Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/472 E. 2020/91 K. 24.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/472 Esas
KARAR NO : 2020/91

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 30/03/2016
KARAR TARİHİ : 24/01/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete …. sayılı kasko sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan ….. plaka sayılı araçta meydana gelebilecek hasarların teminat altına alındığını, bu aracın 01/04/2014 günü davalı ….’ın işletmeciliğini yaptığı …… San ve Tic Ltd Ştine ait …. Kafe isimli iş yerinden iş yerine vale hizmeti verildiği sırada diğer davalı ……’e teslim edildikten sonra vale kulübesinden anahtarı alınmak suretiyle çalındığını, bu nedenle davalıların kusurlu olduğu, araç bedeli olarak belirlenen 51.000 TL’nin sigortalı ….’e ödendiğini, bu bedelin davaılılardan tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ….. ve ….. San ve Tiş Aş vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin 1 yıllık zamanaşımına tabii olduğunu, bu nedenle öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduğunu, davacı ile sigortalı arasındaki rizikonun hırsızlık eylemi olmadığından davacı tarafın poliçesindeki teminat kapsamında olmadığını, davacı sigorta şirketinin yaptığı ödemeyi müvekkillerine rücu etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ….. cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davaya konu aracın çalınmasında bir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin olay tarihinde 16 yaşında olduğunu, sürücü belgesinin olmadığını, velisinin rısazı olmadan çalıştırılması dahi mümkün değilken diğer davalılar tarafından işe alınıp sigortasız olarak çalıştırıldığını, zira bununda suç olduğunu, yerleşik yargıtay içtihatlarına göre vale hizmeti sonucu aracın çalınmasının emniyeti suistimal niteliğinde olduğunu kaskonun ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı şirkete kasko sigortasıyla poliçeli aracın davalı şirkete ait kafe görevlisine tesliminden sonra meydana gelen hırsızlık olayı nedeniyle meydana gelen zarardan davalıların sorumlu olduğu gerekçesiyle zarar bedelinin davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/l maddesine göre tüketici işleminin “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak aynı yasanın 3/k maddesine göre tüketicinin ise “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak ifade edildiği, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesi gereğince tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu,
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece her aşamada re’sen nazara alınmalıdır. Bu durum karşısında karşı tarafa tebligat yapılmaksızın dosya üzerinden tensiben görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kalması nedeniyle HMK ‘nın 1. Maddesi 6502 Sayılı yasanın 3. Ve 73. Maddeleri gereğince mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Somut olayda; davacı sigorta şirketi ile sigortalısı arasında kurulan genişletilmiş kasko sigorta poliçesine ilişkin sözleşmenin
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun anlamında bir tüketici işlemi olduğu, buna göre talep ile ilgili Tüketici Mahkemesinin değerlendirme yapıp karar vermesi gerektiği anlaşılmakla davaya bakma görevinin yetkili ve görevli Bakırköy Tüketici Mahkemelerine ait olduğundan mahkememizce aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1- Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 24/01/2020

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim ….
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır