Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/382 E. 2020/207 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/382
KARAR NO : 2020/207

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/05/2019
KARAR TARİHİ : 26/02/2020
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 27/02/2020
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin plastik ve ambalaj sektöründe faaliyet gösteren şirket olduğunu, davalı tarafın yapmış olduğu eylem ve işlemlerin TBK’nin 77,78,79 ve müteakip maddelerinde düzenlenen tipik sebepsiz zenginleşmenin teşkil ettiği gibi bu durumun aynı zamnda TBK’nin 49, 50 ve müteakip maddelerinde düzenlenen haksız fiili de teşkil ettiğini, davalı ….. şirketinin müvekkilininin istiflenebilir olan yüklerini “çift sıra yüklemesine” karşın sanki bu yükleri “tek sıra yüklemiş ve taşımış gibi hesap ederek fatura düzenlediğini ve müvekkilinden bu yolla fazladan para tahsil ederek zarara uğramasına sebebiyet verdiğini beyan ederek, fazla ödenen navlun bedeli alacakalrının ödeme tarihinden tahsil tarihine kadar TCMB, avans faiz oranı üzerinden işleyecek ticari avans faizleri ile birlikte davalıdan sebepsiz zenginleşme ve haksız fiil hükümlerine göre tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin istifleyerek taşıdığı ürünleri için istifleme yapılmadan taşıma yapılmış gibi faturalandırma yapılmadığını, davacının verilen hizmete hiçbir şekilde itiraz etmediğini, taşıma hizmeti verildiğini kabul ettiğini, ancak hizmet karşılığı düzenlenen fatura bedellerine itiraz ettiğini, davacının takasa konu edebileceği bir alacağının bulunmadığını beyan ederek, öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddine, tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmaması nedeniyle usulden reddine, usule ilişkin itirazlarının kabul edilmemesi halinde davanın reddine, karşı davalarının kabulü ile itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinden kaynaklı ticari hesap ilişkisi nedeniyle açılmış olan alacak davası olup, taraflar arasındaki taşıma ilişkisinin niteliği, parsiyel yük taşımasında tek sıra yükleme yapılıp yapılmadığı, yapılmadı ise fiyatlamanın ne şekilde yapıldığı, tek ve çift sıra yüklemesindeki fiyat farkının ne olacağı, istiflemeye nezaret yükümlülüğünün davacı tarafta bulunup bulunmadığı, taşıma süreleri ve zamanaşımı bulunup bulunmadığı, karşı dava yönünden davalının taşıma işinde bakiye alacağının bulunup bulunmadığı, takas mahsup değerlendirmesinin yapılıp yapılamayacağı, tarafların karşılıklı alacaklarının bulunup bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile karşı dava açmış; mahkememizin 26/02/2020 tarihli duruşmasında; karşı davanın tefriki ile mahkememizin ayrı esasına kaydına karar verilmesi ile mahkememizin …. E sayılı dosyasında yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizin 18/12/2019 tarihli duruşmasında davacı tarafa dava konusu navlun istifleme fiyat farkından doğduğunu iddia ettiği alacağın hangi taşımaya ilişkin olduğu hususunda somutlaştırma yükümlülüğü kapsamında beyanda bulunmak üzere 2 haftalık süre verilmiş; davacı vekili 26/12/2019 tarihli dilekçesi ile istiflama fiyat farkından kaynaklanan iade navlun alacağı tutarlarının hangi taşıma işinden, hangi fatura, hangi araç ile yapıldığı vb. Bilgileri gösterir dilekçe ekinde tablolarını gönderdiği, ayrıca taşınan yük ve navlun mukayeselerine esas olmak üzere müvekkilinin elinde bulunmayan ve davalı taraf ile Gümrük İdarelerinde bulunan ve delil listesinde yer alan TIR karneleri ve T1 belgelerinin ile bunların eklerinde yer alan müstenit beyannameler ve eklerinde yer alan sari tüm taşıma belgelerin celbini ya da davalı taraf nezdinde mahnallinde yapılacak bilirkişi incelemesi sırasında tayin olunacak Gümrükçü uzman bilirkişi vasıtası ile bunların incelenmesi ve öneklerinin dosayaya alınması için yetki verilmesini talep etmişlerdir.
6100 sayılı HMK’nın “somutlaştırma yükü ve delillerin gösterilmesi” kenar başlıklı 194. maddesinde dayandıkları vakıaların, ispata elverişli şekilde somutlaştırması gerekliliği taraflara yüklenmiştir. Somutlaştırma yükü ile taraflardan, dayandıkları delilleri göstermeleri beklendiği gibi hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini de açıkça göstermeleri beklenmektedir.
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda (HUMK) bulunmayan bu kural 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile getirilmiştir. Nitekim maddenin gerekçesinde de ” maddenin yeni düzenleme olduğu, maddenin amacının bir yandan ispatın genel hükümleri çerçevesinde temel bir kavrama yer vermek iken, diğer yandan da uygulamada genel geçer ifadelerle somut vakıalara dayanmadan davaların açılıp yürütülmesinin önüne geçilmeye çalışıldığı vurgulanmıştır. Aynı şekilde somutlaştırma yükümlülüğünün yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için zorunlu olduğu vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ya da zaman kaybının önlenmesinin hedef alındığı, vakıaların somut olarak ileri sürülmesinin taraflar için bir yük olduğu, bu yükümlülüğü yerine getirmeyen tarafın sonuçlarına katlanacağı” hususu belirtilmiştir. Yukarıda yük (külfet) konusunda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı gibi somutlaştırma bir yükümlülük değil fakat bir yüktür. Taraflar vakıa ve delil ilişkisini kurmak zorunda değildirler fakat bundan kaçınmaları dava ile elde etmeyi umdukları hukuki korumadan mahrum kalmaları sonucunu doğurur.
Bilindiği üzere, ispat yükü kural olarak davacıya düşer; yani davacı, davasını,dayandırdığı olguları ispat etmelidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 194. maddesinde tarafların dayandıkları vakaları ispata elverişle şekilde somutlaştırması gerektiği de düzenlenmiştir. Hükmün gerekçesine göre; “Bu hükümle, somutlaştırma yükünün (HMK. madde 194/1) delillerle ilişkisi ortaya konulmuştur.
Somut olayda, taraflar arasında süregelen taşıma ticari ilişkisinin bulunduğu ihtilafsız olup, davacı yan 01/02/2017-31/02/2018 tarihleri arasında navlun bedeli olarak ödemiş olduğu 1420 adet fatura bedelinin, istiflemeden kaynaklı olarak fazla tahsil edildiği iddiasıyla işbu davayı açmıştır. Fazla bedelle ödendiği ileri sürülen son fatura bedelinden davanın açıldığı tarihe kadar 1 seneden fazla süre geçmiş olmasına rağmen, fatura bedelinin ihtirazi kayıtla ödendiğine ilişkin bir iddianın ileri sürülmediği, davacı tarafça son taşımadan 10 ay sonra 31/12/2018 tarihli “navlun istifleme fiyat farkı” açıklaması ile e fatura düzenlenerek davalıya tebliğ edildiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Esasen davanın açılışında davaya konu edilen 1420 adet faturanın her biri için ne şekilde fiyat farkı tahsil edildiği davacı tarafça da tespit edilmemiş, her bir fatura için iddianın dayanakları açıklanmamış, taraflar arasındaki tüm ticari ilişki mahkemece incelenerek fazla bedel tahsil edilip edilmediğinin tespiti ve tahsili istenmiş ise de, vakalar HMK’nun 194.maddesine uygun şekilde somutlaştırılmamıştır. Bedeli ihtirazi kayıt ya da hemen akabinde iade faturası kesilmeksizin ödenen fatura bedellerinin 1 seneden fazla süre geçtikten sonra fazla ödendiğine yönelik iddia MK’nun 2.maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmektedir. Bununla birlikte vakalar davacı tarafça somutlaştırılmaksızın 1420 adet faturaya dayalı taşımadan kaynaklı fazla bedelin iadesi talebinin incelenmesi de mümkün bulunmamaktadır. Bu sebeplerle davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Alınması gereken 54,40-TL’nin harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 3.138,25 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 3.083,85 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan 20,80 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 21.313,53 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 26/02/2020

Başkan …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Katip …
E-imzalı