 52.338,73 TL alacaklı göründüğü, davalının kendi defterlerinde davacıya 4.137,88 TL borçlu göründüğü, söz konusu faturanın kargo şirketi aracılığı ile 31.01.2014 tarihinde davalıya teslim edildiği, davalının faturayı davacıya iade ettiğine veya faturaya itiraz ettiğine dair herhangi bir delilin mevcut olmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı şirket yetkilisi tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay …… HD’nin …… Esas ……….. Karar sayılı ve 25/10/2017 karar tarihli ilamı ile “….Davanın temelini oluşturan icra takibinin dayanağı olan faturada vade farkı alacağı yazılıdır. Vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında bu konuda yazılı bir sözleşme bulunması veya teamül halini almış fiili bir uygulamanın mevcut olması gerekir. Vade farkı alacağını ihtiva eden bir fatura düzenlenip davalı tarafa tebliğ edilmesi ve süresinde bu faturaya itiraz edilmemiş olması yukarıda belirtilen şartların gerçekleştirilmemesi halinde tek başına vade farkı istenebileceği sonucunu doğurmaz. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …. E sayılı dosyasının tetkikinden davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında 56.363,72 TL asıl alacak 2.925,04 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 59.288,76 TL üzerinden ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, davacının davalıya 30.01.2014 tarih ……… nolu KDV dahil 52.338,73 TL bedelli vade farkı faturası düzenlediği, davacının 4.024,99 TL diğer cari hesap alacağı ile beraber söz konusu faturayı da icra takibine konu ettiği, davalının vade farkı faturasına yönelik olmak üzere takibe kısmi itiraz ettiği, söz konusu kısmi itirazın iptali için iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Bozma ilamında belirtildiği üzere, vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında bu konuda yazılı bir sözleşme bulunması veya teamül halini almış fiili bir uygulamanın mevcut olması gerekir. Vade farkı alacağını ihtiva eden bir fatura düzenlenip davalı tarafa tebliğ edilmesi ve süresinde bu faturaya itiraz edilmemiş olması yukarıda belirtilen şartların gerçekleştirilmemesi halinde tek başına vade farkı istenebileceği sonucunu doğurmaz. Taraflar arasında vade farkı alınacağına ilişkin yazılıyazılı bir sözleşme bulunması veya teamül halini almış fiili bir uygulama bulunduğu davacı tarafça ispatlanamamıştır. Kaldı ki, davalı taraf 06/12/2013 tarihli cari hesap ekstresinde 293.874,35 TL alacaklı göründüğünü, borcun bir kısmı için 25/12/2013 vadeli 225.000 Tl lik senet aldığının ve kalan için 70.041,36 bedelli çek aldığını, fakat senedi 10.06 .2014 tarihinde tahsil edebildiğini yazmışsa da, 19 gün sonraki vadeli senedi geç tahsil etmek, vade farkı faturasını haklı kılmayacaktır. Zira davacının 25/12/2013 vadeli senedi davalıdan almasından vade farkı talep etmediğinin anlaşılması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 44,40-TL’nin harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 595,49-TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 555,09-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 6.094,84-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 41,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize müracaatla YARGITAY yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 10/10/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır