Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/218 E. 2019/1300 K. 04.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/218
KARAR NO : 2019/1300

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 13/09/2014
KARAR TARİHİ : 04/12/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 11/12/2019

DAVA; Davacılar vekili tarafından davalı aleyhine açılan (bozma öncesi …. Esas …. karar) iş bu davanın dava dilekçesinde özetle;müvekkillerinin davalı şirketin hissedarları olduğunu, müvekkilleriyle davalı arasında bir çok uyuşmazlık bulunduğunu, Bakırköy İş Mahkemelerinde de görülen davalarının olduğunu, davalı şirketin 01/01/2011 tarihinde yapılan genel kurulunun sahte belgeler düzenlenerek yapıldığını, genel kurulun yok hükmünde olduğunu, müvekkillerinin 2.000’er adet hisseye sahip ortak olduklarını, bahsedilen genel kurulda tutulan hazirun cetvelinde ise … isimli şahsın tek hissedar olarak görüldüğünü, müvekkillerin bu şahsi tanımadıkları gibi hisselerini de devretmediklerini, müvekkillerine çağrı yapılmadan genel kurulun yapıldığını, bu haliyle TTK’un 460. Maddesi gereğince yok hükmünde olduğunu, yok hükmünde kabul edilmediği taktirde de alınan kararların ihtarı gerektiğini, zira sahte belgeler düzenlenerek müvekkillerinin pay sahibi değilmiş gibi gösterdiklerinin belirterek 05/04/2014 tarihli genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine, aksi taktirde iptallerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin hisseleri hamiline yazılı olduğunu, husumetin yöneltilmesi için hisset senetlerinin ibrazı gerektiğini, dava konusu edilen genel kurulun pay sahiplerinin tamamının katılarak yapıldığını, davacıların müvekkil şirkete ortak olmadıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava Anonim Şirket genel kurulunun butlanı ve iptali talebine ilişkindir.
Mahkememize ait bozma öncesi …. Esas …. karar sayılı 01/11/2017 tarihli karar ile “Davacıların ortak olup olmadıklarının tespiti açısından imza ihtarında bulunmaları nedeniyle 15/08/2016 tarih ve … Seri Numaralı, …. ve … sıra numaralı geçici il muharebeler üzerinde imza incelemesi yapılmış, bu hususta alınan 05/01/2017 tarihli ATK raporunda il muharebelerdeki imzaların kuvvetle muhtemel … ve …’ya ait olduğu bildirilmiştir.ATK raporuna karşı itiraz üzerine,Jandarma Kriminal Laboratuvarı’nda yeniden rapor alınmasına cihetine gidilmiş, ibraz edilen 12/06/2017 tarihli raporda her iki geçici il muharebe başlıklı belgelerdeki imzaların … ve …’nın el ürünü olduğu bildirilmiştir.Tüm dosya kapsamında; davacılar davalı şirketi 05/04/2014 tarihinde yapılan genel kurulda alınan kararların yok hükmünde sayılmasını aksi taktirde iptaline karar verilmesini talep etmiş, davalı taraf ise; davacıların ortak olduklarına dahil hisse senetlerinin sunulmaması halinde husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Aralarındaki uyuşmazlık dikkate alındığında öncelikle davacıların şirkette hissedar olup olmadıklarının tespiti gerekmektedir. Zira hissedar olmamaları halinde dava açmaları da mümkün olmadığından davanın usulden reddi gerekecektir. Dosyaya sunulan dava konusu genel kurul toplantı tutanağı ve hazirun cetveli incelendiğinde tek hissedarların …. olduğu, anlaşılmaktadır. Davacıların dosyaya sunmuş oldukları belgeler incelendiğinde ise, davacıların 01/06/2005 tarihinde dava dışı … ve …dan ayrı ayrı aldıkları 2.000’er adet hisse ile hissedar oldukları, yine hisseleri ile ilgili 15/08/2006 tarihinde alınan kararla geçici il muharebeler düzenlendiği, bu il muharebelerde davacıların imzasının bulunduğu anlaşılmıştır.Yine 09/05/2013 tarih ve 14/05/2013 tarihli yönetim kurulu kararları ile hamiline yazılı pay senetlerinin çıkarılmasına karar verildiği, pay senetlerinin ise hisse senedi geçici il muharebe ile değiştirilmesine karar verdiği, kararın tescil ve ilan edildiği anlaşılmıştır. Alınan bilirkişi raporlarıyla da geçici il muharebelerdeki imzaların davacılara ait olduğu, bu yönde sahtecilik iddiasının ispat edilemediği anlaşılmıştır. Tüm bu hususlar dikkate alındığında davacıların hissedar olarak dava açmalarına karşın, hissedar olmadıkları bu haliyle genel kurul kararının iptalini talep edemeyecekleri anlaşıldığından açılan davanın husumet nedeniyle reddine” karar verildiği görülmüştür.
Mahkememiz dosyası davacılar vekilince istinaf edilmiş olup İstanbul Bölge adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin ….. Esas …Karar sayılı 27/02/2019 tarihli ilamı ile kaldırılarak mahkememize gönderilmiştir.
Dosya bilirkişi heyetine tevdii edilmiş ve mali müşavir bilirkişi …. ile ticaret hukuku uzmanı …. tarafından sunulan 07/11/2019 tarihli rapor ile;dosyaya mübrez belge, bilgi, ticari defterler ile sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde yapılan değerlendirmede Dava konusu davalı şirketin 05,04.2014 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespit ve geçerli olduğu kabul edilirse alınan 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 nolu kararların iptali olup 14.05.2013 tarihli Yönetim kurulu kararı ile ilmühabereleri karşılığında hamiline pay senedi dağıtımına karar verilmiş olup verilen karar tescil ve ilan edilmiş olduğu halde bu karardan sonra davalı şirketin hamiline yazılı senetleri davacı yana teslim ettiğine dair dosya içeriğinde herhangi bir belge olmadığı, davalı şirket ile ilgili 05/04/2014 tarihli genel kurul hazirun cetveline göre hisselerin tamamına …. sahip olarak gözükmekte ve hamiline yazılı senetler davalı şirkette bulunmakta olduğu halde dava dışı ….’ın hamiline yazılı senetler yerine bastırılan gecici ilmühaberleri geçerli bir biçimde (alacağın temliki veya ciro) devraldığına dair dosyada bir belgeye rastlanmadığından, davacıların anılan geçici ilmühaberlere davalı olarak pay sahibi oldukları ve genel kurulun yapıldığı tarihte pay sahipliği sıfatlarının dolayısıyla aktif dava ehliyetlerinin bulunduğu;05.04.2014 tarihli çağrısız genel kurulun TTK md. 416’nın emredici hükmüne aykırı olarak davacıların yokluğunda toplanmasının mümkün olamayacağı, anılan genel kurulun yok hükmünde olduğu kanaatine varılmıştır.
Dava, 05/04/2014 tarihinde yapılan 2013 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti, olmdığı taktirde 3,4,5,6,7 ve 8 no’lu kararların iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlık İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin … Esas … Karar sayılı 27/02/2019 tarihli ilamında da işaret olunduğu üzere 04/03/2013 tarihi ile 05/04/2014 tarihi arasında davacıların hisselerini devredip devretmediği, 05/04/2014 tarihinde şirket ortağı olup olmadıkları, genel kurul kararının yok hükmünde olup olmadığı, yok hükmünde değilse iptalinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmıştır.
Mahkememizce itibar olunan 07/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, davacıların 01/06/2005 tarihinde 2000’er adet hisse devri ile şirkete ortak olduklarının ortaklar pay defteri ile sabit olduğu, 2004,2005,2006,2007,2008,2009,2010 yıllarına ait genel kurul hazirun cetvellerinde davacıların 2000’er adet hissesinin bulunduğu, 04/06/2013 tarihli hazirun cetvelinde de davacıların 2000’er adet hissesinin bulunduğu sabit olup, davacıların hisse oranı % 2’dir. 05/04/2014 tarihli genel kurul toplantısı hazirun cetveline göre ise dava dışı ….’ın davalı şirketteki pay oranı % 100’dür. 14/05/2013 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile ilmuhaberleri karşılığında hamiline pay senedi dağıtımına karar verilmiş olup bu karar tescil ve ilan edilmiştir. Dava dışı …’ın hangi hukuki işlem sonucunda davalı şirketin paylarının tamamına sahip olduğu belirli değildir. 2006 tarihli ilmuhaberlerin çıkarıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 Sayılı TTK’nun 411/2 maddesinde hamiline yazılı hisse senetlerinin yerine tanzim olunan nama yazılı ilmuhaberlerin ancak alacağın devri hakkındaki hükümlere göre devrolunabileceği, devrin şirkete karşı ihbar tarihinde hüküm ifade edeceği düzenleme altına alınmıştır. Davacılara ait pay senetlerinin dava dışı ortağın elinde bulunması tek başına geçerli bir devir yapıldığı anlamına gelmemekte olup, gerek alacağın temliki gerekse ciro yoluyla devirde senedin zilyetliğinin geçirilmesinin yanı sıra bir devir beyanına ihtiyaç bulunmaktadır. Alacağın temlikinde bu devir beyanının TBK m.183 vd gereğince yazılı olarak ilmuhaberin arkasına veya ayrı bir belgeye yapılması şarttır. Aynı şekilde ciro yoluyla devredilmek istenen bir senette devir beyanı anlamına gelen imzanın devredilecek belgenin arkasına yapılması gerekir. Dosyada yer alan ilmuhaberlerin tetkikinde alacağın temliki ya da ciro yoluyla devrine ilişkin bir belge bulunmadığı görülmüş olup, ilmuhaberlerin dava dışı ortağın elinde bulunmasının geçerli bir devir yapıldığı ve davacıların pay sahipliği sıfatını yitirdiği anlamına gelmeyeceği, aynı şekilde davalı şirket genel kurulunda hazirun cetvelinde tek pay sahibi olarak dava dışı ortağın bulunmasının pay sahipliğinin ispatı bakımından yeterli olmayacağı sabit olmakla geçerli bir devre dayanmaksızın davalı şirketin uhdesinde bulunan geçici ilmuhaberlerin davacıların pay sahibi olduğu ve aktif husumet ehliyetlerinin bulunduğunu kanıtlamak bakımından yeterli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Dava konusu genel kurul tutanaklarından toplantının TTK m.416’ya istinaden çağrısız olarak toplandığı anlaşılmaktadır. TTK’nun 416.maddesine göre, bütün payların sahipleri veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı taktirde, genel kurula katılmaya ve genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın genel kurul olarak toplanabilir, bu toplantı nisabı var olduğu sürece karar alabilirler. Çağrısız genel kurul için yönetim kurulu tarafından karar alınmasına gerek bulunmamaktadır. Söz konusu hüküm emredici nitelikte olup bu koşula uyulmadan gerçekleşen genel kurul yok hükmündedir. Bu sakatlık hali şekil ve usul hakkındaki emredici hükümlere aykırı kararlar hakkında uygulanmakta ve bu şekilde alınan kararlar yok sayılmaktadır. Geçerli bir pay devri olmadan sadece ilmuhaberin zilyetliğinin davalı şirkette olmasına dayalı olarak pay sahipliği kazanılamayacağından 05/04/2014 tarihli genel kurulda, pay sahibi olduğu anlaşılan davacıların hazır bulunmaması alınan kararın yokluk ile malul olmasını gerektirme olup, açılan davanın kabulü ile davalı şirketin 05/04/2014 tarihinde yapılan genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine ve şartları oluşmadığından davacı tarafın davalı şirkete kayyım atanmasına yönelik talebinin reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN KABULÜNE,
1-Davalı şirketin 05/04/2014 tarihinde yapılan genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine,
2-Davacı vekilinin davalı şirkete kayyım atanması talebinin reddine,
3-Alınması gereken 44,40TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 25,20TL nin mahsubu ile eksik kalan 19,2TL nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına
4-Davacı tarafından yapılan ilk yargılama gideri 54,20TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacılar davada kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 2725,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine
6-Davacılar tarafından yapılan tebligat müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olarak kullanılan toplam 7029,32TL giderin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.04/12/2019

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır