Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/454 E. 2019/1055 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/454 Esas
KARAR NO : 2019/1055

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/09/2014
KARAR TARİHİ : 10/10/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkili şirketin eski ortağı olan kuaför ….’in birlikte yaşadığı ….’nun şirkette 01.02.2013 tarihine kadar müdür olarak çalıştığını, ….’nun şirketten ayrılmak istediğini, bunun üzerine 40.000 TL banka kredisi çekilerek kendisine verildiğini, 01.02.2013 tarihinde ….’nun müdürlükten istifası üzerine şirketin karar aldığını ve değişikliğin Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirildiğini, ….’nun mahkeme tarafından kendisine 7.000 TL para cezası geldiğini söyleyerek, şirket ortağı …..’ten 7.000 TL daha para istediğini, …..’ün de bu parayı kendisine vermediğini, bu olaylardan sonra müvekkili şirkete Bakırköy …. İcra Müdürlüğünden …. E Sayılı 47.050,27 TL’lik ödeme emri tebliğ edildiğini, takip dayanağı 45.000 TL bedelli senet dolayısıyla öncelikle alacaklıya hiç borcunun bulunmadığını , eski müdür ….’nun şirket yetkisinin kaldırıldığı ve ticaret siciline değişiklik bildirildikten sonra tanzim edilen bu senedi tahsile kalkan alacaklı hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını, senet üzerinde gerek tanzim tarihi gerekse vade tarihinde tahrifat yapıldığından bu senedin bu yönlerden de geçersiz olduğunu, davalı alacaklı …’ın eski müdür ….’nun yakın arkadaşı ve hemşehrisi olduğunu, davalının hiç bir şekilde şirkete 45.000 TL nakit borç verecek durumda olmadığı gibi böyle bir borç da vermediğini, parayı banka hesabıyla şirkete gönderme zorunluluğunun olduğunu, şirket hesabının ayrıntılı dökümünün çıkartılarak böyle bir paranın şirkete borç verilmediğinin kanıtlanacağını, kendisinin de banka hesaplarının araştırılarak böyle bir ödeme yapıp yapmadığını kanıtlayacağını, tanzim tarihinin önce 22.11.2013 olarak yazıldığını fakat daha sonra 2010 olarak tahrif edildiğini, şirketin eski müdürü ….’ın şubat 2013 tarihinde müdürlük görevinden istifa ettiğini, üstelik 22.11.2013 tarihinin henüz gelmemiş bir zamana ait olduğunu, senedin ödeme günü üzerinde de tahrifatlar yapıldığını 15.12.2012’de yıl hanesinin muhtemelen sonu ..13 olarak yazıldığını, sonradan 12 olarak tahrif edilerek değiştirildiğini beyanla Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası nedeniyle borçlu bulunmadıklarının tespiti ile %20’den aşağı olmamak üzere haksız ve kötü niyetli alacaklıdan İİK gereği tazminatın tahsilini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin müvekkilinden borç para aldığını, karşılığında ihtilafa konu senedin düzenlendiğini, senedin gününde ödenmediğini, müvekkilinin iyi niyetli yetkili hamil olduğunu, senedin mücerret borç ikrarına havi bir belge olduğunu, senedin bedelsiz olduğu iddiasının yersiz olduğunu, HUMK 200. maddesine göre senede karşı senetle ispat zorunluluğunun bulunduğunu, yazılı belgenin aksinin de yazılı belge ile ispatlanması gerektiğini, davacı şirketin iddiasını yazılı belge ile ispatlamadığını ve senet üzerindeki imzaya herhangi bir itirazda bulunmadıklarını, senetteki imzanın tanzim tarihi itibari ile davacı şirket yetkilisi olduğunu, davacı şirketin tahrifat iddialarını kabul etmediklerini, senedin bizzat davacı şirket yetkilisi tarafından müvekkilinin yanında doldurularak imzalanmak suretiyle müvekkiline teslim edildiğini, senedin üzerinde müvekkilinin el ürünü herhangi bir yazı ya da tahrifat yapılmadığını, senedin vade tarihinin rakamla yazıldığı kısımda bir koyuluğun olduğunu, fakat vade tarihinin yazı ile yazılan kısmında herhangi bir oynama ya da değişiklik bulunmadığını, vade tarihinin yazı ve rakamla aynı olması ve yazı ile yazılana itibar edileceği düşüncesiyle davacı şirket yetkilisinden paraf almaya gerek görmediğini beyanla davanın reddini ve davacının %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava İİK’nun 72. Maddesine istinaden açılmış Menfi Tespit davasıdır.
Davacı şirketin sicil kayıtları, Bakırköy … ASMC’nin …. E sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu, icra dosyası celp olunmuş, bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasının tetkikinden davalı alacaklı tarafından davacı borçlu hakkında 45.000 TL bedelli senede istinaden kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığı, senedin keşidecisinin davacı şirket , lehtarının davalı, düzenleme tarihinin 22.11.2010 , vade tarihinin 15.12.2012 olduğu anlaşılmıştır.
Davacının dava konusu bononun düzenleme ve vade tarihinde tahrifat olduğu yönündeki iddiası karşısında bono üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, grafoloji ve sahtecilik uzmanı Dr. … tarafından düzenlenen raporda, düzenleme tarihi bölümünde yer alan 22.11.2010 rakamlarında herhangi bir tahrifat bulunmadığı; ödeme günü bölümüne ” 15.12.2013″ rakamlarının yazıldığı, daha sonra aynı tür ve yapıdaki kalem ile ” 3 ” rakamının ” 2″ rakamına dönüştürüldüğü belirtilmiştir.
Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş,davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda SMMM ….tarafından düzenlenen raporda, davacının 2010 ve 2011 yılı ticari defterlerinin kapanış onaylarının olmadığı, 2012 ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yapıldığı belirtilmiştir. Raporda, dava konusu bononun davacı şirketin ticari defterlerinde yer almadığı, bono alacaklısı olan davalı …’ın davacı şirket defterlerinde herhangi bir ticari ilişkisine rastlanmadığı, dolayısıyla davacının davalıya herhangi bir borcu veya alacağı olduğuna ilişkin 2010, 2011 ve 2012 yılı ticari defterlerinde hiçbir muhasebesel kayıt bulunmadığı belirtilmiştir.
Bakırköy …. ASCM’nin …. E sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda, dosyamız davacısı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi sonucu davamıza konu bononun girişine ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı, dosyanın sanığı ….’nun şirket adına düzenlediği senetlere ilişkin herhangi bir muhasebe kaydına rastlanmadığı belirtilmiştir.
Dava konusu olayda davacı şirketin müdürü olan dava dışı …. şirket müdürlüğünden istifa etmiş, söz konusu istifa sicil gazetesinde 21.03.2013 günü ilan edilmiştir. Dava konusu senedin düzenlediği 22.11.2010 tarihinde dava dışı ….’nun davacı şirketin müdürü olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili her ne kadar bononun düzenleme tarihinde ve vade tarihinde tahrifat yapıldığını , bu nedenle bononun sahte olduğunu iddia etmiş ise de, bono üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda, 22.11.2010 düzenleme tarihinde herhangi bir tahrifat bulunmadığı belirtilmiştir. Bononun ödeme günü olarak daha evvel ” 15.12.2013 ” olarak yazılmış ve daha sonra aynı kalemle ” 3 ” rakamı “2” olarak değiştirilmiş ise de, bononun metin kısmında ödeme tarihi yazıyla ” onbeş Aralık 2012 ” olarak belirtildiğinden ve bu kısımda herhangi bir tahrifat bulunmadığından davacı vekilinin senedin tahrifat nedeniyle sahte ve geçersiz olduğu yönündeki iddialarının reddi gerekmiştir.
Mahkememizin …. Esas, …. karar sayılı ve 24/02/2015 tarihli kararıyla; benimsenen bilirkişi raporlarına göre, senedin düzenleme tarihinde tahrifat yapılmadığı, 15.12.2013 olan ödeme günündeki “3”rakamının “2”olarak değiştirildiği, ancak ödeme tarihinin yazıyla “onbeş Aralık 2012”olarak belirtildiği, bu kısımda herhangi bir tahrifat olmadığı, bu nedenle senedin geçersiz olduğu iddiasının yerinde olmadığı, senedin düzenlendiği tarihte dava dışı ….’nun şirket müdürü olmakla birlikte, davacının ticari defterlerinde yapılan incelemede dava konusu bononun kayıtlı olmadığı, davalıyla herhangi bir ticari ilişkiye rastlanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2015/7437 Esas 2015/16554 Karar sayılı ve 09/12/2015 tarihli ilamı ile; “…Dava konusu kambiyo senedinin vade tarihinde tahrifat yapılmış olması, senedin kambiyo vasfını etkilemez. Senet, görüldüğünde ödenecek senet vasfında olur. Senedin düzenleme tarihinde tahrifat olmadığına göre, düzenlendiği tarihte temsile yetkili şahsın imzasını taşıdığından kambiyo senedine karşı bedelsizlik iddiasının yazılı belge ile kanıtlanması gerekir. Defter kayıtlarında senedin kayıtlı olmaması senedin bedelsiz olduğunu göstermez. Mahkemece açıklanan ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılması gerekirken, eksik inceleme ve yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru görülmemiş, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir….” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma üzerine bu kez dosya mahkememizin …. esasına kaydedilmiş; bozmaya uyularak yapılan yargılamaya göre verilen Mahkememizin…Esas …Karar sayılı ve 06/07/2017 karar tarihli kararıyla özetle; Davalı vekilinin 26.06.2013 havale tarihli cevap dilekçesinde, davacı şirketin davalıdan borç para aldığını ve karşılığında davaya konu senedi verdiğini belirttiği, davalı asilin ise Espiye Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu 28.10.2013 tarihli savunmasında, dava dışı ….’ya 60.000,00 TL borç verdiğini, …’un borcun 15.000,00 TL’sini ödeyip kalan 45.000,00 TL ‘si için de borçlusu davacı olan bonoyu düzenleyip verdiğini ve …. borcunu ödemeyince senedi takibe koyduğunu belirttiğini, davalı asilin savcılıktaki bu ifadesinden davacı şirketin davalıdan herhangi bir nakit para almadığı, davalıdan para alan kişinin dava dışı …. olduğu, ….’nun da davalıya olan para borcunu ödememesi üzerine davacı şirket adına bono düzenleyip verdiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı şirketin söz konusu bono nedeniyle kendisine herhangi bir borcu olmadığını bildiği halde borçlu olmayan davacı şirket hakkında takip başlatması nedeniyle de davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 19. HD’nin 2017/5081 Esas 2019/2491 Karar sayılı ve 11/04/2019 Karar tarihli ilamı ile “… Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ise de bozma ilamı gereği yerine getirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Dava kambiyo senedinde tahrifat iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup önceki bozma kararımızda belirlendiği üzere vade tarihinin bulunmaması senedin geçerliliğini etkilemediği gibi senet, düzenlenme tarihinde davacı şirket temsilcisi tarafından imzalanmış ve iddianın yazılı delille ispatının gerektiği belirlenmiştir. Mahkemece davalının ceza dosyasındaki beyanı esas alınarak karar verilmiş ise de, söz konusu beyan karar düzeltme incelemesi sırasında da ileri sürülmesine karşın Dairemizce tashihi karar sebebi yapılmamıştır. Bu durumda bozma ilamı doğrultusunda inceleme yapılıp bir karar verilmesi gerekirken usuli kazanılmış hakkı ihlal edilecek şekilde ve eylemli direnme niteliğinde verilen yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir….” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılama devam olunmuştur.
Yukarıda ayrıntısı belirtilen süreç ve gelin aşamada mahkememizce yapılan değerlendirmede; dava konusu senedin geçersizliğine ilişkin iddianın yerinde olmadığı gerek mahkememizce verilen kararlarda gerekse bozma ilamlarında değerlendirilerek tespit edilmiştir. Yine bozma ilamlarında belirtildiği üzere; Senedin düzenlendiği tarihte temsile yetkili şahsın imzasını taşıdığından kambiyo senedine karşı bedelsizlik iddiasının yazılı belge ile kanıtlanması gerekir. Defter kayıtlarında senedin kayıtlı olmaması senedin bedelsiz olduğunu göstermez. Mahkememizce birinci bozma ilamından sonra verilen kararda; davacı şirketin davalıdan borç para aldığını ve karşılığında davaya konu senedi verdiğini belirttiği, davalı asilin ise Espiye Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu 28.10.2013 tarihli savunmasında, dava dışı ….’ya 60.000,00 TL borç verdiğini, ….’nun borcun 15.000,00 TL’sini ödeyip kalan 45.000,00 TL ‘si için de borçlusu davacı olan bonoyu düzenleyip verdiğini ve …. borcunu ödemeyince senedi takibe koyduğunu belirttiğini, davalı asilin savcılıktaki bu ifadesinden davacı şirketin davalıdan herhangi bir nakit para almadığı, davalıdan para alan kişinin dava dışı …. olduğu, ….’nun da davalıya olan para borcunu ödememesi üzerine davacı şirket adına bono düzenleyip verdiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de; ikinci bozma ilamında; mahkemece davalının ceza dosyasındaki beyanı esas alınarak karar verilmiş ise de, söz konusu beyanın karar düzeltme incelemesi sırasında da ileri sürülmesine karşın Dairece tashihi karar sebebi yapılmadığı, Bu durumda bozma ilamı doğrultusunda inceleme yapılıp bir karar verilmesi gerekirken usuli kazanılmış hakkı ihlal edilecek şekilde ve eylemli direnme niteliğinde karar verildiği belirtilerek mahkememiz kararı tekrar bozulmuştur. Mahkememizce ilk bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olup, ilk bozma ilamından sonra tashihi karar aşamasında davacı vekilince ileri sürülen davalı asilin ceza dosyasındaki beyanı, Yargıtayca tashihi karar sebebi yapılmamakla, ilk bozma ilamındaki sebeplerin davalı yönünden usuli kazanılmış hak sayılacağı nazara alınmıştır. Bunun yanında davalının ceza dosyasındaki beyanı incelendiğinde, davalı asilin beyanında dava dışı ….’ya 60.000,00 TL borç verdiğini, ….’nun borcun 15.000,00 TL’sini ödeyip kalan 45.000,00 TL ‘si için de borçlusu davacı olan bonoyu düzenleyip verdiğini ve …. borcunu ödemeyince senedi takibe koyduğunu beyan ettiği, buna ek olarak aynı beyanında, ….’nun müdür olarak çalışmakta olduğu şirketin iki ortağından burununu de eşi olduğunu söylediği ve borçlusu ……. Şirketi olan söz konusu bonoyu düzenleyip kendisine verdiğini beyan etmiştir. Bu durumda söz konusu beyan tümüyle değerlendirildiğinde; davacının şirket adına hareket etmediği veya davalının söz konusu senedin borçlusu olarak dava dışı ….’ü kabul ederek senedi aldığı hususunun ispatlandığından bahsedilemez. Buna göre, düzenleme tarihinde şirket temsilcisi olarak ….’nun şirket adına düzenleyip imzaladığı bonodan davacı şirketin sorumlu olduğu, aksinin davacı tarafça ispatlanamadığı anlaşılmakla, ispatlanamayan davanın reddine, dava konusu bonodan davacının borçlu olup olmadığının tespiti imza incelemesi, defter incelemesi vb inceleme ile değerlendirildiğinden likit olmayan alacak nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın reddine,
2-Davalı tarafın icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
3-Alınması gereken 44,40-TL’nin harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 768,50-TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 724,10-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 5.300,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 107,65-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize müracaatla YARGITAY yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 10/10/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır