Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/181 E. 2020/413 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/181 Esas
KARAR NO : 2020/413

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2018
KARAR TARİHİ : 09/07/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının Silivri İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, her ne kadar takibin kesinleşmiş olarak gözükse de ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligatın Tebligat Kanunu usul ve esaslarına uygun yapılmadığını, haber kağıdının yapıştırılmadan ve komşuya haber verilmeden muhtara tebliğ edildiğini, müvekkilinin takipten yeni haberdar olduğunu, bu hususta İcra Mahkemesine usulsüz tebliğe ilişkin şikayetlerinin mevcut olduğunu, davalının müvekkili aleyhine kötü niyetli takip başlattığını, davalarının kabulü ile …’ün davalı …’a borçlu olmadığının tespiti ile Silivri İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibin ve takibe konu senedin iptaline, kötü niyetli davalı hakkında %40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, İcranın durdurulmasına yahut bedelin depo edilmesi karşılığında dava sonuçlanıncaya kadar depo edilen borç bedelinin alacaklıya ödenmemesi hususnda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle;müvekkili tarafından Silivri İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, söz konusu takibin sağlıklı şekilde sürdüğünü ve takibin gerekleri yerine getirilerek davacıya ait taşınmazların satımı aşamasına kadar gelindiğini, davacı tarafın bunun üzerine müvekkili aleyhine menfi tespit davası açtığını, müvekkili ile davacı arasında 14/04/2017 tarihinde taşınmaz satış sözleşmesi imzalandığını, söz konusu sözleşmede satış bedeli 310.000-TL olarak belirlendiğini, sözleşme imzalandığı esnada davacı tarafın müvekkiline kaparo olarak 20.000-TL nakit ödeme yaptığını, bakiye 290.000-TL ödemeyi tapudaki devir işlemleri esnasında müvekkili ödeyeceğinin sözleşmede taahhüt ettiğini, taraflar sözleşmede belirtildiği üzere devir işlemlerini yapmak üzere tapuya gittikleri esnada tapuda müvekkile ödeme yapacağını, elinde bulunan çantayı göstererek “para çantada, tapuda parayı vereceğim.” diyerek müvekkiline söylemesine rağmen devir işlemlerinden sonra müvekkiline yalnızca 27.000-TL daha ödeme yaptığını, paranın geri kalan kısmını o an ödemeyerek hem satış sözleşmesinde vermiş olduğu taahhütü yerine getirmediğini, müvekkilini kandırdığını ve söz konusu ödemenin yapılacağına güvenerek ticari işlerini düzenleyen müvekkilini maddi zarara soktuğunu, bunun üzerine müvekkili ile davacının söz konusu taşınmazı ipotek ettirerek çektiği banka kredisini davacının kapatması hususunda anlaşmış olduğunu, buna binaen toplam 310.000 TL olan bedelin 133.000-TL’si için tapu devir tarihi olan 15/12/2017 düzenleme tarihli 22/12/2017 vade tarihli senedi imzaladıkları, davacı taraf her ne kadar dava dilekçesinde senedin düzenlenme tarihinin 15/12/2018 olduğunu belirtmiş olsa da söz konusu senedin düzenlenme tarihi 15/12/2017 tarihi olduğunu, senedin imzalanmasının ardından davacı müvekkilinin banka kredisi borcunu ödemediğinden senet gereği yükümlülüğünü yerine getirmediğini, daha sonraları parça parça ödemeler yapan davacının 23/03/2018 tarihinde 30.000-TL, 05/04/2018 tarihinde 50.000-TL, 25/04/2018 tarihinde 50.000-TL olmak üzere 130.000-TL daha ödeyerek toplamda 177.000-TL müvekkiline ödeme yaptığını, müvekkiline ait kredi borcunu ödemeyi taahhüt eden davacı söz konusu krediye dair herhangi bir ödeme yapmadığını, müvekkiline bu ödemeye karşılık vermiş olduğu senedin karşılığını ifa etmediğini ve senet yönünden temerrüde düştüğünü, müvekkili işi gereği devamlı olarak bankalarla işlemler yapmakta olduğunu, söz konusu kredi ödemesi yüzünden bankalar nezdindeki kredi notunun düşmesi ve kara listeye alınma riskleriyle karşı karşıya kalacağından bu risklerden kurtulmak maksadıyla şahsi borç niteliğindeki banka kredi borcunu kendisi ödemeye devam ettiğini, bankalara her ay düzenli ödemeler yapan müvekkilinin toplamda söz konusu kredinin 50.000-TL’sini ödediğini, bankaya halen 83.000-TL borcu bulunduğunu, söz konusu borca dair müvekkili ile davacı arasında imzalanan satış sözleşmesine konu taşınmaz üzerindeki ipoteğin devam ettiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde ikrar ettiği gibi sözleşmede taşınmaz satış bedeli olarak 310.000-TL olarak belirlendiğini, Davacı tarafın müvekkiline 50.000 TL+30.000 TL+50.000 TL+27.000 TL+20.000 TL olmak üzere toplamda 177.000-TL ödeme yaptığını ve kredi ödemelerinin tamamlanmasını temin etmek amacıyla vermiş olduğu 133.000-TL bedelli senet ile toplamda 310.000-TL üzerinden sözleşme devam ettiğini, söz konusu ödemeler ve müvekkiline verilen senet dışında bir ödeme söz konusu olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde beyan etmiş olduğu çeşitli ödemeler ile bu ödemeler dahilinde oluşan 369.400-TL gibi bir ödemenin tamamen hayal mahsulü olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını, müvekkilin evini sattığı gibi davacıdan alacağını alamadığını, paranın ödenmesi hususunda iyi niyeti sömürülerek kandırılmış olmasına rağmen bir de almadığı, varlığından haberdar dahi olmadığı paralar ve çek yüzünden kötü niyetli olarak addedilmenin huzursuzluğunu ve üzgünlüğünü yaşadığını, davacının davasında haksız ve kötü niyetli olduğunu, açılmış olan davanın büsbütün süreci uzatmak amacıyla hareket edilerek açıldığını ve davacının dava dilekçesinde yapmış olduğu açıklamaların somut gerçeklikten uzak, asılsız ve dayanaksız olduğunun açıkça görüldüğünü, açılan mesnetsiz davanın reddine, kötü niyetle açılmış olan dava dolayısıyla davacı aleyhine %40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, tüm mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, icra takibine konu bononun teminat senedi olduğu, borç ödendikten sonra bononun aslı yerine hileyle renkli fotokopisinin davacıya iade edilerek daha sonra bono aslının icra takibine konu edildiği iddiasıyla açılan menfi tespit davası olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının davalıya ait taşınmazı 310.000 TL bedelle satın aldığı, davacının tapu devrinden önce davalıya 20.000,00 TL peşinat ödemesi yaptığı ve sonrasında davacının davalıya bir kısım daha ödemeler yaptığı, davalının 133.000 TL’lik kredi borcunun davacı tarafından ödenmesi konusunda taraflarca mutabakata varıldığı, bu ödemeleri teminat altına almak için davacının davalıya dava konusu senedi düzenleyerek teslim ettiği hususlarında uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın davacının davalıya toplamda ne kadar ödeme yaptığı, buna göre dava konusu senedin teminat altına aldığı alacağın davacı tarafça davalıya ödenip ödenmediği, buna göre davacının menfi tespit talebinin yerinde olup olmadığı, davalının dava konusu senedi kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibin konu edip edemeyeceği hususlarındadır.
Silivri İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiş, incelenmesinde; davalı takip alacaklısı tarafından davacı takip borçlusuna karşı 133.000,00-TL bedelli 15/12/2017 düzenleme tarihli 22/12/2017 vade tarihli keşidecisi davacı …, lehtarı davalı … olan bono dayanak gösterilerek kambiyo senetlerine özgü icra takibi yapıldığı, icra takip işlemlerine devam edildiği anlaşılmıştır.
Silivri …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas …. Karar sayılı ve 02/01/2019 tarihli ilamı ile görevsizlik kararı verildiği, dosyanın kesinleşmesi akabinde mahkememize tevzi edilerek yukarıdaki esas sırasına kaydı yapıldığı anlaşılmıştır.
… Bankası …. Şubesi’ne müzekkere yazılarak … çek seri numaralı, 08/05/2018 düzenleme tarihli, 50.000,00-TL bedelli çekin ibraz ve ödemelerine ilişkin belgelerin mahkememize gönderilmesi istenmiş olup, gelen müzekkere cevabının incelenmesinde; çekin ön ve arka yüz fotokopisinin ekte gönderildiği, 08/05/2018 tarihinde Tekin Yalçın tarafından ibraz edildiği ve çek bedelinin tahsil edildiği, ödeme belgelerinin de ekte gönderildiği anlaşılmıştır.

Silivri Tapu Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak …. İli, …. ilçesi, … Mahallesi, …. mevkii, …. ada, …. parsel nolu, …. nolu bağımsız bölümün tapu kayıtları ile satıma ilişkin resmi senet satış akit tablosu celp edilmiştir.
… Bankası’ndan 23/03/2018 tarihinde 30.000,00-TL, 23/03/2018 tarihinde 50.000,00-TL ve 25/04/2018 tarihinde 50.000,00-TL havale dekontları, …’a ait, …. numaralı hesabına … ve … tarafından 2017 yılı Aralk- 2018 yılı Ocak, Şubat, Mart ve Nisan aylarında yatırılan tüm hesap hareketleri, …’a ait …. numaralı kredinin 12.,13.,14.,15. ve 16. taksitleri olmak üzere toplam 5 adet 1.885,00’er TL ödeme dekontlarının celp edilmiştir.
Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık Bürosu’nun …. Soruşturma sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiş, incelenmesinde; müştekilerin …. ve … olduğu, şüphelinin … olduğu, dolandırıcılık suçundan açılan soruşturma dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirilmiştir. Davalı taraf, 133.000,00-TL’lik bonoya dayalı olarak davacı hakkında icra takibi başlatmış, davacı taraf ise söz konusu bononun davalının bankadaki mevcut 133.000,00-TL kredi taksitlerinin davacı tarafça ödenmesi konusunda anlaştıklarını ve bu taksitlerinin teminat olarak dava konusu bonoyu düzenlendiğini, davalının bir kısım taksitleri ödedikten sonra eline para geçince borcunu bir an önce kapatmak için kalan bakiyeyi davalıya ödeyerek dava konusu bonoyu davalıdan teslim aldığını, daha doğrusu teslim aldığını zannettiğini, zira sonradan anlaşıldığı üzere davalının kendisine bononun renkli fotokopisini vererek bononun aslının kendisine vermediğini ve sonrasında icraya koyduğunu, bu şekilde davalı tarafından beyan edildiğini, davalıya yaptığı ödemeler nazara alındığında davalıya borcunun kalmadığını, hatta satış bedelinden daha fazla ödeme yaptığını iddia etmiştir. Davalı taraf ise dolandırıcılık iddiasını kabul etmeyerek ödemelere ilişkin beyanda bulunmuştur. Dosya kapsamında dava konusu bononun bedelinin ödendiği ve davalı tarafça bononun renkli fotokopisinin davacıya teslim edilerek davacının dolandırıldığı hususunda herhangi bir delil mevcut değildir. Tarafların iddia ve savunmaları karşılıklı olarak incelendiğinde; davalıya ait …. İlçesi, … Mah. … Ada, … Parsel, …nolu bağımsız bölümün davalı tarafından davacıya satıldığı hususu tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır. Yine davalı tarafça dosyaya sunulan 14/04/2017 tarihli protokol-satış sözleşmesi başlıklı sözleşmede yukarıda bahsedilen taşınmazın davacıya 310.000,00-TL bedelle satımı ve 20.000,00-TL satım bedelinin peşin olarak ödendiği, bakiye 290.000,00-TL’nin 20/11/2017 tarihli tapunun devrinde ödeneceği belirtilmiştir. Davacının da bu sözleşmeye bir itirazı bulunmamaktadır. Taşınmazın satışına ilişkin celp edilen 15/12/2017 tarihli resmi senedin incelenmesinde; satış bedelinin 140.000,00-TL olduğu ve nakden ve tamamen ödendiği hususu belirtilmiştir. Buna göre tarafların taşınmazın satışı için kendi aralarında 310.000,00-TL üzerinden anlaştıkları fakat tapuda satış bedelinin 140.000,00-TL olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.
Satış bedelinin ödenmesine ilişkin taraf beyanları karşılıklı olarak incelendiğinde;
Taşınmaz bedeli olarak; 20.0000,00-TL’nin peşin olarak ödendiği anlaşılmaktadır.
Davalı taraf davacının yaptığı 23/03/2018 tarihli 30.000,00-TL, 19/04/2019 tarihli 50.000,00-TL ve 25/04/2019 tarihli 50.000,00-TL’lik ödemeleri kabul etmektedir.
Davacı taraf davalıya …. seri numaralı, 50.000,00-TL’lik çek daha verdiğini iddia etmişse de söz konusu çekin ibraz ve ödemesine ilişkin belgeler … Bankası’ndan celp edilmiş, yapılan incelemede keşidecisinin …. Sebze Meyve Komisyonculuğu ve Tic. Ltd. Şti. Olduğu, lehtar cirantanın …’un ibraz eden hamilin ise …. olduğu, taraflar ile bir ilgisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf davalıya ait banka kredisinin 5 taksidinin 1880,00’er TL üzerinden ödediğini beyan etmiş, davalı taraf 3. celse beyanında bu ödemeleri tevsik eden banka kayıtları celp edilmiş, tarafların kabul beyanı da nazara alındığında toplamda 9.400,00-TL’nin davacı tarafından davalının banka kredisi için ödendiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili son celse alınan beyanında dava konusu 133.000,00-TL’lik senedin teminat senedi olmadığını ileri sürmüşse de cevap dilekçesinin 4 nolu bendinde; davalının satım konusu taşınmazı ipotek ettirerek daha önce çektiği banka kredisinin davacının kapatması konusunda tarafların anlaştığını, buna binaen 310.000,00-TL’lik satım bedelinin 133.000,00-TL’si için tapu devir tarihi olan 15/12/2017 düzenleme tarihli, 22/12/2017 vade tarihli senedin imzalandığını, senedin imzalanmasından sonra davacının banka kredisini borcunu ödemediğini, senet gereği yükümlülüğünü yerine getirmediğini beyan etmesi nazara alındığında söz konusu senedin 133.000,00-TL banka kredisinin davacı tarafça ödenmesini teminat altına alan teminat senedi olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı taraf 133.000,00-TL’lik kredinin birkaç taksidini ödedikten sonra davalıya 80.000,00-TL’lik havale ödemesi yaptığını, ayrıca 50.000,00-TL’lik çek verdiğini iddia etmiştir.
Görüldüğü gibi taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu taşınmazın satış bedelinin 310.000,00-TL olduğu, peşin olarak 20.000,00-TL ödendiği, 133.000,00-TL’lik senedin davalıya ait kredinin davacı tarafça ödenerek kapatılması konusunda tarafların anlaşmasına binaen ödemenin temini için düzenlenen teminat senedi olduğu, davacının davalıya(50.000,00tl+50.000,00tl+30.0000,00tl) 130.000,00-TL ödeme yaptığı, ayrıca davacı tarafından davalıya banka kredisi için toplamda 9.400,00-TL’lik ödeme yaptığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Buna göre davacının davalıya 159.400,00-TL ödeme yaptığı ihtilafsızdır.
Davacı taraf 50.000-TL çekle ödeme iddiasını ispatlayamamıştır. Davacı taraf tapu devri sırasında 160.000,00-TL elden ödeme yaptığını iddia etmektedir. Davalı taraf ise yukarıda kabul ettiği ödemeler dışında davacının tapu devri sırasında 27.000,00-TL ödeme yaptığını iddia etmiş, kalan banka kredi ödemelerinin ödenmesini temin amacıyla davalıdan aldığı 133.000,00-TL bedelli senetle birlikte 310.000,00-TL’lik ödemenin tamamlandığını savunmuştur. Taraflar arasında bir kısım ödemeler kısmında uyuşmazlık mevcut olup, davacı taraf tapu devri sırasında 160.000,00-TL verdiği, davalı taraf ise 27.000,00-TL aldığını ispatlayıcı bir delil sunamamışlardır. Bu durumda mahkememizce resmi tapu senedinde taşınmaz satış bedeli olarak belirtilen ve peşin olarak ödendiği resmi senette yazılan 140.000,00-TL’den 20.000,00-TL’lik peşinatta düşüldüğünde tapu devri sırasında davacının davalıya 120.000,00-TL’lik ödeme yaptığının kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Buna göre davacının 20.000,00-TL peşinat, 120.000,00-TL tapu devri sırasında ödeme, tarafların kabulünde olan 130.000,00-TL’lik havale ile ödeme ve 9.400,00-TL’lik davalının banka kredisine ilişkin ödeme olmak üzere toplam 279.400,00-TL ödeme yaptığı anlaşılmıştır. Dava konusu taşınmazın satış bedelinin 310.000,00-TL olduğu uyuşmazlık bulunmadığına göre yapılan ödemeler düşüldüğünde davacının davalıya (310.000,00TL-279.400,00TL=) 30.600,00-TL borçlu kaldığı, teminat senedi olduğu yukarıda tespit edilen dava konusu 133.000,00-TL bedelli senedin (133.000,00TL-30.600,00TL=) 102.400,00-TL’lik kısmı yönünden borçlu olmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce yukarıda yapılan tespitlere göre karar verilmesi değerlendirilmiş iken, taşınmaz satış bedeli 310.00,00-TL’den 20.000,00-TL peşinat çıkarıldıktan sonra sehven 390.000,00-TL olarak hesaplamalarda baz alınmış, buna göre 279.400,00-TL ödeme çıkarıldıktan sonra 110.600,00-TL kalan borç tespit edilmiş, 22.400,00-TL yönünden menfi tespit talebinin yerinde olduğu şeklinde yanlış bir hesaplama yapılmış, hükmün açıklanması sırasında tarafların satış bedeline ilişkin beyanları nazara alınarak maddi hata fark edilmiş ise de hüküm açıklanmış olduğundan dolayı düzeltme yapılamamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davanın Kısmen Kabulü ile Kısmen Reddine
1-Silivri İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına konu 15/12/2017 düzenleme tarihli, 22/12/2017 vade tarihli, 133.000,00 TL bedelli bonodan dolayı davacının davalıya 110.600,00 TL’lik kısmı yönünden borçlu olmadığının tespitine, 22.400,00 TL yönünden davanın reddine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Dava konusu senedin iptali talebinin reddine,
3-Kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Alınması gereken 7.555,09- TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.271,31-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 5.283,78-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Dava ilk açılış harç gideri olan 2.307,21-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından müzekkere ve tebligat giderleri toplamı olan 61,15-TL’den kabul-red oranına göre(%83,15) hesaplanan 50,85-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 14.457,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/07/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır